Esat KORKMAZ
Bir Koşu Devrim
Köktenci görüşler getirmenin yükü öğrenci kökenli devrimcilerin omuzlarına yıkılmıştı. Medyanın öne çıkardığı arkadaşlar yıldız oldu ve gerçekle bağıntısını yitirdi: Öncü olmanın dışında seçeneği, öncü savaş alanı dışında gezineceği yer kalmamıştı. ‘68 Ruhu’nda sistemin doğasına tepki, her bireyde aynı duyguyu uyandırıyordu: Bir Koşu Devrim.
Temel amaç kavgayla saygı uyandırmaya dayanıyordu; ya bizimleydiniz ve biz dünya halklarıyla birlikteydik ya da bizimle değildiniz ve dünya halklarına karşıydınız. Herkes kendi kafa yapısına uygun bir aşk seçer, onu kendine Tanrı yapar ve bir heykel işler gibi işler onu, ona tapar. ‘68 Kuşağı’nın aşkı devrimdi; onu işliyordu. Ne yaptığına inanmak ya da ne yaptığını biliyormuş izlenimi vermek, kısa, kesin ve açık olmak önemliydi; doğru ya da yanlış olmak o kadar önemli değildi. Devrime giden altın yolda yol alınıyordu. ‘68’li, resmi değerler açısından bakıldığında aykırı bir kimlikti: Aykırı olan aykırı şeyleri, aykırı biçimde dile getirir. ‘68’liye göre, söz işin gölgesidir; iş önce gelir. Henüz çılgınlığa,inada,kendini yoketmeye dönüşmemiş kavga sürecinde, tutkuyla sonuna kadar yaşamak, yaşamaktı gerçekten.
‘68 Hareketi, kavgasının bedelini, bir yönüyle canıyla ödemiştir: Can yarası yas demektir; yas gerçektir, acıdır, aktiftir. Yas, yas olarak yaşatılmaya ka1kışılırsa ‘68’liliğin toplum dışı kalmış duygusallığı durumuna gelir. Bu duygusallık, ‘68’liyi geçmişine âşık eder; geçmişine vurgun bir ‘68’lilik nerede olduğuna ya da nereye gideceğine değil, nereden geldiğine bakar. Tersi gerçekleştirilir de ‘68’linin yası güncelleştirilip bireyin/toplumun yüreğine taşınabilirse yas, yas olmaktan ayrılır neyi temsil ettiğini ve neye karşı olduğunu açığa vura anahtar olup çıkar. ‘68’li acılarını, nereye gideceğini belirten bilinç ışıldakları durumuna getirmek zorundadır; çünkü geleceği yoksa nereden geldiğinin bir anlamı kalmaz.
Resmi tarih üzerine düşünmek ‘68’liyi deli ediyordu: Geçmişe dayanılmaz bir öfke duyuyor; sinirini, kesintisiz bir sosyalizm kavgasının ivmesi durumuna getiremezse, kurtuluşu konusunda geleceğe esin oluşturan sesler durumuna evriltemezse kendisini suçlu görüyordu. Bu bağlamda her ‘68’li bir alınyazısı idi; alınyazısına karşı kavgaya girişen ‘68’li önce kendi alınyazısını kendi başkaldırısının göbeğine yerleştirmek durumundaydı. ‘68’liye göre kavganın pratiği ahlak, gizi devrimdi; bu nedenle ‘68’linin kavgası epik bir oyundu; oyununu oynayarak ‘68’li, sistemin çürümesinin kokusunu alıyordu. Kurgusal düşünceden çok duyguya ve sezgiye dayandığından bilimsel bir teorisi yoktu belki ama felsefesi vardı: Başkaldırı.
‘68’linin acelesi vardı; bir an önce devrim yapmalıydı. Önünde çok kimse olduğunu gördüğü için arkasında da çok kimse olduğunu düşünüyordu. Yaşam kısaydı ‘68’li için: Her gün küçük bir yaşamdı; uyanış küçük bir doğum, sabah küçük bir gençlik, akşam küçük bir yaşlılık, uyuma ise küçük bir ölüm.
‘68’li için geçmiş yoktu;her şeyi kendisi var etmişti. ‘68’in gerçekliği de yaşadıkları ya da tanık oldukları şeydi. Yaşadıklarını ve tanık olduklarını aşan, henüz gerçekleşmemiş, gizilgüç durumundaki bir gerçeklik süstü. Düşünce-yaşam bakımından çelişkili bir insandı ‘68’li; o nedenle kavga ederek düşündü, yani garantili.Tarih, geçmişin bilgisidir: Tarihsellik ise geçmişin şimdileştirilmesi. Tarihe bireysel katılım, tarihselliğin, bilincin şimdisinde yoğrulmasına bağlıdır. Bireyin tarihsellik bilinci kendisiyle başlamaz aslında; eğitenlerce başlatılır. Ama ‘68’li eğitenlerce başlatılan bilinci de yıktığı için, tarihsellik bilincini kendisiyle başlattı. O nedenle bir ‘68’li, kendini görmek için geriye doğru taşındığında 1968’de kendi doğumuna tanık olur. Bu nedenle hem kolektif var oluş bilinci iğreti duruyordu, hem de kendi geleceğine yön vermede deneysel veri eksikliği vardı. Daha çok duygusaldı: Duygu ya da duygusallıkla büyük işler başarılamazdı; duygular kolay işlere sürüklüyordu, ‘68’liyi. Duygusallık ve duygusallığın yarattığı sezgiyle, kendini nesnelleştiriyordu ve dışlaştırıyordu. Dünyanın günahlarını ve acılarını üstlenen bir kimlikti; haksız yere ölümü, amaca ulaşmanın araçlarından biriydi. O halkın tesellisiydi; ötesinde varlığı zorbalara hakaretti.
Her ‘68’li, kendi bilincinin içinde yaşamaktan hoşlanırdı. Onun bilinci kavga demekti ve kavganın izini insan soyuna bırakmak gibi bir görev üstlenmişti. Yazgısı, dar alandaki seçeneklere bağlıydı; ‘71’in sonunda kendi sınırına çekildiğinde bunun acısını derinden hissetti. Hiçbir bilinç, kendi uzanımının ötesine geçebilecek biçimde bilgi üretemez; kendi sınırlarını ya da kendi olanaklarını aşan bilinç, gerçeklikte karşılığı olmayan kurgular üretmek zorunda kalır; öncü savaş tasarımları bu türden üretimlerdir. Sağlıklı bilinç oluşamadığı için ‘68’li, olağanüstü ile akrabadır; gerçeklik ile gerçekdışılık arasındaki ayrım yer yer siliktir. O nedenle düşlerini bile gerçekdışılıktan türetmeye çalışır. Bütün bunlara karşın ‘68 Hareketi’nin kimi temel doğruları bugün de doğrudur; politik felsefenin temel sorunu, ortak düşmanın tanımlanması konusunda körlüğün kol gezdiği günümüz koşullarında daha bir yakıcıdır.Anti-kapitalist, anti-emperyalist zeminde, yaşamımızın her alanını özelleştiren, her etkinliğimizi ve değerimizi metaya dönüştüren her türlü güce karşı savaş; halkın olanı ya da olması gerekeni köktenci bir biçimde yeniden ele geçir, diye haykıran ‘68’liyi anlamak gerekir. Çünkü dün de dünya satılık değildi, bugün de satılık değil.
Ah Kızıldere
Kaçışın amaçlarından biri Deniz’leri kurtarmaktı: THKP-C önderliği de Deniz’lerin kurtarılmasını önde gelen bir görev olarak saptamıştı. Bu gerçekleştirilebilirse THKO ve THKP-C yandaşları önemli bir moral kaynağına kavuşacaktı; ötesinde, kamuoyunda büyük tepkiler uyandıran idam kararları boşa çıkartılacak, darbe yönetimi prestij kaybına uğratılacaktı. Deniz’ler cellatların elinden kurtarılmalıydı: Bu devrimcilik, dostluk ve arkadaşlık borcuydu.
Mart 1972’de, gece saat 19.30’da Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ertuğrul Kürkçü, Hüdai Arıkan ve Ertan Saruhan, yöredeki bir tanıdıkları aracılığıyla Ünye’de İngiliz teknisyenlerinin kaldığı apartmana keşif yapmaya gittiler; evin önünde görevlilere ait aracı görünce o gece İngilizleri kaçırmayı düşündülerse de çevre kalabalık olduğundan vazgeçtiler.
26 Mart 1972’de, sabaha karşı devlet güçleri Ankara’dan elde ettiği bilgileri değerlendirerek Ünye’deki bağlantı noktalarını ele geçirmek ve THKP-C ile THKO üyelerini yakalamak üzere Fatsa’yı ablukaya aldı. Gelişmeler karşısında grup iki seçenekle karşı karşıya kaldı: Ya İngiliz görevlileri kaçırarak ve arkadaşları Sinan Kazım Özüdoğru, Sabahattin Kurt, Saffet Alp ve Ömer Ayna’nın bulunduğu Kızıldere köyüne ulaşacaktı ya da doğrudan kendi başlarına arkadaşlarıyla buluşmanın çaresine bakacaktı. Tartışmalar sonunda birinci seçenek ağırlık kazandı.
Eylem gerçekleştirildi; üç İngiliz görevli kaçırıldı; geride kalanlar bağlanarak etkisiz duruma getirildi: Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ertuğrul Kürkçü, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy ve Nihat Yılmaz, Kızıldere köyüne doğru İngilizlerin aracıyla yola çıktı. Köye tırmanan toprak yolun başında Ertan Saruhan ve Nihat Yılmaz’dan ayrılan grup, arkadaşlarıyla buluşmak üzere giderken Ertan Saruhan ve Nihat Yılmaz, arabayı uzak bir yerde terkederek Ankara ya da İstanbul’a gitmekle görevlendirildiler.
27 Mart 1972’de, sabaha karşı gün ağarırken köyün ağıllarına ulaşan grup, görünmemek üzere ağıllarda sabahladı. 27 Mart 1972 gecesi, arkadaşlarının kalmakta olduğu köy muhtarının evine ulaştılar. 29 Mart 1972’de, Bağlantı elemanı yakalandı ve köy güvenlik güçlerince saptandı; keşif uçakları aracın tekerlek izlerini belirlemişti; Niksar ilçesi girişinde terkedilen araç bulundu; Kızıldere’ye dönme kararı alan Ertan Saruhan ve Nihat Yılmaz, çevre köylerden ekmek alırken kuşku uyandırdı. 30 Mart 1972’de, sabah 05.00’de bilgi edinmek üzere köy muhtarının evine gelen jandarmalar, arananların evde kaldığını muhtardan öğrendiler. Evin ve köyün sarılması üzerine THKP-C üyeleri Mahir Çayan, Ertuğrul Kürkçü, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ertan Saruhan, Saffet Alp, Sabahattin Kurt, Nihat Yılmaz ve Ahmet Atasoy ile THKO üyeleri Cihan Alptekin ve Ömer Ayna, ateş açılması durumunda ültimatomda belirtildiği üzere İngilizleri öldürerek sonuna kadar çarpışmayı kararlaştırdılar. Yığınak yaptılar; mazgallar açarak çevreyi gözlemeye başladılar: Saat 14.00 sıralarında güvenlik güçleri İngilizlerin gösterilmesini istedi; İngilizleri gösterip konuşturdular. Daha sonra çatışma çıktı. Ertuğrul Kürkçü dışındakiler öldürüldü; ertesi gün de o yakalandı.
Yazarlar
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.02.2016
28.11.2016
23.11.2016
16.11.2016
12.11.2016
4.01.2016
1.01.2016
12.08.2016
4.02.2016
29.07.2016