Cennet USLU
Hararetli ve hareketli bir referandum sürecini geride bıraktık. Halk oylaması ve sonuçları üzerine çok şey söylendi, yazıldı. Türkiye gibi gündemin koşar adım değiştiği bir ülkede, konu neredeyse eskidi bile. Yine de, 16 Nisan 2017 hükümet sistemi değişikliği referandumu hakkında, not tutmak kabilinden ben de bir kaç şey söyleyeyim.
* AK Parti uzunca bir dönem seçmene demokratik bir anayasa vaadinde bulunmuştu ve hükümet sistemi olarak da başkanlık sistemini arzu ediyordu. Buna karşın AK Parti, MHP’ye bu temel vaadi doğrultusunda demokratik bir başkanlık sistemi önerisi götürmek yerine, “konjonktürel ve tepkisel” ayarlamalarla ve yürütmeyi asıl güç olarak gören düzenlemelerle demokratik bakımdan arızalı bir teklif sunmayı tercih etti.
O kadar ki, teklifte kuvvetler dengesini gözetecek ufak bir iki değişikliği bile MHP önermek durumunda kaldı. MHP’nin daha önceki anayasaya tartışmalarındaki “anti-demokratik” itirazları sadece ilk dört madde vevatandaşlık tanımıyla ilgiliydi. Yani aslında AKP, biz daha demokratik kriterlere uygun bir teklif arzu ediyorduk ama siyasi imkânlar elvermedi diyemez. Yeni AK Parti eski AK Partinin demokratik bir anayasa ve hükümet sistemi vaadini geçersiz kıldı.
* Referandum kampanyasının eşit ve serbest koşullarda gerçekleşmediğine dair yoğun tartışmalar yapıldı.
OHAL altında seçimlere gidilmesi bu itirazlara gerekçe oldu. Gerçekten de “Hayır” kampanyası yürütenlerin toplantıları, videoları, broşürleri OHAL ikliminde ve OHAL yetkileri ile daha kolay sabote edilebildi. “Evet” kampanyası ise devlet imkanlarından ve iktidar olmanın sağladığı üstünlükten fazlaca yararlandı.
Bunlar doğru olmakla birlikte, sonucu belirleyici olduğunu söylemek zor. Zira yüzde 48,6 gibi yüksek bir oranda “Hayır” çıkmış olması, tercihlerin büyük bir kısmının “kampanyanın gücü”ne göre şekillenmediğinin işareti olarak okunabilir.
* Demokrasinin temeli çoğunluk ilkesinden, gövdesi ise sivil-siyasi özgürlüklerden oluşur. Çoğunluk ilkesi belli konularda ortak kararlar alabilmenin ve “bir süreliğine” de olsa çatışmayı bir taraf/tercih lehine sonlandırmanın yöntemlerinden biridir. Çoğunluk ilkesi olmadan demokrasiden bahsedilemez. Çok sayıda insanın ortak karar almasının başka bir yöntemi yoktur.
Dolayısıyla referandum sonuçlarının yüzde 50+1 ile dahi kararı belirleyeceğinin tartışmasız kabul edilmesi gerekir. Oranın düşüklüğü sonuçları geçersiz kılmaz; oranın yüksekliği ise sadece karara desteğin derecesini yansıtır. Böyle bir konuda anlaşmazlığa düşmek, bizzatdemokrasi üzerinde anlaşamamak demektir. Muhalefet bu noktada zaman zaman hatalı bir söyleme başvuruyor.
* Yüzde 50+1 sonucu, hukuki olarak geçerli, demokratik olarak meşrudur. Ancak bu hüküm, seçim güvenliği ve güvenilirliğinin büyük bir titizlikle korunmasızorunluluğunu da şart koşar. Türkiye seçim güvenliği bakımından oldukça iyi bir sisteme ve sicile sahiptir. Tarafların süreci izleme ve denetleme imkanları vardır.
Bununla birlikte YSK son referandumda güvenirliği korumak bakımından kötü bir sınav verdi. Diğer seçimlerde de karşılaşıldığı anlaşılan mühürsüz pusula-zarf problemini etkin şekilde giderecek tedbirler almamış olması, ciddi bir eksiklik. Üstelik mühürsüz pusula-zarf tartışmalarını sonlandırmak bakımından 2010 yılında yasal düzenleme yapılmış. Açık yasa hükmüne rağmen geçerlilik kararı vermesi sorunlu ve tartışmalı bir durum yarattı.
YSK’nın, gelen şikayetler üzerine mühürsüz oylarınsadece geçerli sayılmasına karar vermek yerine, en azından sayım esnasında kaç pusula-zarfın mühürsüz olduğunun tutanakla tespit edilmesini sandık kurullarından istemesi gerekirdi. Bu sayede hangi sandıklarda, kaç oyda ve hangi tercihlerde mühürsüz pusula-zarf olduğunun bilgisine sahip olabilirdik.
Böylece, tespit edilmiş bu pusula-zarflarda YSK filigranıve mührünün olup olmadığı, Evet/Hayır yoğunluğunun genel tercihlere uygun olup olmadığı vb bakımlardan kamuoyu bilgilendirilerek tereddütler giderilmiş ve seçim güvenilirliği güçlendirilmiş olurdu. Seçim güvenliği yetmez; güvenilirlik algısının da güçlü tutulması gerekir.
* Genellikle her seçimin kaybedenleri, sonuçtan hayal kırıklığı yaşayanları seçim sonuçlarına çeşitli gerekçelerle itiraz etme eğilimindedir. Kaybedenler sıklıkla sonucu kabullenmekte zorlanırlar.
Ne var ki, son yıllarda daha ziyade CHP’nin -- üst üste çok seçim kaybetmesinden olsa gerek -- itirazlarıyla karşılaşıyoruz. Seçimler hakkında çok sık ve tekrar tekrar dile getirdiği itirazlarına rağmen, üstelik de ana muhalefet partisi olmasına rağmen, CHP’nin seçimleri izleme ve denetleme konusunda etkili, yaygın ve başarılı bir sistem ve mekanizma kuramamış olması büyük bir başarısızlık olarak kabul edilmelidir.
CHP seçim güvenliğini kendi kurduğu bir sistem ile denetleyebilir; eğer varsa, usulsüzlük veya hile girişimlerini kanıtlara dayalı olarak tespit edebilir. Seçim sistemi, iyi tasarlanmış bir mekanizma ve etkili bir çalışma ile hileleri engelleme veya tespit etmeye imkan vermektedir.
Bunu yapmadan her seçim yenilgisi sonrası “hile”den yakınmak anlamlı değildir. Doğrusunu söylemek gerekirse, bazı amatör-sivil girişimler bile bu konuda CHP’den daha iyi bir performans sergiliyor.
* Ve son değerlendirmem. Referandum öncesinde bazı AK Parti destekçileri, son dönemde demokrasi ve adalet kaybından rahatsız olmalarına rağmen referandumda “Evet” vereceklerini ifade ediyordu. Gerekçe olarak da, “Evet” çıkması halinde iktidarın elinin güçleneceği, böylece Erdoğan’ın partiyi yeniden eski kuruluş felsefesive siyasetine yönelteceği tahminini (aslında umudunu)gösteriyorlardı.
Ben gelişmelerin öyle seyredeceği kanaatinde değilim. Evet, Erdoğan pragmatist bir siyasetçi ve her zaman farklı, beklenmedik hamleler yapabilir. Ne var ki halihazırda taşınıp getirilen siyaset -- bir kısmı koşullar ve gelişmeler tarafından tetiklenmiş olsa da -- diğer kısmı itibariyle bile isteye yapılan tercihler ve kararlar tarafından şekillenmiş bulunuyor. Ayrıca bu tür bir değişiklik için gerek iç gerek dış konjonktür ve koşullar hiç umut vaat etmiyor.
Velhasıl, ne “ daimi beka kaygısı” ve “son büyük kavga”söylemi, ne de olağanüstü yönetim tarz kısa bir süre içinde siyasette sönümlenecek gibi görünüyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.03.2025
10.10.2020
28.09.2020
21.09.2020
24.02.2020
3.01.2017
24.10.2017
16.10.2017
24.09.2017