Aslı Aydıntaşbaş
Mizah dergisi Uykusuz’un bugün piyasalara çıkan sayısının kapağında, şehirli modern bir çift var. Adamcağız, alı al moru mor, belli ki günlerdir bilgisayar kucakta, birinci cumhuriyetin bitiş senfonisi sonrasında açıklanan yeni kabineyle ilgili yazılanları okuyor. Eşi ya da sevgilisi, yanına giderek ‘Hadi gel artık. Bir hava alalım. Yeter’ diyor. Haberlerden kopamayan, ruhunu çoktan teslim eden adam, zoraki bir iyimserlikle:
“En azından Milli Eğitim Bakanı’mız iyi gibi sanki di mi?” diyor.
Öteki Türkiye’de ruh hali, tam da bu. Rıza vermediği ve sonuçlarından son derece ürktüğü radikal bir değişimi, oturup kanepeden izlemek zorunda kalmak...
Bunu yaparken de, tabir yerindeyse, kafayı yemek.
İyi de, kafayı yemesi gereken, kanepedeki adam mı, yoksa Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi adıyla önümüze gelen bu tuhaf merkezileşme çabasını tasarlayanlar mı? Ben onların yerinde olsam, bugün hiç de rahat hissetmezdim.
Neden mi? Bakın anlatayım. Dün yeni sistemdeki işleyişi, daha doğrusu devletin yapısını anlatan Bir Numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ni okumaya çalıştım. 192 sayfalık metni tümüyle okudum diyemem. Ama şunu anladım: Devlet, Tayyip Erdoğan etrafında yeniden organize ediliyor; tiyatrodan köydeki ziraat ofisine kadar atama ve yönetim yetkileri, Cumhurbaşkanlığı’na veriliyor.
Tüm yetkilerin tek elde toplanması, nasıl olacak da bu ‘hantal’ devlet işleyişini hızlandıracak? Gazeteciliğe başladığım günden bu yana devletin ‘ceberut’ ve ‘hantal’ oluşu, bizzat devletin en tepesindeki isimler tarafından dile getirilir, çözüm olarak da yönetimde yerelleşme ve adem-i merkeziyetçilik önerilirdi. Bu, ANAP’dan AKP’ye kadar tüm sağ partilerin reform programının da temel taşıydı.
Şimdi ise önerilen, her alanda merkezileşme. Tüm yetkilerin bir elde toplanması. Bu, sadece insanlık tarihinden çıkardığımız sonuçlara değil, bizim kendi tarihimize bile ters. Osmanlı, neredeyse son 300 yılını devlette reform çabalarına harcadı ve bu çabaların merkezinde, padişahın yetkilerini devlet bürokrasisine dağıtarak daha etkili bir yönetim kurması emeli vardı. Sadrazamlık müessesi, bu yüzden 18’inci yüzyıl sonlarında Saray’ın dışına taşındı.
Osmanlı’nın bile reddettiği bir merkezi yapıyı bugüne uyarlamak, ne fayda sağlayacak?
Kuşkusuz ki Türkiye’nin yönetim reformuna ihtiyacı vardı. Devlet sahiden tekliyordu. Ancak yeni sistem, eski sistemdeki sıkıntıları bizzat büyütme riski taşıyor.
Prensipte, başkanlık sistemi devletin, hatta demokrasinin daha iyi işlemesine neden olabilir. Ancak önümüzdeki, başkanlık sistemi falan değil. ABD’de uygulanan haliyle başkanlık sisteminin tüm esprisi, başkanın yetkilerinin kongre ve yargı tarafından ‘dengelenmesi’ ve ‘denetlenmesi.’ Ayrıca başkanlık sisteminin olmazsa olmazı, eyaletler. Eyalet yapısı sayesinde, devlet hizmetleri yerelden dağıtılıyor. Evet, Donald Trump Anayasa Mahkemesi’nde bir koltuk boşaldığında atama yapabiliyor; ancak tutup da Massachusetts’e polis şefi ya da Boston’da tiyatroya müdür atamıyor. Bırakın bunları, hiçbir üniversiteye rektör ya da hiçbir eyalete vali dahi atayamıyor.
Maalesef bizdeki yeni sistemde kuvvetler ayrılığı yerine yandaş haber kanalları, denge denetleme yerine MHP düşünülmüş. Avrupa ve Osmanlı tarihinden hiçbir ders çıkarmadan, alelacele hazırlanmış bir yapı. Üstelik sadece Tayyip Erdoğan düşünülerek hazırlanmış olduğunda, uzun vadede sıkıntılı olacak.
Ne diyeyim. Günün moda terimiyle ‘Hayırlı olsun.’ Ben bu güç yoğunlaşmasının Türkiye’yi yoracağını, devleti kilitleyeceğini, ekonomiyi hantallaştıracağını düşünüyorum.
Umarım yanılıyorumdur.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018