Fehmi KORU
Bugün karşı karşıya olunan en ciddi sorun nedir?
Ülkemizin ve içindeler aldığımız coğrafyanın pek çok ciddi sorunu var. Yukarıdaki soruya cevap aramak üzere yola çıktığımızda sorunların arasından birini seçmekte epey zorlanacağımız açık.
Hangisini ele alayım bilemiyorum.
Siyasilerin ağzında ‘beka soru’ diye vurgulanan Fırat’ın doğusundan ülkeye yönelik tehdidin ortadan kaldırılması ciddi bir sorun. Bu konuda Türkiye kendi başına hareket edecek görüntüsünü verse de, hepimiz bugünün dünyasında bunun pek mümkün olamayacağını biliyoruz. ABD’nin, Rusya’nın, hatta İran’ın belli bir çözüm formülüne ısındırılması gerekiyor.
Ciddi bir sorun bu.
Ekonomi hala sıcaklığını koruyor. Devlet adına yapılan açıklamalarla çarşı-pazar rakamları birbirine uymuyor. Dar gelirliler ay sonunu getirmekte zorlanıyorlar. Doların bir çırpıda değer kazanmasıyla insanların birikimleri olumsuz etkilendi; iş dünyası önünü görememe belirsizliği ile ciddi sarsıntılar geçiriyor.
Bu da bir başka ciddi sorun.
Eğitimde, adalet dağıtımında, güvenlik alanında da dikkatle yaklaşıldığında ‘ciddi’ sayılacak sıkıntılar yaşanıyor. İyi yetişmiş nitelikli işgücünün gözü dışarıda; yetişmelerinde hiçbir katkısı olmayan ülkeler kendilerine yönelen bu genç insanları kapmak için birbirleriyle yarış ediyorlar. Sermaye de kanatlanıp başka ülkelere doğru yol alıyor.
Medyadaki tek sesliliği ve okuduklarının okurlara yavan gelmesini de bu tabloya ekleyebiliriz. Toplum dertlerini dile getirmesini, umutlarını sürekli güncel tutmasını beklediği medyanın bugünkü durumunu bir sorun olarak görüyor insanlar; medyamız kendisini öyle görmese de…
Herhalde bu satır başlıklarının her birini ‘ciddi’ saymamız gerekiyor.
Ancak benim ‘en ciddi sorun’ arayışına cevabım, varlığını pek çok alanda belli ettiği ve özel sohbetlerde gündem teşkil ettiği halde nedense toplum önünde tartışılmayan bir başka konu…
Gazeteler ve televizyonların kapılarını bana kapatması sonrasında, düşüncelerimi aktarabileceğim, görüşlerimi ve kaygılarımı paylaşabileceğim bir zemin olarak -sağolun- bugün de uğradığınız bu internet sitesi yoluna başvurdum.
Tek bir gün bile boş bırakmamaya çalışarak 2016 yılı ortalarından itibaren düşüncelerimi sizlerle burada paylaşıyorum.
İlk günün yazısını bazılarınız hatırlayabilir. Başlığı şuydu: ‘İslâm’ diye diye, İslâm elden gidiyor…
Dünyamızın gidişini farklı bir istikamete yönlendiren en büyük olay, 11 Eylül 2001 tarihinde, içindeki yolcularla birlikte ‘bomba’ gibi kullanılarak New York’taki ikiz kuleler ile Pentagon’un üzerine yollanan uçaklardır. O uçakları birer terör silahı haline getiren İslam Dünyası içerisinden kişilerdi.
O ve ardından önce el-Kaide, şu yakınlarda IŞİD (DAEŞ de deniliyor) adıyla varlıklarını duyuran örgütler dünyayı o günlere kadar bilinenlerden farklı bir ‘İslam’ versiyonuyla tanıştırdılar.
İslam denildiğinde ilgi ve merakla kulak kabartan bizim dünyamız dışındaki coğrafyaların insanları, bu defa İslam denildiğinde, o örgütlerin temsil ettiği anlayışı algılamaya başladı.
Sonuç ortada.
Batı’nın çok önceki yüzyıllarda yaşadığı kendi inanç halkası içerisinde yer alanlarla uzun yıllar süren iç-savaşlarının benzerini önceki yüzyıllarda pek yaşamamış İslam Dünyası, bitmez tükenmez iç-savaşlar üretmeye başladı.
Bir türlü sona ereceğe benzemeyen savaşlar…
Türkiye’nin ‘beka sorunu’ olarak algıladığı sınır-ötesi tehditleri doğuran da, bölge ülkelerinin -bu arada Türkiye’nin de- ekonomilerini zora düşüren de, aslında 11 Eylül uğursuz eylemlerinin gündeme taşıdığı bu gelişmedir.
İslam Dünyası insanlarını mutlu edemiyor. İç-savaş çarkı içerisine giren ülkeler başta olmak üzere bu dünyadan insanlar kitleler halinde yerlerini terk edip kapağı müreffeh olarak gördükleri ülkelere atmanın yollarını arıyorlar.
Hem Batı’ya ‘mülteci’ olarak kabul edilenler, hem de ‘kaçak statüsü’ ndekiler gittikleri ülkeler ve içerisinde yer almaya çalıştıkları toplumlarda kabul edilebilme gayretinin de eşliğinde inanç konusunda bunalımlar yaşayabiliyor.
Sadece onlar mı?
Geride kalanlar da, kendilerini tatmin etmeyen, sürekli sorun üreten ülkelerinde bir varoluşsal sorgulama içerisine giriyorlar.
İslam tarihinin hiçbir döneminde topluca dinden uzaklaşma olayıyla karşılaşılmamışken, bugün, pek çok ülkede sureta bir İslami görüntü var.
Bu sitedeki ilk yazımda (9 Haziran 2016) şunları yazmışım:
“11 Eylül uğursuz eylemlerinin ‘İslâm’ ile terörü eş-değerde görmeyi kolaylaştırması üzerinden geçen 15 yıl içerisinde, Müslümanlar, dünyanın çeşitli köşelerinde terör eylemleriyle gündeme geldiler. Bugün bölgemizdeki bir çok ülkede Müslüman kimlikli insanlar kan döküyor; hem de yine Müslümanların kanını…
IŞİD’i ve yaptıklarını düşünün…
Beğenilecek bir nokta yok bugünkü tabloda; ancak mevcut tabloyu başkalarını suçlamakta da kullanamayız. Terörü yöntem olarak benimseyenleri kınamakla yetinemeyiz; onların böyle bir yola başvurmalarını sağlayan zemini oluşturmak, çok daha farklı yöntemlerle çözülebilecek iç ve dış ihtilâfların sona erdirilmesinde silâhlı çatışma seçeneğini tercih etmek, tercihin yanlışlığı iyice ortaya çıktığında bile bunda ısrarcı olmak…
Kimin kabahati?
Hep teröristi suçlayarak bir yere varamayız, terörü üreten şartlarda pek çok kişi ve kesimin payı var.
Suriye bugün tek başına terör üreten bir ülke durumunda; iyi de bu durum sadece Suriyelilerin mi eseri?
Ülkemizi de vuruyor terör, bizim insanlarımız da hem bölgedeki başıbozukluktan hem de şiddetle sonuç alınabileceği yanlışlığını sürdüren içimizdeki örgütlerin eylemlerinden etkileniyor. Yetkililer terörü lânetlemede, teröristleri kınamada lâflarını hiç esirgemiyorlar; ne deseler haklılar da. (…)
Türkiye’yi ve bölgeyi terör sarmalından çıkarmak şart.
Aksi halde, 11 Eylül uğursuz eylemleriyle açılmış olan çığır, AK Parti iktidarı döneminde, siyasilerimizin en fazla değer verdiklerini kendi ağızlarından duyduğumuz İslâm dininin imajının onulmaz yaralar almasıyla devam edebilir.
Bunun vebalini hepimiz düşünelim.”
Aradan iki yıldan fazla zaman geçti, o yazıda dikkat çektiğim tehlike giderek daha fazla büyümeye ve herkesi içine çekmeye başladı.
Günümüzün en ciddi sorunu olarak işte ben bunu görüyorum.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025
15.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
10.07.2025