Figen Çalıkuşu

Figen Çalıkuşu
Figen Çalıkuşu
Karar Tüm Yazıları
Daraltılmış Ülke…
22.03.2025
114

Anayasa rafa kalksın…

Muhalefet olmasın…

Seçim olmasın…

Ekonomik yasalar olmasın…

Hukuk hiç olmasın…

Ama iktidar, hep iktidarda kalsın…

19 Mart sabahı galiba tramvaydan inildi…

Tarihte ilk kez dünyanın sayılı metropollerinden biri olan İstanbul Belediye Başkanı’nın evi sahurdan sonra 20 otobüs dolusu polisle basıldı…

Koca kent ablukaya alındı, polislerin sadece izinleri kalkmamış, başka illerden de yardımcı güç getirilmişti…

Emniyet Müdürlüğüne giden yollar kesildi…

İstanbul’da her türlü demokratik gösteri askıya alındı.

Sosyal medya felç edilmişti…Teknik tabirle “bant daraltılmıştı” …

Darbe mi, OHAL mi, sıkıyönetim mi? Neler oluyordu, nereye yuvarlanıyorduk?

Sabah saat dokuz olmuştu ki…

İlk demokratik isyan kırılgan piyasalardan geldi.

Ve önce Borsa çöktü…

Devre kesintileri işe yaramadı…

Sonra Dolar uçtu gitti…Ve Euro kanatlandı…

Ağır çöküntüyü önlemek için Hazineden milyarlarca dolar çıktı…

İşe yaramadı.

Emsaline pek rastlanmamış muhalefeti ve seçimi dışlama girişimi ülkenin kaynaklarını bir kez daha heba etti…

Halkı biraz daha fakirleştirdi…

Siyasallaştırılan uygulamalar hukuku boğarken ülkeyi öldürdü…

CHP’nin ön seçimine dört gün kala Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasını iptal edip ardından sabaha karşı göz altına almanın normal hukuksal bir süreç olduğuna dair siyasal ısrar gün boyu sürdü durdu…

Ancak ne toplum ne dünya ne de piyasalar yaşananın hukuksal bir süreç olduğuna inanmadı…

Öğleden sonra üniversiteli öğrencileri gördük…Yıllar sonra ilk kez sokaklara döküldüler…

Akşam Saraçhane muhteşemdi… Tüm muhalefetin güçlü desteği umutları büyüttü.

Ankara, Güven Park, ODTÜ’lü öğrenciler… İzmir, Trabzon dalga dalga şehirler…

Tepkiler dün de kaldığı yerden devam etti…

Kısaca bunalan Türkiye…

Demokrasi, hukuk, özgürlük, refah isteyen toplumsal irade yüzünü meydanlarda gösterdi…

Bir ülkeyi bu kadar zorlamak nedir ?

“Seçimle gelip, seçimle gitmeyi” gündemden silip atmaya kalkmanın ürkütücü virajındayız…

19 Mart bu virajın adıdır…

Elbette dünya da bu virajı ıskalamıyor.

Avrupa yanı başında “Rusyalaşmakta” olan bir ülke görmek ister mi?

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, İmamoğlu’nun “derhal serbest bırakılması” için çağrıda bulundu. Türk makamlarını, İBB Başkanı ve gözaltına alınan diğer politikacılara yönelik “tüm temelsiz suçlamaları” düşürmeye davet etti.

Almanya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Fischer, şu açıklamada bulundu:

“Tanınmış muhalif siyasetçi ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile 100’den fazla kişinin bugün gözaltına alınmış olması, Türkiye’deki demokrasiye vurulmuş ağır bir darbedir. Seçilmiş halk temsilcilerinin haklarının korunması, işleyen bir hukuk devleti için son derece önemlidir. Türk Hükûmeti’nin sadece Avrupa Konseyi´nin bir üyesi olarak değil, aynı zamanda Avrupa Birliği’ne aday ülke olarak da taahhüt ettiği temel demokratik hukuk devleti ilkelerini sağlaması gerekir.”

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Başkanı Marc Cools ve Türkiye’deki yerel ve bölgesel demokrasiye ilişkin İsviçre ve Britanya'dan raportörler David Eray ve Bryony Rudkin;

"Üç ayrı seçimde de İstanbullular açık bir şekilde Başkan İmamoğlu’na güvendi ve bu baskılar sadece halkın iradesine karşı gelmek şeklinde görülebilir" açıklaması ile Avrupa Konseyi'nde 24 Mart Pazartesi günü acil oturum talep edileceğini duyurdu.

Dünya basını da olup bitenin farkında, gelişmelerin röntgeni çekip teşhisi koydu.

Siyasi iktidar şu bilinen gerçeği de atladı sanırım; siyaset kurumu birleşik kaplar gibidir.

Siyasetin muhalefet tarafı suç iddialarında olduğu gibi bu kadar kirli ise diğer tarafı nasıl çok temiz olabilir? Bu soru da çok daha fazla sorulacak.

Hukuksal süreç başladı. Suçlamaların ağırlığı ile kanıtların ciddiyeti arasındaki mesafe nedir, ne değildir o bir yana…

Ancak uygulanan yöntem, üslup ve yaklaşım böyle olmamalıydı. Hukuksal sürecin toplumsal algıda karşılığını berhava eden de hep bu üslup bu yöntem değil mi?

Uçurumlarda sürünerek süren yaşamları daha da heba etmeyi engelleyecek tek irade halkın “hayır, artık yeter” diyen demokratik iradesi olabilir…

Karabasanlarla uyandığımız çarşamba ve perşembe günleri bu umutları büyüttü.

Daraltılmış ülke kendi hukuksal ve siyasal oksijenini aramaya başladı.

Demokrasi talebi halktan gelirse önünü kimse kesemez…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar