Banu Güven
Bütün bir hafta medyanın düştüğü hali konuşarak ve olanlara hayret ederek geçti. Tamam, iktidar güdümlü gazetecilik yeni değil. Medyanın neredeyse tümü iktidarın kontrolünde, yandaş patronların elinde olduğu da sır değil. İktidar ifade ve basın özgürlüğünü savunan, bu uğurda işlerini hakkıyla yapanların tepesine çökmeye devam etmekte. "Ben ne dersem o olur" diyerek, kanalları kapatarak, gazetecileri cezaevine atarak, en hafifinden hedef göstererek.
Son 10 yıldır ortalık toz duman. Medya kuruluşları tabiri caizse kılıçtan geçirildi. Bu 10 yıl boyunca bir şekilde ana akımda kalabilenler ya da hatta terfi edebilenler de oldu. Kiminin hiçbir açıklama yapma ihtiyacı yok, saltanatının zevkini sürmekte. Kimi de içten içe duyduğu rahatsızlığı bastırma ihtiyacında. "Burası özel bir kanal, kendine göre tercihleri var" demenin, hiçbir şey dememekten, gerçeği sessizce kabullenmekten de kötü olduğunu göremeyecek kadar.
Kendini otorite bellemiş ekran yüzleri de Saray’dan Bonus toplama yarışında; "terör" kartını kullanıyorlar. "Terör örgütüyle araya mesafe koymayanları, kanlı eylemleri kına(ya)mayanları Habertürk ekranlarına kabul etmiyoruz" derken gerçeklerin üstü örtülüyor. Programlarda gıyabında konuşulan HDP mecliste 6 milyon seçmenin oyuyla oturuyor. Parti saldırıları da kınıyor. Bir örnek 14 Mayıs 2020’den. HDP açıklaması, "Van’ın Özalp ilçesinde, Vefa Destek Grubu'ndan iki kişinin hayatını yitirmesiyle sonuçlanan saldırıyı en sert biçimde kınıyoruz" diyor.
Bir başka örnek 8 Nisan 2020’den: "Diyarbakır’ın Kulp ilçesine bağlı Güleç Mahallesi kırsalındaki ormanda ağaç kesmeye gidenlerin aracının geçişi sırasında meydana gelen patlamada beş yurttaşın yaşamını yitirdiğini üzüntü ile öğrenmiş bulunmaktayız. Yurttaşların hayatını kaybetmesine neden olan olayı kınıyoruz. Yaşamını yitirenlere Allah'tan rahmet, ailelerine ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz. " Bunlar görmezden geliniyor, görülsün de istenmiyor. Merkeziyetçi, antidemokratik başkanlık sistemine karşı olan HDP, AKP’ye çoğunluğu kaybettirdiği 2015 seçiminden bu yana siyaseten tehdit olarak görülüyor ve bitirilmek isteniyor. İşin özeti bu.
Aslında bu işler 2000’lerin sonundan beri böyle. İktidar yavaş yavaş başlı başına bir yayın kurulu oldu. İlk başta özel kanallarda AKP’nin grup toplantısı, yani Erdoğan’ın konuşması baştan sona yayınlansın diye baskı vardı. Diğer grup toplantılarının tümünün yayınlanmaması istenirdi. O dönem Demokratik Toplum Partisi DTP vardı mecliste. Onun grup toplantıları çoğunlukla yayınlanmazdı. Bazen 3 dakika gir-çık yapılırdı, o kadar. Hatta bir keresinde kamu yayın kuruluşu olan TRT’nin TBMM TV'si bile DTP grup yayınını kesmişti. Erdoğan’ın mitinglerde halkı Kürtçe selamladığı bir dönemde, parti genel başkanı Ahmet Türk grup toplantısında kürsüden Kürtçe konuştu diye. Dünya Anadil Günü’ydü.
2011 genel seçimlerine gelindiğinde iktidarın baskısıyla benimsenen "tercihler" çoğaldı. Başbakanlık ofisinde elinde kronometresi olan bir "memur" vardı. Kanallara "Biz iktidarız, tartışma programlarında en çok biz konuşacağız" diyordu. "CHP’li konuğa neden eşit süre veriyorsunuz" diye hesap soruyordu. O seçimde Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku’nun desteklediği bağımsız adaylara gelince…
O dönem bazıları ekrana çıkabiliyor, bazıları çıkamıyordu. Yani dışarıdan bakınca sanki tam bir ambargo yokmuş gibi görünüyordu, ama Ertuğrul Kürkçü’nün, Sırrı Süreyya Önder’in çıktığı ekrana Leyla Zana çıkarılmadı işte. Sonradan öğrendik ki, bazı isimler o dönem kanalda toptan yasaklanmıştı. Bu durum çözüm sürecinde bile değişmedi, bugün de tam ambargoya dönüştü. Arada bir sanki büyük bir lütuf gibi ekrana çıkarılanlar ise, memleketin binbir sorununa dair konuşacakken, hep uzaklaşmak istedikleri o "terör" köşesine itildiler.
Hiçbir analize, neden-sonuç ilişkisine dokunmadan, tamamen iktidarın ve diğer partilerin de benimsediği dille konuşmaları, toplumsal gerçekleri yadsımaları, adeta suçlu olmadıklarını ispat etmeleri istendi. AKP medyasında kadrolu olmayan, "Ben yandaş değilim" diyen, ama sistem dışı kalmayı göze alamayanların da farklı davranmadığını gördük. Bir parti böyle böyle ekrandan kesildi.
Bu yazıyı yazarken CNN Türk ekranında biri AKP’li, biri MHP’li toplam 4 kişi "HDP'liler neden yürüdü? Yürüyüşün hedef ve planları neydi" sorularının cevabını veriyordu.
Banu Güven
© Deutsche Welle Türkçe
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.05.2024
29.03.2024
8.02.2024
29.01.2024
18.01.2024
9.01.2024
9.08.2021
2.08.2021
5.07.2021
10.05.2021