Yıldıray OĞUR
Reberiya Koma Civakên Kurdistan. KCK sistemindeki tam adı böyle. Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi Önderliği. KCK sözleşmesi Genel Esaslar Bölümü madde 22'de de görev tanımı yapılmış:
“Koma Civakên Kurdistan (Kürdistan Demokratik Toplum Konfederalizmi) Kurucusu ve Önderi, Abdullah Öcalan’dır. Ekolojiye ve cinsiyet özgürlüğüne dayalı demokrasinin felsefik, teorik ve stratejik kuramcısıdır. Her alanda bütün halkı temsil eden önderlik kurumudur. Kürdistan halkının özgür ve demokratik yaşamına ilişkin temel politikaları gözetir ve temel konulardaki en son karar merciidir. Kongra-Gel Genel Kurul kararlarının demokratik, ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü devrim çizgisine uygunluğunu gözetir. Yürütme Konseyi Başkanını görevlendirir. Temel konulara ilişkin Yürütme Konseyi kararlarını onaylar...”
Erdoğan’ın Türk Tipi Başkanlık Modeli bunun yanında Rousseaucu katılımcı demokrasi gibi kalır…
Dün Demirtaş’ın üç kez üst üste “Seni Başkan Seçtirmeyeceğiz” derkenki heyecanının ve öfkesinin sebebi de belki budur.
Yoksa Başkanlık Sistemiyle bir sorunu olmaması gerekir. Eğer seçime kadar anti-Ak Parti oylarını toplama performansında beklentisinin üzerinde başarılı olup, partisini tek başına iktidara taşırsa herhalde yapacağı ilk iş Öcalan’ı serbest bırakmak ve bir anayasal değişiklikle Önderlik sistemine geçmek olacaktır herhâlde…
Tabii cihangir solu izin verirse…
Ama herhalde dün şu kısa konuşmayla “Kürtlerin onları AKP’ye satıp satmadığı” şüphelerini gidermiştir:
"HDP var oldukça, HDP'liler bu topraklarda nefes aldıkça sen Başkan olamayacaksın. Seni Başkan yaptırmayacağız, seni Başkan yaptırmayacağız, seni Başkan yaptırmayacağız..."
Zaten PKK 1978’de niçin kuruldu ki, Kürt siyaseti 1991’de siyasi parti kurup Meclis’e niye girdi ki?
Recep Tayyip Erdoğan adlı bir adamı Başkan yapmamak için.
O yüzden belki de 30 yıllık savaşı bitirecek, Kürt sorununun çözümü için 10 yıldır yürütülen müzakerelerin sonucu olacak bir Newroz gününe 4 gün kala Kürt siyasetinin liderinin Meclis’te kürsüye çıkıp yapacağı konuşma başka ne olabilir ki; “Seni Başkan yaptırmayacağız, seni başkan yaptırmayacağız, seni Başkan yaptırmayacağız...”
Hem de “HDP'liler bu topraklarda nefes aldıkça” gibi Kürtlerin hayatlarını bir kere daha ortaya koyacak bir şiddetle.
Bunun bir “seçim atraksiyonu” olduğu açık da, insan yine de sormadan edemiyor; barış müzakerelerinde ilerleme olunca Kürtler bizi sattı mı diye soranları teskin etmek için değer miydi bu?
Sadece Demirtaş’a değil bu soru, esas olarak Kürt sorunu yüzünden ortaya çıkmış bir silahlı hareketi, tam bu sorunun çözümünde tarihî bir dönemden geçilirken, sorunu çözdüğü iktidar partisine karşı kışkırtmak, bu sorun siyasallaşsın diye kurulmuş bir siyasi hareketin partisini PKK’ya siyaset yollarını açmak için müzakereler yürüten bir iktidarla dövüşmesi için zorlamak, barış yaptığı için satmakla suçlamaya siyasi bencillikten, savaş kışkırtıcılığından başka ne denebilir?
Günün sonunda AK Parti’nin başkanlık sistemine geçip geçemeyeceğini alacağı oy, çıkaracağı vekil sayısı belirleyecek. AK Parti, 330 vekil çıkarırsa, “HDP'liler bu topraklarda nefes alırken” de rahat bir şekilde Başkanlık sistemi referanduma taşınır.
HDP, Başkanlık sistemine karşı sokaklara dökülse de, barış sürecine bir şey olmaz.
Ayrıca, Demirtaş’ın AK Parti’yle gerilimi artırması, tam barış için adım atılan günlerde, Anadolu’da seçim propagandalarında yükselecek “PKK’yla anlaştılar” laflarına karşı AK Parti’nin işine yarayan bir panzehir işlevi de görür.
Ayrıca HDP, bu atraksiyonlarla Batı’daki “AK Parti’nin getireceği barış da zehir zıkkım olsun”cu nefret lobisini mutlu edebilir, bir kısmının oylarını da alabilir, üzerindeki “bunlar Erdoğan’la başkanlık için anlaştı, bizi sattı” mahalle baskısını bitirir.
Tamam da, günün sonunda değer mi sorusuna cevap değil bu siyasi hesaplar.
Kürt siyasetinin birinci gündemi varoluş sebebi olan Kürt sorununun çözülmesi midir? Yoksa Erdoğan’ın Başkan olmasını engellemek mi?
Ayrıca Erdoğan, HDP’nin bu kadar nefretini kazanacak ne yaptı?
2005’te tepesinde askerlerin kılıcı sallanırken Diyarbakır'a gidip “Kürt sorunu benim sorunumdur” dediği için mi ve MİT’e PKK’yla müzakere talimatı verdiği için mi suçlu?
10 yıldır her şeye rağmen bu müzakerelerin arkasında durduğu için mi suçlu?
2011’den beri “Kürt sorunu yoktur, Kürt vatandaşlarımın sorunu vardır” diyor Erdoğan. Onlarca kez bunu söyledi. Şimdi bunu söylediğinde, 10 yıldır PKK’yla müzakere yürüten, demokratik açılım, çözüm sürecinin arkasında duran, paketler açan, demokratikleşme adımları atan bir lider Kürt sorununu inkâr etmiş mi oluyor? Dolmabahçe Sarayı’nda Kürt siyasetiyle yan yana oturup açıklama yapmış, tarihî bir Newroz’a dört gün kala yine mi samimiyet testi? Yine mi zihniyet analizleri? Yine mi seçim için yapıyorlar?
Bu 10 yılda Türkiye 7 seçim geçirdi. Her seçimden önce Kürt sorununun çözümü için atılan adımlara seçim yatırımı dendi. Ne oldu peki, her seçimden sonra başka adımlar geldi, süreçler sürdü.
Hâlâ mı milliyetçiliğe oynuyor? AK Parti Orta Anadolu’nun milliyetçilerini barışa ikna etti, Erdoğan milliyetçilikleri ayaklarımın altına alıyorum dedi, Ermeni soykırımı için taziye bile yayınladı, hâlâ mı aynı bozuk kaset? Sıkılmadınız mı?
2005’te Erdoğan Kürt sorunu benim sorunum derken, bugün onun Kürt sorunu yoktur, Kürt vatandaşlarımızın sorunları vardır diskurundan inkâr politikalarına dönüş zorlamaları çıkaranlar, o inkârın ana karargâhı olan Genelkurmay koridorlarında hükümete karşı demeç dilenciliği yapmaktaydılar.
Erdoğan’ın sahiden hoş olmayan “Ne eksiği var Kürtlerin” cümlelerinden “Evlatları” manşeti çıkaran gazete o evlatlar ölürken haberlerini bile yapmıyordu.
Erdoğan Kürt sorunu için orduya rağmen, cemaatin provokasyonlarına karşı adım atarken, o gazetenin Genel Yayın Yönetmeni, Büyükanıt’ın PKK’yı ABD destekliyor dezenformasyonlarını haber yapmakla meşguldü.
Erdoğan, MİT’le Oslo sürecini inşa ederken, onlar 2007 seçimlerinden önce Kuzey Irak’a operasyon diye tutturan Büyükanıt’ın basın toplantılarında başörtülü cumhurbaşkanına karşı demeç almaya çalışıyor, mitinglere koşuyordu.
TSK’larını kaybeden bu güruh, siyasete karşı kendine yeni bir TSK olarak PKK’yı buldu. PKK’dan Türkiye’yi demokratikleştirmesini, Erdoğan’ın başkanlık sistemini engellemesini bekleyecek kadar çaresizler.
Hadi onların gözü bu çaresizlikle barış falan görmüyor.
Peki ya Kandil’in HDP’nin gözü?
Alman Die Zeit gazetesine konuşan Cemil Bayık, IŞİD’in esas halifesi Bağdadi değil Erdoğan bile deyince gazetenin muhabiri dayanamayıp “Barış görüşmeleri yürüttüğünüz bir ülke hakkında böyle mi konuşuyorsunuz?” diye sormuştu.
Büyük Newroz gününe dört gün var. Kandil ve HDP ne zaman Erdoğan’ın başkanlığına karşı çıkıştaki o büyük heyecanını çözüm ve barış için duyacak acaba?
Yok, ileride bu güzel günlerin keyfini çıkarmadıkları için üzülmesinler de…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025