Mehmet TIRAŞ
İnsanı hayvandan ayıran özelliklerini sıraladığımızda;düşünmesi,ortaklık yapması,aşık olması ve konuşmasını ardarda söyleriz ama rüya görmesini pek söylemeyiz.
Hayvanlar rüya görür mü, rüya konuşan ve düşünen insana özgü bir duygu olsa gerek!.Hayvanlar konuşabilseydi bu sorunun bir anlamı olurdu,herhalde.
Her uyuyan rüya görmediğine göre.Mevsimlerin dönüşmesi de bitkilerin dinlenmesini yani bir yerde uyumasını gösterir ama bu bitkilerin uyuduğu mu yoksa dinlendiği mi anlamına gelir pek bu konu da bilimsel çalışmalar kısıtlıdır bizim ülkemizde ama dünyada böyle bir çalışmaların olduğunu bu çağda öğreniyoruz.
Gerçi insan rüya görüyor da ne oluyor,diye biliriz.Rüya uyumadan görülmüyor uyanmadan da anlatılmıyor.Rüya insanın yaşamına iradesinin dışında gördüğü, gördüğü rüyaya göre de saatlerce kendisine gelemediği anlar olur.Bazen de bu rüyasında gördükleri kabusa dönüşür.
Doğa,İnsanların ve hayvanların ortak kullandıkları mekanlardır..Doğayı en kötü kullanan ise insanoğludur,hiçbir yerde doğanın kullanılmaz ve işlevini görmez bir hal aldığı yeri hayvanlar yaratmamıştır.Keçilerin ormanların düşmanı olduğu,eşeklerin kavakları,ayıların,domuzların bitkilere zarar verdiğinin biliriz ama bu zamana kadar yanan kül olan ormanların,türü yok olan bitkilerin yüzde kaçı hayvanlar yok etmiştir,yüzde değil binde bile hesabı yapılmaz.
Hayvanlar ve insanların doğa ortak kullanma alanı olduğu gibi beslenme ve barınma alanlarıdır da aynı zamanda...Hayvanların yuvaları tek tip değildir; kanatlıların ve memelilerin yuvaları değişiktir,kimi kanatlılar ağaçlara yuva yapar, ağaçkakanlar vardır mesela öyle bir yuva yaparlar ki tornayla delmiş gibi yaparlar ama özellikle de yumuşak ağaçları seçerler; bu ağaçların başında da kavak gelir.Kanatlıların bazıları çatı kenarlarına,dal arasına yapar..Et yiyenler ise bunlar genellikle ormana ve kayalıklara, inlere yuvalarını yapar.İnsanların evleri sanayi toplumuyla tek tipleşmiş ve herkes kerpiç,beton ve ahşaptan olmak üzere standart bir hal almıştır.
İrlandalı bir yazar insanı iki tür değerlendirir; bir et yiyenler,bir de ot yiyenler diye;et yiyenlerin saldırgan,ot yiyenlerin ise uysal olduğunu iddia eder.Bu hayvanlar için de geçerlidir.Ayının dışında hem et yiyen hem de ot yiyen hayvan pek yoktur..İnsanoğlu hem et yiyen hem de ot yiyen bir hayvandır.
Et yiyenlerin hem saldırgan hem de çevik,refleksi yüksek olduğu;aynı zamanda güçlüdürler,etin beyinin gelişmesine protein olarak çok katkı sağladığı yaygın bir kanıdır.Hayvanların yani karada yaşayanın yüzlerce türü olduğu gibi denizde,göllerde ve ırmaklarda yaşayanların türünün sayısı hiç belli olmadığı gibi;günden güne artarken,sağ olsun insanoğlu tarafından suların kirlenmesiyle ve yanlış avlanmayla da türlerinde azaldığı da günden güne artmaktadır.Her bir canlı türünün azalması aynı zamanda doğanın dengesinin de bozulması anlamına geldiği tartışılmaz bir vakadır.
İnsanlar en çok kendilerini sevimli ve güçlü hayvanlarla ifade ederler aslan gibi, maşallah ekmeğini taştan çıkartır,kuzu gibi bir adam ensesine vur elinden ekmeğini al.Birde Bizim toplumumuzun soyadları ve ön isimler evlerinde evcilleştirmediği yırtıcı hayvan isimlerine yabancı değiliz;aslan,kaplan gibi.
Ceylan gibi bir kadın insanın baktıkça bakası geliyor Allah özenmiş bezenmiş yaratmış,sanki bir kalem kullanmış bu kadar güzellik bir kadında toplanır mı,diye de erkeler ve kadınlarda arasında çok yönlü anlatılır.Sevgilerini de flört edenler aşık olanlar kumrular gibi birbirimizi o kadar çok seviyoruz,kuş gibi de birbirimizi besliyoruz,diye..Ceylanlar, en çok su içmede avlanırlarmış;sürekli su da kendilerini seyretmeden çok büyük zevk alırlarmış.
Hayvanlar gündeme gelince azda fıkralar anlatılmaz.Ama Tilkinin kurnazlığı da hayvan fıkralarının içinde ayrı özel bir yer tutar..Tilki,bir gün ormanda dolaşırken bir de ne görsün, ağaçta asılı büyük bir dana budu, gözünü ovuşturur acaba yanlış mı görüyorum,diye bakar gerçekten dana budu, yakınına varınca bir kablo gözüne çarpar, hemen etrafı bir kolaçan eder, bir bomba düzeneği var hemen uzaklaşır tilki, dalda asılı budun karşısına oturur ve beklemeye başlar,bir de Kurt gözükür tilkiye selam verir dalda asılı budu görünce şaşırır ve tilkinin yemeyişini ve karşısında oturmasına anlam veremez,niye yemiyorsun bu eti,der Kurt..Tilki,”ben oruçluyum ondan” yemiyorum der Kurda.
Kurt, hemen buda bir dalar, patlamayla but bir tarafa kurt bir tarafa düşer kan revan içinde kalır gözünü bir açar ki kurt,tilki oturmuş budu yiyor..”Ulan şerefsiz” der Tilkiye hani oruçtun,der..”Duymadın mı top patladı” der Tilki..
Tilki bir gün aslana kralım sana bir sürpriz yapmak istiyoruz, ama der meraklandırır aslanı..
Aslan,neymiş sürpriziniz söyle der,tilkiye..Eğlence düzenleyip seni eğelendirmek istiyoruz ama bir eksiğimiz var,der Tilki.
“Eksiğiniz ney” der Aslan?
Bütün hazırlığımız tamam bir tek zurnayı çalacak olan yok,trampeti tavşan,davulu ayı, bende keman çalacağım ama zurnayı çalan yok; var da aramızda yok,der tilki..Aslan kim bu zurnayı çalıp ta aramıza katılmayan,der tilkiye..
“Eşek” kralım,der tilki.
Aslan, siz hazırlığı yapın hemen gidip eşeği alıp getiriyorum, deyip ormandan ayrılır,çayırlıkta eşek karnını doyurmuş, dere kenarında başını sallayarak kuyruğu ile konan sinekleri uzaklaştırıp, malafatını da çıkartmış pat pat,diye döşüne vurarak dinlenmekte.Eşek ormanlar kralını görünce kaçmak ister ama Aslan korkma eşek kardeş, sana işimiz düştü bu akşam ormanda bir eğlencemiz var seni davet etmek için geldim,der.
Eşek,birden sakinleşir lafımı olur kralım,der,neymiş benim yapmam gereken seni ayağıma kadar getiren,diye sorar?
“Zurna çalacaksın bu akşam eğlencede” der aslan..
“Emrin olur” kralım,der eşek.
“Bir dinlemek ister misin önce sana bir çalayım” der, eşek aslana.
“Zevkle dinlerim” der, Aslan.
Eşek, dön de kralım dinleteyim,deyip aslana yerleştirir ve gidip gelirken zevke gelen eşek,kralım dudağını ver de bir öpeyim,der..
“Ah ulan boynumu bir çevire bilsem senin ananı bellerim ama” deyip sözünü tamamlamadan bayılır aslan..Eşek işini bitirip aslanın bulamayacağı bir arazide kaybolur..
Aslan ayıktıktan sonra ormanın yolunu tutar, kralı sazlı sözlü karşılarlar;tilki, kralım hani zurna çalacak olan eşek kardeşimiz, nerede,diye?..Tilkiye ters ters bakar aslan..
“Götüne güvenen gider zurnayı dinler” der, aslan.
Erkeklerin cinsel güçleri de çok değişik fıkralara yansımıştır hayvanlar üstünden..
Çiftliklerinde karı-koca bir gün kahvaltı yaparlarken horoz çiftlikte ne kadar tavuk varsa hepsinin üzerinden geçer,kadının dikkatinden kaçmaz ve kocasına görüyorsun değil mi,bir horoz otuz tavuğu hallediyor, sen bir beni tatmin edemiyorsun,der..
“Benimde önüme o kadar çeşit koy” seyret beni,der adam karısına.
Hayvanların aşık olmadığını çiftleştiğini,rüya görmediğini;insanın ise, aşık olmasının rüya görmesinin büyük fark olduğu söylenir,aşık olanlar ömür boyu birbirlerini okşayıp, koklayarak hayatlarını sürdürüyorlar sanki.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- ZEHİRLENMELER “GIDA TERÖR” DEĞL Mİ?
1.12.2025 - İBB İDDİANAMESİ…
24.11.2025 - HUKUKTAN UZAKLAŞAN NEYE TUTULUR?
17.11.2025 - İŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ…
11.11.2025 - EN BÜYÜK MAĞDUR “KHK” LILAR…
10.11.2025 - MUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”,
3.11.2025 - ALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ…
27.10.2025 - TIKANMA VE TAHAMÜLSÜZLÜK…
20.10.2025 - SİYASAL İKTİDARIN HÜZÜNLÜ YOLCULUĞU…
13.10.2025 - “DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE…
6.10.2025
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları










































































Hrac Madooglu
Dini kaybedeceksek ilerlemiyelim daha iyi, diyorsunuz. Bu gericilik degil de nedir? Keske Batili ulkeler de dini kaybetmeselerdi de, ne bilimde ileri gitselerdi, ne hukuk devleti kursalardi, ne de demokrasi ve insan haklari diye dinin etkisini azaltacak gelismeler yasanmasaydi. Hepimiz dinin dogmasi altinda ezilip kalsaydik. Tek derdimiz cennete kabul edilmek, tek eglencemiz ayran icip davul calmak, paskalyada yumurta boyamak olsaydi...Kabul edemediginiz gercekler var, Markar Bey. insanlarin dogruyu, yanlisi bilmesi icin dine ihtiyac yoktur. Din insanlarin elini, kolunu baglayan, birbirine dusman eden, bilimi ve sanati kisitlayan ve de tarih boyunca medeniyete ve insanliga buyuk zarar vermis bir dogmadir. Hiristiyan ulkelerin bircogu dinin etkisinden kurtulduklari icin hukuk devleti olabilmislerdir. Bugun insan haklarinin ve sosyal adaletin en yerlesmis oldugu ulkeler, ateistlerin nufus oranina gore en fazla oldugu ulkelerdir (isvec, norvec, danimarka, vs). Buna karsilik nufusun hemen hepsinin dindar oldugu ulkelerde, ic savaslar, mezhep catismalari, katliamlar, ayirimcilik, adaletsizlik devam etmektedir. Batili ulkelerde azinlik haklari, kadin haklari, esit vatandaslik, ifade ozgurlugu, gucler ayirimi, vs varken, dindar ulkelerde her turlu esitsizlik, baski ve tahammulsuzluk giderek artmaktadir. Fakat bu ulkelerde de dinin hegemonyasi ilelebet devam edemez. Herkesin herseyi gorup duyabilecegi ve mukayese edebilecegi bir cagda yasiyoruz.