Atilla YAYLA
Bilim ve düşünce insanlarının sıklıkla kullandığı bir yöntemi takip ederek bir düşünce deneyi gerçekleştirelim. Borç para vermek işiniz olsaydı nasıl hareket ederdiniz? Kimlere borç verir, kimlere borç vermekten uzak dururdunuz? Şüphesiz, borç talep edenlerin düzenli gelir miktarına, borçlarına sadakat siciline, kefillerine, harcama seviyesine ve alışkanlıklarına, maddî varlık (arsa, ev, araba, eşya vs.) stokuna bakardınız. Bu hususlarda ölçütlerinizi karşılamayacak kimselere borç vermekten kaçınırdınız. Diyelim ki, borç verdiğiniz kişi sonradan şu veya bu sebeple borçlarını ödeyemez duruma düştü. O zaman ne yapardınız? Burada iki ihtimal söz konusu: İlkinde kişi hem borcunu ödeyemeyecek hâlde hem de ödemeye isteksiz olabilir. O zaman ya işliyorsa yargıya gider ya da ister istemez paranızı olağan dışı yollarla bizzat tahsil etmeye kalkarsınız. İkinci durumda kişi borcunu ödemeye istekli olabilir ama bunu yapmaya o an için gücü yetmeyebilir. O zaman, yeni bir ödeme planı geliştirmeye çalışırsınız. Borçlunun daha dikkatli olmasını, kazancını artıracak, harcamalarını azaltacak tedbirler almasını tavsiye edersiniz. Kişi bu taleplerinizi/tavsiyelerinizi şu veya bu derecede kabul ederse onun iyi niyetli olduğuna kanaat getirir ve problemi çözmek için çaba sarf edersiniz. Reddederse yine ya yargıya gider ya da başka yolları denersiniz.
Hükümetlerden hükümetlere ve uluslararası finans kuruluşlarından hükümetlere yönelik borç trafiği de üç aşağı beş yukarı aynı kurallara tâbidir. Şüphe yok ki, devletler borçlanmak ve borç ödemek bakımından özel bireylere ve firmalara nazaran bazı avantajlara sahiptir. Özellikle emisyonla oynayarak, yeni vergiler salıp mevcut vergileri artırarak borçlarını ödemeye çalışabilirler. Ancak, bu yollar dış borç vericilere karşı iç borç vericilere karşı olduğu kadar iyi ve etkili işlemez. Örneğin, iç borçların üstüne nispeten kolayca yatabilir, ama aynı şeyi dış borçlara yapamazsınız. Yaparsanız istikbaldeki durumunuzu daha da zorlaştırırsınız, uluslararası piyasalarda ya hiç kredi bulamaz ya da çok daha yüksek maliyetlerle bulabilirsiniz
Yunanistan'ın içinde bulunduğu durum yukarda özetlenen çerçeve içinde daha kolay anlaşılabilir. Yer sıkıntısı dolayısıyla ele almadığım diğer unsurlar işin özünü değiştirmez. Mesele şu: Yunanistan AB üyesi olduktan sonra parası olmadan hovardaca bir hayat yaşayan insanlar gibi davrandı. Kendine ait olmayan paraları savurdu. Zaten tembelliğe meyilli olan Yunan halkı böylece iyice uyuştu. Tembelliği ve verimsizliği teşvik eden en büyük müşevvik AB'den alınan borçlar ve hibelerdi. Hükümetler bu paraları verimsiz ve geri dönüşü olmayan alanlarda müsrifçe harcadı. Ancak, bu sürdürülemez bir durumdu ve alınan borçların eninde sonunda ödenmesi gerekirdi. Yunan devleti öyle bir borç batağına girdi ki, Yunan ekonomisinin çapı da, Yunan halkının iş ve yaşama alışkanlıkları da, Yunan ekonomisinin üretkenliği de bu borcu vaat edilen veya makul bir süre içinde geri ödemeye yetmezdi. Sonunda alacaklılar kapıya dayandı. Syriza hükümeti anlaşmalarla borç ödemelerini yeniden yapılandırma yoluna gitmekten çok borçların hiç olmazsa bir kısmını sildirmeye, geri kalanlarını ödemeyi de meçhul sayılacak bir geleceğe ertelemeye çalıştı. Ancak, yukardaki düşünce deneyinde olduğu gibi, alacaklıların bunu kabul etmesi ve güven tazelemesi için ekonomideki açık deliklerinin küçültülmesini talep etmesi gerekmekteydi. AB ve IMF Yunanistan ile müzakerelerde bu talepleri masaya koydu. Politikacılar onları kabule yanaşmadı. Böyle olunca bir gerilim doğdu. Syriza hükümeti kemer sıkma tedbirleri olarak adlandırılan talepleri referanduma götürdü ve seçmenlerin hayır demesi için kampanya yürüttü. İstediği oldu, Yunan halkı, meseleyi bir ekonomik rasyonalite ve disiplin meselesi yerine bir bağımsızlık meselesi olarak gördü ve reaksiyon gösterdi. Hatta kimisi bunu emperyalizm ve kapitalizm canavarıyla(!) mücadele olarak gördü.
Kreditörler Yunanistan'dan ne istedi? Birkaçını sayayım: KDV oranının %23'e yükseltilmesi, kurumlar vergisinin %26'dan %28'e çıkartılması, televizyon reklamlarına vergi, lüks araç vergilerinin genişletilmesi, emekli ödemelerinde kesintiye gidilmesi, erken emekliliğin teşvik edilmemesi, işgücü piyasası reformu, gelecek iki yılda %2'ye ulaşan faiz dışı bütçe fazlası…
Liberal dünya görüşüne sahip biri olarak vergi artışlarına sempati duymam mümkün değil. Ne var ki, bu artış talepleri Yunanlıların savurganca yaptığı kaynaksız harcamaların bir sonucu, yani sorumlu olan Yunanistan halkı ve hükümetleri. AB istese de istemese de kamu harcamalarını azaltmak ve kamu gelirlerini artırmak için buna benzer bir yola girmek zorunda kalacaklar. Emeklilik sisteminin sağlıklı işlemesi de aktüeryal dengeye bağlı. Emekli maaşı ödenen kişi başına çalışan prim ödeyen sayısı azalıyorsa, emeklilik yaşını yükseltmek kaçınılmaz. Bunu Yunanistan hükümetlerinin zaten daha önceden düşünmüş olması gerekirdi.
Yunanistan'daki durumla ilgili komik bir nokta da hem oradaki hem buradaki solcuların Syriza'yı devrim yapıyor zannedip havaya girmeleri. Bu kimseler ekonomik hayatın kurallarından ve işleyişinden habersiz. Onları birilerinin kaprisinin veya kötü niyetinin eseri zannediyor. Miting düzenleyerek ve referandum yaparak ekonomiye doğru yön verilebilseydi, dünyanın her ülkesi 100 bin dolar kişi başına gelire ulaşır, refah içinde yüzerdi. Bu solcu arkadaşların Ekonomi 101 dersini almaları lâzım diyeceğim ama daha evvel alanlar ekonomiden anlamadığına göre şimdiden sonra alacaklar da anlamayacaktır. En iyisi, biz kaynakları boşu boşuna heba etmeyelim. Kim hangi hayal dünyasında gezinmek istiyorsa buyursun gezinsin.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları




























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019