Aydın ENGİN
Adı Serhat Tugan. Hakkârili. Haziran 1972’de doğdu. Yani bugün 43 yaşında. 1988 Kasım’ında, yani henüz 16 yaşında iken, Filistin halkının önemli bir kazanım elde ettiği bir gün iki arkadaşı ile birlikte Hakkâri’de bir bildiri dağıttı. Çocukça bir bildiriydi. Okusanız gülüp geçeceğiniz bir bildiri. “Filistin halkı kazandı, darısı bizim, Kürt halkının başına” anlamında bir bildiri. Daha o gece polis tarafından gözaltına alındı.
İşkence Hakkâri Emniyet Müdürlüğü’nde başladı ve adı işkence ile özdeşleşmiş Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde 10 ay devam etti. Tutuklu yargılanıyordu ve sonunda beraat edip Hakkâri’ye döndü.
Ancak gördüğü ağır işkenceler belleğinde ve ruhunda ağır yaralar açtı. Baba ocağında geceleri sürekli balkon kapısının yanında yatmaya başladı. Eğer polisler yeniden onu almaya gelirlerse balkondan kendini atıp ölmeye karar vermişti. 16 yaşındaydı…
Haklıydı da... Beraatın bir anlamı yokmuş. Hakkâri polisi Serhat Tugan’ı av belledi. Onu kentte sürekli taciz etti. Sokak ortasında elbiselerini parçaladılar, şalvarını yırttılar; ayakkabılarını ayağından aldılar; herkesin önünde tahkir edildi. Evleri ayda bir basılıyordu. Ailenin bütün mahremiyeti ayaklar altına alındı. Bir baskın sırasında yere yatırılan annesinin başına çamurlu bir postalla basıldığını gördü.
Bardak taştı. Dağa çıktı. Yani PKK’ye katıldı.
Bir yıl sonra da dağda yakalandı. Diyarbakır 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) yargılandı. Diyarbakır Kriminal Laboratuvarı raporunda örgütün verdiği silahın hiçbir eylemde kullanılmadığını belirtti. Mahkeme de onu örgüt üyesi olmaktan 12 yıl 9 aya mahkûm edildi. Ancak Yargıtay bunu yeterli bulmadı. Serhat Tugan’la aynı kod adını taşıyan (Şerwan) bir PKK’linin silahlı eylemlere katıldığından hareketle Serhat’ın Türk Ceza Yasası’nın 125. maddesi uyarınca “vatana ihanet” suçundan idama mahkûm edilmesini istedi. Avukatlarının “O Şerwan, bu Şerwan değil” yollu itirazları ve gösterdikleri güçlü kanıtlara rağmen DGM yargıçları Serhat Tugan’ı idama mahkûm etti. Yaşı küçüktü. Ceza ömür boyu hapse çevrildi.
Özet: Hakkârili Serhat Tugan adlı bir delikanlı PKK’ye katıldığı, tek bir mermi bile sıkmadığı halde başka birinin işlediği bir suç yüzünden tastamam 25 yıldır hapiste yatıyor. Girdiğinde 18 yaşındaydı. Bugün 43 yaşında… Yaşamın en güzel çağlarında zindanda… Tastamam 25 yıldır…
Şimdi…
Serhat Tugan’ın ağabeyi, kardeşi, ablası, kız kardeşi, kan kardeşi, sevgilisi, sınıf arkadaşı, mahalle arkadaşı olsaydınız ve bütün bunlara tanık olup yakından değil içinden yaşasaydınız dağa çıkmayı düşünür müydünüz?
Cevabı bana değil, kendinize verin e mi?
***
Binbir sebebe bir tane daha ekleyeceğim.
Bu bir bant kaydı. Kandil Dağı’nda bıyıkları henüz terlemiş, ergenlik sivilcelerinin izleri henüz silinmemiş bir Kürt delikanlı ile yapıldı. Yapıldığı yeri söyleyemem. Savaş jetlerine koordinat vermiş olurum. Adını da yazamam. Babası, anası ve hısımları hâlâ o köyde yaşıyor. Anlattıklarını ona çaktırmadan kaydettim. Cep telefonumu ses alma aygıtı olarak kullandım. Bu meslek etiğine aykırı davranışımda kusurumu kabul ediyorum, ama yine de anonim bir kayıt gibi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gerilla olmuş, boyuna yakın tüfeğine dayanıp bana anlatan delikanlı kırık dökük Türkçesi ile konuşuyor:
“… Ben küçüktüm biliyor musun. İlkokula yeni başladıydım. Asker geldi bütün köyü meydana topladı. Mektebin önündeki meydana yani. Kumandan ‘Gerilla gelmiş, siz ona yemek vermişsiniz, gece olmuş yatırmışınız. İki çuval da un hedaye etmişiniz. Kim verdi çıksın meydana’ dedi. Tabii kimse çıkmadı. Neden bilmem dedemi seçti kumandan. Dedem benim hemen yanımda. Kumandan ‘Sen mi verdin’ diye sordu. Dedem Türkçe bilmiyor. Ben söyledim. O başını salladı. Yani ı-ıh dedi. Kumandan emir verdi. Askerler dedemi soydular. Hepsini. Tumanını da. Yani daltaşak bıraktılar meydanda. Çükü bile görünüyor. Böyle ufak, buruşuk bir şey… Anam gördü, ninem gördü, bibilerim gördü. Gelini de gördü. Bütün köy halkı gördü. Asker gitti. Sabahınan dedemi samanlıkta ölü bulduk. Kendi asmış. O yaşımda dağa çıkmaya karar verdim. Gördüğün gibi işte burdayım. Dağda.”
Dedenizi bütün köyün önünde çırılçıplak soyup karısına, kızına, gelinine dal taşak teşhir etseler dağa çıkmayı düşünür müsünüz, düşünmez misiniz? Dağa çıkar mısınız, çıkmaz mısınız?
Cevabınızı bana değil kendinize verin e mi?
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021