Halil BERKTAY
28 Ekim 2017] Cumhuriyet tarihinin en büyük ajan operasyonuyla, “hem de harita üstünde, iş üstünde” yakalanmaları sayesinde “ülkeyi kaosa sürükleyecek hain planlar”ının boşa çıkarıldığı aylar boyu işlenen, medyanın “casus”luklarına çoktan hükmettiği Büyükadacılar, her nasılsa ilk duruşmada toptan salıverildi. Aynı medyanın “Kızıl Sorosçu” diye suçlamayı sürdürdüğü Osman Kavala ise hâlâ gözaltında (zira OHAL, normalde azamî bir hafta olması gereken sürenin uzatılmasına imkân veriyor).
Geçtiğimiz (22 Ekim) Pazar akşamı, 24TV’de Zeynep Türkoğlu’nun moderatörlüğünde yaptığımız Serbestiyet programında da söylemiştim; öyle bazı şeyler oluyor ki, artık izah edemeyecek noktaya geliyorum. AK Parti iktidarı kendisine daha ne kadar zarar verebilir? 2002-2012 arasında on yıl boyunca izlediği çizginin bütün olumluluklarıyla daha ne kadar ters düşebilir? Geçtim; kendisine yabancı, hem de hayli yabancı, hattâ yer yer tümüyle yabancı daha hangi söylemleri benimseyip kullanabilir?
Komplo teorilerine ne kadar karşı olsam da, bazen tuhaf sorular geçiyor içimden. Acaba aslında hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetmiyor mu bu ülkeyi? Perde arkasında başka bir veya birkaç merkez mi var, ya sürükleyen ve/ya her şeye çomak sokan? Neredeyse “üst akıl” denen fantazmagorik yaratığın hem gerçekten varolduğuna, hem dışarda değil içerde bir yerlerde saklandığına hükmedeceğim, Harry Potter’a bebekliğinde yaptığı Aveda Kadavra ölüm büyüsünün geri tepmesi sonucu cismanî varlığını yitirip bir süre Arnavutluk ormanlarındaki bir ağacın kökleri arasında barınan o şekilsiz, amorf Voldemort gibi. Yıldıray Oğur da Mutfakta biri mi var? (25 Ekim) diye sordu üç gün önce (bugünkü Türkiye’de hukukun genel ilkelerine giriş yazısı da bir mizah şaheseri; okumanızı öneririm).
Peki, kim bunlar? En az dört beş rivayet saptayabiliyorum, kısmen farklı ama kısmen de örtüşen. (1) Bana Yıldıray daha çok Rusya’yı ve Rusyacıları, belki daha genel olarak ulusalcı-Avrasyacıları ima ediyor gibi geldi. (2) İşin ilginç yanı, bu tür teorilerin AKP içi ve çevresinde de yaygınlık kazanması. Oralarda daha çok FETÖ (kalıntıları) sorumlu tutuluyor; kötü veya yanlış görülen her şey kökü kazınamamış Gülencilere bağlanıyor. Belki (muhalifler demek istemiyorum) gidişat karşısında giderek artan bir hoşnutsuzluk duyanlar, itirazlarını FETÖ üzerinden yapmayı tercih ediyorlar. En son, (15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na başkanlık yapmış olan) Reşat Petek’in, yeni yayınlanan İhanet ve Direniş kitabında, Ahmet Davutoğlu’nun istifasında önemli rol oynayan (ve daha çok, kendilerini aşırı reisçi diye takdim eden bazı genç ve muhteris trollerce kaleme aldığı kanaati hâkim olan) Pelikan Dosyası hakkında dahi, “Kimin yazdığı belli olmayan yazının, ülke gündemine FETÖ medyası ve sosyal medya kanalıyla sürülmesi…” gibi değişik ve mânidar bir ifadeye yer vermesi dikkat çekiyor.
(3) Alternatif bir varyant, eski vesayet rejiminin pusuya yatmışlığı üzerinde durmakta. Buna göre, 15 Temmuz darbesinin başarısızlığa uğraması üzerine derin devlet, doğrudan deviremediği Cumhurbşkanı Erdoğan’ı bu sefer dolaylı yoldan esir almaya girişti. Bunu da Devlet Bahçeli üzerinden gerçekleştirdi. Demokratik boyutları budanıp sırf başkanlık sistemine indirgenmiş bir anayasa değişikliğine destek vaadini kullanarak, Erdoğan’ı Yenikapı Ruhu’nun kucaklayıcı “geniş çizgi”sinden çok daha “dar” ve dışlayıcı bir çizgiye çekip, MHP’nin aşırı milliyetçiliğine, ya da (2019 seçimlerinde oy desteği uğruna) ne pahasına olursa olsun bu aşırı milliyetçiliği gücendirmeme çabasına hapsettiler. (4) Bu yorumun hafif değişik bir alt-varyantında ise, 15 Temmuz gecesinin henüz aydınlanmamış yönleri öne çıkarılıyor. Hakan Fidan - Hulusi Akar çelişkilerinden, Hakan Fidan’ın cumhurbaşkanlığı koruma müdürüne (mealen) “yeterli tedbiriniz var mı” diye sorup aldığı cevabı kâfi bulmasının anlamsızlığından, şimdi görevi sona eren MİT basın sözcüsünün geç saatlere kadar darbeden habersiz gözükmesinden, Akıncı üssünde tam ne olup bittiğinin anlaşılamamasından, bu bağlamda özellikle Mehmet Dişli’nin nerede durduğunun (ya da Akar-Dişli ilişkisinin) vuzuha kavuşmamamasından hareketle, şöyle diyenler var: Aslında ordunun üst kademeleri de çok daha içindeydi, ya da içinde olmalarına ramak kaldı bu işin. O gece hükümet, söz konusu üst kademelerle (veya: asıl Kemalistlerle) bir pazarlık yapmış ve onları FETÖ’cilerden ayırmış olmalı. Ellerine sağlık. Ama karşılığında ne verdiler acaba? “yerli ve mill^” çizginin 15 Temmuz sonrası büründüğü özellikle “dar” karakterin temelleri o gece ve bu pazarlıkla mı atıldı? MHP’nin (şeytanın/yılanın sunduğu “yasak meyva” misali) Erdoğan’a uzattığı dal da bunun tamamlayıcısı mı oldu?
Öyle veya böyle; yukarıda (3) ve (4)’te özetlemeye çalıştığım komplo teorilerine yansıyan kaygılar ve sair ortak yanlar üzerinde düşünmeyi gerektirecek nitelikte. Her ikisine, (i) 15 Temmuz sonrasının “cezalandırma gösterileri”nin (demonstrations of punishment; bu deyimi Simon Schama’dan ben aktarıyorum) aşırı geniş tutulmasından; (ii) içerde veya dışarda fazla büyük bir “hedef”e karşı “düşman” muamelesi yapılıyor olmasından; (iii) Cumhuriyet gazetecileri, CHP’nin Adalet Yürüyüşü, Büyükada tutuklamaları veya Osman Kavala gibi olayların çok büyütülüp kavga konusu yapılması ve (iv) bazılarının çok çürük iddianmelerle hukuk alanına çekilmesinden; (v) IKBY’nin bağımsızlık referandumu karşısında 25 Eylül’den önceki son haftalarda alınan keskin virajın ve benimsenen çok sert söylemin Kürtler üzerindeki olumsuz etkisinden (açıkçası, kaybedilen Kürt oylarını MHP’den gelecek aşırı milliyetçi oyların telâfi edemiyeceğinden); (vi) (Metin Topuz ve vize krizi sorunlarında görüldüğü gibi) Batı ile yaşanan tatsızlıkların dur durak bilmemesinin, Türkiye’yi giderek büyüyen bir yalnızlığa ittiğinden… duyulan endişeler kuvvetle yansıyor. Nihayet (vii) bu suretle açılan yeni fırsat pencerelerinden ulusalcı ve Avrasyacıların giriyor olması, en baştaki (1) ve (2) yaklaşımlarıyla bir buluşma ve örtüşme noktasını neydana getiriyor.
Önemli olan, kimden kaynaklanıyor olursa olsun, AKP’nin dışlanmış ve endişeli kesimlerinin sözü edilen politikaları iktidarın artıları değil eksileri, oy kazanma değil oy kaybetme (veya, daha kötüsü, yeni darbe girişimlerine zemin yaratma) nedenleri olarak görmesi. Hattâ öyle ki, bunun bilinçli ve kasıtlı bir tuzak olduğu dahi dile getiriliyor: Derin devlet 2019’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bitirmek niyetinde. Onun için (ve tekrar: Devlet Bahçeli’yi de kullanarak) Erdoğan’ı bu yola sürüklediler. Dolayısıyla, deniyor, çevresinin ve/ya medyasının çizgisi de çok yanlış. 2019’a giderken Erdoğan’ın tek tek her sözü ve adımını en yüksek sesle destekleyeceğiz diye, aslında yarar değil zarar veriyorlar. Başdanışmanlarından bir kesiminin cumhurbaşkanının etrafına ördüğü duvar nedeniyle, eleştirisizlik ve uyarısızlık hâkim. Bu ortamda, sanki birileri söz konusu yoldan geri dönülmesini engellemek için habire yeni yeni “düşman”ları hortlatıp gerilimi sürdürmek peşinde koşuyor. Faraza Büyükada veya Osman Kavala gibi sorunları yaratıp yaratıp AK Parti’nin kucağına bırakıveriyor.
(5) Benim 22 Ekim akşamı dile getirdiğim hipotez ise, bu spekülasyonlara göre çok daha sınırlı. Ben yargı içinde mutlak ezici çoğunluğu oluşturmaya devam ettiğini düşündüğüm Kemalistlerden, özellikle Kemalist-ulusalcı savcıların açtığı (veya, son tahlilde onların eliyle açılan) insan hakları dâvâlarından endişe duyuyorum. Bu bağlamda, çoktan zaman aşımına uğramışken şimdi tarihin karanlık köşelerinden devşirilen “kızıllık” ve “Sorosçuluk” gibi bazı söylemlerin, birikmiş tozları üflenip anakronistik biçimde tekrar piyasaya sürülmesi de bilhassa çarpıcı geliyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024