Ümit KIVANÇ
Türkiye’de muhalefetin en sevdiği şey muhalefet olmak. Bu yüzden herhangi bir iktidar perspektifi geliştirmesi gerekmez. Yine bu yüzden, esas mücadelesi her zaman “muhalifler alanı” denen iç sahadadır. İktidara gelmesi, gitmesi, birtakım politikalarını uygulaması, başarısızlıklara uğraması, öngörmediği sorunlarla karşılaşması, hiç beklemediği yerden, belki, başarılar elde etmesi sözkonusu olmadığından, dünyada, bölgede ve ülkede değişen duruma, koşullara, karşısındaki siyasî rakip ve hasımların politikalarına, muhtemel ittifaklara dair sürekli araştırması, düşünmesi, yeni fikirler, öneriler geliştirmesi gerekmez. Dünyadaki gelişmeleri izlemesi, görüşlerini bu gelişmeler ışığında yenilemesi, belki bazılarını terk etmesi, yani topluca özeleştiri denen sağaltıcı, yenileyici faaliyetle içiçe yaşaması gerekmez.
Bu varoluş tarzının kaçınılmaz olarak ürettiği “biriciğim, safım, bozulmamışım” haleti ruhiyesi en çok, iktidar ihtimaline en uzak kesimlerde billurlaşır. Görüşler, tavırlar, hepsi çok uzun süredir böyledir, değişmemiştir ve sağlamdır; ve doğrudur! Sorun, bunların bir türlü anlatılamayışındadır. O da karşılaşılan baskılar yüzündendir. Kendimizde kabahat yoktur.
“Duruş” yeri iktidar ihtimalini bütünüyle dışlamayan, çünkü aslında daha derin ve geniş anlamdaki iktidarın parçası olan, fakat hep muhalif birilerini de barındıran CHP gibilerse, değişen koşullara uygun zihnî ve siyasî-kültürel faaliyeti -kendileri açısından gayet isabetli şekilde- tamamen gereksizleştirecek çıkış yolunu bulmuşlardır: Dünya görüşü, ilke, değerlendirme, eleştiri, öngörü, yorum-tavır, hedef gibi kavramları siyasetten dışarı atmışlar, belirli bir yerde hiçbir şey yapmadan durarak toplam seçmenin yaklaşık dörtte birinin oyunun alınabildiği gerçeği üzerinde yaylana yaylana ceket kravat sallamakla pekâlâ siyasî parti muamelesi görülebildiğini ispat etmektedirler.
(Köşeyazarınız hayatında “-mışlardır” ve “-mektedirler” formunda son lafı ne zaman yazdığını hatırlamıyor, değerli okurlar. CHP’den bahsederken birden gönül pınarımdan fışkırıverdiler; esrik şairi kendinden geçiren ilham esintileri gibi… - Evet, klişe de aynı kaynaktan geliverdi.)
Neden muhalefeti sorun etmeliyiz?
Ülke parası hızla değer kaybeder ve kaybettiğini ucundan kıyısından geri kazandığında tribünlerin tezahürat yapması beklenirken, bu süreçte hepimiz yoksullaşırken, yarınımız tekinsiz bulutların ardında giderek daha seçilmez olurken muhalefetten sözetmek olacak iş mi? Tam da öyle. Zira bugünkü rezil halimizin faili iktidar, sorumluları “muhalefet” denince her kim kastediliyorsa onlardır. Veya şöyle diyelim: Doğru dürüst muhalefet olsaydı, hiçbir şey bugünkü gibi olmazdı.
Elbette yaşananlarla ilgili olarak asla suçlanamayacak birileri yaşıyor memleketimizde: kabahatleri halen görmekte olduklarından daha fazla ezâ cefâ görmemek, daha fazla eziyet çekmemek, daha fazla işkence edilmemek, daha fazla hapsedilmemek, daha fazla ölmemek olanlar… Burada, geniş kitlelere veya etkili gruplara ulaşabilen örgütlülüğe, imkânlara, siyasî güce sahip partilerden, hareketlerden, söylediği etkili olabilen siyasî kimlikli şahsiyetlerden filan bahsediyoruz.
Üzerine konuştuğumuz kitle, 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra MHP’yi de içeren bir “demokrasi cephesi”, 16 Nisan 2017 anayasa değişikliği referandumunda MHP’yi de içeren bir “hayır cephesi” keşif, icat ve vaaz eden, aslında yalnız şuursuzca temenni eden, -haydi herkesin bildiği o simgeyle daha iyi hatırlayalım,- Gezi İsyanı günlerinde bolca dolaştırılmış, sol yumruk, zafer işareti ve kurt işareti yapan ellerin yanyana bulunduğu fotoğrafa bayılan kesim. Daha sevimsiz, kara kuru tarifle, devletin üzerinde yükseldiği “değer”leri hiç sorgulamayan, bunları şimdi sevdiği beğendiği birtakım siyasî görüşlerle kolayca hemhal edebilen, geçmiş cinayet ve katliamları, geçmiş ve potansiyel linç eylemlerini hiç mi hiç umursamadığını ilan eden, bazı kod kelimelerle derhal mevcut iktidarın yanında hizalanabilecek bir nüfus kesimi. Öncüleri, Ermeni deyince hoplamalarından, Kürt deyince zıplamalarından kolaylıkla teşhis edilir. MHP’ye tavırları sitemden ve içerdiği iltifatı dışavuran “ihanet” suçlamasından ibarettir.
Ne yazık ki, gerçekte hiçbir dönemde mevcut rejime temelinden muhalif olamadığı gibi, sahici bir muhalefetin doğup büyümesini de engelleyen bir “muhalefet” kampı, çizgisi, anlayışı, zihniyeti, haleti ruhiyesidir bu. Çünkü sahici muhalefet, olması gerektiği şekilde, belirli sınır çizgilerinin dışına çıktığı anda onu yasadışılaştırmayı, kriminalize etmeyi, ânında vatan haini statüsüne sokmayı, varlığıyla, mümkün kılar, tavrıyla kolaylaştırır, hattâ talep eder.
“Adalet” kavramıyla işiniz varsa, hak-hukuk gibi şeyler istiyorsanız, lafa bu memleketin gayrimüslim nüfusuna neler edildiğinden başlamak zorundasınız. Demokrasi, özgürlük gibi kelimelerden hoşlanıyorsanız, ilk dersinizin konusu Kürt meselesi olmalı. Bunlar, değerli okurlar, aciz köşeyazarınızın hezeyanları ve kendinden menkûl icatları değil, maalesef, hayatın yedi liraya çıkıp beş buçuk liraya inmiş dolar kadar basit ve köklü gerçekleri. Kaldı ki, dolar yarın beş lira veyahut sekiz lira olabilir, bu sözünü ettiğim şartlar değişmez. Çünkü onların üzerinde oturuyoruz, onları soluyoruz, atmosfere salıyoruz.
Zaten faili olduğu yetmiyormuş gibi bir de şu an için teşhis edemediğimiz dolaplar çevirerek ağırlaştırdığı krizin sorumluluğunu taşıyan iktidara yüklenmek dururken muhalefeti didiklemek olacak iş mi! Soruyorsunuzdur içinizden belki. Şahsen ben soruyorum. Fakat bir tarafta bizi felakete sürükleyen işlerin faili iktidar varken, öbür tarafta hep beraber bu durumdan kurtulmamızı -en azından bunu umut etmemizi- sağlayacak bir muhalefet olmalı değil mi? Muhalifler olarak derlenip toplanmazsak selameti kimden bekleyeceğiz?
Bu memlekette muhalefet kavramına çeki düzen vermek zorundayız. O boyalı, şenlikli, her bakanı bin kaplan gücünde gösteren uğursuz geleneksel aynaya değil, pazardan şimdilik on, haftaya yirmi liraya alabileceğimiz herhangi bir ufak, sahici aynaya bakarak.
“Amerikan”a neden karşı olacakmışız?
Sosyalistim diyen birileri bile, ABD ile papaz olunmasına dair konuşurken, “ABD emperyalizmi”ne karşı olmakla eşdeğer tutup olumlayarak “Amerikan karşıtlığı”ndan sözedebiliyorsa, -aslında ortaya getirmek için vesileye de ihtiyacımız olmayan- şu soruyu sormaya hakkımız yok mudur: Acaba bu memlekette muhalefet, çeşitli sûretlere bürünebilen aslî iktidarla çok derinde birşeyleri paylaştığı için mi yapısal olarak zayıftır? Zira, şurası açık ki, teşhisi pek kolay olmasına rağmen telaffuz edilmez, iflah olmaz bir milliyetçilik damarı, metre metre kesilmiş, ülkedeki bilumum bünyelerin gerekli uzuvları bundan imal edilmiş gibi. Şu anda Washington’la karşılıklı babalanma yarışına giren ve bundan içeride çıkar sağlamayı uman, fakat dışarıda da Üçüncü Dünya’dan belirli bir destek temin edebilecek olan Tayyip Erdoğan+AKP iktidarına karşı yürütülen muhalefet neredeyse bir milliyetçilik yarışından ibaret.
Dönülüp dolaşılıp, Cumhuriyet kurulurken inşa edilen, 1950’lerden itibaren de üzerine yeni katlar çıkılan paradigmaya yeniden saplanılması da cabası. Yeniden, bizden başkasının göremediği, dokunamadığı, ama bizim içinde yaşamayı -yoruma göre: boğulmayı- başardığımız karanlık dehlizde ilerliyoruz: Abdülhamid’in hayaleti, Atatürk’ün ruhuyla birlikte; İttihatçıların paslanmış kanlı kılıçlarına takıla düşe dolanıyor, Deniz’den esinti arıyor, Deniz Baykal’ınkine tosluyoruz. Beklenir; çünkü yanlış yerde arıyoruz.
“Amerikan” dediğinde elin olaydan bîhaber Bolivyalı’sına, Perulu’suna da lafın mânâsız yere uzandığını fark edemeyecek kadar bilinci körelten nedir; eğer bünyenin aslî parçası haline geldiği için fark edilemeyen bir tuhaf virüs değilse? Ayrıca, bu lafla sadece “ABD’li”nin hedef alınmasını meşru saysak bile, “Amerikan karşıtlığı” ne demek? Neden karşı olacakmışız “Amerikan” olana? “Amerika Birleşik Devletleri” adlı siyasî organizasyon var, onun ordusu, gizli servisleri, bilmemneleri var, bunlara yön verenler var, politikaları, tavırları var; bunlara karşı olunur. ABD’li iş insanlarının yönettiği uluslararası şirketler var; bunlarla mücadele edilir. ABD ordusuna “Amerikan ordusu” demek başlıbaşına sorgulanması gereken tavırdır. Yerine göre zorba, yerine göre sinsi beyaz adamların onca gadrine uğramış Güney Amerikalılar için “Amerika” dendiğinde illâ ABD’nin kastediliyor oluşu ciddî mesele. Hattâ Kanadalılar için bile öyle. Üstelik, biliyoruz ki, dünyanın her yerinde, öncelikle sosyalistler, böyle konularda -bazen başkalarını bıktıracak kadar- hassastırlar. Bizde neden değil?
Özellikle biz gazeteciler, yazarlar, gündelik olayların hayhuyu içerisinde, hiç sorgulamadan, çok kolayca, “Amerikan ordusu” veya “Amerika şöyle yaptı” falan diyebiliyoruz. (Kendi adıma, uzun zamandır böyle yapmamaya özen gösteriyor ve çabalıyorum, ama aradan kaçırmış da olabilirim elbette şimdiye kadar.) Ancak siyasetteki kötülük timsali “Amerikan”ın yalnız özensizlikten kaynaklanan yanlışlar cümlesinden olmadığını kuvvetle hissediyorum, nâçizâne.
Acaba Kaddafi’ye, Saddam’a “anti-emperyalist” diye sahip çıkılabilen bir ülkede yaşadığımız için mi kavramlara değişik anlam ve işlevler kazandırabilme kabiliyetimiz gelişkin? İkisi de, daha kabul edilebilir görünen başka Üçüncü Dünya liderleri de, bugün Türkiye’de “muhalifim” diyen insanların oralardaki muadillerine hayat hakkı tanımayan zorbalardı. Ancak Türkiye’de anti-emperyalistliğe sıkı sıkı sahip çıkan çevrelerin gözüne sempatik görünebildiler.
İlk soru şu: Neden, “Amerikan karşıtı” olduklarından mı? (Aslında “nasıl?” diye sormamız gerekli.)
Buradan ikinci bir soru daha doğuyor ama daha fazla sinir bozmayayım.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024