Fehim TAŞTEKİN
Filistinlilerin nefes borularını kesen bu hamleler basitçe içeride zorda olan Netanyahu’nun paçasını kurtarmaya matuf adımlara indirgenemez. Hepsi uzun vadeli planların uzantıları. Ve bütün bunlar “ABD’nin bölgedeki çıkarlarını en iyi biz temsil ederiz” diyen AKP yönetimi, Filistin’e sözcülük oyunu oynarken gerçekleşti!
ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in bölünmez başkenti ilan etmesi ve Golan Tepeleri’ndeki ilhakı tanımasından sonra sırada ne var? BM Güvenlik Konseyi’nin 242 (1967) ve 338 (1973) nolu kararlarına rağmen Golan Tepeleri’ni İsrail’in toprağı sayan kararı, iki ülkenin iç siyasetteki şartlara bağlayan yorumlar stratejik ve tarihsel boyutlarını önemsizleştiriyor.
Kuşkusuz Trump’ın 2016’daki seçimde Demokrat rakibi Hillary Clinton’a kaptırdığı Yahudi desteğini yanına çekmek gibi iç hesapları olabilir. Yine Kongre’den ayağına dolanan dikenleri ayıklamak için bedelini başka halkların ödeyeceği çekler kesebilir.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun da 9 Nisan seçimleri öncesinde yolsuzluk soruşturmalarını bastıracak gerilimlere ve küresel bir devin öpücüğüne ihtiyacı olabilir. Gerilim açığını Gazze karşılıyor. Seçime günler kala roketler ateşlendi ve İsrailli seçmen yeniden ‘terör ve varoluşsal tehdit’ kıskacına alındı. Anketlerde ikinci sırada gözüken Netanyahu’nun partisi Likud’u ‘Mavi ve Beyaz’ koalisyonun önüne geçirebilmek için Golan kararı bir ‘dehleme etkisi’ yapabilir. Almanya’dan denizaltı alım sürecinde kişisel servet edindiğine dair son ifşaat nedeniyle fena köşeye sıkışmış olmalı ki Mavi ve Beyaz’ın liderleri Benny Gantz, Yair Lapid, Gabi Aşkenazi ve Moşe Ya’alon’u, (İsrailli Arapları kast ederek) “Teröre destek verenlerle koalisyon yapacaklar” diye hedef alıyor. (Türkiye’de Cumhur İttifakı’nın seçim taktiğiyle pek örtüşen bir mantık.) Bu dönemsel nedenler hepten yersiz değil ama meselenin çerçevesi bunun çok ötesinde olmalı.
***
Golan üzerinden yürütülen şeytani mantığın boyutlarını görmek lazım. İsrail geçmişte 1979’da Mısır’la olduğu gibi barışı satın alacak bir anlaşmayla Golan’dan şöyle ya da böyle çekilme seçeneklerini Şam’la defalarca müzakere etmişti. 23 Mart tarihli yazımda belirttiğim üzere geçmişte çekilme ile ilgili esneklik gösterse de 2011’den sonra ‘Arap Çözülmesi’ ile oluşan elverişli koşullara bağlı olarak İsrail’in zikri de fikri de değişti. Golan’ı öyle bir bağlama oturttular ki işgalin kalıcılığı İsrail’in hayatta kalma meselesine dönüştürüldü. “İsrail’in Golan Tepeleri’ndeki hakimiyeti olmaksızın Suriye ve Lübnan’dan gelecek saldırıları engellemesi mümkün değil” önermesi geçen aralıkta Amerikan Kongresi’ne sunulan bir karar tasarısına girdi. Küstahlıkta o kadar ileri gittiler ki tasarıda şu ifadeye de yer verdiler:
“Esad rejiminin Suriye’de yüzbinlerce sivili öldürmesi ve Sünnilere yönelik etnik temizliğe girişmesinin cezasını çekmesi ABD’nin ulusal güvenliği açısından gereklidir.”
Mantık buysa Afganistan, Irak, Suriye ve Yemen gibi ülkeleri cehenneme çeviren ABD nasıl bir bedel ödemek ister acaba? Tabi cihatçı örgütleri Suriye’nin başına kendilerinin bela ettiklerini söyleyecek değiller. Ya da 40 yıl öncesinden ‘cihatçı kuluçkası’ Afganistan’ın kendi eserleri olduğunu! İsrail’in, BM Ateşkes Gözlem Misyonu’nun (UNDOF) BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu raporlara da girmiş olan IŞİD ve Nusra’ya desteği küçük bir parantezi bile hak etmez!
Golan’a çökmenin asıl gerekçelerine de kesinlikle değinemezler:
– İsrail içme suyu ihtiyacının üçte birini Ürdün Nehri ve Taberiye Gölü’nü (Celile Denizi) besleyen Golan’dan alıyor.
– Stratejik olarak Suriye’yi Taberiye’den uzak tutuyor.
– Şam’ı Golan’dan tehdit ediyor.
– Lübnan’ın güneyini yine buradan dikizliyor.
– Yıllardır Golan’ı Yahudi yerleşimcilerle kolonize ediyor. Bu konuda program açık: Şimdiye kadar inşa edilen 30 yerleşim merkezine 20 bin Yahudi yerleştirildi. Önümüzdeki 5 yıllık program 100 bin yeni yerleşimcinin getirilmesini öngörüyor.
– 2013’ten beri Golan’da petrol ve doğalgaz çıkarma çalışmaları sürüyor. Bu işe Amerikalılar ortak.
– Golan’da Suriyelilerin topraklarına elektrik üretimi için rüzgâr tribünleri ve güneş panelleri yerleştiriliyor. 2014’te hazırlanan plan Golan’a toplam 200 rüzgâr tribününün dikilmesini içeriyor. Ve plan genişlemeye açık. Yani İsrail Golan’ı en önemli enerji üssü olarak kurguluyor.
– Cebel el Şeyh’i (Hermon Dağı) kayak merkezine dönüştürüyor.
– Netanyahu’nun karara imza attığı sırada Trump’a hediye ettiği şaraplar da Golan’ın volkanik topraklarında serpilen üzüm bağlarından.
Şu gerçeği de hatırlamak işlerine gelmeyecektir: 1967’de Golan’da 22’si Türkmen, 13’ü Çerkeslere ait olmak üzere 130 köy yakılıp yıkıldı. 130 bin insan göç ettirildi. Bugün Golan’da hâlâ Suriye bayrağını dalgalandıran ve işgalin bitmesini bekleyen Dürziler var. Bugün Mecdel Şems kasabasının yanı sıra Bukata, Mesada, Ayn Kenya ve El Gager köylerinde yaşayan Dürzilerin nüfusu 25 bini aşıyor. Arap İnsan Hakları Merkezi’ne (Al Marsad) göre 2018 itibariyle bunlardan 5 bin 518’ü mücbir nedenlerle İsrail vatandaşlığına geçerken geri kalan 21 bin 276’sı İsrail pasaportunu kabul etmiş değil. İsrail vatandaşlığına geçmek için başvuranların sayısı 1982-2014 arası ortalama 27 imiş. Suriye’deki krize bağlı olarak bu rakam 2015’de 105’e, 2016’da 181’e çıkmış. Belki yaratılan ümitsizlikle bu ivme biraz daha artabilir. Yine de bu insanlar ellerinde Suriye bayraklarıyla “Golan’ın kimliği Suriye ve Arap’tır” demeye devam ediyor. Son olarak geçen ekimde yerel seçimleri yasadışı ilan eden direnişleriyle dikkat çekmişlerdi.
Golan Tepeleri ve Şebaa Çiftlikleri işgal altındayken Suriye ve Lübnan’ın topraklarını geri alma hakkını kim geçersiz kılabilir? Dürzilerin pasif direnişi en azından bu soruyu sorma cesareti veriyor. Nihayetinde Golan’ın statüsü BM’den tescilli olarak ‘işgal altındaki toprak’tır.
***
İşgal edilmiş topraklarda Amerikan yönetimiyle paslaşarak işletilen bir süreç var. Kuşkusuz nüanslar olsa da bu, Trump ve Netanyahu ile başlamış değil. Şimdi Araplar öylesine çözülmüş halde ki atılan adımların herhangi bir dirençle karşılaşmasını beklemiyorlar. Şöyle geriye dönüp baktığımızda Trump’ın kararına kadar taşların teker teker döşendiğini görüyoruz.
– Geçen sene ABD Dışişleri’nin yıllık İnsan Hakları Raporu’ndan ‘işgal altındaki topraklar’ tanımı siliniverdi. Bu ifade 2017’de raporun başlıklarından, 2018’de bütün metinden çıkartıldı. Bu yaklaşım sadece Golan’ı değil Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ni de kapsıyor. Bunu yaptıklarında Dışişleri “Politikamız değişmedi” demişti. Haliyle Golan’dan sonra sıranın Batı Şeria ve Gazze’de olduğunu görmek için kahin olmaya gerek yok. Biraz zaman meselesi. Filistin’e başkent olarak düşünülen Doğu Kudüs’ün üzerini zaten çizdiler. Arap siyasi atlasına ahtapot gibi sarılmış Amerikan yönetimi diğer alanlarda da altın vuruşlar için koşulların olgunlaşmasını bekleyecektir.
– Trump yasadışı yerleşimlerle ilgili ABD’nin göstermelik itirazlarına da son vermişti. Malum 23 Aralık 2016’da BM Güvenlik Konseyi’nden geçen 2334 nolu karar işgal altındaki yerleşimleri yasadışı ilan ediyor.
– Ayrıca 2016’da bir Filistinli tarafından öldürülen Amerikan vatandaşı Taylor Force’un adıyla çıkartılan ve 2018’de yürürlüğü giren yasayla tutuklu ya da katledilen Filistinlilerin ailelerine yardımları kesmediği sürece Filistin Yönetimi’ne bir cent bile verilmeyeceği kararlaştırıldı.
– Okuldan hastaneye birçok hayati kurumu ayakta tutan BM Filistin’e Yardım Ajansı’nın (UNRWA) ödeneği kesildi.
– Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Washington ofisi kapatıldı.
– Trump ayrıca Filistinli mültecilerle ilgili statünün değiştirilmesini istedi. Bu taleple dertleri Filistinlilerin geri dönüş hakkını ellerinden almaktı.
Filistinlilerin nefes borularını kesen bu hamleler basitçe içeride zorda olan Netanyahu’nun paçasını kurtarmaya matuf adımlara indirgenemez. Hepsi uzun vadeli planların uzantıları. Ve bütün bunlar “ABD’nin bölgedeki çıkarlarını en iyi biz temsil ederiz” diyen AKP yönetimi, Filistin’e sözcülük oyunu oynarken gerçekleşti!
***
Filistin davasının bütün unsurları atomize edildiğinde ‘Yüzyılın Barış Anlaşması’ gökten zembille iner gibi inecek. Hesapları gayet açık; Kudüs, İsrail’in bölünmez ve ebedi başkenti olacak, İsrail’in işgali genişletmesinden başka bir şeye yaramayan Oslo Anlaşması’yla öngörülmüş iki devletli çözümün tabutuna son çiviler çakılacak, nihayetinde Filistin davası tarih olacak. Suriye ve Lübnan da kaybettiği toprakların yasını tutmakla yetinecek. Bu hesabın hesaba katmadığı şey kurumların çökertildiği, siyasi liderlerin itibarsızlaşıp otoritesini yitirdiği ve Arap devletlerinin ağırlığını yitirdiği bir süreçte alttan alta biriken dip dalgalardır. En azından Filistinli karakteri hâlâ direngen. Beyaz Saray ekibi Golan’ın şaraplarını yudumlarken Suriyeliler yine 5 Haziran Nekbe Günü’nde Golan’ın kaybını bir kez daha kahırla anacak. Filistinliler de 15 Mayıs Nekbe Günü’nde 1948’de çıkarıldıkları evlerin anahtarlarıyla yürümeye devam edecek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025