Etyen MAHÇUPYAN
Modern dünyanın meşruiyet zemini olarak kullandığı liberal siyasi anlayış saklı ve sakat bir ön kabul üzerinde inşa edilmiştir. Buna göre ‘evrensel hukuk’ adı verilen tüm insanlığın birikiminden süzülerek gelmiş ve bu insanlık birikiminin ideolojik tortusu karşısında tarafsız durabilen bir hukuk mevcuttur. Demokrasi bu hukuka muhtaçtır ve ancak sırtını bu hukuka dayarsa işleyebilir. Çünkü farklılıkların siyasi partiler yoluyla karşı karşıya geldiği, birinin kazanarak iktidara oturduğu ve bu iktidarı suiistimal etme fırsatını üretebileceği bir mücadelede hakeme ihtiyaç vardır. ‘Kuvvetler ayrılığı’ ilkesinin bunu sağladığı düşünülür… Yargı bağımsız olduğu sürece demokrasinin işlemesi de garanti altına alınır. Öte yandan yargının iktidar üretebilmesi ise, ‘evrensel hukukun’ geçerliliği sayesinde engellenecektir. Bu durumda yargının tarafsız olacağı ve doğru bir hakemlik yapacağı varsayılır. Bu yaklaşıma kapılanların bir kısmı zaman içinde kendi kabullerine ‘gerçeklik’ payesi vermeye meyletmiş, sadece devletin değil, siyasetin de alanının olabildiğince daraltılmasını teşvik etmişlerdir.
Oysa her hukuk sistemi belirli bir siyaset güzergahından geçerek oluşur ve daima belirli bir ideolojik ve zihni anlayışı temsil eder. Aralarında daha iyisi veya kötüsünün olduğu söylenebilir ama bunu demek için de bir ideolojik ve zihni bakışınızın olması gerekir. Özgürlüklerin yaygınlığı ve derinliği, çoğulculuğun ne derece mümkün olduğu gibi kriterler bazı hukuk sistemlerinin daha ‘iyi’ olduğunu söylüyorsa, bu bizim o kriterleri ‘iyi’ olarak algılamamızdan bağımsız değildir. Bu ‘iyiyi’ ise hukuk değil, siyasi kültür üretir. Dolayısıyla her toplumda her an hukuk gizli veya açık bir ideolojik iktidarın yüzüdür. Toplumsal dengeler değiştiğinde güç kazanan aktörler hukuku da değiştirirler. Yeni hukukun daha ‘iyi’ ya da ‘kötü’ olduğunu söylemek ise, söz konusu görüş ne denli yaygın ve kanıksanmış olursa olsun, ancak öznel bir kanaati ifade eder. Hukuk her zaman siyasetin uzantısıdır ve gerçekte siyasete muhtaçtır. Demokrasiyi kuracak olan da hukuk değil, siyasettir… Eğer demokrasiniz varsa hukukunuz da ona uygun olur. Aksi halde hukuk demokrasinin ayak bağına da dönüşebilir ve o zaman demokrasi mücadelesi o hukuku kadük eder…
Bu perspektife yabancı olanlar için ‘özel okuyucu’ kategorisinden İsmail Yaprak’ın İngiliz felsefeci John Gray’den yaptığı geniş bir alıntı ile devam edelim… “Özgürlükler arasındaki çatışmaların her yerde doğru olan tek bir çözümü olmadığı gibi, her yerde istenecek çözüme dair bir süreç de yoktur. Birçok rejim bu tür çatışmaları çözmek için yargı prosedürleri sunar. Diğerlerinde ise iş siyasi karara kalır. Her prosedür belirli gelenekler ve tarihsel koşullar bağlamında savunulabilir. Ancak günümüz liberal düşününün teşvik ettiği, hakları abartan ve siyaset pratiğinin içini boşaltan eğilime direnmek için haklı sebeplerimiz vardır.
Toplum şiddetli etik inanç ayrılıkları içerdiği zaman, temel haklara başvurmak meşru olarak kabul edilebilecek bir çözüm üretmeyecektir. Eğer ayrılık yaratan konulara ilişkin meşru ve kalıcı bir çözüm arıyorsak, uzun vadeli bir siyasetten başka alternatifimiz yoktur. Liberal kanunculuğun bakış açısından, siyasi müzakere yoluyla varılan sefil uzlaşmalar, haklara ilişkin hükme eşlik ettiği düşünülen ilkeli meşruluktan yoksundur. Bu çağdaş Ortodokslukta, siyaset, kaypak anlaşmalar yönünden, yasaların muhteşem belirlilikleri karşısında bir ikinci alternatif olamayacak denli geçici, keyfi ve-ahlaki anlamda- kuşkuludur. Kanunculuğun bu türü, liberal düşüncede tehlikeli bir dönemeçtir; bu, sadece aldatıcı yasa umudunu beslemesinden kaynaklanmaz. Liberal kanunculuk, siyasetten muaf olabileceğimiz yanılsamasını büyütür. Gerçekte, siyasi yaşamın liberal kanunculuğunun en çok kuşkulandığı nitelikleri, en çok onsuz yapamayacağı nitelikleridir. Bugünkü Ortodoksluklar hukukun üstünlüğünü tamamlanmış bir olgu olarak ele alırlar. Kanuncu liberalizm, hukuk devletini olanaklı kılacak siyasi koşulları göz ardı ederek, hukuku bağımsız bir kurum olarak belirlemiş, hukuk kurumunun hep devlet gücüne bağlı olduğunu ihmal etmeyi başarmıştır.
Çok tartışmalı konuların temel haklar konusu gibi ele alınmaları onları siyasi tartışmadan kurtarmamıştır. Bu, yalnızca hukukun uygulanmasını daha fazla siyasallaştırır.”
Dendiğine göre Gray ‘agonistic liberalizmi’ savunuyormuş. Toplumsal değişimin temelinin müzakere değil çatışma olduğunu söyleyen bir bakış. Ancak müzakere her zaman çatışmayı ima eder ama çatışma da her zaman müzakere üretir. Tabii demokratsanız…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Muhalefet için bir not: İktidar (sanılanın aksine) tutarlı ve başarılı!
20.02.2025 - İktidarın Kürt ‘açılımı’ üzerine bir not
15.10.2024 - Çocuklar anayasa yapabilir mi?
24.09.2024 - Mustafa Kemal’in büyümeyen çocukları
19.09.2024 - Nasıl bir ordu isterdiniz?
10.09.2024 - Yeni İttihatçılık havuzunun bilinçsiz balıkları
2.09.2024 - Seçimlerden kim kazançlı çıkacak?
13.04.2024 - SEÇİMLERDEN KİM KAZANÇLI ÇIKACAK?
12.04.2024 - Bahçeli yine çok güzel konuştu…
11.04.2024 - E la nave andra (Ve gemi gidecek)
28.11.2023
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
Bula bula dunya kupasindaki en guzel sahne olarak bunu mu buldunuz? illa dini karistiracaksiniz isin icine. Gol atinca dua eden Hristiyan futbolcular da vardi bu maclarda. Onlarinki, Cezayirliler kadar guzel olmasa gerek sizin icin. Ben size - bana gore - bu dunya kupasindaki en guzel olayin ne oldugunu soyleyeyim. Cogunlugun gozunden kacmistir. Almanya - Brezilya macinin son dakkalarinda, Brezilya 7-0 maglupken, Mesut kaleciyle karsi karsiya kaldi. Topu avuta atti. Kotu duruma dusmus rakip takima, aglayan taraftarlarinin gozu onunde, sekizinci golu atip daha cok iskence etmek istemedi. O pozisyonun arkasindan, Alman savunmasi kasten gevsek davranarak, rakibin hic olmazsa bir teselli golu atmasina imkan verdi. Ve bunu seyredenlere hissettirmeden yapmaya calistilar. iste spor da, insanlik da, vicdan da budur. Duadan cok daha guzel.