Ahmet TAŞGETİREN
Olağanüstü halin içindeyiz. Bunun uygulayıcılara olağanüstü tasarruf imkanı sağladığı açık. Uygulayıcıların içine siyasi irade, onun emrindeki emniyet birimleri ve bağımsız yargı giriyor.
Olağanüstü hale, bir darbe girişiminin peşinden girdik.
Darbe girişiminin sonuçlarını tasfiye zarureti, olağanüstü hali kaçınılmaz kıldı.
Olağanüstü hali Ak Parti hükümeti yürütüyor.
Ak Parti başından beri demokratikleşmeyi geliştirmeye çalışan bir siyasi yapı. Çünkü Ak Parti’nin içinden geldiği siyasi çizgi, hep anti demokratik baskılara maruz kalmış.
Onun için yola, kökenindeki siyasi hareket (Refah çizgisi)’ten farklı olarak, mesela AB normlarını Türkiye’ye getirme iradesiyle çıkmış. Kopenhag kriterleri, siyaset üzerindeki askeri vesayeti kaldırmayı önceliyor. Siyaset üzerindeki askeri vesayet demek, türkiye söz konusu olduğunda dindar toplum kesimlerinin siyasete uzanan varlığını, sık sık parti kapatma dahil olmak üzere, denetim altında tutmak demek.
Ak Parti’nin 2007’de e-muhtıraya muhatab olması, 2008’de kapatma darbe girişimi ile karşı karşıya kalması da, nasıl bir siyasi zeminde yol aldığının göstergesi.
Bunları aşa aşa geldi 2016’ya.
Darbe girişimi Ak Parti’nin karşı karşıya kaldığı en büyük sınav oldu.
Darbe girişimi, devletin içinden gelen tehditti. Ak Parti 14 yıldır iktidardaydı, darbe girişimine katılanlarla içiçe ilerlemişti, bir kısmına devlette etkinlik sunmuştu ve bugün arkadan hançerleniyordu.
Tedbirler kaçınılmaz olarak olağanüstü nitelikte olacaktı.
Olağanüstü bir temizlik gerekiyordu.
Ama zor bir temizlik olacağı da muhakkaktı bunun.
Zor ve temizliği yapanların imajını etkileyecek bir temizlik.
Temizliğin kirli bir yapıya yönelik temizlik olarak algılanması gerekiyordu öncelikle.
Başbakan, olağanüstü halin ilk ilan edildiği günlerde “Devlet millete değil, kendisine olağanüstü hâl ilan etmiştir” demişti.
Bu önemli bir zihinsel çerçeve idi. Belli ki sayın Başbakan olağanüstü halin geniş toplum kesimlerini tedirgin etme riskini görüyor, bir anlamda topluma güvence veriyordu.
İşin riskli yanı, evet darbe girişimi devlet bünyesindeki yapılanmanın sonucu idi ama, o yapının farklı örgütlenmelerle toplumun kılcal damarlarına girmiş olması vakıası idi.
Bir diğer risk alanı, AK Parti’nin toplumsal tabanının da, darbe girişimine kalkışan yapının toplumsal uzantılarının da dini zeminde içiçe girmiş olmasıydı.
Evet, darbe girişimi gibi, bugüne kadar dini alana kemalist zorbalığın müdahalesi demek olan bir facia, şimdi, yine dindar bir kadroya karşı fakat din ile bağlantılı bir ekip tarafından icra edilmişti. Yani kemalist mantık bu defa dini bir cemaat hüviyetiyle devreye sokulmuştu.
Kim soktu, iç - dış hangi odaklar bu yapıyı kurguladı, bunlar henüz tam netleşmiş değil, ama açık bir kullanılmanın vakıa olduğu kesin.
Sonuçta ülke, belki de Ak Parti’nin hiç istemeyeceği bir olağanüstülük içine girdi.
İstemeyeceği, dedim, neden peki?
Çünkü olağanastülük de bir partinin tarihi akışı içinde bir imaj üretiyor.
Yani elinize farklı bir enstrüman geçtiğinde nasıl bir iktidar oluyorsunuz, sorusunun cevabı yazılıyor olağanüstü dönemde siyasi kariyerinize.
Diyelim “makul şüphe”yi nasıl kullanıyorsunuz, diyelim yargı ne hale geliyor, diyelim emniyet birimleri, gözaltılar, sorgular nasıl cereyan ediyor, normal şartlardaki iktidarınızla olağanüstü hal durumundaki iktidarınız nasıl farklılaşıyor?
Böyle ortamların, insanları, siyasi kadroları “Bir şekilde punduna getirsem” psikolojisine sevketme riski her zaman var.
Güç buluyorsunuz ve gücü sınırlama gibi bir disiplin ihtiyacını hissediyorsunuz. O disiplini içinizde bulabilecek misiniz?
Böyle zamanlar “Öldür, öldür” seslerinin yükseleceği zamanlardır.
İnsanın kendini tutması apayrı bir erdemdir.
“Acımasız olacağız!”
Sayın İçişleri Bakanı bunu teröristlere karşı söylüyor. Teröristler böyle bir irade beyanından ne kadar etkilenir bilmem, ama bunun olağanüstü dönem imajı olarak Hükümete yapışma riskinin dikkate alınması gerekir kanaatindeyim.
“Acımasızlık” yapışmasın Ak Parti’nin üzerine bu olağanüstü dönemde demek istiyorum özetle.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025