Aydın ENGİN
Türkiye ekonomisinin öyle efelenmelere, mahalle kabadayısı üsluplarla AB'ye posta koymaklara dayanacak hali yok
Yazının başlığında "Türkiye AB'siz, AB de Türkiye'siz yapamıyor" da denebilirdi ve o da doğru olurdu.
Kendilerini devletin asıl sahibi sayan ve sanan generallerin darbe yapma olanaklarını büyük ölçüde ortadan kaldırdıktan ve o zamanki adıyla Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile Yargıtay arasındaki "Sen beni seç, ben de seni seçeyim" oyununu bitirdikten sonra AKP Reisi'nin artık çağdaş demokrasiyle zaten gevşek olan bağını ağır ağır da olsa koparma zamanı gelmişti.
(Parantez: "Demokrasi" değil "çağdaş demokrasi" terimini yeğledim. Çünkü kuvvetler ayrılığı ilkesine sımsıkı sarılmamış, parlamentonun üstünlüğünü kabul etmemiş bir demokrasi sonunda popülistlerin yani halk dalkavuklarının sandık oyununa indirgenir).
Kopardı da.
Bugünün Türkiye'sini sahici bir demokrasi olarak tanımlamak da, nitelemek de mümkün değil. Demokrasinin temel ilkeleri vıcık vıcık bir popülizme kurban edilmiş durumda. (Tekrarda yarar var: Popülizm terimini yerine göre halkçılık olarak da kullanmak mümkündür. Ancak onun asıl anlamı halk dalkavukluğu'dur).
Avrupa Birliği'nin bu hale düşürülmüş bir ülke ile tam üyeliğe gidebilecek bir katılım müzakeresi sürdürmesi kendi varoluş ilkelerinden vazgeçmesi olur.
Tamam, AB içerisinde az ya da çok ırkçılığa, dinsel fanatizme (Hristiyan kulübü olmak gibi) yönelmiş grup, parti ve hatta ülke yönetimlerinin Türkiye'yi Birlik'in üyesi olarak görmek istememeleri elbette bir etken. Ancak Avrupa Birliği'nin demokrat, sosyal demokrat, sosyalist kamuoyu ve örgütleri bu ırkçı, milliyetçi, dinsel kimlik vurgulu tutuma nasıl karşı çıkıyorlarsa, Türkiye'de hukukun, hukuk devletinin, özgürlüklerin tümüyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya oluşuna da bir o kadar karşı çıkıyor, itiraz ediyorlar.
Bu Avrupa demokrat kamuoyunun yönelimi.
* * *
Gelelim Türkiye'nin, daha doğru bir deyişle AKP'nin, daha da doğru bir deyişle iktidarı ele geçirmiş ve iktidarını pekiştirmek ve sürekli kılmak için her şeyi (ama her şeyi) göz almış siyasal İslam'ın AB'ye bakışına...
Eğer Avrupa Birliği serbest piyasa ekonomisini Birlik üyeliğinin olmazsa olmaz koşulu olarak tanımlayan Maastricht Kriterleri'nden ibaret olaydı, ne AKP'nin, ne onun Reisi'nin ne de siyasal İslam'ın ciddiye alınır bir itirazı olmaz, hatta sevinçten kanatlanarak AB üyesi olmak için dört nala kalkarlardı.
Ancak Avrupa Birliği Maastricht Kriterleri kadar insan haklarını, demokrasiyi, hukuku, hukuk devletini ve özgürlükleri ince ince tanımlayan Kopenhag Kriterleri'ni de Birlik üyeliğinin olmazsa olmazı olarak belirlemiş.
İşte bu noktada siyasal İslam’ın ve onun partisi AKP'nin "kırmızı çizgileri" başlıyor. Daha kestirme bir deyişle demokrasi ile siyasal İslam arasındaki antagonist (uzlaşmaz) çelişki devreye giriyor.
Bir yanda insan yapısı ve değiştirilebilir yasalar öngören demokrasi, öte yanda değiştirilemez, değiştirilmesi teklif bile edilemez, tartışılamaz göksel (semavi) yasaların belirleyiciliğini kabul eden siyasal İslam.
Şimdi AKP Reisi'nin 16 Mart'ta İstanbul'da yaptığı konuşmadan alıntıladığım cümleleri, yukarıdaki yaklaşım bağlamında bir kez daha okuyalım:
"AB ile ilgili müzakereler durdurulacakmış. Durdursanız ne yazar durdurmasanız ne yazar. Keşke öyle bir karar verseler, ama vermezler, veremezler..."
Sırayla gidelim:
"Durdursalar ne yazar, durdurmasalar ne yazar" derken Reis haklı. O Putin gibi tek adam yönetimine ve içeriği çok ama çok silikleştirilmiş bir demokrasiye kanat açmış durumda. Buna bir de demokrasinin sözcük olarak bile kullanılamadığı petrol zengini Katar beyliği ile ortaklaşmışlığı ekleyin. Sahiden Avrupa Parlamentosu'nun kararı ne yazar?
"Keşke öyle bir karar verseler, ama vermezler, veremezler..." derken de AKP Reisi haklı.
Bir sürü neden var. Ama başat iki nedeni aktarmak yeterli olsa gerek.
Bir: Mülteciler için Türkiye'nin kurduğu baraj işliyor. Avrupa Birliği göçmen akınından Türkiye sayesinde kendini epey kurtarmış gibi ve Erdoğan bunun farkında ve bu kozu oynayabilecek kıvraklıkta.
İki: Daha uzun erimli bakarsak, Avrupa Birliği 80 milyonluk diri ve genç bir pazarı kolay kolay gözden çıkaramaz. Bunu 12 Eylül 1980 darbesinin ertesinde başlayarak Türkiye'de demokrasinin ağır tehdit altına girdiği her aşamada gözledik, tanık olduk.
Öte yandan AKP Reisinin böylesine kostaklanması da kimseyi yanıltmasın. İhracatının da, ithalatının da yarısından çoğunu Avrupa Birliği ile yapan Türkiye ekonomisinin öyle efelenmelere, mahalle kabadayısı üsluplarla AB'ye posta koymaklara dayanacak hali yok.
* * *
Bütün bunlardan dolayı: AB Türkiye'den, Türkiye de AB'den kurtulmak istiyor...
Bütün bunlardan dolayı: Türkiye AB'siz, AB de Türkiye'siz yapamıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları







































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2022
29.01.2022
28.01.2022
18.01.2022
17.01.2022
3.01.2022
24.12.2021
13.12.2021
6.12.2021
4.12.2021