Hilâl KAPLAN
Diyorlar ki 28 Şubat'ın mazlumları zalim olmuşlar, yaşadıklarının aynısını şimdi başkalarına yapıyorlar.
Bu içli argüman karşısında, başörtülü kadınların seçilme hakkının nihayet tanındığı,
Bazı üniversitelerle, kamu ve özel sektörde çalışma hayatından başörtülülerin dışlanmadığı,
Salih Mirzabeyoğlu'nun şahsında mütecessim hale gelen hukuksuzlukların sürgit devam etmediği bir ülkede yaşadığımız intibaına kapılmamak imkânsız...
28 Şubat darbesi, hayat tarzı farklılıklarını bir fay hattı olarak kuran, 'kara kamu'yu korunaklı bir alana çevirerek, mütedeyyin kesimi buralardan itinayla 'temizleyen' istisnai özelliklere sahipti. 'Devlette devamlılık esastır' ilkesine uygun olarak, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana sürdürülen dışlayıcı tavrın 1000 yıl daha devam ettirileceğinin ilanıydı.
Evet, büyük oranda başarı da sağladı. Ancak devletler ne kadar güçlü olursa olsun, sosyolojinin önüne de bir yere kadar set çekebilirdi. Nitekim Ak Parti iktidarıyla başlayan süreçte de sayısız darbe ve suikast girişimleri, kapatma davaları, vb. engellerin üzerinden atlanarak, üstelik her seferinde daha da güçlenerek sosyolojik gerçek var olduğunu hissettirdi.
Peki, 28 Şubat'ın mazlumları artık zalim mi oldu? Bu soruya, 28 Şubat darbesinin siyasî ve toplumsal alandaki mazlumları üzerinden ayrı ayrı bakalım.
Devlet yapımızda yapısal bir dönüşüm daha sağlanamamışken, yeni ve sivil bir anayasanın sancıları çekilmeye devam edilirken, geçtiğimiz seneki 7 Şubat sürecinde devlet içindeki çok başlılığın hâlen geçerli olduğu görülmüşken, devleti yönetenlerin tamamen zulümden azade olduğunu kimse iddia edemez sanırım. Ancak geçtiğimiz on yıl ile öncesini, darbe dönemlerini, faili meçhulleri, işkenceleri ve daha pek çok zulmü karşılaştırdığınızda karşınıza daha parlak bir karne çıkacağı kesindir.
Gelelim bugünü 28 Şubat'la kıyaslamaya...
28 Şubat olsaydı, bugün Meclis'teki bütün kadın vekiller, başları açık olduğu için had bildirilerek kovulurdu.
28 Şubat olsaydı, ekranlardan üniversitelere kadar başı açık kadınların eğitim, çalışma ve 'var olma' hakkı ellerinden alınırdı.
28 Şubat olsaydı, belli bir hayat tarzıyla özdeşleştirilen siyasî partiler, başta da CHP kapatılırdı. Üstelik savcı iddianamesinde partiye akla gelmeyecek hakaretler ederdi.
28 Şubat olsaydı, cumhurbaşkanlığı da yapmış bir siyasetçi, başı açık kadınlara 'Eğitim almayı çok istiyorlarsa, falanca ülkeye gitsinler' diye zorunlu göç kapısını gösterirdi.
28 Şubat olsaydı, belli bir hayat tarzını seçtiği için askerler ordudan, kamu görevlileri memuriyetten, öğrenciler üniversiteden atılırdı.
28 Şubat olsaydı, belli bir hayat tarzıyla özdeşleştirilen tüm vakıflar, dernekler, kurslar kapatılırdı. Malları devlet tarafından haksız yere gasp edilirdi. Buralardan burs ve yardım alanlar dahi fişlenirdi.
28 Şubat olsaydı, bugünkü televizyonlarda belli bir hayat tarzının hegemonize ettiği dizilere rastlanamazdı.
28 Şubat olsaydı, başı açık kadınlar, sokak ortalarında 'Defol!' diye bağırılarak taciz edilir, başları zorla örtülmeye çalışılırdı.
28 Şubat olsaydı, belli bir hayat tarzını temsil eden okullara giden gençlerin üniversite hayalleri, 'kat sayı' bahanesiyle bir gecede tuzla buz edilirdi.
28 Şubat olsaydı, Yeni Şafak'ın başına geldiği gibi, yayın politikası belli bir hayat tarzını yansıtan gazeteler polislerce basılır, sahipleri de işkencelerden geçirilirdi.
Ak Parti iktidarında hoşunuza gitmeyen bazı şeyler yaşamış olabilirsiniz. Ancak hayat tarzları üzerine yasal hiçbir kısıtlama getirilmemişken, Başbakan'ın gönül kıran bazı sözleri üzerinden 28 Şubat analojileri yapamazsınız. Çok net söyleyeyim: Yaptırmayız!
28 Şubat'ın devlet katında bulunmayan mazlumlarının karnesiyse daha parlaktır. Çünkü hiçbiri, geçtiğimiz 20 gün boyunca kendilerine, eşlerine, kızlarına, arkadaşlarına başörtülü oldukları gerekçesiyle yapılan zulümlere rağmen tek bir fiske dahi atmamıştır. 28 Şubat döneminde de barışçıl eylem nasıl olur, hem vatandaşlara hem de dünyaya göstermiştir. Pardon dünyaya gösterememiştir. Zira bir milyon kişi insan zinciri oluşturduğunda dahi CNN International, Reuters ve benzeri medya kuruluşları değil 8 saat, 8 saniye dahi haklarında haber yapmaktan imtina etmiştir.
28 Şubat, benim gibi milyonlar için hâlâ kapanmamış bir yaradır. Üzerine yazarken elimizin titrediği, hakkında konuşurken gözlerimizin dolduğu devam eden bir yastır. Hayat tarzlarına göstermemiz gereken saygıyı ve tahammülü, birbirimizin yasına da göstermedikçe tedavi olamayacağız.
Geçtiğimiz haftalar boyunca hayatını kaybeden, gözünü kaybeden, yaralanan, incinen, kalbi kırılan herkesin acısını paylaşıyorum. Sorumluların acilen cezalandırılmasını talep ediyorum. Ama kendi acıma ve yasıma da saygı gösterilmesini temenni ediyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019