Hidayet Şefkatli TUKSAL
En son 27 Aralık’ta yazmıştım, Cemaat eleştirisi yapmıştım o yazımda. Bir sonrakinde ise AK Parti’yi eleştireceğimi söylemiştim. Aradan geçen 15 gün, bana sanki 15 yıl gibi uzun geldi desem inanır mısınız? Bu süre içinde yazı yazamadım, kullanmayı düşündüğüm pek çok kelime anlamını yitirdi çünkü ve bir türlü elim yazı yazmaya varmadı, kusura bakmayın.
Köşelerinde serin serin analizler yapanları gördükçe gerçekten imreniyorum, ama ben böyle değilim, olamıyorum. Şu 15 günde yaşadığım daralma hissini, ilk defa, çocukluğuma denk gelen Kıbrıs harekâtının -akşamları camlarımızı mavi kağıtlarla kapayıp karattığımız- o kasvetli günlerinde yaşamıştım. Radyodan ateşkes haberini duyduğumda dünyalar benim olmuş, çocuk ruhum ferahlamıştı. Sonra lise dönemimde iyice şiddetlenen sokak çatışmaları ve siyasetin sınıflarımıza bile hâkim olmasıyla yine aynı daralma ve anlamsızlık duygusu çöreklenmişti üzerime. Siyasi aktörlerin uzlaşmaz tutumları, gittikçe kötüleşen ekonomi ve her gün tanık olduğumuz şiddet ne bir ergen neşesi, ne de gençlik umudu, bunların hiç birini yaşamamıza izin vermemişti o kâbus dolu günlerde… Şimdi o günlerin üzerinden 30 yıldan fazla bir zaman geçtikten, arada 12 Eylüller, 28 Şubatlar ve kanlı bir çatışma süreci atlatıldıktan sonra, ha demokratikleştik ha demokratikleşiyoruz derken yine bir yuvarlanma sürecine düçar olmanın kasveti var ruhumda.
On yıl öncesine geri dönmeyi, hiç mi ama hiç istemiyorum. Bu süreçte AK Parti’nin icraatlarını, savrulmalarını eleştirmekten hiç çekinmedim ama her şeye rağmen asla geriye dönmeyi istemeyeceğimiz bir fark yaşadık bu on yılda. Dindar kimlikler irticâî bir paranoya konusu olmaktan çıkıp, sosyolojik/ dini ve politik birer aktör olarak legalleştiler. On yıllardır tepemizde demoklesin kılıcı gibi asılı duran başörtüsü yasakları üniformalı meslekler dışında nihayet son buldu. Kürt siyaseti güçlü bir biçimde çözüm sürecine evrildi. Vatandaşa ne kadar yansıdığı tartışmalı olsa da, ekonomik istikrar diye bir şey yaşadık. Yeni bir anayasa ile daha demokratik bir yapılanma için umut biriktirdik. Benim gibi gençliğini çok umutsuz, karanlık bir kâbus içinde geçirenler, ilk defa böylesi umutlara sahip olmanın ne demek olduğunu öğrendiler. Bunlar hiç az şey değildi ve hâlâ da değil.
Bu on yıl boyunca AK Parti’ye yönelik pek çok da eleştirim oldu. Başbakanın siyaset içindeki gel gitleri, kimi muhafazakâr ya da milliyetçi çıkışları, güçlü bir iktidar olmak uğruna katılımcı demokratikleşme modeline uzak durması, zaman zaman kibir ve nobranlığı her daim eleştiri alanımda oldu ve hatta kendisini Hak sillesiyle bile uyardım. Bu ülkede dindarlar kadar, dindar olmayanların da aynı rahatlık ve özgürlük içinde, korkmadan, çekinmeden ferah feza yaşıyor olabilmelerini istedim, bunun için mücadele ettim. Hrant Dink’in katledilmesinde en hafif deyimiyle ihmali bulunanların AK Parti hükümeti ve bürokrasisinde yükseltilmelerine itiraz ettim. Uludere’nin bir katliam olduğunu ve sorumlularının mutlaka cezalandırılması gerektiğini yazdım, söyledim. Alevilerin kimlik taleplerine, onların arzu ettiği şekilde bir çözüm üretilmesi gereğini de savundum. Sivil toplum camiasında, demokratikleşme sürecinde aldığımız mesafenin kişilerle kaim olma riskine karşı, daha demokratik ve daha özgürlükçü bir sistem için yapılan pek çok çalışmaya katıldım, destek verdim. Yazdıklarım ve söylediklerimle ne AK Parti yandaşlığına demir attım, ne de kategorik karşıtı olma makamında çakıldım. Bu yüzden aralarda kaldım ve benim gibi aralarda olanlarla yolum kesişti. (Bkz. Serbestiyet)
Şimdi geldiğimiz noktada, AK Parti’ye yönelik olarak benim gibi pek çok dindarı utandıran bir yolsuzluk ithamı furyasıyla karşı karşıyayız. Utanıyorum evet, kızıyorum evet, ama yukarıda dilimin döndüğünce anlatmaya çalıştığım paradigmatik farkı yaratan bir iktidarın, böyle ayak oyunlarıyla, kaset yayınlarıyla düşürülmesine de karşı çıkıyorum. Yolsuzluk bir ahlaksızlıktır, ancak yolsuzlukları sırf kendi menfaatleri icap ettirdiğinde ortaya sürebilmek için takip edip, o zaman gelene kadar bekletmek daha büyük bir ahlaksızlıktır. Yargı ve güvenlik sistemini Cemaat’in menfaatleri doğrultusunda dizayn ve manipüle etmek, şu anda başbakanın yaptığı atama ve müdahalelerden daha büyük bir skandaldır. Yolsuzluklara kızıyor olmak bizi büyük resmi görmekten, bu resmin kritiğini yapmaktan ve hesabını sormaktan alıkoymamalı diye düşünüyorum. Darbeciliğin yolsuzluktan daha büyük bir suç olduğuna inandığım için, demokratik sistemimiz sağlam bir limana demir atana kadar seçilmiş hükümetin arkasındayım.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.04.2021
28.03.2021
12.12.2020
23.11.2020
2.01.2020
13.10.2020
29.09.2020
21.09.2020
13.09.2020
5.09.2020