Ali BAYRAMOĞLU
Seçimlere iki gün kaldı.
Sonuçlar hakkında tahmin yapmanın anlamı yok. Sadece oy oranı değil, birkaç milletvekili sayısı, birkaç seçim çevresinin sonucu bile belirleyici olabilecek bu seçimlerde. Bu hem HDP hem AK Parti açısından geçerli…
Peki, ülkenin ruh hali nasıl?
Seçim sonrasına ilişkin beklenti, umut ya da endişeler neler?
Bir yanda Türkiye'nin yeni hedeflere ve reformlara taze bir güç ve kurumsallaşma düzeni üzerinden gitmesini bekleyenler var.
Öte tarafta yaşanan krizin, siyasi gerginliğin ve iktidarın kişiselleşmesinin derinleşeceğini öngörenler.
Bunlar sadece iki görüş değil, aslında gerçeğin iki yakası...
“Birinci açı”dan baktığınız zaman karşınıza renkli bir görüntü çıkar. Demokrasiyi (eşitlik, özgürlük, adalet arayışlarını) daha çok ekonomik, kültürel, sosyal unsurlar etrafında resmeder. Tarihsel, simgesel ve sınıfsal yer değiştirmelerin, eşitlenmelerin, iç içe girmelerin yaşandığı, Kürtlerden dindarlara varoluş sahalarının ve özgürlük alanlarının genişlediği bir manzaradır bu.
Ciddi sosyolojik dönüşüm manzarası...
Bugün sürdürülen hiç bir tartışma, siyaset ve siyasi iktidar üzerine hiç bir mülahaza bu görüntüyü ortadan kaldırmaz.
Bu çerçevede kök-siyaset, kimlik-kamusal alan ilişkilerin görece özgürleşmesi, görece bir açık toplum düzenine doğru ilerlemesi Türkiye'nin 10 yılının kalıcı girdilerinden birisidir...
Bu girdinin arka planında farklı kesimler arasında, bugün konjonktürel siyasi kutuplaşmaların perdelediği, toplumsal etkileşimin ve sentezin varlığı, bir tür toplumsallaşma süreci bulunmaktadır. Buna bağlı olarak seküler, dini, geleneksel ve modern değer sistemlerinin aynı kişi tarafından tüketildiği iç içe geçmeler yatmaktadır. Kimlik-tarih karşılaşması, gayri müslimlerin keşfi, cumhuriyet döneminin yeniden okunması, verili kimliğin şeffaflaşması arayışı yine burada yerini almaktadır.
Bu toplumsal öykü siyasi mücadelelerden bağımsız ele alınamaz. Bu mücadeleler içinde her halde siyasi iktidara hatırı sayılır bir yer ayırmak gerekir.
Kişiselleşme hallerinin, otoriterleşme iddialarının, özgürlük tartışmalarının yer aldığı ikinci açı, aynı zamanda ikinci Türkiye'nin açısı ise ülkede AK Parti döneminde iyice derinleşen gelenekleşmiş “hakim yönetim tarzı”na, buna ilişkin “normatif değerler” ile “siyaset ve demokrasinin kurumlaşma düzeyi”ne ilişkindir.
Sık söyleriz, ülkenin, özellikle AK Parti'nin siyaset tarzı temel olarak ataerkildir. Ataterkil tarz kurumsallaşma yerine şahsileşmeyi, liyakat yerine sadakatı, bu çerçevede hükümranlık aracı olan siyasetin kendi dışında basından iletişime, kültürden hiç bir alana özerklik bırakmamasını ifade eder. Ekonomiden yönetime cemaatçi değerlerin yönlendirdiği yolsuzluklara da zemin hazırlayan enformel ilişkilerin yoğun olduğu bir siyaseti üretir.
Toplumsal değişim istikametinde güçlü ve zımni toplumsal ittifakların oluştuğu, bu çerçevede siyasi iktidar açısından başarı dozunun yüksek olduğu ve bölge konjonktür rüzgarının arkadan estiği dönemlerde bu “tarz”, özgürlük kapılarını kapatma yerine açmış ya da böyle algılanmış, yine algıda “güç-başarı-demokrasi” arasında doğrudan ilişkiler kurulmuştur.
Bu tablo, 2011 sonrası olduğu gibi yeni toplumsal beklenti ve taleplerin devreye girdiği ve karşılıksız kaldığı, başka ifadeyle toplum-siyaset ilişkilerinin daraldığı, tıkandığı dönemlerde ise özgürlükler alanını daraltan, siyasetin toplum üzerindeki denetim ve baskısını besleyen durumlara yol açmıştır.
Bu durum bir bakıma ataerkil siyaset tarzının ağır krizidir.
Çatışan bu iki pist aslında bir bütün oluşturuyor.
Mesele birincisinde ilerlemek, ikincisinde fren yapabilmektir...
Seçim sonuçları bunları ölçer ve sağlar mı acaba?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025