Vahap COŞKUN
Serbestiyet’te aynı gün (9 Temmuz 2023) iki haber:
Haberlerden ilki, Hürriyet’ten alınmış. İçişleri Bakanı, Hürriyet’e konuşmuş ve “düzensiz göçmenler” hakkında net mesajlar vermiş:
“Sadece İstanbul’da değil 81 ilde düzensiz göçle mücadele ediyoruz. Son bir hafta içinde önlemleri ve çalışmaları arttırma yönünde adımlar atmaya başladık. Bunu sürdüreceğiz. Düzensiz göçle mücadele kapsamında bu yabancılar tespit edilir, yakalanır ve sınır dışı edilir. Bizim yaptığımız da bu.”
Söyleşiyi yapan Ahmet Hakan, bakanı bu noktada çok kararlı görmüş. Bakan da zaten 5 aylık süre içinde gözle görülür bir farklılaşmanın yaşanacağı müjdesini vermiş!
Hürriyet haberi “Talimat verdik gönderiyoruz” diye manşete çekmiş. Serbestiyet’in başlığı ise meselenin bam teline basmış: “Muhalefet vaat etmişti, iktidara nasip oldu” (https://serbestiyet.com/haberler/muhalefet-vaat-etmisti-iktidara-nasip-oldu-yerlikaya-talimat-verdik-gonderiyoruz-135220/)
Siyasi ve ahlaki zikzaklar
Gerçekten adına ne derseniz deyin; ister sığınmacı, ister göçmen, ister mülteci, çeşitli zorlayıcı sebeplerle ülkelerinden kopup Türkiye’ye gelen ve burada yeni bir hayat kurmak adına bin bir güçlüğe göğüs geren insanları doğrudan hedef haline getiren bir söylem, daha ziyade muhalefetin diliydi. Öyle ki “Suriyelileri göndermek”, muhalefetin en gözde seçim vaatlerinden biri olmuştu. Bilhassa, cumhurbaşkanlığı seçimlerin ikinci turuna gidilerken muhalefet, bütün kampanyasını sığınmacıları topa tutmak üzerine kurmuştu.
İktidar ise, bazı eksiklikleri/hataları olsa ve içinden kimi çatlak sesler çıksa da müspet anlamda kararlı bir tavır içerisindeydi. Seçime yaklaştıkça muhalefetin sığınmacılar üzerinden milliyetçilik ateşini harlamasına rağmen iktidar, sığınmacıları koruyan ve kollayan bir tavırdan vazgeçmedi.
Sığınmacı karşıtlığı, muhalefete seçim kazandırmadı. Sığınmacıların yanında durmak da iktidar kaybına neden olmadı. Dolayısıyla iktidarın bu olumlu tavrını derinleştirerek sürdürmesi beklenirdi.
Ne var ki beklenen olmadı; muhalefet iktidara yaklaşacağına, iktidar muhalefet doğru yol almaya başladı. Daha önce muhalefet sözcülerinin ağzından duymaya alıştığımız ifadeler, artık iktidar temsilcileri tarafından telaffuz edilir oldu. Nitekim İçişleri Bakanı’nın sözleri, seçim öncesinde muhalefetin kullandığı sözleri aratır tonda!
Hülasa iktidarda bir hat değişikliği görülüyor; elbette bunu açıklamak babında türlü gerekçelere sığınılabilir. Mesela, tabandan gelen itirazların artığı belirtilebilir, iktidar içi denge arayışlarının yansıması olduğuna değinilebilir, toplumdaki gazı almak veya sahayı tamamen muhalefet bırakmama gayreti olduğu söylenebilir, vs. Lakin hiçbir gerekçe, bunu meşrulaştırmaz. Türkiye’nin mülteci, göçmen veya sığınmacı sorunu, ahlaki ve siyasi zikzaklarla çözülmez, çözülemez.
“Mülteciler misafir değil, bizim bir parçamız”
Peki, nasıl çözülür? Ya da çözüm kapısını açmak için ilk yapılması gereken nedir?
Bu sorunun cevabı için de Serbestiyet’teki ikinci habere bakmak gerekiyor. İzzet Akyol, iki yıl önce Hollanda siyasetinin parlayan yıldızı Sigrid Kaag’ın bir portresini kaleme almıştı. Hollanda’da hükümetin, göçmenlerle alakalı problemlerden ötürü çökmesinin ardından Serbestiyet bu portreyi tekrar hatırlattı. (https://serbestiyet.com/haberler/portre-hollanda-siyasetindeki-borgen-dizisinin-basrolunde-sigrid-kaag-135169/)
Hollanda’da da bir göçmen sorunu var. İktidardaki dörtlü koalisyon, bu bağlamda, sığınmacılara ve konut piyasasında krize yol açan göçmenlere karşı yeni önlemler getirmek için kolları sıvadı. Ancak koalisyon partileri arasında bir anlaşma sağlanamayınca, hükümet çöktü. Önlemlere karşı çıkanlardan biri de koalisyon ortağı D66 Partisi’nin lideri ve Maliye Bakanı olan Kaag’dı.
Kaag, Arafat’ın ilk kabinesinde Sağlık Bakan Yardımcısı olarak görev yapmış, Filistinli Müslüman bir diş hekimi ile evli; çiftin hem Hıristiyan/Batı hem de Müslüman/Doğu kültürlerinde ortak olan Meryem/Mariam ve Adem/Adam gibi isimler taşıyan dört çocuğu var. Eski bir diplomat olan ve Arapça da dâhil 6 dil bilen Kaag, 2020’de başına geçtiğinde yerlerde sürünen D66’yı kısa sürede toparladı ve bir yıl sonra yapılan seçimlerde partisini ikinci sıraya oturttu.
Kaag’ın farklı alanlardaki dikkat çekici görüşleri için Akyol’un yazısına müracaat etmenizi salık veririm. Ben, onun özellikle mülteci meselesindeki duruşunu aktarmak istiyorum. Maalesef, her yerde olduğu gibi, Hollanda’da da mültecilere yoğun tepkiler gösteriliyor. Sol partilerin dışında kalan partilerin çoğu ilticaların sınırlandırmasını istiyor. Kaag ise, bu anti-mülteci dalgaya karşı duruyor ve mültecileri hiçbir tereddüde yer bırakmayacak açıklıkta sahipleniyor:
“Her şeylerini geride bırakarak yeni bir hayat kurmaya çalışan bu insanlar burada misafir değiller; burada oturmak istedikleri sürece onlar artık bizim bir parçamızdır. Hollanda dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Gerek Hollanda’daki gerekse başka ülkelerdeki mültecilere ayıracağımız kaynaklarla bu ülke batmaz. İnsansak insanlığımızın gereğini yapacağız, boynumuzun borcudur.”
“Özgürlük insanların kendi tercihlerini yapabilmesidir”
Akyol’un yazısından anladığım kadarıyla, Kaag’ın yaklaşımını biçimlendiren iki sütun var:
Birincisi, gerçekçiliktir. Mültecileri, gelip geçici, yarın ertesi gün memleketlerine dönecek olan kişiler olarak görmüyor ve onların “misafir” olmadığının altını çiziyor. O nedenle “göndereceğiz”, “davulla zurnayla memleketlerine yollayacağız” gibi akla ziyan bir dile tevessül etmiyor. Mültecilerin toplumun bir parçası olduklarının kabullenilmesini ve siyasetin de buna göre tanzim edilmesini istiyor.
İkincisi ise, insan haklarını merkeze koymaktır. Ne yazık ki; bugünün dünyasında hemen her ülkede özelde mültecilere, genelde ise kendi gibi olmayan herkese nefret kusmaktan öte bir işi, işlevi ve anlamı bulunmayan siyasetçiler ve siyasi partiler var. Medeniyet dışı bir çizgi bu ve bu çizginin yarattığı/yaratacağı tahribatlar ise ancak tavizsiz bir insan hakları savunuculuğuyla engellenebilir veya asgariye çekilebilir.
Misal, Hollanda’da bu medeniyet dışı çizgiyi temsil edenlerin başında da sağcı/ırkçı Geert Wilders geliyor. Wilders, her fırsatta Müslümanlara ve başörtüsüne saldırıyor. Evrensel ölçekteki bir tecrübeyle sabit ki, alttan alan, yumuşatmaya veya tevil etmeye çalışan ve ayrımcılığa taviz vererek onu yatıştırmaya çalışan bir siyasetle Wilders gibilere karşı başarı elde edilemez. Onlara hak ettikleri cevaplar, sadece insan haklarına argümanlarına dayanılarak verilebilir. Kaag da bunu yapıyor ve Wilders’e de dersini vermekten sakınmıyor:
“Özgürlük insanların kendi tercihlerini yapabilmesidir, kadınlar nasıl isterlerse öyle giyinirler, medeni bir insanın başka insanların tercihlerine müdahale etme hakkı olamaz” diyor.
“Ailelerin birleşmesini engellemek ahlaki ilkelerimize bağdaşmaz”
Bu yazıyı yazarken Akyol ile konuştum. O, bana Kaag’ın yanı sıra mülteciler konusunda takdire şayan bir siyaset izleyen bir başka partiden, Christian Union’dan (CU – Hıristiyan Birliği) bahsetti.
İktidarın en küçük ortağı olan bu partinin lideri de bir kadın; Mirjam Bikker. Ülke genelinde oyu % 3-4’lere tekabül eden CU’nun seçmenlerini dindar Protestanlar oluşturuyor. Bırakın yabancıları ve Müslümanları, Katolik ve seküler Hollandalılara dahi hitap etmeyen bu Protestan partisi, D66 ile birlikte sonuna kadar mülteci haklarını müdafaa ediyor.
Sığınmacılar ve mülteciler nedeniyle hükümette bir ihtilaf başladığında, Başbakan Mark Rutte, ortaklarına “Savaş bölgelerinden kaçan sığınmacıların aile birleşiminin 2 yıl sonra başlaması” şeklinde bir teklif getiriyor. Teklif, Hollanda’da oturum almış bir sığınmacının, oturum iznini aldıktan 2 yıl sonra “aile birleşimi” müracaatında bulunabilmesini öngörüyor.
Aslında teklif, sığınmacıları caydırmayı ve onları başka ülkelere yönlendirmeyi amaçlıyor. Zira Hollanda’da bu kural getirildiğinde, sığınmacıların Hollanda’ya gelmek yerine başka ülkelere gitmeyi tercih edecekleri ve böylelikle Hollanda’ya daha az sığınmacının geleceği varsayılıyor. Ancak CU, bu teklifi ilkesel nedenlerle reddediyor.
“Biz aile kurumuna önem veren bir partiyiz. Hangi dinden ve kültürden olursa olsun ailelerin birleşmesini engelleyerek buradan bir menfaat beklemeyi ahlaki ilkelerimizle bağdaştıramayız” diyor.
Akyol, CU’nun tavrını bir yönüyle D66’nınkinden daha saygıdeğer buluyor. Çünkü D66, yabancıların ve mültecilerin çokça desteğini alan bir parti; dolayısıyla bu partinin desteğini aldığı mültecilerin avukatlığına soyunmasının siyasi bir mantığı var.
Fakat CU için böyle bir durum da söz konusu değil; kapalı devre bir hayat yaşayan, “haram dolu” olduğu gerekçesiyle büyük şehirlerden uzak duran insanlar, mültecilerin hakları için iktidarın nimetlerinden vazgeçiyorlar.
Kullanmayacağı bir hakkı savunmak
Bizim siyasi ortamdan, kullanmayacağı bir hakkı başkaları için savunmak gibi sağlam bir ahlaki zeminde duran ve bunun için gerekirse bedel ödemekten çekinmeyen bu ilkesel duruşa bakınca, iç geçirmemek elde değil.
Bir toplumda en kırılgan kesimleri oluşturan mültecilere mutlak karşıtlığı vazeden siyasetçilere karşı her daim müteyakkız olmak icap eder. Çünkü bu siyaset evvela mülteciyi insanlıktan çıkarır, onu yok edilmesi gereken bir düşman olarak beller ve kendine yol açmak için halkı mültecilere karşı kışkırtır.
Bu gayri insani ve gayri medeni çizgi, her toplum için ciddi bir tehlikedir ve bu tehlike adaletten taviz veren politikalarla, istikrarsız tavırlarla, dünden bugüne farklılaşan yaklaşımlarla geriletilemez. Olası tehditler, haksızlığa verilecek tavizlerle değil adaletten yana sağlam durmakla geriletilebilir.
Toplumda önyargının yaygınlığına dair gözlemler ne olursa olsun, son tahlilde insanlar doğruyu yanlıştan ayırt edebiliyor. Bu yüzdendir k, sert rüzgarlara boyun eğmeyen, her koşulda serinkanlı biçimde adaleti üstün tutan, bu kapsamda tepkilere rağmen mültecilerin hukukunu koruyan politikalar, geliştirdiği güven duygusuyla diğer toplumsal ve siyasi meselelerde de bu yaklaşımın taşıyıcısı olan siyasi aktörü, partiyi veya hükümeti avantajlı kılıyor.
Görünen o ki, sığınmacılardan söz ettiğimizde, aslında kendimizle ilgili pek çok bilgi veriyoruz ve hiç farkında olmadan başka pek konuda da konuşmuş oluyoruz. Ve bu konuda adil olup olmadığımıza dair verdiğimiz fotoğraf, hiç ilgisi yokmuş gibi görünse de başka konularda adil olup olamayacağımızda dair de anlamlı bir resim ortaya çıkarıyor.
Türkiye’nin böyle bir siyasete acil bir ihtiyacının olduğuna şüphe yok ama ne yazık ki gidişat bu yöne doğru değil. Üstelik ayrımcılığa ve nefrete oynamanın ahlaken ve siyaseten kazandırmadığı net biçimde görülmüşken…
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025