Cemil ERTEM
Tam şimdilerde, tıpkı 2008 krizini takip eden günlerde olduğu gibi, ekonomide ‘işler’ kötüye gidecek kampanyası başlatıldı. Türkiye ekonomisinin gelir dağılımı, teknoloji üretimi, Ar-Ge yatırımları ve tüm bunlara bağlı genel refah düzeyi ve bu refahın adil dağılımı, bölgeler arası refah farkı gibi temel alanlarda daha çok gideceği mesafe olduğunu, bu temel alanlarda hâlâ gelişmiş ülke ortalalamalarının epey altında olduğumuz tabii ki inkar edilemeyecek bir gerçek. Burada sizi rakama boğmama gerek yok, bu verilere herkes ulaşabilir ve karşılaştırabilir. Ancak Türkiye, bütün bu dönemde, bu alanlardaki açığı kapatmak doğrultusunda çok güçlü adımlar attı. Gelir dağılımından başlamak üzere, Ar-Ge, teknoloji üretimi, patent sayısı artışlarında ciddi düzelmeleri de gözlemliyoruz. Ama tam da şimdilerde -bakın dikkat edin yukarıda saydığım alanlarda değil- eski IMF reçetelerinin ‘sorun’ başlıkları arasında sayacağımız başta dış borç, cari açık, tasarruf yetersizliği gibi alanlarda yeniden Türkiye kötüye gidiyor kampanyası başlatıldı. ‘Dış borcunuz artıyor dikkat’ bir IMF ön söylemidir, bu uyarıdan hemen sonra kemerler sıkılır, sıkı para politikasına geçilir, faizler yukarı çıkar, ülke dış kaynak bulmak için zorlanır... Yani finans oligarşisi elindeki kaynakları bu yolla daha da kıymetlendirerek, kendisine yetişmeye çalışanlarla arasındaki farkı açar, kendisine gelir aktarır. Ayrıca da bu sahte söylemlerle işine gelmeyen siyasi iktidarı yıpratarak sıkıştırır ve al aşağı etmeye çalışır.
Şu ‘geleneksel’ dış borç arttı, batıyoruz ezberinden başlayalım:
Şimdi şu çok eski bir IMF reçetesi ezberidir; kısa vadeli dış borçları döviz rezervleriyle karşılaştırıp, burada eksiye giden bir durum varsa ‘batıyoruz’ diye bağırılır. İşin aslı şudur; ‘Kısa vadeli dış borç stoku, herhangi bir tarih itibariyle kullanımı gerçekleştirilmiş olan ve bir ekonomide yerleşik kişilerin yerleşik olmayanlara borçlu olduğu; kullanım tarihinden itibaren 1 yıl içinde anapara ve/veya faiz ödemesi/ödemeleri yapılmasını gerektiren cari, şartlı olmayan yükümlülüklerin bakiyesidir.’ Bu tanımda dikkat ediyorsanız iki kelime var. Ekonomi ve yerleşik... Ekonomi kelimesi Merkez Bankası’nca ‘hükümet tarafından idare edilen coğrafi bölge’ olarak tanımlanıyor. Yerleşik ise, bu coğrafi bölgede bir yıldan fazla süre devamlı ve düzenli olarak ikamet ederek, ekonomik faaliyette bulunan gerçek ve tüzel kişileri içeriyor. Dikkat ederseniz pür ekonomi konuşuyoruz. Yani siyasi hiçbir şey yok. Mesela yerleşik kelimesi için milli unsurları kasteden bir tanım olsaydı siyaset de konuşacaktık. O zaman bu tanıma göre, kısa vadeli dış borcun yaklaşık yüzde 85’ini gerçekleştiren özel sektör içinde bir yığın küresel şirket de var. Örneğin bu şirketlerin, ana merkezlerine bir yıl içinde, kullanımını gerçekleştirdikleri mal ve hizmet karşılığı taahhütler de bu borcun içinde. Öte yandan bu borcun içinde bizim ihracatçının aldığı prefinansman ve peşin ödemeler de var.
IMF’nin oltaları...
Yine bu borcun içinde yabancıların döviz hesapları ya da Türk bankalarındaki -yabancıların- TL hesapları da var. Tabii bir de Merkez Bankası’nın borçları meselesi var. Bu da aslında borç değil. Yani genellikle yurt dışında ikamet eden vatandaşlarımızın açtıkları kredi mektuplu döviz hesapları burada gözükür. Bir de muhabir açığı denilen ve yurt dışındaki muhabirlerin açtıkları kısa vadeli krediler buradadır. Tüm bunlar ortadayken... 2013 yılında Türkiye’nin vadesi gelen borçları 157 milyar dolar olacak bunun için bulunacak kaynak da yaklaşık 175 milyar dolar civarı olmalı şeklinde IMF tespiti var. Şimdi IMF bu rakamları ortaya atıp, 175 milyar doları Türkiye bulacak mı diye soruyor. Bu IMF oltasıdır, bu oltaya ‘bizden’ öyle çok atlayan oluyor ki... Yukarıda anlattım burada yerleşik borçlu uluslararası şirketler de var. İsterlerse bulmasınlar bu kaynağı... Üstelik uluslararası yatırım pozisyonumuz bizim küresel tasarrufları artan oranda uzun vadeli kullanmaya başladığımızı gösteriyor.
Rezerv ve dış borç meselesi
Bir de bu dış borçları merkez bankası rezervlerine oranlayıp akıl yürütenler var. Bunlar artık 19. yüzyılda falan kaldı. Bugün merkez bankalarının rezerv biriktirmesi -fazla rezervi olması- bir prestij değildir. Ya fazla verip zorunlu olarak rezerv biriktirirsiniz ya da dış borç servisi ve ithalat yapamayacak duruma gelmemek için bir gözünüz rezervlerde olur. Paçalarından döviz akan, yatırım çeken bir ülke niye merkez bankasının rezervlerine baksın.
Kaldı ki, TCMB’nin de benimsediği ‘yeni yaklaşıma’ göre, 2012 son çeyrek itibariyle, rezervler alt sınırın 24 puan üstündedir. Bu yeterlilik oranı, ani para ve sermaye çıkışlarında ödemeler dengesi üzerinde baskı oluşturacak ağırlıklar üzerinden hesaplanmaktadır. Burada; yüzde 30 Kısa Vadeli Dış Borç, yüzde 10 Diğer Portföy Yükümlülükleri, yüzde 5 Geniş Para Arzı, yüzde 5(M2) ve yüzde 5 ihracattır. Bu formüle göre, yüzde 100 ve 150 arasında tutulan rezerv yeterlidir. “2012 Aralık ayında yeni gösterge ve seçilen göstergelerin GSYİH’ye oranı; KVDB için yüzde 18.54, üç aylık ithalat için yüzde 7.66, M2’nin yüzde yirmisini sağlayan seviye için yüzde 10.70 olarak gerçekleşmiştir. (...) 2012 yılı son çeyrek itibariyle ülkemiz rezerv seviyesinin yeterli düzeyde olduğu görülmektedir.” (TCMB, Ödemeler Dengesi Raporu-2012,4) çürütürüz bunları...
Ekonomi insan odaklı olmalı
Öte yandan Merkez Bankası Uluslararası Yatırım Pozisyonu rakamlarını yayınlıyor. Burada ‘yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, (Mart 2013) yurt dışında yerleşiklerin yurt içinde doğrudan yatırımlarının 185.2 milyar ABD Doları olduğunu görüyoruz. Bakın bu ‘yükümlülük’ olarak geçiyor ama Türkiye’ye sermaye akışının olduğunu ve bizim uzun vadeli küresel tasarrufları kullandığımızı gösteriyor.
Sonuç: Türkiye ekonomisini, beşeri sermayenin gelişimi, teknoloji üretimi, Ar-Ge yatırımları trendi, bölgesel gelişmişlik farkları ve gelir dağılımı gibi insan odaklı verilerle tartışalım, finans oligarşisinin IMF kaynaklı ezberleri ile tartışırsanız çuvallarsınız, çürütürüz bunları...
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları



















































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2018
24.10.2018
18.10.2018
17.10.2018
25.09.2018
21.09.2018
18.09.2018
11.09.2018