Cengiz AKTAR
Günümüz muktedirlerinin yegâne meşruiyet kaynağının seçim olduğunu artık hatmettik. Onların ne semavî ne dünyevî başka bir meşruiyet kaynakları yoktur. Tanrıların yeryüzündeki yansıması değildirler artık, dinî bir sıfatları yoktur; soy soptan gelen bir hanedana da dayandıramazlar iktidarlarını. Kıbleleri sandık, amentüleri azamî katılım ve azamî oydur.
Buraların muktediri Erdoğan’ın da muradı benzerleri Putin, Maduro, Aliyev vs. gibi önündeki seçimlerden muzaffer çıkmaktır. Ve bu amaçla içeride ve dışarıda istisnasız her hukukdışılığı ve her savaşı göze almaktır.
Erdoğan’ı diğerlerine oranla nisbeten kırılgan kılan “bonus” yıllardır inşa ettiği “Yeni Türkiye’dir. Bu oluşum adına içeride ve dışarıda sayısız hukukdışı ve usulsüz icraat yapıldı. Bunlar Türkiye’deki seçimlere başka bir anlam atfediyor: Hiçbir durumda hiçbir seçimi kaybetmeme koşulu!
Ocak ayında “Yine seçimden medet ummak” başlıklı bir Ahval yazısında şunu öne sürmüştüm:
“AKP seçimle geldi, rejim seçimle gitmeyecek. Giderse başta muktedir olmak üzere tüm yetkililer Yüce Divanlık olur, bu kadar net. Üstelik Suriye içsavaşındaki rolleri nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi yargısı her zaman diri bir ihtimal olarak tepelerinde duracaktır.”
Böylesi bir ortamda seçimi kesinkes kazanmak amacıyla yapılan hazırlıkları bir kez daha hatırlayalım:
-
Seçim tamamen rejimin kontrolünde olan YSK tasarrufunda olacak;
Seçim Kanunu’nda yapılacak ameliyatla seçim bölgeleri muktedirin lehine değişecek;
-
Siyasî Partiler Kanunu’nda yapılan ameliyatla partilerin denetimi rejimin kontrolündeki YSK’ya geçecek; bu, partilerin tepesinde Demokles’in kılıcı demek;
-
Sandık güvenliği, yapılan birçok ameliyatla muhalefet için sandık güvensizliği hâline dönüştürüldü;
-
55 milyon seçmene 500 milyon zarf her türlü hileye cevaz verecek;
-
Mühürsüz oylar da sayılacak;
-
Seçimler büyük olasılıkla OHAL ortamında cereyan edecek;
%10’luk baraj kalacak;
-
Seçim kampanyasında bütün basın organları son seçimlerde olduğu gibi rejim lehine işleyecek;
-
Doğan grubunun satılmasıyla orada kalmış olan tek tük çatlak ses de susturulacak, medyanın neredeyse tamamı rejime çalışacak;
-
İnaye, ihale, fetva, savaş, hamaset, hakaret, dünyaya verilen ayarlar, her şey seçime odaklı olmaya devam edecek;
-
İttifak Kanunu ile MHP oyları tahkim edilecek;
-
HDP’nin seçime girmemesi için her yol denenecek;
Türkiye’de hiçbir zaman tam adil ve tam özgür seçim yapılmadı. Ancak seçimlerin kat’iyen adil ve özgür olmadığı 16 Nisan 2017 referandumu sonrasında uluslararası zeminde, AGİT’te kayda geçti. Bunun şimdi değişmesi için hiçbir neden yok.
Yine de bütün bu önlem ve hesaplar yetersiz kalırsa daha önceki seçimlerde alenen yapıldığı gibi yaygın hileye, o da yetmedi rejimin gayriresmî kolluk kuvvetlerine başvurulabilir. Tepeden tırnağa silahlı bir halkın kurşun kotasının artırılması hayra alamet değil. İstihbaratı güvenilir olan İyi Parti devamlı bu konuyu işliyor.
Bütün bu organize işlere rağmen yine de seçimlerin kaybedilmesi hissiyatı oluşursa rejim darbe, terör saldırısı, savaş vs. bir bahane üreterek bunları yaptırmaz ve memleketi hâlihazırda olduğu gibi yönetmeye devam eder.
Hâsıl-ı kelâm bu bir seçim değil, seçim gibi görünen seçimsizliktir.
Türkiye’de temsilî demokrasinin fiiliyatta işleyişi hep güdük kaldı. Milletvekili seçimleri çokpartili sisteme geçildiğinden beri temsiliyet ve vekâlet ilkelerinin çok ilkel uygulamalarıyla maluldür.
Had safhada merkeziyetçi zihniyet ve idarî yapının belirlediği siyaset, Seçim Kanunu ile Siyasî Partiler Kanunu’nun da marifetiyle yerel temsiliyeti ezer.
Milletvekili seçimlerinde oyunuzu, yaşadığınız kentin vekil adayına değil ulusal bir partiye verirsiniz, adayın adı ve yüzü yoktur. Adayın da yerelde umumiyetle bir ağırlığı yoktur, genel merkez tarafından atanır.
Bugün bu sakat seçim sistemi bile mumla aranır hâle geldi.
Türkiye 2010 referandumundan sonra, ama alenen 2013’ten itibaren hukuk devleti vasıflarını kaybetmeye başladı. Cumhuriyet, 16 Nisan 2017’de bu hayatî özelliğini hepten yitirdi. Şimdilerde duyduğunuz “hukuk devleti bitti” nidalarına kulak asmayın, o maç çoktan bitti, uzatmalardayız.
Yukarıda tarif edilen seçim sistemi bu hukukdışılığın bir ürünü olduğu kadar payandası da. Muktedir, seçim sistemini tamamen hukukdışı yöntemlerle yeniden dizayn etti. Total iktidarını da yeniden dizayn edilen sistem sayesinde, önündeki üç seçimle kuracak.
Bu dayatmalarla seçime girerek baş edilemez; bunlar seçimsizlik boykot ederek reddedilir.
Kimse çıkıp seçimlerdeki muhalefet adaylarından siyasî alternatif olarak bahsetmesin. HDP ve bir avuç aklı başında CHP’li dışında bunların hiçbiri Türkiye’nin dertlerine deva olamaz.
Böyle kurgulanmış bir seçimi boykot etmenin amacı katılım oranının düşük çıkmasını sağlayarak muktedirin gücü ve meşruiyetini yıpratmak değildir. Böyle bir amacın hiçbir yerde beklenen sonucu vermediği, hiçbir muktedirin seçim boykotundan yıpranmadığı üzerine gereken yazılar yazıldı.
Boykotun amacı tamamen kurmaca seçim sisteminin, yani seçimsizliğin reddiyesidir.
Boykotun amacı muktedirin zihniyet ve icraatında, yegâne seçimin “kendisinin ve tayin ettiklerinin seçileceği seçim” dayatmasının reddiyesidir.
Tüm sivil itaatsizlik eylemlerinde olduğu gibi muktedirce kurulan hileli ve sonucu belli oyunu oynamayı reddetmektir.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi denen hukukî ucubenin seçimini, tamamen işlevsizleştirilmiş yasamanın seçimini ve merkezin tam vesayeti altına alınan yerel yönetimin seçimini reddetmektir.
Boykot tartışması temsilî demokrasi sisteminin içinde değil, temsilî demokrasi iğdiş edildiği ölçüde, o sistemin dışında cereyan etmesi gereken bir tartışmadır.
Ve eğer boykot, içi boşaltılmış ve sadece rejimin meşruiyet kaynağı hâline getirilmiş “seçime” karşı güçlü bir ses olursa bu, tam biat etmiş medyanın boykotu ile birlikte, geniş çaplı sivil itaatsizliğin milâdı olabilir…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.01.2022
18.05.2021
10.05.2021
24.04.2021
24.03.2021
23.02.2021
20.01.2021
12.01.2021
28.12.2020
22.12.2020