Ayşe HÜR
Bugün çoğu kişinin sandığının aksine, Atatürk döneminde, Suudilerle ilişkiler samimi değil ama gayet barışçıl ve dostane idi. Taraflar birbirinin işine karışmamış, rejimlerini birbirine empoze etmeye kalkmamıştı
Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın vefatı üzerine hükümet 24 Ocak’ta ‘milli yas’ ilan etti. Suudi Arabistan’ın izlediği politikaların Mısır, Suriye, Lübnan, Yemen, Bahreyn bağlamında Türkiye ile zıt olduğunu bilen biri için, iktidar partisinin bu ölüme bu kadar üzülmesini anlamak zor, ama neden bu olaya ‘milletçe’ üzülmemiz gerektirdiği tam bir muamma.
Suudi Arabistan Krallığı’nın kuruluş öyküsünü “Vahabilik, Suudiler ve Mekke Şerifi” başlıklı yazımda anlatmıştım. (okumak için tıklayın)
Özellikle erken Cumhuriyet döneminde Suudi Arabistan’la ilişkilerin kesildiği şeklinde bir önyargı var bazı çevrelerde. Bu kişilerin kimisi bunu olumluyor, kimisi de olumsuzluyor. Acaba öyle mi? Bu haftaki yazımı, Atatürk dönemindeki Türkiye-Suudi ilişkilerine ayırdım.
HALİFELİĞİN İLGASINA TEPKİLER
3 Mart 1924’te Halifeliğin ilgası haberleri Müslüman dünyasında büyük yankı uyandırmıştı. Hindistan’daki Hilafet Komitesi’nin lideri Muhammed Ali, Türkiye davası için 1,5 milyon pound yardım topladı. Hareketin başkanı Şevket Ali Ankara’ya bir telgraf yollayarak Mustafa Kemal’den kararı bir kez daha gzden geçirmesini rica etti. Mustafa Kemal kendisini şöyle yanıtladı: “Hilafet hükümet etme yeteneği demektir. Bu koşullar altında ayrı bir Halife Türkiye’nin iç meselelerinde ve dış politikasında ikilik çıkarır.” Bu cevaba rağmen Komite Ankara’ya bir delegasyon göndermeye karar verdi fakat Britanya hükümeti, delegasyona pasaport vermeyi reddedince bu iş gerçekleşmedi. Son bir hamle olarak Komite Mustafa Kemal’e kendisinin Halife olmasını isteyen bir telgraf gönderdi. Muhammed Ali toplanan paradan kalanları Antalya Mebusu ve Kızılay’ın Hindistan temsilcisi Rasih (Kaplan) Bey’e teslim etti. (Bu paranın ne olduğu konusundaki tevatür ayrı bir yazı konusu.) Mustafa Kemal konunun bu hale gelmesinden büyük rahatsızlık duyduğunu belirterek “Efendiler açık ve kati söylemeliyim ki, ehli İslam’ı bir Halife heyulasıyla hala işgal ve iğfal gayretinde bulunanlar yalnız ve ancak ehli İslam’ın ve bilhassa Türkiye’nin düşmanıdır. Böyle bir oyuna raptı hayal eylemek de ancak ve ancak cehil ve gaflet eseri olabilir (…) Rauf beylerin, Vehip paşaların, Çerkez Ethem ve Reşitlerin, bütün yüzelliliklerin, mülga Hilafet ve Saltanat hanedanı mensuplarının, bütün Türkiye düşmanlarının elele vererek aleyhimizdeki hararetli say-ü gayretleri, din gayretleriyle mi vuku bulmaktadır? (…) Buna inanmak için cidden kara cahil ve koyu gafil olmak lazımdır!” diyerek son noktayı koymuştu.
Mekke Şerifi Hüseyin
ŞERİF HÜSEYİN’E TEPKİLER
Mekke Şerifi Hüseyin’in halifeliğine İslam dünyasından itirazlar yükselirken, en şiddetli tepki Necid’deki Suudilerden gelmişti. Suudiler Ağustos 1924 önce Taif’i, ardından Mekke’yi ele geçirdiler. Hüseyin tahttan feragat etti ve yerini oğlu Ali aldı. Böylece Hüseyin’in halifeliği sona erdi. Cidde’ye çekilen Ali de 1925 Aralık ayında tahtından feragat ederek Irak’a sığınınca, tüm Hicaz Suudilerin eline geçti. 1926 yılının Ocak ayında İbn-i Suud kendisini Necid Sultanı ve Hicaz Kralı ilan etti. Bu krallığı ilk tanıyan ülkelerden biri Türkiye Cumhuriyeti oldu. Bu ilginçti çünkü Türkiye’yi buna zorlayan herhangi bir iç, dış baskı, çıkar, gerekçe yoktu. Aynı yılın Mayıs ayında, Tebriz eski Baş Şehbenderi Süleyman Şevket, sabık Yemen valisi Mahmud Nedim ve İskenderiye Şehbender Vekili Feridun Fahri beyler, Türkiye’nin sefirleri olarak Hicaz’a gittiler.
Yıl 1926: Mekke’de bir Türk mebusu Halbuki Suudilerin Türkiye’nin pek de hoşuna gitmeyecek bir hedefleri vardı o günlerde. “Mekke Şerifi’nden boşalan halifelik makamını Suudiler olarak biz doldurabiliriz” hevesi ile, tam o günlerde Kahire’de bir konferans toplamışlardı. 13 İslam ülkesinden delegenin davet edildiği bu toplantıya (tahmin edileceği gibi Türkiye’nin temsilcisi yoktu) katılım çok düşüktü, heyecan çok azdı, dolayısıyla Suudiler halifelik konusunu açamadılar bile. Bu konudaki ikinci girişimlerini, 6 Haziran-5 Temmuz 1926 tarihleri arasında Mekke’deki konferans yaptılar. Bu konferansın Kahire’den önce planlandığı anlaşılıyordu çünkü, Mısır, Afganistan, Irak ve İran’la birlikte Türkiye’ye özel davetnameler daha 26 Mart 1926 tarihinde gönderilmişti. Daveti alan Mustafa Kemal, krala bir teşekkür telgrafı çekmiş, konferansa katılacak temsilcinin seçilmesinden sonra kendilerine bilgi verileceğini belirtmişti. Ancak konferansa katılma konusunda çok da hevesli olunmadığı, seçimin son günlere bırakılmasından anlaşıldı. Nitekim, Türkiye’yi temsil etmek üzere görevlendirilen İstanbul Mebusu Edip Servet Bey konferans başladıktan 18 gün sonra varabildi Mekke’ye.
70 kadar delegenin katıldığı konferans 6 Haziran 1926 tarihinde şehrin batı kapısının çıkışında bulunan tepenin eteğinde bulunan Türk Topçu kışlasında toplanmıştı. İran ve Irak’tan katılım olmamıştı. Yemen, Afganistan ve Mısır delegeleri de Türkiye delegesi gibi geç gelmişlerdi. Konferansın dili Arapça idi. Edip Servet Bey Arapça bilmediğini, bu yüzden tercümanı aracılığı ile konuşacağını belirtmişti. Mustafa Kemal’in konferansa başarı dileyen mesajını okurak konuşmasına başlayan Edip Servet Bey “Türkler bu bölgeden korkuyorlardı, ama Kral Abdülaziz’in gelmesiyle bu korku zail oldu (giderildi). Bunun için, bu kongreye davet edildiğimiz zaman mutlu ve sevinçli bir şekilde geldik. Bu diyara girerken silah da taşımıyordum. Ben mutmaindim (emindim). Kral Abdülaziz’e, tavafım esnasında Haremeyn’i muhafaza etmesi ve güvenliğini sağlaması için dua ettim (…) Bu heyetin, ülkenin faydası için kararlar almasını umarım, tüm üyelere selamet ve başarı dilerim,” dedi. Ancak konferansa çok geç geldiği için, daha önce konuşulan konuları bilmiyordu, alınan kararlara itiraz edecek halde değildi, dolayısıyla katılımın hiç anlamı yoktu.
Konferansın en ateşli üyeleri Hindistan Hilafet Komitesi’nin temsilcileri ile Mısır temsilcileri idi. Her iki grup İslamcılığın liberal kanadını temsil ediyorlardı. Hicaz’da krallığın yerine bir cumhuriyet kurulması arzusuyla toplantıya gelmişlerdi. Suudilerin böyle bir hedefi olmadığını görünce büyük hayal kırıklığına uğramışlardı. Özellikle Mekke’nin ve Peygamberin mezar yeri olan Medine’deki Ravza-ı Mutahhara’nın bağnaz ve mezar sistemini kabul etmeyen Suudilerin kontrolü altına girmesinden hoşlanmadılar. Dolayısıyla Vahabilerin hilafetine yanaşmadılar. Cidde’deki İngiliz Konsolosu merkeze yazdığı raporda “Kongre İslam’ın ne derece umutsuz bir bölünmüşlük içinde olduğunu ve bir Panislam konferansının ne derece az şey üretebildiğini gösterdiğini” yazmıştı. Nitekim Hint heyeti ülkelerine döndükten sonra, Vahabilerin dini uygulamalarının İslam’a aykırı olduğu gerekçesiyle Hint Müslümanlarının hacca gitmemesi yönünde görüş belirttiler. Bunun üzerine Medine uleması “haccı reddetmek kâfirliktir” diye fetva çıkartı. Konferans “ertesi yıl tekrar toplanmak üzere” dağılmıştı ama elbette ertesi yıl veya daha sonra tekrar buluşulmadı.
1 Haziran 1927 tarihli ve Gazi Mustafa Kemal imzalı bir kararnamede, hac mevsiminde Cidde’de bir Türk tabibi bulundurulmasına Necid ve Hicaz Hükümeti’nce muvafakat edildiği, buraya Sıhhıyye ve Muavenet-i İçtimaiye Vekaleti (Sağlık Bakanlığı) mütehassıslarından Doktor Şerafeddin Bey’in gönderildiği yazılıydı. Yani Cumhuriyet idaresi, Müslüman hacıların sağlığı ile yakından ilgileniyordu.
İki ülke arasındaki ilişkilerin bir adım daha ilerlemesi, 3 Ağustos 1929 günü Mekke’de imzalanan dostluk anlaşması ile oldu. Ancak Suudi tarafı anlaşmayı ancak 1930 yılı Kasım ayında onayladı.
YIL 1932: TÜRKİYE’DE BİR SUUDİ EMİRİ
İki ülke arasındaki en ciddi yakınlaşma, Melik Abdülaziz’in oğlu Emir Faysal’ın Türkiye ziyareti sırasında yaşandı. Hicaz Umumi Valisi ve Hariciye Veziri unvanını taşıyan Emir Faysal yanında yardımcısı Fuat bin Hamza ve kalabalık bir heyetle 1926’da Necid ve Hicaz Krallığı’nı tanımış İtalya, İsviçre, Fransa, İngiltere, Hollanda, Almanya, Polonya, Sovyet Rusya, Türkiye, İran, Irak ve Kuveyt’i ziyaret etmek amacıyla çıktığı seyahate 10 Nisan 1932 günü Cidde limanından kalkan bir İtalyan vapuru ile başlamıştı. Emir ilk durağı Roma’da 10 gün kaldıktan sonra Zürih, Paris, Londra, Lahey, Berlin, Varşova ve Moskova’yı ziyaret etti. 8 Haziran 1932 günü Kotovsky adlı Sovyet vapuru ile İstanbul’a geldi. Kendisine Sovyet Hükümeti Hariciye Komiserliği Teşrifat Umum Müdürü Florinski de eşlik ediyordu.
Emiri, İstanbul Valisi Muhittin Bey ve Hariciye Vekâleti memurlarından Refik Amir Bey törenle karşılamıştı. Emir ve maiyeti, konaklayacakları Pera Palas’a götürüldüler. Ardından Tarabya’da Tokatlıyan Oteli’ndeki resmi yemeğe katıldılar. Yemek sonrasında da otomobille şehri turladılar.
Emir Faysal ve heyeti 12 Haziran 1932 günü Atatürk’ün yurtiçi seyahatlerde kullandığı yataklı vagonla Ankara’ya geçtiler. Heyeti Hicaz ve Türk bayraklarıyla donatılmış istasyonda, Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Bey, Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’in Yaveri Celâl Bey, Başvekil İnönü adına Müsteşarı Kemal Bey, TBMM adına Trabzon Mebusu Hasan Bey tören kıtası ve bando mızıka ile karşıladı. (Karşılama töreni Suudi basınında övgülerle yer aldı.)
ZİYARETLER, YEMEKLER, NUTUKLAR
Emir gelir gelmez Hariciye Vekili’nin verdiği yemeğe katılmış, ardından Çankaya Köşkü’ne giderek Mustafa Kemal’e saygılarını sunmuştu. Mustafa Kemal de akşamüstü Emiri kaldığı İstanbul Palas’ta ziyaret etmişti. Bu ziyaret protokol kurallarını çiğnemek anlamına geliyordu. Emir Faysal ertesi gün İş Bankası ve Ziraat Bankası’nı ziyaret etmiş, İş Bankası’nın her dairesini gezmiş, bankanın faaliyet ve mesaisi hakkında kendisine verilen açıklamalarını ilgiyle dinlemiş ardından “böyle bir esere görmeden inanılamaz!” diyerek Türk tarafını mutlu etmişti.
Aynı gün, Başvekil İsmet Paşa tarafından Karpiç Lokantası’nda bir öğle ziyafetine katılan Emir Faysal, gece de TBMM Reisi Kâzım Paşa tarafından verilen bir akşam yemeğine katılmıştı. Yemekte Kazım Paşa “Necd taraflarında, dürüst ve metin bir hayat yaşadıklarını bildiğimiz Beni Sa’ud’un, sonradan Hicaz’a şamil müstakil bir Arap Devleti teşkil etmeleri ve bu güzel vaziyeti kuvvetli bir hükümetle idare ve idamede bariz bir iktidar göstermeleri, işte bilhassa bundan dolayı memnuniyetimizi mucip olmuştur. İlk günlerden beri bu hükümetle maalmemnuniye temas ve münasebete geçtik ve işte şimdi Melik Abdülaziz Hazretleri’nin mahdumlarının şahsında, bu müstakil ve haysiyetli devletin asil bir mümessilini selamlamakla saadet duyuyoruz. Hicaz, Necd ve Havalisi Devleti’nde kuvvetli hükümet esasının pek iyi bilindiğine ve orada sıkı bir adalet gayesi ile kudretli bir disiplin kaidesinin vaziyete hakim olduğuna memnuniyetle muttali bulunuyoruz. Geriye asrın ilim ve irfanı ile cihazlanmak kalır ki, dünyayı dikkatle ve yakından görerek buna kanaat getirmek ve kanaat hasıl edince de sıralı, düzgün bir çalışma ile onu az zamanda sağlamak daima mümkündür” diye devam eden bir nutuk atmıştı.
YUNUS NADİ’NİN COŞKULU YAZISI
13 Haziran günü, Balgat sırtlarında Eskişehir’den gelen uçaklar eşliğinde bir alayın düzenlediği manevraları izleyen Emir Faysal, süvari zabitlerine katılarak engelli atlamalar yapmıştı. 14 Haziran 1932 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, rejimin sözcülerinden Yunus Nadi bu ziyaretin yarattığı coşkuyla şunları yazmıştı: “Biz, imparatorluğun zaruri tasfiyesini idrak ve tespit eden Millî Misakımızdaki esasa bağlandığımızı açıklık ve kesinlikle ilan ettik: 1. Türkiye’nin istiklâli, 2. Türkiye’den ayrılan Müslüman memleketlerin istiklâli. İmparatorluğun tasfiyesini kabul eden Türkler, kendi istiklâllerinin yanı başında, İmparatorluktan ayrılan dünkü kardeş insanların dahi kendi sınırları içinde kendi istiklâl haklarına sâhip birer mevcudiyet hâlinde tebarüz etmelerini istediler. Biz hiçbir muahedede İmparatorluktan ayrılan hiçbir milletin herhangi bir esaret altında kalabilmesi ihtimâlini kabul etmedik. Adı değişmiş bir istilâ demek olan Manda, bizim andlaşmalarımızda yer bulmamıştır. Biz İmparatorluktan ayrılan Müslüman milletlerin müstakil bir hayata kavuşmalarını esas tuttuk. İlk günlerden beri bu Hükûmetle maalmemnuniye temas ve münasebete geçtik ve işte şimdi, Melîk Abdülaziz Hazretleri’nin mahdumlarının şahsında, bu müstakil ve haysiyetli Devletin asîl bir mümessilini selâmlamakla saadet duyuyoruz. (…) Millî hissiyâtın tekâmülüne hürmetimiz öyledir ki, şimdi muhtelif mıntıka ve sınırlarda bir nevi’ müteferrik hayat yaşayan Arapların aralarında müttehid ve fakat dâimâ millî istiklâl esâsına dayanan bir câmiaya doğru terakki etmelerini bile bizce yalnız hoş sayılacak değil, hattâ arzuya pek layık görülecek bir gaye olarak ilânda tereddüde mahâl görmeyiz.”
Emir Faysal, 14 Haziran gününü İsmetpaşa Kız Enstitüsü, Milli Müdafaa Vekaleti’ni, Erkan-ı Harbiye’yi, Halkevini gezerek geçirdi. 15 Haziran tarihli Milliyet Gazetesi’nde gazetenin sahibi Siirt Mebusu Mahmut Bey, Emir Faysal’ın “öyle bir muhitte bulunuyorum ki, kendimi asla yabancı saymıyorum (…) Allah sizden razı olsun. Çalışmak, medeniyet kafilesine iltihak etmek isteyen şark milletlerine yol açtınız, güzel örnekler verdiniz” dediğini aktardı.
EMİR’İN TÜRKÇESİ NEREDEN GELİYOR?
15 Haziran günü, Emir Faysal ve yanındakiler Kırıkkale’deki silah atölyelerini gezdikten sonra trenle İstanbul’a döndüler. İstanbul’da yine devlet töreni ile karşılanan heyet yine Pera Palas’a yerleşti. 16 Haziran’ı şehir turları ve kendisini ziyarete gelenleri ağırlamakla geçiren Emir, 17 Haziran sabahı gazetecilere bir mülakat verdi. Mülakatta zaman zaman akıcı bir İstanbul Türkçesi ile konuşması gazetecileri şaşırtmıştı. Bunda şaşıracak bir şey yoktu çünkü Emir’in dedesi Muhammed es-Sanayan, Osmanlı ordusunun bir mensubuydu ve savaşta ölmüştü. Faysal’ın yaverliğini ve tercümanlığını yapan Binbaşı Halid Bey de Çanakkale gazilerindendi. İşin ilginç yanı, gazeteciler Emir’e şeriatle ilgili sorular sormuşlar, Emir ülkesinin şeriatle yönetildiğini açıklamış ama gazeteciler bunu haberleştirmeye bile gerek duymamışlardı.
Emir Faysal mülakatta “Ankara’da gördüğüm hüsnü kabulden pek ziyade mütehassis oldum. Memleketinizin her tarafında gördüğüm terakki-i asarı beni pek ziyade alakadar etti. Ankara’daki bazı müesseseleri ziyaretlerim esnasında dikkatimi ve takdirimi celbeden şey, bu müesseslerin kâmilen Türkler tarafından idare edilmekte olmasıdır. Bu hal Şarklıların Avrupalılardan geri olmadıklarını ispat eden bir keyfiyettir. Aynı vaziyeti Türkiye’de umumi hayatın her safhasında müşahede ettik. Mekteplerinizde, fabrika ve demiryollarınızda bu intiba göze çarpmaktadır.Türkiye ve Hicaz yekdiğerinden ayrılalı ondört sene oluyor. Bu gördüğümüz eserler ancak sekiz-on senelik bir faaliyetin mahsulüdür. Bu itibarla yapılan işler bir kat daha takdire şayandır” dedi.
(Kralın danışmanı Halid El Hakim, ABD’nin petrolden sorumlu bakanı ve Kral Abdulaziz, 1934)
“UZAT ELİNİ ÖPEYİM MUSTAFA KEMAL!”
Öğleden sonrayı Büyükada turu, müze ve cami ziyaretleriyle geçiren Emir Faysal ve maiyetine politik bir destek de Suudiye Krallığı’nın Harbiye Nazırı Cemal Paşa’nın Adana’da çıkan Türk Sözü gazetesinin Beyrut muhabirine söylediği şu sözlerle verildi: “Hilafet hakkındaki fikrim tamamen Kral İbn-i Suud Hazretlerinin fikrinden ibarettir. Bugün Hilafet meselesi mevzuubahis olamaz. Çünkü halifenin kuvvetli olması lazımdır. Müslümanlar ecnebi istilası altındaki bir halifeye arz-ı biat edemezler. Hilafete namzet olduklarını vaazedenlerin hemen hepsi ecnebi devletlerin idare ve tesirleri altındadır. Müstakil Müslümanlara gelince; gerek Türkiye, İran ve gerekse Afganistan bu hususla katiyen alakadar olmamaktadırlar. Kral İbn-i Suud Hazretleri ise Kral Hüseyin’in ilan ettiği hilafetin akıbetini daima bir ders-i ibret olarak telakki etmektedir. Binaenaleyh hilafet, olduğu gibi mülga kalacaktır ki ben de bu fikir taraftarıyım. Eski mutaassıp, cahil softa ordularının ilgası Türkiye’nin İslamiyet’e yaptığı en büyük hizmetlerden birisidir. Bu softa güruhu daima ihtilâl ve istila ordularının öncüsü olmuştur. Yepyeni bir medeniyete girerken Türkiye’nin bu irtica unsurlarını imha etmesi gayet tabii idi. Hilafetin ilgasını haber aldığı gün İbn-i Suud Hazretleri’nin yanında idim. Büyük bir sevinçle yüzünü Ankara’ya doğru çevirerek: -Uzat elini öpeyim Mustafa Kemal... diye bağırmıştı. İşte bu günden itibaren, yani dergahların, tekkelerin bu hurafat ocaklarının ilgasından beri Gazi Hazretleri, Vahabiler nazarında mukaddes bir şahsiyet olarak yaşamaktadır. Kral İbn-i Suud Hazretleri Türkiye’nin inkılâbını candan alkışlamaktadır. Hilafetin ilgasını büyük bir memnuniyetle karşılamıştır. Bugün bu manasız müessesenin yıkılmasıyla Hicaz ve Necit’te Türkiye’ye daha sağlam bir muhabbet yönelmiştir.”
‘MİLLİ İMALAT’ SİLAH HEDİYESİ
İşte böylesi olumlu bir havada geçen ziyaret, 23 Haziran Perşembe günü sonlandı. Emir ve maiyeti Çankaya motoru ile açıkta bekleyen Palestine Vapuru’na bindi. Vapur Batum’a gidiyordu. Heyet Batum’dan Tahran’a geçti. Orada üç gün kaldıktan sonra Bağdat’ı ziyaret etti ve ülkesine döndü. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ziyaretin ardından, Suud kralına hediye olarak Yüzbaşı Celâl Bey ve silah fabrikası ustalarından Nuri Efendi ile ‘milli imalat’ tüfekler gönderdi.
Hicaz ve Necid Krallığı, 22 Eylül 1932’den itibaren Suudi Arabistan Krallığı (Türkiye’de kısaca Suudiye Krallığı diye anılacaktı) adını aldığında Melik Abdülaziz’i ilk kutlayanlardan biri yine Mustafa Kemal oldu. Bağdat Elçisi Tahir Lütfi’nin, Hariciye Vekaleti’ne gönderdiği 23 Nisan 1933 tarihli bir yazıya göre de, Abdülaziz, Mekke’de bayramın ilk günü memleket ricali ile hac maksadıyla gelmiş sair Müslüman büyüklerin davetli bulunduğu bir ziyafette “Benim hilafet iddiasında bulunduğumu söyleyenler vardır. Halbuki ben şimdiye kadar böyle bir iddiada bulunmadım ve hilafet için bir teşebbüsüm de olmamıştır. Zira bilirim ki halife, dünyanın şark ve garbinde bulunan bütün Müslümanların her ferdine evamir-i diniyeyi tatbik ettirmekle mükelleftir. Acaba bütün dünya Müslümanları hakkında bu vazifeyi icra edecek bir kimse var mıdır? Bu vazife Hulefa-yı Raşidin zamanında kabil-i icra idi. Fakat bugün tamamen gayri mümkündür” demişti. Bu rapor da Ankara’nın içini rahatlatmış olmalı ki, Suudiye Krallığı’nın uçuş eğitimi görmek üzere 10 öğrenciyi Ankara’ya göndermek istemesine, 24 Nisan 1933 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla onay verildi.
TAPU ANLAŞMAZLIKLARININ HALLİ
Kral Abdülaziz, Türkiye Cumhuriyeti’nin onuncu kuruluş yıldönümü münasebetiyle 29 Ekim 1933’te Mustafa Kemal’e bir telgraf gönderdi. 1934 yılında Kızıldeniz sahilinde, Hicaz ve Yemen arasında kalan Asir Vilayeti’nin kime ait olduğu konusundan çıkan Hicaz-Yemen Savaşı sırasında, Türkiye’nin tarafları uzlaştırmaya çalışan tavrı üzerine, Suudiye Krallığı, 1914’ten beri devam eden bazı tapu anlaşmazlıklarını Osmanlı-Türk tarafı lehine çözmeye razı oldu.
1935 yılı ortalarında veliaht Emir Suud’un Avrupa seyahati kapsamında, Türkiye’ye geleceği bildirilmişse de, bu ziyaret “zaman darlığı ve buhran” nedeniyle iptal edildi. 1936’da Sancak (daha sonraki adıyla Hatay) krizi patlak verdiğinde, Arap ülkeleri açık ya da örtük Türkiye’nin yanında yer alırken, Cidde’deki İngiliz Konsolosu’nun aktardığına göre Suudi Arabistan durumdan hoşnut olmamış ama Türkiye ilişkilerini bozmamak için sessiz kalmayı seçmişti.
Atatürk döneminden sonraki ilişkiler ayrı bir yazı konusu. Görüldüğü gibi, bugün çoğu kişinin sandığının aksine, Atatürk döneminde, Suudilerle ilişkiler samimi değil ama gayet barışçıl ve dostane idi. Taraflar birbirinin işine karışmamış, rejimlerini birbirine empoze etmeye kalkmamıştı. 1938 sonrasında Türkiye-Suudi ilişkileri zaman zaman soğudu, zaman zaman sıcaklaştı ama hiç bir zaman bugünkü gibi şizofrenik bir hal almadı…
Özet Kaynakça: Fahir Armaoğlu, “Hilafetin Dış Cephesi”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C.XIV, Temmuz 1998, S.41, s. 347-358, Oral Sander, Derleyen: Melek Fırat, İmge Kitabevi, 1998,. C. Fethi Tevetoğlu, “Bugünkü Türk-Suudi Dostluğuna İlk Adım: Gazi Mustafa Kemal–Faysal Bin Abdülaziz Görüşmesi (1932)”, Studies on Turkish-Arab Relations, Annual, 1986, s. 291-309, Muhittin Ataman, “Türkiye-Suudi Arabistan İlişkileri: Temkinli İlişkilerden Çok Taraflı Birlikteliğe”, Ortadoğu Analiz, Eylül, 2009, C.I, S.9, s.72-81, Türk-Arap İlişkileri İncelemeleri Danışma Toplantısı (İstanbul,9-12 Kasım 1985) Bildirileri, Türk-Arap İlişkileri İncelemeleri Vakfı Yayınları, 1985, Mustafa Bostancı, “Suudi Arabistan Devleti’nin Kuruluşu ve Türkiye-Suudi Arabistan İlişkileri (1926-1990)”, Gazi Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde kabul edilmiş doktora tezi, 2013.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2024
9.09.2024
17.11.2022
6.11.2022
7.06.2019
26.12.2017
21.03.2016
13.03.2016
6.02.2016
28.02.2016