Yalçın AKDOĞAN
AK Parti ile CHP arasındaki diyalog toplum genelinde olumlu bir hava oluştururken, PKK canibinin kimyası bozulmuş durumda. PKK, BDP’ye racon keserek ‘aman ha, çözüm girişimlerine kanma’ mesajı veriyor.Cemil Bayık, bu süreçte çözümden söz etmenin, hatta bu tartışmalara kulak kabartmanın kendini kandırmak ve tasfiye politikalarına alet olmak anlamına geleceğini söylüyor, her alanda mücadelenin artırılması gerektiğini vurguluyor, bunun dışında her düşünce ve eğilimin ‘gaflet’ olacağı yönünde ahkam kesiyor.
Hükümetin çözüm odaklı adımlar atması ve siyasi düzlemde diğer partilerle işbirliği geliştirmesi, PKK’yı adeta çıldırtıyor. Terör örgütü, son dönemde her alanda ciddi sıkışmalar, daralmalar, çöküşler yaşıyor. İmralı irtibatının kesilmesi, güvenlik güçlerinin operasyonlarının hız kazanması, KCK’nın lojistik desteğinin azalması, Kuzey Irak yönetiminin farklı perspektife bürünmesi, PKK’yı her alanda zorluyor.
Güvenlik güçlerine yönelik ciddi eylemler gerçekleştiremeyen ve gözü korkan örgüt, son dönemde sivilleri, savunmasız kesimleri hedef alarak veya uzaktan kumandalı bombalı saldırılar gerçekleştirerek varlığını koruduğunu göstermeye çalışıyor. Bölgedeki yatırımlarda çalışan işçileri, yurt öğrencilerini, AK Parti teşkilatlarını, evine dönen yalnız güvenlik mensuplarını hedef alıyor, az kayıp vereceği eylemlerle ayakta kalmaya çalışıyor. Teknolojik gelişmeler ve istihbarat imkanının artması, örgütün planlı ve kapsamlı saldırılar yapma ihtimalini oldukça düşürmüş durumda.
Bahçeşehir Üniversitesi’nin Uluslararası Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’ne (BÜSAM) göre örgütün yazla birlikte eylemlerini artırma çabası şu sebeplere dayanıyor:
1. Anayasa sürecinde örgütsel taleplerin karşılanması için baskı oluşturmak.
2. Öcalan’ın örgütü yönlendirme kapasitesini yitirmesiyle örgüt içinde yaşanan inisiyatif ve liderlik mücadelesinin kızışması.
3. Suriye’deki durumu istismar ederek alan kazanma çabası.
4. Uludere istismarıyla sıkışık durumu aşma gayreti.
PKK türü terör örgütleri için eylem yapmak, cansuyudur. Çok farklı gerekçelerle örgütün eylem yapması, kendisini göstermesi, etkinliğini koruyabilmesi gerekir. Bu gerekçeler şöyle özetlenebilir:
- Örgütün bütünlüğünü ve motivasyonunu koruyabilmek.
- Sempatizan kitleyi, siyasi uzantılarını ve şehir milislerini etkileyebilmek.
- Rakip, muhalif ve muarız kitle üzerinde oluşturulan baskı ve korkuyu sürdürebilmek.
- Devleti müzakereye zorlamak, kendi hedeflerine yönelik tavizkar noktaya çekebilmek.
- Reformlarla Kürt meselesini rahatlatacak adımlar atan hükümeti zor durumda bırakmak, kendi projesi dışında gerçekleşecek demokratik atılımları zora sokmak, kamuoyu algısını olumsuz etkilemek.
- Siyasi iktidarı baskı altında tutmak.
- Terör olaylarının ürettiği acı ve mağduriyetler üzerinden halkın devlete düşmanca hisler geliştirmesini sağlamak.
Şubat ayından itibaren kitlesel ve kapsamlı eylemler gerçekleştireceği varsayılan terör örgütünün bunu başaramadığından şehir merkezlerindeki sivillere yönelik saldırılar gerçekleştirmesi tam ters etki yapıyor, ciddi bir meşruiyet sorgulamasına sebep oluyor. BÜSAM’ın da vurguladığı gibi ‘örgütlü planlı saldırı’ gerçekleştirmekte zorlanan örgütün ‘irrasyonel-tepkisel misilleme saldırıları’ gerçekleştirebilmesi de mümkündür. Bu durum, örgütün daha fazla kaybetmesine sebep olacaktır.
Diyalog ve müzakere girişimlerinden tedirgin olan PKK’nın hükümetin yeni dönemde atacağı demokratikleşme adımları karşısında daha fazla teröre sarılması kuvvetle muhtemeldir. Bu noktada şu hususu iyi bilmek gerekiyor: Hükümet bugüne kadar teröre rağmen vatandaşları için gereken adımları nasıl attıysa bundan sonra da atacaktır. Terör, hiçbir zaman demokrasiyi geriletemeyecek, reformları geciktirecek bir mazeret olamayacaktır. Terör üzerinden siyaseti dizayn etmek artık mümkün değildir. PKK’nın tüm sabotajlarına rağmen Kürtlerin haklarını geliştirmenin gayreti içinde olan hükümet, yeni adımlarla yoluna devam edecektir.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ‘Yüzyılın anlaşması’ barış değil savaş mı getirecek?
22.05.2019 - Gerilim, savaşa dönüşür mü?
17.05.2019 - YSK bir mağduriyeti önledi
8.05.2019 - Yeni bir ittifak arayışı mı var?
2.05.2019 - Erdoğan’ın ustalığı ve kurbanlık siyasetçi arayanlar
1.05.2019 - ABD’nin anlaması gereken…
19.04.2019 - ABD ile ilişkiler nereye evrilir?
17.04.2019 - ABD, İsrail ve İstanbul seçimleri…
12.04.2019 - Kimin perdesi kapanacak göreceğiz!
11.04.2019 - İmamoğlu yanlış üstüne yanlış yapıyor
4.02.2019
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Hrac Madooglu
AK Partinin icinde catlak olmamasina imkan yok. Hirsizlari koruyanlarla, hirsizlarin cezalandirilmasini isteyenler var. AK Parti su anda tek adamin mutlak hakimiyet kurdugu bir parti. Davutoglu kukla basbakan olarak ortada dolasan ve Erdoganin emirlerini yerine getiren bir piyon sadece. Bu durumdan hosnut olmayanlar da vardir partinin icinde cunku Erdoganin Cumhurbaskani olarak tarafsiz olmasi ve yetkilerinin de kisitli olmasi gerekir bugunku Anayasaya gore. Zaten 12 sene iktidar olan bir partinin yozlasmasini onleyecek tek sey bastan asagi kadro degisikligidir. Yoksa bugun oldugu gibi yolsuzluk, rusvet, rant sistematik hale gelir. Lider konumunda cok uzun sure kalan bir siyasetci diktatorluge ozenir. Yani AK Partinin kabuk degistirmesi lazim ve Erdogan basta oldugu surece bu mumkun degil. Bu arada bazi onemli konulara hic deginmemen gozlerden kacmiyor. 24 Nisan Canakkale kutlamasi kepazeligi mesela. KacAK sarayda 16 Turk devleti tiyatrosu. Ulkesinde totaliter rejimlerin en berbatini uygulayan, zina yapanlari kellesini keserek, taslayarak katleden, hirsizlik yapanlarin elini kolunu kesen, konusma hakkini kullananlari 10 sene hapsedip kirbaclayan, kadinlarin otomobil kullanmasini bile yasaklayan Suudi krali Allahina kavustu diye bu ulkede milli yas ilan edilmesi, vs. Bugunlerde butun yaptigin muhalefeti elestirmek. Daha onemli konularda dut yemis bulbul gibisin.