Yıldıray OĞUR
Almanya, Avrupa’daki diğer ülkelere göre çok geç bir vakitte ancak 19. yüzyılın sonlarında ulusal birliğini, o da Otto von Bismarck sayesinde sağlamıştı. 150 yıl kadar sonra Almanya’yı yine bir adam birleştirdi.
Neo-Nazilerden, Yeşiller’e, Ortodoks Marxist Die Linke’dan, sağcı-kapitalist Bild gazetesine hepsi yine bir adam sayesinde 60 yıl sonra belki ilk kez bir araya geldi: Recep Tayyip Erdoğan.
Orijinal adıyla Kolonya (17. yüzyılda ilk bu şehirde üretilen kolonyanın anavatanı) ya da Köln'ün merkezi Ebertplatz’da “Diktatör” Erdoğan’a karşı bir araya gelenler onlarla da sınırlı değildi.
Kortejde liderleri Esad’ın fotoğraflarıyla yürüyen Suriyeli Baascılar, gönüllerinden proleterya diktatörlüğü geçen ama halktan diktatörü devirmek için silah dilenen DHKP-C’liler, “diktatör” Erdoğan’ın hükümetinin barış için masaya oturduğu “Önderlik”in fotoğraflarıyla yürüyen PKK’lılar…
Erdoğan’ı Hitler’e benzetmeye çalışan onlarca pankart arasında ise en ilginci üzerinde Atatürk t-shirti olan amcanın tuttuğuydu. Halbuki her iki lider arasındaki ilişkiler hep çok iyi olmuştu. Atatürk, Hitler’in doğum günü kutlamalarına heyetler, Hitler de Atatürk cenazesine generallerini göndermiş, gamalı haçlı bayrakları yarıya indirtmişti.
Bir de Almanya’daki Erdoğan protestolarından büyük zevk aldığı anlaşılan Cumhuriyet’in sahibi Yunus Nadi’nin adı Nazi hayranlığı yüzünden Yunus Nazi’ye çıkmıştı.
Cumhuriyet’in 1952’de Nazım Hikmet’in fotoğrafını basıp altına da "tükürün diye bastık" yazdığını ise bir günlüğüne Radikal’in Genel Yayın Yönetmeni olduğunda Orhan Pamuk’un yaptığı gazetenin birinci sayfasından öğrenmiştik.
Yaptığı büyük cesaretti. Laik cemaate böylesine bir gol atmak neredeyse muhatap olduğu insanların tamamı aynı cemaatin mensubu olan bir yazar için büyük cesaretti, ama ilk defa göstermemişti bu cesareti Orhan Pamuk.
İstanbul’un ortasında merkezi bombalandığında İstiklal'de Özgür Ülke gazetesi satarken de cezaevlerinde "ölüm oruçları"na yatan mahkûmlar için araya girerken de, “Bu topraklarda 30 bin Kürt ve bir milyon Ermeni öldürüldü” deyip 301 davalarının, yumurtaların, yumrukların hedefi olurken de cesur bir demokrattı.
Ama onun demokratlığını parlatan alâmetifarikası kendisi gibi pek çok laik Beyaz Türk’ün de gösterdiği bu duyarlılıklar değildi.
Orhan Pamuk, kendi sınıfının gizli-açık yaşam tarzının garantisi olarak gördüğü orduya, askerî vesayete karşı net bir pozisyon alarak, hâlâ ancak Pamuk Apartmanı’nın kapıcısının oyunu alabilen AKP’ye karşı hakkaniyetli davranarak, Nişantaşılı komşularının semtlerine emirle gelip oturduklarını düşündükleri başörtülü kadınlara yapılan ayrımcılığa karşı Türkiye’deki demokrasiye “bon pour l’orient” gözüyle bakan Batılıların ezberlerini bozarak ortaya koymuştu alâmetifarikasını.
Bu yüzden çok da eleştirildi, mahallesiyle papaz oldu! Bir romancı için bu kadar fazla politizasyon, çatışma taşınacak bir yük değil.
Ama dürüst kalmak da kolay değil. Önce bir Fransız gazetesine söylediği “Hükümeti eleştirmemek olanaksız. Otoriterler dürüst biri olup bu hükümeti eleştirmemek olanaksız. İnsan hakları, medyanın kontrolü ve ifade özgürlüğü alanlarında yaptıkları nedeniyle...”
Hükümetleri eleştirmek için dürüst olmaya gerek yok. BBC Türkçesiyle söylersek en yandaşları, yandaş gazetelerinde bile hükümet eleştiriliyor pek çok yaptığı şey için.
Ama pazar günü Orhan Pamuk’u Hürriyet’te görünce, insan acaba fotoğrafını "tükürülsün" diye mi bastılar diye düşünüyor önce. Röportajını okurken ise insanın aklına dürüst insanların yapması gereken başka bir şey daha geliyor.
Otoriterleşen Erdoğan korosuna katılan Orhan Pamuk aslında otoriterleşmenin ne olduğunu en iyi bilen isimlerden biri. Bir İsviçre dergisine söylediği “Bu topraklarda 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü. Benden başka kimse bundan bahsetmeye cesaret edemedi" sözleri üzerine başına gelmeyen kalmamıştı. Tıpkı otoriter rejimlerdeki gibi…
Nobel’i bu söze bağlanmış, başta şimdi hükümeti hatta hızını alamayıp kalemşorlarını eleştirdiği röportaj verdiği Hürriyet gazetesi olmak üzere, hepsi bugün epey umutlu olduğu kutsal Gezi ittifakı içinde yer alan grupların sözlü, hatta fiziki saldırılarına uğramıştı. Nobeliyle Türkiye’ye sessiz sedasız dönmüş, tehditler almış, yurt dışında yaşamak zorunda kalmıştı. Peki, devrin Cumhurbaşkanı Sezer, ona bir tebrik telefonunu bile çok görürken, ilk tebrik telefonlarından biri kimden gelmişti: Otoriter Başbakan Erdoğan’dan…
Tabii üzerinden çok zaman geçti. Herkes, her şey değişti. Aynen öyle oldu. Her şey çok değişti.
Nobelli yazarı 8 yıl önce ülkeden kaçıran o cümleyi yeniden hatırlayalım: “Bu topraklarda 30 bin Kürt ve 1 milyon Ermeni öldürüldü. Benden başka kimse bundan bahsetmeye cesaret edemedi...”
Orhan Pamuk’tan sonra bundan biri daha bahsetti: Otoriter Başbakan Erdoğan.
30 bin Kürt'ün öldüğü savaşı bitiren cesur adımı attı. 1 milyon Ermeni’nin ölüm yıl dönümünde taziyeyi de o yayınladı.
O adımın üzerinden bir yıldan fazla geçti. Taziyenin üzerinden de bir aydan fazla.
Dürüst biri olup bunlar hakkında tek bir kelime etmemek mümkün mü? Onlarca röportajdan birinde bu hakkı teslim etmemek dürüstlüğe girer mi? Hadi buradaki diğer demokratlar o sınavdan çaktılar. Erdoğan nefretinden savaş kışkırtıcılığına, devrimci şiddet seviciliğine, cemaat şakirtliğine kadar savruldular.
Ama dürüstlük, en azından Orhan Pamuk için, haklarında iki cümle ettiği için kendi kişisel hayatını kâbusa çevirmiş o tabuları yıkan iktidarı, o linçin merkez üslerinden birine röportaj verirken mahalle baskısına gelip öylece harcamamayı gerektirirdi.
“Kendi kendini mahcup eden kalemşor” tam da böyle bir şey oluyor herhalde. Pamuk haklı “AKP’yi destekleyen kitle dışarıdan bakıldığı kadar akılsız değil.”
O kitle, Hürriyet’in kapağında ortaya çıkan Orhan Pamuk’un, Erdoğan nefreti kültünün, en ufak eleştirenin derhal tekfir edildiği bir New Age dinine dönmüş Gezi ruhunun manevi ağırlığına daha fazla dayanamamasını anlayışla karşılayacak kadar akıllı.
Ama o, hâlâ bizim cesur Nobelli yazarımız. Cevdet Bey’in bakkalı, kasabı, Pamuk Apartmanı’nın kapıcısı hâlâ onunla gurur duyuyor…
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.09.2025
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025