Halil BERKTAY
[17 Ağustos 2015] Dengir Mir Mehmet Fırat bir zamanlar AKP’nın ağır toplarındandı. Kurucuları arasında yer aldı, başkan yardımcılığı yaptı. Derken arka plana itildi. AKP’den HDP’ye geçti. 7 Haziran’da Mersin milletvekili seçildi. Meclis başkanlığna aday oldu. Köklü bir aşiret temelinden geliyor. 70 küsur yaşında. Tecrübeli, ağırbaşlı. Geçmişi ve kişiliği itibariyle, PKK’dan da, Demirtaş’tan da hayli uzak. Bir yönüyle, muhafazakâr Kürt oyları ve önde gelenlerinin dahi AKP’den HDP’ye kaymasının simge ismi. Diğer yönüyle, bu kaymanın nereye kadar gideceğinin (başka bir deyişle, PKK/HDP çizgisinde ne kadar yol alabileceğinin) herhalde sınırları, ya da nereden geri dönebileceğinin bazı işaretleri, kırmızı çizgileri olmalı. Bu bakımdan, son çıkışına dikkatle eğilmek gerek.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben yazdığı mektubun tam metni Serbestiyet’te de yayınlandı (15 Ağustos). Birkaç kere okudum; tam ne dediği ve ne yapmak istediği konusunda bir açıklığa kavuşamadım. Aklıma takılan üç temel, bir yığın da ikincil soruyu sıralamakla yetiniyor ve belki Kürt bölgesini de, Kürt siyasetini de daha yakından tanıyanlarca cevaplanabileceğini umuyorum.
(1) Dengir Mir Fırat uzun uzadıya çatışmaların yeniden başlamasından “dış güçlerin oyunları”nı sorumlu tutuyor. Suruç saldırısının da, hemen ertesi gün Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesinin de arkasının karanlık olduğunu ifade ediyor. IŞİD’in şimdiye kadar Suruç’u üstlenmemiş olmasıyla, PKK’nın Ceylanpınar cinayetini artık reddediyor olması arasına bir eşit işareti koyuyor.
Bir kere, bu ilk kestirim gerçekçi mi? Suruç bir yana; PKK’nın (HPG web sitesi aracılığıyla) bu eylemi hem de iftiharla üstlenmiş ve “Suruç katliamının intikamı” olarak lanse etmiş olmasını bütünüyle yok sayabilir miyiz? O kadar kolay mı, bu web sitesine başkalarının girip hem de çok derin sonuçları olacağı besbelli bir eylemle böyle övünmesi? 22 Temmuz suikastinin üzerinden bir hafta geçtikten sonradır ki, Selâhattin Demirtaş “Saray Gladyosu” teorisini ortaya attı. Hemen ardından, KCK Dış İlişkiler Sorumlusu Demhat Agit, “biz yapmadık, bağımsız bazı birimler yaptı” dedi. Bunlar inanılır şeyler mi? Toplumsal tepki karşısında yarım yamalak çark ederken suçu hükümete yıkmaya çalışmaktan başka ne ki? (Esasen PKK, geçmişte de benzer durumlarda, örneğin Orhan Miroğlu ölümle tehdit edildiğinde, hep aynı tür manevralara girişmedi mi?)
İkincisi, KCK’nın 11 Temmuz’daki yol-baraj-karakol yapımlarına müdahale (ya da “çatışmasızlığın sonu”) açıklamasını; ardından Bese Hozat’ın 15 Temmuz’daki “yeni süreç devrimci halk savaşı” yazısını; ardından Cemil Bayık’ın 19 Temmuz’daki silâhlanma ve öz-savunma çağrısını; son olarak da, bunlara tıpatıp uyanm ve hep aynı formülleri tekrarlayan “özyönetim” ilânlarını ne yapacağız? Bunlar da mı “dış güç”lerin işi?
Fakat acaba bunların cevabı o kadar aşikâr olduğuna göre, başka bir mesaj mı vermeye çalışıyor Dengir Fırat, satır aralarında? Bu aşamada kabahati “dış güçler”e bulmak, asıl kimin sorumluluğu sorusundan vazgeçip (şimdilik topu bu şekilde taca atarak) yeniden görüşmeye başlama zeminini hazırlamaya çalışmanın dolambaçlı bir yolu mu? Hattâ, “peki, biz de oyuna gelmiş olabiliriz” demeye yaklaşmak, PKK’ya bile “bundan yalnız dış güçlerin yararlanacağı” imâsında bulunmak gibi boyutları içeriyor mu? Kısmî bir geri dönüş ve örtük bir özeleştiri söz konusu mu sathın altında? Başlı başına bu “dış güçler” vurgusu, PKK’nın son dönemdeki ittifak umutlarına ters değil mi? İran ve/ya Suriye’nin kendi dış politika amaçları doğrultusundaki olası savaş kışkırtıcılıklarına parmak basan realist bir yanı da var mı? Varsa, bunu kime diyor (Türkiye’ye diyemiyeceğine göre)? Öncelikle PKK’ya, “Kürdistanî” projelerden vazgeçip “Türkiyeli” vizyona dönme dâveti anlamına gelebilir mi?
Ya da bu, PKK-HDP çizgisinin tamamı ve geneline değil de, sadece HDP’nin bir kanadına; Dengir Mir Fırat gibi unsurlarına; “yeni devrimci halk savaşı”nı, “özyönetim” ilânını ve “öz-savunma” adı verilmiş genel bir isyan haline sürüklenişi kaldıramayacak kesimlerine yönelik bir uyarı ve işaret mi?
(2) Dengir Mir Fırat, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı da eleştiriyor ve özellikle HDP’yi kendine siyasî rakip (düşman) görmesini hatâlı buluyor. Tabii bu da lâfzen, kağıt üzerinde ve ilk ağızda son derece şüpheli. Hele son seçim döneminin aslî gerçeği, Erdoğan’ın durup dururken HDP’yi düşman bellemesi midir, yoksa Demirtaş önderliğindeki HDP’nin “seni başkan yaptırmayacağız” diye meydan okuduğu Erdoğan’ı düşman, hem de baş düşman ilân etmesi ve (yüzde 60’lık “blok” söylemine kapılıp MHP’yle dahi flörte kalkacak ve olası bir CHP-MHP koalisyonuna dışarıdan destek vereceğini ilân edecek kadar) bütün stratejisini bunun etrafında örmesi mi?
Hele Fırat kadar deneyimli bir politikacının, görmemesi, bilmemesi ve değerlendirmemesi mümkün mü bütün bunları? Ama öyleyse, aynen 1. maddede olduğu gibi, başka bir anlamı mı var, göz göre göre bu tek-yanlılıkları sıralamanın? Bir ihtimal, başka imâ ve ihsaslarda bulunmaya çalışırken, sadece minimal ölçülerde, yani bir HDP milletvekili olarak siyaseten mecbur olduğu seviyede mi tutuyor eleştirilerini? İkinci ihtimal, bu sözler (yüzeyde kendilerine toz kondurmaksızın) karşılıklı kutuplaşmadan, birbirimizi rakip ve düşman görmekten vaz geçelim (en azından, HDP’nin bir kesimi olarak ben ve başka bazıları bu görüşteyiz) demenin ince bir yöntemi mi?
(3) Dengir Mir Fırat, HDP’nin PKK’nın silâhsız kanadı veya kuyruğu olmadığında da çok israrlı. Yeni partisinin bağımsız kişiliğini, Kürt halkını gerçekten temsil kabiliyetini ve Türkiyeliliğini savunuyor. Acaba bu da bir mecburiyet mi, bir gerçeklik mi, bir temenni mi, olması gerekenin ikrarı mı? Sırf HDP’yi savunmaya ve içine düştüğü zor durumdan kurtarmaya mı çalışıyor? Yoksa bir yandan HDP’ye de “bakın böyle olmalıyız” demeye getirirken, diğer yandan cumhurbaşkanına ve hükümete “siz de görün ki böyle bir HDP de var; bizi çok sıkıştırmayın” mesajı mı veriyor?
AKP’ye mi posta koyuyor; aba altından denecek tarzda, resmî PKK-HDP çizgisine ve Demirtaş önderliğine mi?
Kimin sesi? Bütün HDP için mi konuşuyor, HDP’nin kendini de dahil ettiği bir bölümü için mi? Şu üç noktayı alt alta yazıp topladığımızda, ister HDP’nin tamamı, ister bir kesimi adına, hükümete “bize tekrar bir fırsat tanıyın ve bizimle konuşmaya başlayın” tarzı bir fısıltı var mı bu metinde? Samimi mi, değil mi -- yani bu da PKK’nın bir zaman kazanma ve kamuoyunda puan toplama manevrası olabilir mi örneğin? Veya, Demirtaş çok diskredite olduğu ve konuşalım dese senin neyine inanalım ki konuşalım karşılığını alacak hale geldiği için mi, PKK ve/ya HDP içinde görüşmelere dönülmesini isteyenler Dengir Mir Fırat’ı öne çıkarıyorlar da bu mektubu yazmak ona düşüyor?
Ne bileyim; herhalde o ezelî ve ebedi “aptal iyimser” kimliğimle, hâlâ olumlu bir şeyler görmeye çalışıyorum, Türkiye’nin açık arayla en içten pazarlıklı, en ikiyüzlü, en tuzakçı -- özetle, en yalancı -- siyaseti olduğu açıklık kazandığı halde, şu Kürt hareketi ve hiç olmazsa legal partisinde.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024