Hakan AKSAY
Seçimlerin genel tablosu aşağı yukarı netleşiyor.
Muhalefetin güçlendiği, iktidarın zayıfladığı ortada.
Hemen hemen bütün anketler HDP ve MHP’nin yükselişine işaret ediyor. Bazılarına göre CHP de oylarını artırıyor.
Dört büyük parti içinde oy kaybı bekleyen yalnızca AKP.
İktidardaki ağız değişikliği buna işaret:
Önce 400 milletvekili istediler.
Sonra 350’ye, 330’a düştüler.
Ardından koalisyon olur mu olmaz mı derken...
“Vatandaş belki biraz notumuzu kırar” diyen Cumhurbaşkanı Danışmanı Binali Yıldırım’dan “AKP azınlık hükümeti” işareti geldi.
Nasıl olsa hükümet kurma görevini AK Saray’da oturan “tarafsız” Cumhurbaşkanı verecek...
Telaş ve heyecan artıyor.
Amaç aynı:
Ne pahasına olursa olsun AKP iktidarda kalmalı!
Yoksa...
“Çok kötü şeyler” olabilir...

Devlet imkânları AKP’ye
AKP’nin bileğinin gücüyle iktidarda kalmakta çok zorlanacağı belli oldu.
O halde ne yapmalı?
“Bel altı vuruşlar”?..
Dürüst ve adaletli olmayan yöntemler?
Ne demek istiyorum?
Birincisi, devlet imkânlarının tepe tepe kullanılması.
En zengin parti hangisi?
Elbette AKP.
Para parayı çeker; devlet yardımlarının en büyük bölümü de AKP’ye. HDP’ye ise “sıfır yardım”.
Yurttaşların vergileriyle yaşayan TRT’de yapılan siyasi propagandanın “aslan payı” AKP ve onun “tarafsız” Cumhurbaşkanı’nın. Muhaliflere ayrılan süreler sembolik denecek kadar az.
Ayrıca Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, hepsi resmî imkânlarını AKP seçim kampanyasında cömertçe kullanıyor.
Dün Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bu konudaki eleştirileri gayet rahat cevapladı:
“Meydanlara kimin parasıyla çıktığımı soruyor (HDP lideriSelahattin Demirtaş’ı kastediyor - HA). Devletin parasıyla çıkıyorum. Bu benim yasal hakkım. Yüzde 52 oyu sen alsaydın senin hakkın olurdu.”
Belli ki başka türlüsünü düşünemiyor bile. “Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığı” konusunu ve yasal sorumluluğunu ise tümüyle unutmuşa benziyor.
Yeni provokasyonlar olabilir
İkincisi, provokasyonlar, kirli ve kanlı tezgâhlar...
Ağrı’da denendi; az can kaybıyla ve nispeten ucuz atlatıldı.
1 Mayıs’ta çok tahrik yapıldı; yine de ülke karışmadı.
Hemen her gün HDP şubelerine saldırılar yapılıyor; şu ana kadar o taraftan da “beklenen kaos” doğmadı.
Yeni oyunlar gündeme sürülebilir.
Seçimlerin ertelenmesinden tutun, seçimler sonrasında Suriye’yle savaşa girişilmesine kadar daha birçok “karanlık yol” var.
Sayım sürecinde ‘hokus pokus’
Üçüncüsü, hileler. Yani gerçek seçmen bilgileriyle ve tercihleriyle, resmî veri ve belgeler arasındaki çelişki.
“Hile süreci” çoktan başladı. Bugünlerde bazı haberler çıkıyor.
Mesela, dün İstanbul Sultangazi 75. Yıl Mahallesi’nde bir yurttaş (Halit Keser), binalarına ve yan binaya orada yaşamayan kişilerin seçmen bilgi kâğıtlarının gönderildiğini söylüyordu.
Kim bilir şüpheli seçmen belgelerinin ortaya çıkmasıyla ve var olan seçmenlerin haklarının kayıplara karışmasıyla ilgili daha ne kadar haber duyacağız!
Ve tabii burada Sovyet diktatörü Stalin’in sözünü anmadan geçmek olmaz:
“Oyları kimin verdiği değil, kimin saydığı önemlidir.”
Oylar nasıl sayılacak? Ne kadar hile yapılabilir?
Bu tür hilelerin seçim sonuçlarını yüzde 2-3 etkileyebildiği iddiası doğru mu?
Yoksa bu günlerde bir sosyal medya fenomeninin dediği gibi,“AKP’ye yüzde 40 çıkarsa üstü tamamlanıp yüzde 48’e çekilebilir” mi?
Yurtdışında 2 milyon 867 bin seçmen var. (“İçerde” ise 53 milyon 765 bin.) Bu oylar önce Türkiye’ye getirilecek, sonra sayılacak. Muhalefetin bu oyların sayımını denetlemesi daha zor.
Yakın tarihin en büyük skandalı
Hile, yalnız bizde değil dünyanın önemli bölümünde çok yaygın bir yöntemdir.
Her seçimde sürekli olarak yüzde 97-99 oy alan diktatörlerin memleketlerinden tutun da, demokrasiye yeni geçmeye çalışan ülkelere kadar.
Dünyanın en büyük devletinde yaşanan devasa bir skandal olmasına karşın pek fazla bilinmeyen bir konuyu özetleyeyim.
1996 yazı. Rusya Federasyonu. İkinci devlet başkanlığı seçimleri
80’lerdeki popülaritesini kaybeden Başkan Boris Yeltsin’in reytingi yüzde 3-5 civarına kadar düşmüş. Komünistler ise güçlü. 1995 sonundaki parlamento seçimlerinde iktidar partisi Evimiz Rusya yüzde 10 civarında oy alırken Komünist Partisi’nin oy oranı yüzde 22’nin üzerine çıkmış.
Başkanlık seçimlerinin ilk turuna katılan 11 aday içinde Yeltsin yüzde 35, komünist Zyuganov yüzde 32, ordu kökenli Lebedyüzde 14,5 oy alıyor.
Muhalefet Yeltsin’e karşı birleşme eğiliminde. Tam o sırada Yeltsin kalp krizi geçiriyor. Öldü ölecek. Ameliyat ve ilaçlarla ayağa kaldırıyorlar.
İkinci tur oylama. Resmî sonuçlar: Zyuganov’un yüzde 40’lık oy oranına karşı Yeltsin yüzde 54’e yakın oyla yeniden başkan seçiliyor.
Ortalık söylentiden geçilmiyor. Neler oldu da sevilmeyen ve hasta Yeltsin kazanabildi? Nasıl hileler döndü ki?..
Bir iddiaya göre, “Kremlin’in eli silahlı yetkilileri” Zyuganov’a gidiyor ve “iç savaş istemiyorsan sus ve otur oturduğun yerde”diyorlar...
Aradan yıllar geçiyor. Üç yıl kadar önce Rusya’nın üçüncü Devlet Başkanı Medvedev bazı muhalif liderlerle yaptığı toplantıda şöyle diyor:
“1996 seçimlerini aslında kimin kazandığı konusunda kimsenin kuşkusu yok herhalde. Kazanan Boris Yeltsin değildi.”
Skandalın üstü hemen örtülmeye çalışılıyor. Çünkü 96 seçimleri geçersizse, ondan sonraki başkanların (Putin ve Medvedev) yasallığı da tartışmalı hale geliyor...
Şaibeli seçim geleneğimiz...
“Canım böyle hileler ancak Rusya’da, geri kalmış Orta Asya, Ortadoğu, Afrika ülkelerinde falan olur” demeyin.
Şaibeli seçimler “noktasında” hiç yabana atılmayacak kadar sıkı tecrübelere sahibiz.
Hiç öyle eski zamanlara gitmeyeceğim. Sadece geçen yılki yerel seçimleri hatırlatacağım.
Örneğin, AKP’nin yenildiği Ağrı’da oylar tam 14 kez sayılmış, yine de “istenen sonuç” çıkmayınca seçim iptal edilmişti.
Yalova’daki tartışmalı durumu da unutmadık. İstanbul Üsküdar’ı ve Kâğıthane’yi de. Şanlıurfa’ya bağlı Ceylanpınar’ı ve Birecik’i de. Antalya’yı da. Diğerlerini de...
Ankara’da CHP’nin adayı Mansur Yavaş zaferini açıklarken yaşanan elektrik kesintilerinin ardından AKP adayı Melih Gökçekoldukça tartışmalı bir şekilde seçimlerin galibi ilan edilmişti.
Trafoya giren kediler, mum ışığında sayılan oylar, çöp kutularında bulunan ve yakılan oy pusulaları, fazla basılan mühürsüz pusulalar, siber saldırılar, basılan seçim büroları...
Herhalde bu kadar zengin birikimden herkes kendine göre dersler çıkarmıştır.
Muhalefet de...
İktidar da...
@AksayHakan
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları






































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025