Yıldıray OĞUR
Başlıktaki soru çözüm sürecinin 1 Ekim’den bu yana karşı karşıya olduğu en ciddi sınavdaki tek soru.
Sorunun muhatabı tabii ki PKK.
Fiziken sınırlarımızın yanı başında ama siyaseten bize uzak bir savaş gibi izlediğimiz İsrail-İran savaşı (ya da daha adil bir ad vermek gerekirse, İsrail’in İran’a ağır saldırısı ve İran’ın can havliyle verebildiği cevaplar) aslında bizi tam da bu yüzden çok yakından ilgilendiriyor.
Çünkü yeni bir 2015 sendromuyla karşı karşıyayız.
2015’de ilk çözüm süreci Suriye iç savaşı yüzünden bitmişti. Türkiye PKKyı silahsızlandırmaya çalışırken, silahın değeri bölgede artmış, PKK’ya Türkiye’nin teklif ettiği çözüm paketi, PKK’ya İran’ın (ve Suriye’nin) teklif ettiği Rojava devletçiğinin yanında cazibesini kaybetmişti.
İkinci çözüm süreci de yine bölgesel bir savaşla sınanıyor.
Bu kez PKK’ya teklifin ne olduğunu bilmiyoruz.
Ama teklifin kimden geldiği açık; İran’dan değil İsrail’den…
Aslında görünürde bir krizi yok.
PKK yani Kandil, İran-İsrail savaşıyla ilgili yaptığı açıklamada tarafını bildirmeyen bir güzellik kraliçesi gibi barış mesajları verdi, Öcalan’ın çağrısına atıflar yaptı:
“Savaşın sorunlara çare olmadığı artık herkes tarafından anlaşılmalı ve savaş politikaları terk edilmelidir. Biz önder Apo'nun ortaya koyduğu demokratik siyaset ve demokratik müzakere yönetimiyle sorunların çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Herkesi bu anlayışla ve bu zeminde hareket etmeye ve savaşla değil, demokratik siyaset, diyalog ve müzakere yöntemiyle sorunları çözmeye çağırıyoruz.”
Bu, ilk başta tarafsız görünse de Kandil’dekilerin coğrafi olarak bulundukları konum düşünüldüğünde cesur bir açıklama sayılabilir.
Çünkü PKK’nın Kandil’deki kampı İran’ın sınırlarının hemen dibinde. Hatta hemen karşılarında İran’ın karakolları var.
PKK’nın İran kolu PJAK, 2011’de İran’a karşı savaşını bitirdiğini açıklamıştı. Yani Türkiye’ye karşı yapmadığını PKK, 14 yıl önce yakaladığı Kürt aktivistleri idam eden İran’a yapmıştı.
Peki ne karşılığında?
O sırada iç savaşın patlak verdiği Suriye’deki adı konmamış işbirliği karşılığında.
2011’den sonra PKK’nın 2003’de Suriye’de kurulan partisi PYD’nin lideri Salih Müslim, PKK’da komutanlık yapan Suriyeli Mazlum Kobani Suriye’ye geri döndü, 2012’de Suriye’de YPG kuruldu.
YPG’nin ilk işi Esad karşıtı Suriye muhalefeti içindeki Kürtlere saldırıp, baskı kurmak oldu.
Kürtler muhalefetten uzaklaştırıldı, tarafsız bir üçüncü yolcu çizgiye çekildi, bunun karşılığı olarak da 2013’den sonra İran ve Esad Kürt şehirlerinden çekilip, “Rojava”nın kontrolü YPG’ye bırakıldı.
Böylece PKK, 1978’den sonra ilk defa bir şehir hakimiyeti elde etti.
Bu büyük kazanımla heyecanlanan PKK, çözüm sürecinde ayak sürttü, Suriye iç savaşında Türkiye’nin karşı karşı geldiği İran ile hem Suriye’de hem de Irak’ta koordineli olarak çalışmaya başladı, İran’ın desteğini aldı ve bu çizgide siyaset yürüttü.
Ta ki 7 Ekim’e kadar.
İran’ın bölgedeki etkinliği bitip, Suriye’de yenilince bu işbirliği dayanağını kaybetti.
2024’ün ortalarında bir anda PJAK yeniden ortaya çıktı, kongresini yaptı, İran’a karşı mesajlar verdi. Sonra da birkaç kez Öcalan’ın PKK’ya silah bırakma kararının kendilerini bağlamadığını açıkladılar.
İran’ın İsrail baskısıyla bölgeden çekildiği ve henüz çözüm sürecinin belirsiz olduğu günlerde Kandil’den de İsrail’e akıl veren, tavsiyelerde bulunan açıklamalar geldi.
Mesela PKK’nın lider kadrosundan Mustafa Karasu, bir röportajında “Şu açıktır ki; İsrail de sürekli dış destek ve askeri gücüne dayanarak bir bölge politikası yürütemez. Bu açıdan İsrail’in de politika değiştirmek zorunda kalacağı açıktır. Zaten İbrahimi Anlaşma ile bu yönlü bir adım atılmıştı. İsrail, varlığını ancak bir bölgesel anlaşma ve bölge halklarıyla demokratik ilişki çerçevesinde güvenceye alabilir” dedi.
İsrail’den de Kürtlere el uzatan, Suriye’de Kürtlerin hamiliğine oynayan sinyaller geldi.
İşte Türkiye’nin çözüm süreci tam bu sırada masaya kondu.
Eğer Türkiye, çözüm süreci açılımını yapmasaydı, bölgedeki güç dengesi değişirken PKK’nın iki seçeneği olacaktı.
Ya İran’la hareket edip eski ittifakını korumak ya da İsrail ile yaklaşıp, İran karşıtı cepheye katılmak.
Bu iki cephenin de Türkiye karşıtı olacağını söylemeye herhalde gerek yok.
İran ya da İsrail cephesinde PKK’ya düşen bu iki büyük güç arasındaki savaşta proxy bir örgüt olarak fırsatları kollamaktı.
İşte tam bu sırada Türkiye, PKK’ya, özetle; bir ülkenin proxy örgütü olarak savaşmak yerine Türkiye’de legal alanda siyaset yapmayı teklif etti.
Suriye’de ve bölgede denklemin Türkiye lehine olduğu sırada önce Öcalan’ın ardından PKK’nın aklı buna yattı, önce çağrı sonra fesih kararı geldi.
Ama şimdi şartlar yeniden değişti.
İsrail saldırganlığı karşısında sallanan bir İran var. Güçsüz görünüyor. Dün beş gün içindeki ikinci Genelkurmay Başkanı da vuruldu.
Netanyahu, rejim değişikliği çağrılarına başladı.
İran’daki daha geleneksel silahlı Kürt örgütleri olan Barzani’ye yakın IKDP ve PAK, daha açıkça bu cephede yer alma heveslerini belli ettiler.
PJAK ise daha utangaç ifadelerle İran’a karşı savaşmaya hazır olduğunu sinyalini verdi.
PKK, İran’ın hemen sınırındaki en büyük silahlı güç. Bu açıdan İsrail’in eğer bir rejim değişikliği planı varsa işine en yarayacak, savaşı en iyi bilen örgüt.
İsrail ve ABD’deki lobisi, İran rejimini bir 2003 Irak Baas rejimi gibi devirebileceklerini düşünüyor.
O zaman Kürtlere de, 2003’den sonra Irak’taki Kürtler gibi otonomi fırsatları doğabilir.
Peki, İran bir Irak mı? Bu kadar kolay yıkılıp, bölünebilir mi?
İranlılar, ülkelerindeki rejimi İsrail bombalarıyla yıkmak isterler mi?
İranlı muhalif grupların bu konuda sessiz olduğu görülüyor. Sadece hiçbir itibarı olmayan Şah’ın oğlu konuşuyor.
Çünkü İran’da iktidara İsrail bombalarıyla gelmenin maliyetini kimse yüklenmek istemiyor.
Ayrıca bu bölünmüş Irak’taki gibi kolay olmayacak, bunu yapmaya kalkanlar karşılarında Şii ve Pers milliyetçisi bir direniş bulacak, bu muhtemelen yıllar sürecek bir iç savaşa neden olacaktır.
Ama anlaşılan bölgede savaş çıkmışken silah bırakmak PKK için iki hafta öncesine göre cazibesini kaybeden bir fikre dönmüş gibi görünüyor.
Tarih boyunca bu krizler ve fırsatlarla varolmuş bir örgüt bu krizden de umutlanmış olabilir.
Hatta İran’dan yeni bir Rojava koparmanın umuduna kapılmış olabilirler.
Ama bütün bunlar kötü bitecek hayaller ve tehlikeli kumarlar da olabilir. İsrail ile böyle bir anda işbirliği yapmak sadece PKK’yı değil, onunla hareket eden Kürtler ile Araplar, Türkler ve Farslar arasında uzun yıllar etkileri geçmeyecek yeni düşmanlıklara neden olur.
Aslında PKK, 70’ler Türkiye sol hareketi içinden ortaya çıkmış, Filistin duyarlılığı, İsrail karşıtlığı köklerinde olan bir örgüt.
Öcalan’ın ilk tutuklanma nedeni, İsrail elçisini öldüren Mahir Çayan’ın Kızıldere’de öldürülmesini protesto eylemine katılmaktı.
1979’da Suriye’ye geçen Öcalan, örgütünü solcu Filistinlilerin Bekaa’daki kamplarında kurup, eğitti.
Fakat PKK, pragmatik de bir örgüt.
İşte bu noktada PKK, bir karar verecek.
Bölgede fırsatları kollayan, arkasına İsrail’i alarak İran’a karşı cepheye giren bir proxy örgüt mü olacak yoksa artık silahları bırakıp doğduğu Türkiye’de siyasi mücadeleye mi geçecek?
Dün üç önemli isimden bu kritik karar anıyla ilgili açıklamalar geldi.
Devlet Bahçeli, “İsrail’in siyasi ve stratejik amacı Anadolu coğrafyasını çevrelemek, terörsüz Türkiye hedefini efendileri hesabına baltalamaktadır” dedi.
Uzun süredir sessizliğini koruyan Demirtaş uzun bir açıklama yaptı. Gerçek bir vatansever gibi konuştu:
“Böyle bir dönemde hiç kimse küçük hesaplar yaparak maceracı, riskli ve sonu felaketle sonuçlanacak hamleleri aklından bile geçirmemelidir. Unutulmamalıdır ki, emperyalizm bir kazananı olmayacak bir viranedir. Bizler Türkiye toplumu olarak bu dönemde bir ve beraber olacağız; olası risklere, saldırılara, provokasyonlara karşı gerektiğinde Edirne’den Hakkari’ye kadar 85 milyonluk bir halk ordusuna dönüşeceğiz; ortak vatanımızı, canımız pahasına savunacağız”
Kendi iç sorunlarımızı da kendi aramızda, karşılıklı güven çerçevesinde ve “kardeşlik ruhuyla” çözeceğiz. Bunun dışındaki her arayış sadece felaket getirir. Bu konuda ezberci, öfkeli, intikamcı ve kindar hiçbir yaklaşıma prim vermeyecek, cesur ve samimi olacağız.
4- Orta Doğu yangınının kısa sürede sönmeyeceğini öngörerek kısa, orta ve uzun vadeli bir iç ve dış ortak politika hattının belirlenmesi ve her siyasi grubun bu hattı gönül rahatlığıyla savunabilmesi için Cumhurbaşkanı’nın davetiyle, TBMM’de tüm siyasi parti genel başkanlarıyla bir çalışma toplantısının en kısa zamanda yapılması yararlı olacaktır.
Belirttiğim noktaların hiçbiri iç politikada nezakete dayalı demokratik muhalefetin ve iktidarın denetlenmesinin, eleştirilmesinin önünde engel değildir.
Birlik ve beraberlik iktidar partisinin değil, Türkiye’nin etrafında olacaktır. Madem soyadımız Türkiye’dir, o halde herkesi soyadımız etrafında birleşmeye ve bunun için sorumluluk almaya davet ediyorum.”
Çözüm sürecinde önemli bir isim olan eski AK Parti Milletvekili Adnan Boynukara da önemli uyarılar içeren bir yazı yazdı:
“İkinci konu, örgütün kimi unsurlarının, var olan uluslararası konjonktürden yararlanma amacıyla kurmaya çalıştıkları yeni işbirliği arayışlarıdır. Özellikle İsrail’in bölgedeki revizyonizmi ve işlediği suçlar, örgütün iştahını artırıyor. Bu ise örgütü tarihsel bir hata yapmaya yönlendirir ve bölge halkları arasında derin düşmanlıklara yol açar. Ortaya çıkabilecek bu tür bir işbirliğinin doğal sonucu ise karar vericilerin süreci yeniden değerlendirme olasılığıdır. Bu durumun ne anlama geleceğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla temel mesele, “Çözüm mü yoksa yeni proxy arayışı mı” sorusunun cevabı.”
Evet PKK, bu sorunun cevabını verecek.
Çözüm süreci de bu cevaba göre ilerleyecek.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları









































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.12.2025
23.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
10.12.2025
9.12.2025
6.12.2025
3.12.2025
1.12.2025
24.11.2025