Hilâl KAPLAN
Erivan
Hrant Dink Vakfı'nın davetlisi olarak, Ermenistan-Türkiye Gazeteci Diyalog Programı çerçevesinde çeşitli medya kuruluşlarından kalabalık bir gazeteci-yazar grubuyla beraber Ermenistan'dayız. Diğer katılımcılar gibi benim de Erivan'a ilk ayak basışım bu vesileyle oldu. Daha uçağa alınmayı beklerken bile yanımdaki yolcuların yanlarında getirdikleri domates-biber-peynir üçlemesiyle karınlarını doyurduklarını görmemle uzak olduğumuzun belletilen bir bilgi olduğunu anlamaya başlıyorsunuz. Ardından elleri tespihli erkekler, daha çok taksilerde çalınan davul-zurnalı türküler, onların Ermeni, bizim Türk dediğimiz ama aslında adı Osmanlı olması gereken geleneksel kahvemiz ve uzağı yakın eden daha pek çok şeyle karşılaşıyorsunuz.
Şimdilik kişisel izlenimleri bir kenara koyup Ermenistan'da dün gerçekleşen genel seçim sonuçlarından bahsetmek istiyorum. Dokuz partinin yarıştığı seçimlerden iktidardaki Cumhuriyetçi Parti, oylarını azaltarak da olsa (%44) tek başına iktidar olabilecek oyu garantileyerek çıktı. Daha ilgi çekici olan oylarını iki katından fazlasına çıkaran Müreffeh Ermenistan Partisi (%30) oldu. Üçüncü olan Ermeni Ulusal Kongresi %7'de kaldı. Diğer üç parti -ki içlerinde 1915'e ilişkin ultra milliyetçi politikasıyla tanıdığımız Taşnak Sütyun da var- %5'lerde sıralandı. Seçimlerin adilliğine ilişkin oldukça fazla şaibe olsa da geçen seçimlerde olduğu gibi muhalifler bu kez sokaklara dökülmedi.
İşin Türkiye'yi yakından ilgilendiren kısmına gelince... Parlamentoya giren tüm partiler gerek 1915 gerek Karabağ meselesine ilişkin benzer görüşleri paylaşıyorlar. Türkiye'nin 1915'i soykırım olarak tanıması ve Karabağ meselesinde Azerbaycan'la Ermenistan'ı kendi haline bırakmasını istiyorlar. Bu noktadaki tek oyun değiştirici (game changer) özne Türkiye gibi görünüyor. Türkiye, inkâr politikası dışında herhangi bir olumlu adım attığı takdirde siyasî partiler arasındaki görüş farklılıkları da gün yüzüne çıkacak aslında. Aynı protokoller zamanı Taşnak Sütyun'un koalisyondan ayrılmasına rağmen Cumhuriyetçi Parti'nin protokollerden vazgeçmemesinde olduğu gibi... Hatırlanacağı üzere Eylül 2009'da başlatılan 'futbol diplomasisi' sonucu Davutoğlu ve Sarkisyan protokolleri imzalamışlardı. Fakat sürecin nihayetlenmesinin öncesinde Başbakan Erdoğan, protokollerinin tam tersi istikamette "Azerbaycan topraklarının işgali sona ermeden sınır kapısı açılmayacaktır" açıklamasını yaptığında tüm süreç tepetaklak olmuştu.
Ermenistan özetle "Sınırımız Türkiye'ye açık, hiçbir ön şartımız yok. Savaş zamanında bile değiliz. Sınır açılıp ilişkiler normalleştikten sonra geçmişi konuşalım" diyor. Süreç çökmeye yüz tuttuğunda yan çizse de diaspora ve Taşnak Sütyun gibi milliyetçi akımlara rağmen Ermenistan'ın protokollerdeki 'ortak tarih komisyonu'nu kabul edişi de bundandı.
Türkiye, Ermenistan'la ilişkilerini normalleştirdiği nispette 1915 meselesinin aşılması noktasında da zemin kazanacak. Ancak bunun için Azerbaycan'ın doğalgaz tehdidini aşabilecek kadar bağımsız ve güçlü bir ülke olmamız gerecek sanırım. Zira Mavi Marmara şehitlerinin ardından İsrail'le ilişkilerini artırmakta ve anlaşma üzerine anlaşma imzalamakta beis görmeyen, FİFA kuralları gereği Bursa'daki Ermenistan rövanş maçına Azerbaycan bayrakları sokulmadığı gerekçesiyle, 1918'de işgali kaldırırken ölen Osmanlı askerlerinin yattığı Türk Şehitliği'ndeki Türk bayraklarını direkleriyle birlikte sökmüş olan Azerbaycan yönetimiyle işbirliğimizin sadece 'dost ve kardeş' ülke olmamızdan kaynaklandığı iddiası bana hiç de açıklayıcı ve inandırıcı gelmiyor. Karabağ'da zulmedilenler bizim kardeşimiz ama Mavi Marmara'da zulmedilenler Azerbaycan'in kardeşi değil mi yoksa?
Türkiye, Azerbaycan'la Ermenistan arasinda Karabağ meselesinin çözümü için arabulucu olacak kadar etki sahibi olabilir ve üç ülkeye de ayak bağı olan bu sorunun aşılmasına öncülük edebilir. Ancak bunun olması için merhum Aliyev'in deyimiyle 'ya kapısı ya borusu' ('Sınır kapısı açılırsa, Baku-Ceyhan boru hattını kısarım) tehditkar politikasına prim verilmemesi gerekiyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019