Hasan CEMAL
'Kan dursun, hayat normalleşsin' talebi her yerde kendini belli ediyor!
Vasfiye Ana: Esas gayemiz barıştır, inşallah bu barış yeşerir.
Soruyor: ‘Çekilme başlıyor. Ya Erdoğan çekilme sonrası demokratikleşme konusunda ipe un sererse ne olacak?’
Soruya soru: ‘Alternatif, silahlı mücadele mi, yoksa demokratik mücadele mi? Öcalan artık silahlar değil, fikirler konuşsun demedi mi?..’
Bu soruma karşılık olarak, ‘Evet, alternatif silahtır!’ diyene rastlamış değilim. Ateşkes ve çekilmeyle birlikte yeni bir dönemin açıldığı, bundan geri dönüşün kolay olmayacağı genellikle kabul görüyor. Ama gerçek ve kalıcı barış için de hükümetin demokrasi konusunda hareketlenmesi gerektiği belirtiliyor.
VAN
Bembeyaz yemeniliVasfiye Ana’yı dinliyorum, Van Barosu’nun toplantı salonunda. Soyadı Kiye. “Hasan Bey kardeşimize teşekkür ederiz, buralara gelip bizi dinlediği için” diye söze başlıyor. Arkasından, barış konusundaki çabalarından dolayı, Öcalan’la Erdoğan’a saygılarını belirtiyor.
İki kardeşini dağda kaybetmiş. “İki oğlum da halen gerillada, dağda” dedikten sonra da ekliyor:
“Bir abim var, mühendis... Oğlum askerliğini komando olarak yaptıktan bir süre sonra dağa çıktı, gerillaya katıldı. Polisin sürekli takibinden, baskısından bunalmıştı. 2004’ün 12 Şubat’ında dağa gitti. Dokuz yılda bir kere telefon etti bana, o da 2007’de... Ailemizden 15 kişi dağda...”
Söz hemen “barış”a geliyor.
Acılarının derinliğini anlatıyor. “Esas gayemiz barıştır, inşallah bu barış yeşerir. Yeme içme, aş iş barıştan sonra gelir” diye ekliyor.
Vasfiye Ana’nın iki dudağının arasından ilginç bir cümle de çıkıyor:
“Sayın Öcalan’la Murat Karayılan arasında doğrudan temas olması gerekir.”
Çocukları 15, 17 ve 20
yaşlarında çıkmış dağa...
Rukiye Ana.
O da beyaz yemenili bir barış annesi.
İlk defa 1992’de kocası tutuklanmış Rukiye Ana’nın. Hapiste eziyet çekmiş. Çıkınca da, dağa gitmiş, gerillaya katılmış.
Üç oğlunun üçü de dağa gitmiş. Dağa çıktıklarında 15, 17 ve 20 yaşlarındaymış çocukları. İkisini kaybettiğini biliyor, kısaca diyor ki:
“İkisinin de cenazesi gelmedi. Üçüncü oğlum dağda, ama akıbetini bilemiyorum. Acılarımız çoktur. 30 yıldır savaş var. Kürdistan’da anaların dağa verdikleri çocuklarla acıları çok büyüktür. Şimdi barışı bekliyoruz. Belki de sağdır oğlum, geri döner bir gün...”
Gözleri doluyor.
Rukiye Ana 60 yaşında.
Noktası virgülü yerinde konuşuyor:
“Barış olunca, çocuklarımızı yabancı memleketlere göndermek istiyorlarmış. Biz çocuklarımızı kendi göğsümüze basmak istiyoruz. Biz çocuklarımızı Kürt halkına feda etmişiz, mezarlarında rahat uyusunlar.”
Sözlerinin devamını şöyle getiriyor:
“Bizim yüreğimiz yanmış. Benim yüreğimdeki acıyı Allah kimseye göstermesin. Artık torunlarımız için barış istiyoruz bu topraklarda...”
İki kızı da dağda!
Mülifer Ana, soyadı Kaçak.
İki kız çocuğunun ikisi de dağda, kendi deyişiyle gerillada.
Biri 18, diğeri 30 yaşında.
Biri sekiz yıl, diğeri beş yıl okumuş...
Mülifer Ana aynı zamanda Kadın Barış İnisiyatifi’nin de sözcüsü.
Şu cümlesi dikkatimi çekiyor:
“Sayın Öcalan’la Sayın Erdoğan iki taraftır.”
Van Barosu’nun toplantı salonu canlı. Baro yöneticileri, avukatlar, BDP’den,Mazlum Der’den, Van Kadın Derneği’nden, Hak-Par’dan, İnsan Hakları Derneği’nden, DDKD’den üyeler, işadamları, esnaf temsilcileri, öğretmen ve işçiler...
Sıcak bir tartışma ortamı.
Barışa karşı çıkan yok tabii.
Eleştirel yaklaşımlar ise var.
Ama sürece ilişkin bazı eleştirilerin barışa karşı olmak anlamına çekilmemesi gerektiğini de belirtiyorlar.
Ya Erdoğan demokratikleşme
konusunda ipe un sererse...
Biri bana pat diye soruyor:
“Anlaşılan sınır dışına çekilme başlıyor. Peki ama çekilme olduktan sonra ya Tayyip Erdoğan demokratikleşme konusunda ipe un sererse ne olacak?”
Güneydoğu gezimin her durağında karşılaştığım bir soru. Ben de bu soruyu her seferinde hep karşı soruyla yanıtlıyorum:
“Yani alternatif, silahlı mücadele mi? Yoksa silahsız, demokratik mücadele mi? Öcalan artık silahların değil, fikirlerin yarışması, mücadelesi demedi mi?..”
Bu soruma karşılık olarak, “Evet, alternatif silahtır!” diyene bir hafta içinde rastlamış değilim. Ateşkes ve çekilmeyle birlikte yeni bir dönemin açıldığı, bundan geri dönüşün kolay olmayacağı genellikle kabul görüyor.
Birinin deyişiyle:
“Kan dursun, hayat artık normalleşsin!”
Sürecin devam etmesi gerektiği ve geri dönüşün felaket olacağı yaygınlaşan bir görüş. Hayatın normalleşmesine ilişkin talep, Güneydoğu’da uğradığım her durakta kendini belli ediyor.
Ama aynı zamanda Ankara’nın, hükümetin demokrasi konusunda hiçbir şey olmamış gibi olduğu yerde çakılıp kalmasının da suyu bulandıracağı, gerçek ve kalıcı barışı geciktireceği belirtiliyor.
Genç bir kadının şu sözleri, yaşanan acıların değişik bir boyunu sergiliyor:
“Uzun yıllardır şiddetle büyüyen bir nesil var bu topraklarda... Onlar ne olacak? Yıllar yılı ağır travmalar yaşadı, yaşıyor bu nesil. Çocuklarını kaybeden insanların yaşadıkları acılar, travmalar... Bu insanlar barış sürecine nasıl sokulacaklar?.. ”
Tayyip Erdoğan’la işkence gören...
Yakup Aslan, 56 yaşında.
Mazlum-Der Van Şube Başkanı.
Sakin sakin anlatıyor:
“Akıncılar örgütündeydim. Tayyip Erdoğan da üyeydi. Erbakan Hoca’nınMSP’sinin gençlik kolları gibiydik. 1977’de bir gün Fatih’te korsan gösteri yaptık. Karakola çektiler. Erdoğan’la birlikteKomiser Naci tarafından ağır işkence gördük.”
Devam ediyor:
“12 Eylül’de operasyon yedik. Biri kız iki kardeşim ve babam tutuklandı. İki kardeşim de Diyarbakır’a, o meşhur askeri cezaevine götürüldü. On yıl da İran’da yaşadım.”
Yakup Aslan, Türkiye’de devletin özünün kolay değişemeyeceği kanısında. Tayyip Erdoğan’ın da Kürt sorunu konusunda, “Gerekirse baldıran zehiri içerim” noktasına gelişini ise şöyle değerlendiriyor:
“Türkiye’nin karnının en zayıf yerinin Kürt sorunu olduğunu gördü Erdoğan... Rusya’nın, İran’ın,Suriye’nin Kürt meselesiyle oynayarak Türkiye’yi rahat bırakmayacaklarını, istikrarsızlaştıracaklarını anladı. İşte asıl bu çıkmazdır, Erdoğan’ı Kürt sorununda çözüm sürecine getiren... Bu süreçte, Kürtlere yönelik asimilasyon ve inkârcılık, biraz da Cemaat’in eliyle inceltiliyor. Ama TC’nin özünde değişeceğini hiç sanmıyorum.”
Mazlum-Der Başkanı Yakup Aslan, Tayyip Erdoğan’ın genlerinde demokrasi ne kadar var, ne kadar yok sorunu konusunda epeyce kuşkulu bir dil kullanıyor. Bu bakımdan, Tayyip Erdoğan’ın bugün hâlâ Kürt sorunu değil, terör sorunu ya da terör örgütü diyor olmasını eleştiri noktası olarak belirtiyor.
Hak-Par’ın bir yetkilisine gelince...
“Ne olursa olsun barış değil, eşitlik üzerine kurulu bir barışa taraftarız” dedikten sonra ekliyor:
“Biz Türkiye için federasyonu savunuyoruz.”
Atatürk’ten Atakürt’e olabilir mi?
Birinin çıkışı ilginç. “Barışı bu kadar yeşerttikten sonra geri dönüş çok ama çok güç”diyor.
Sonra da nedense ekliyor:
“Ama kendi içimizde de demokrasi uygulamak, bu konuya özen göstermek gerekir.”
Nusaybin’de Belediye Başkanı Ayşe Gökkan aklıma takılıyor. O da sohbet sırasında bir ara şöyle demişti:
“Biz Kürt kadınları olarak, Türk devletinden sonra Kürt devleti bizi dövsün diye mücadele etmiyoruz.”
Şimdi de Van Barosu’ndaki toplantıda Bir Kürt kadınının “kendi içimizde demokrasi” sözüyle yaptığı çıkış üzerine ben de şöyle bir soru attım orta yere:
“Ne yani, Atatürk’ten sonra Atakürt mü?”
Sessizlik!
Sorum orta yerde kaldı, yanıtlayan çıkmadı.
Güneydoğu yollarından barış notlarının 10. yazısı da yarın Van’dan...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024