Halil BERKTAY
Peki, kendini hemen “Marksist tarihçilik” olarak belli eden bir tarih, hiç mi yazılmıyor, yapılmıyor günümüzde ? Yapılıyor tabii –ama az ve marjinal; ayrıca sonuç da pek parlak olmayabiliyor. Görece dar ve sekter bir tavırla “illâ Marksist tarih”te israr edilirse, bu, ya (faraza “sınıf mücadelesi”ni biraz mekanik ve tekrarcı bir tavırla ikide bir vurgulamak gibi) bir zamanlar Marksist tavrı belirlemiş bir temaya, ya da (Fransız Devriminin gene de son tahlilde “burjuva devrimi” olduğu gibi) klasikleşmiş ve sonra aşılmış bir Marksist pozisyona sadakat biçimini alıyor. Her ikisi de kuru, takır tukur geliyor bugün. Teoriye sadakati formüllerde arayan ham ellerde, Marksist tarih geçmişteki heyecanını taşımıyor, yaşatmıyor.
Buna karşılık, Marksizmi (de) bilen ama Marksist olmayan, hattâ Marksizme eleştirel bakan müthiş tarihçiler çıkıyor. Üstelik, bazı özel alanlarda Marksist-Marksizan yaklaşımlar bilhassa geri kalıyor. İlginçtir; bunların başında 20. yüzyıl tarihi gelmekte. Hiç olmazsa bunun üzerinde bir parça düşünmek lâzım. Tersi olması gerekmez miydi ? 20. yüzyıl bir bakıma Marksizmin ve sosyalizmin yüzyılı değil mi ? Ama işte öyle olmuyor; Marksist tarihçilik, kendine ve Marksizmin siyasal projesine özgü, içsel nedenlerle, en fazla (iktidarda olduğu) 20. yüzyılın çeşitli boyutlarını açıklamada kısa düşüyor, deforme oluyor. Oysa (muhalefette olduğu) 19. yüzyılı çok daha zengin ve sağlıklı bir şekilde kucaklayabiliyor.
Eric Hobsbawm, bu farkın bir bakıma hem kanıtı, hem açıklaması. BBKP’nin “Tarihçiler Grubu”nun özgünlüğünden daha önce söz etmiştim. A. L. Morton armağanı (Rebels and Their Causes, 1978) içindeki kapsamlı “Grup” tarihçesinde Hobsbawm, partinin kendilerine tanıdığı genişçe özgürlüğün uzak geçmişten bugüne gelirken nasıl daraldığına; Eski Yunan, Ortaçağ ve Yeniçağ açısından çok serbestken, emek tarihi, işçi sınıfı tarihi ve sol akımların tarihine gelince dizginlerin kasıldığına; nihayet Komünist Partisi’nin kendi tarihinin tamamen partinin en güvenilir üst kadrolarının tekelinde tutulduğuna dikkat çekiyor. Hobsbawm’ın kendi üretimine gelince, başyapıtları tabii “uzun” 19. yüzyılı kucaklayan trilojisi : Devrim Çağı 1789-1848; Sermaye Çağı 1848-1875; İmparatorluk Çağı 1875-1914. Bunlara daha sonra eklediği Aşırılıklar Çağı : Kısa Yirminci Yüzyıl, 1914-1991 ise günümüzde diğerlerine kıyasla çok daha fazla (kanımca, haklı olarak) eleştiriliyor. Ve bu eleştiri, Hobsbawm’ın “parti denetimi”ne yönelttiği eleştirilere hayli denk düşüyor.
Açıkçası, iş 20. yüzyıla gelince, Marksist ve Komünist kimliği Hobsbawm kadar büyük bir tarihçiye bile ayakbağı oluyor; kendini bazı tabulardan kurtaramamasına, birtakım dogma ve şablonlara hapsetmesine yol açıyor. Çünkü 19. yüzyılda sadece kapitalizm varken, 20. yüzyılda sosyalizm de var. Ekim Devrimi var, Sovyetler Birliği var, Komintern var, Doğu Avrupa “halk demokrasileri” var, Çin ve Küba var. Özetle, sahip çıkılması ve savunulması gereken bir “sosyalist sistem” var ki, Marksist teoriye göre tarihin gelişme yönünü temsil ediyor. Bu vizyondan kopamamak Hobsbawm’ı nesnellikten uzaklaştırıyor; Komünizme ve kendisine yeterince dışarıdan bakamamasına yol açıyor.
Mark Mazower, örneğin, Hobsbawm’ın Aşırılıklar Çağı’nın, 20. yüzyıl tarihine çok fazla kapitalizm-sosyalizm mücadelesi ekseninde baktığını ortaya koyuyor. Mazower için Faşizm ve Nazizme bakış çok tâyin edici. Bir yandan, “Avrupa demokrasisi her zaman böyleydi, demokrasiydi; Faşizm ve Nazizm bünyemize yabancı ve marjinal hilkat garibelerinden ibaretti” diye özetlenebilecek, liberal bir yavanlık ve benmerkezciliğe karşı, Faşizm ve Nazizmin Avrupa kültürü ve uygarlığı içinde ne kadar derin kökleri olduğunu gösteriyor. Diğer yandan, Hobsbawm’ı Faşizm ve Nazizmi “son tahlilde” kapitalizmin bir türevi saydığı için sigaya çekiyor. (Malûm; Komintern’in Yedinci Kongresi’ndeki Dimitrov raporu Faşizmi “tekelci sermayenin en gerici kesimlerinin diktatörlüğü” tanımlamıştı. O kadar malûm değil; bu, herhangi bir ciddî analizden çok, “1931-34 çılgınlığından nasıl döneriz”in taktik icaplarından, her şeyi bir şekilde kapitalizme bağlamak, faturasını illâ kapitalizme çıkarmak ihtiyacından kaynaklanıyor. Yeri gelmişken belirteyim; Lenin’in emperyalizmi tekelci kapitalizme eşitlemesinin ardında da aynı kaygı yatıyor.)
Konumuz açısından önemli olan şu ki, bu, liberal Avrupa-merkezciler gibi Hobsbawm’ın da Faşizm ve Nazizmi önemsizleştirmesi; hem özerkliğini yok sayması, hem de kapitalizm ile sosyalizm arasındaki “asıl” büyük mücadelede arızî bir yan-pist, ufak ve geçici bir yol kazası gibi görmesi sonucunu doğuruyor. Oysa, diyor Mazower, Faşizm ve Nazizm böyle minimize edilmemeli. Muazzam bir bağımsızlıkları vardı ve yenilgileri hiç de öyle mukadder değildi. Tersine, kazanmalarına ramak kaldı. Ki o takdirde, ne süreyle olursa olsun, bambaşka bir Avrupa ve bambaşka bir dünya olacaktı.
Katılıyorum. Hobsbawm 20. yüzyılı fazla çizgisel görüyor. Bu da maalesef Marksist bir çizgisellik; üç büyük ideolojinin : liberalizmin, nasyonalizmin ve sosyalizmin mücadeleler sarmalı olarak modern tarihte, özellikle nasyonalizmin ve (en aşırı ucu olarak) Faşizm ve Nazizmin özerk bir “üçüncü köşe” olarak hakkını verememekten kaynaklanan bir çizgisellik. İndirgemeciliği yansıtıyor.
Ama başka ve daha ağır bir sorun da var : Hobsbawm’ın, Komünizmin kötülüğünün gerçek boyutlarını da, mantıkî sonuçlarını kabullenememesi; kendine yaklaştırmaması; manevî ve ahlâkî sorumluluğunu alamaması. Bence asıl bu ve Tony Judt’ın Hobsbawm’ı bu açıdan eleştirmesi, sosyalizm tartışmamıza ışık tutuyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları













































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024