Yalçın AKDOĞAN
Eskiden beri cezaevleri meselesi hep kanıma dokunur. Buralarda yaşanan dramlar zaten başlı başına insanın yüreğini burkar, bir de buna başka olumsuzluklar eklenince ortaya daha fazla dikkat kesilmemiz gereken riskli tablolar çıkar.
Geçmişte yaşanan bir çok trajik olay, hatıralarımızda yer etmiştir. Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun bir üyesi olarak da cezaevleri şartlarının iyileştirilmesi konusuna hep olumlu katkı yapmaya çalıştım.
Son günlerde cezaevlerindeki açlık grevi konusunda özel gündem oluşturulmaya çalışıldığını görünce endişelendim, acaba iktidarın yanlış bir uygulaması mı var veya cezaevi yönetimlerinin kötü bir muamelesi mi var da bu tür istenmeyen olaylar tekrar etmeye başladı diye... Çünkü cezaevindeki insanın hayatı devlete emanettir ve bunu korumak devletin namusudur. Bu yüzden devlet de cezaevlerinin şartlarını iyileştirmek için büyük gayret sarf ediyor, insanlık onurunu gözetecek şekilde insani muamelenin ve yaşam şartlarının oluşması için çabalıyor.
Gazetelerde çıkan yazılarda genelde şu sorular soruluyor: “Kolayca kabul edilecek insani talepler niçin yerine getirilmiyor?”, “40 gündür ölüm orucundaki insanlar ölüm sınırına geldiler, devlet niye ilgi göstermiyor?”, “Kürt meselesini çözecek bu talepler niçin dikkate alınmıyor?”
Hatta Ahmet Türk, yüzlerce insanın bedenini ölüme yatırdığını, bu ateş karşısında vicdanlarda körlük, dillerde suskunluk olduğunu ifade eden dokunaklı bir mektup yazmış. Peki bu insanlar ne istiyorlar, istediklerini yaptırmak için başvurdukları doğru bir yöntem mi, bu insanları ölüme kim sürüklüyor?
***
İstekleri, Öcalan’ın görüşmeler başlaması ve özgürlüğüne kavuşması, ana dilde eğitim ve savunma hakkının verilmesi, operasyonların ve yargılamaların durdurulması, cezaevi şartlarının iyileştirilmesi...
İsteklerini yaptırmak için seçtikleri yöntem, kendilerini ölüme terk ederek devleti bir noktaya zorlamak...
Bu eylemi başlatan ise PKK, yani Kandil’deki terör baronları... Demişler ki, ‘Apo’nun özgürlüğü için kendinizi öldürün, bir gündem oluşsun’... Mahkumlar zaten bunu açıkça söylüyorlar, ‘önderliğin talimatıyla yapıyoruz, önderlik isterse durdururuz’ diyorlar. Zaten bedel ödeyen ve belli bir sınırlılık içinde olan insanlara yeni yükler çıkarıp onlar üzerinden gündem oluşturmaya çalışıyorlar. Bu vicdansızlık olmuyor, bunu yaptıran ‘ölün’ emri veren örgüt vicdansız olmuyor, devletin vicdanı sorgulanıyor...
Ahmet Türk de, bunların şahsi talepler olmadığını, Kürt meselesinin çözümü için bunun önemli bir fırsat olduğunu falan söylüyor.
Peki bu doğru ve netice alınacak bir yöntem idiyse niçin 30 yıldır kimse bunu akletmedi? Cezaevinde zaten bedel ödeyen insanlara niçin yeni bedeller ödetilmeye çalışılıyor?
Mesele Kürt meselesiyse PKK da bazı şartlar için dağa çıkmıştı ve hala insan öldürerek devleti bir noktaya getirmeye çalışıyor. Bu yöntemle netice alınmayacağı da asıl meselenin Kürtler değil Apo olduğu da görüldü. Şimdi cezaevi üzerinden aynı amaca ulaşmaya çalışılıyor...
Öncelikle şunu söylemek gerekir, tek bir insanın hayatı bile feda edilemez, ölüme terk edilemez. Ne PKK baronları böyle bir hakka sahiptir, ne de devlet insanların kendisini uçurumdan atmasına seyirci kalabilir.
Adalet Bakanı’nın Sincan Kapalı Cezaevi’ni ziyaret edip mahkumları dinlemesi, onlarla hasbihal etmesi çok önemlidir. Bakanlığın dediğine göre ortada ‘ölüm orucu’ falan yok, yani yaşam riski altında kimse yok. Açlık grevinde olanlar var, onların gıdaları da veriliyor, sağlık kontrolleri de yapılıyor. Devletin herhangi bir ölüme seyirci kalması ise hiç mümkün değil. Sadece konu, gündem oluştursun diye durumun daha beter olmasını isteyenler var...
Burada mesele devlete şantaj yapmak ise bunun mazur gösterilecek bir yanı olamaz. Dağdaki PKK’lı bu talepler için adam öldürdüğünü söylüyor, cezaevindeki PKK’lı ise kendisini öldürmekle tehdit ediyor. Bu şantaja boyun eğmek ise insani taleplerin karşılanması olarak takdim ediliyor.
Ortada bir hak varsa bunun elde edilmesi mücadelesi nasıl olmalı? Kendisini köprüden atarak, yakarak, kendini veya başkasını öldürmekle tehdit ederek mi, yoksa demokratik siyaset üzerinden bir mücadele yürüterek mi?
Ölüm üzerinden hesap yapan sözümona ‘önderlik’ soytarılarına laf söyleyemeyenler, dönüp hükümete laf söylemeyi demokrasi savunuculuğu zannediyorlar.
Bu tür eylemlerin zamanın gerçekleriyle örtüşen hiçbir yanı yoktur. Eskiden köyü yakılan, dışkı yedirilen insanlar dağa çıkmasını meşrulaştırmaya çalışıyordu; cezaevinde işkence gören, dayak yiyen mahkum ölüm orucuna yatmasını tek çıkış yolu olarak gösteriyordu. Bugün ne köy yakan, yargısız infaz yapan, insanın onurunu ayaklar altına alan bir iktidar var, ne de cezaevlerinde işkence ve kötü muamele uygulayan bir iktidar var. Zaten sorun geçmişin ezberlerinden kurtulamayan, geçmişin yöntemlerinden sıyrılamayan bir anlayışın günün gerçeklerini kavrayamamasıdır.
Başbakan Erdoğan Kongre konuşmasında ana dilde savunma konusunda gereken mesajı verdi ve bu konuda çalışmalar başladı. Operasyonların durması veya yargılamaların sonlandırılması gibi meseleler ise insani taleplerinin ötesinde anlamlar taşır. Bu konuda öncelikle operasyona veya yargılamaya sebep olanlara bir söz söylenmelidir.
PKK’ya ‘silah bırak, eylem yapma çağrısı’ yapamayanların devlete böyle bir çağrı yapması anlamlı değildir.
Aslına bakarsanız bu tür eylemler bugünkü Türkiye gerçekliğinden uzak olmakla kalmıyor, Başbakan’ın son açıklamalarından sonra da daha da anlamsızlaşıyor.
Kaynak:http://haber.stargazete.com/yazar/cezaevindeki-olumden-medet-uman-zavallilar/yazi-699565
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019