Hilâl KAPLAN
17 Aralık darbe sürecinden önce, hiçbir köşe yazım sebebiyle dava edilmemiştim. Çok şükür önce Fethullah Gülen, ardından 25 Aralık'ın adliye önünde bildiri dağıtan savcısı Muammer Akkaş sayesinde bu 'şerefe' nail olduk.
Dava sebepleri de öylesine ironik ki… Gülen, iletişimin gizliliğini ihlalden ceza davası ile hakaretten tazminat davası; Akkaş da dosyanın gizliliğini ihlalden ceza davası açmış. İlkinin müritleri alüfteleri takip eder bildirir, sosyal medyada 'tivitleri ikiye katlayarak' yasa dışı kayıtları yayar, gazetesinde haber yapar, yurt dışına jurnaller. Diğeri desen dosya daha ilk günden korunamamış, basına sızdırılmış. Doğal olarak hakkımdaki iki dosya da takipsizlikle sonuçlandı.
Bu yaralayıcı süreçte önce Gülen'in dava anlayışının sandığımız gibi olmadığını, bu davalar vesilesiyle de dava adamlığının sandığımız gibi olmadığını öğrendik. Meğer kendisi, üç ay gibi kısa bir süre içinde gazetelere ve gazetecilere karşı yüzlerce dava açmış, sırf bu işe yüz binlerce liralık kaynak aktarılmış.
Madem öyle, Gülen'in beni dava ettiği yazımı, 'ibreti alem' için tekrar yayınlamayı uygun gördüm. Başbakan Erdoğan'ı kendisine 'kof kabadayı, hırsız, yalancı' diyenlere dava açtığı için hoşgörüsüzlükle suçlayan Gülenciler, bu yazıda nasıl bir hakaret unsuru var, onu da bir zahmet göstersinler:
Cemaatin büyü bozumu
Gözün görmesini engelleyen örtü ortadan kalkmıştır. Örtü bir kez kalkınca önce kişisel yaşantılardan başlayarak, kişisel varoluşu o zamana kadar anlamlandıran tüm kurumlar, ilişkiler yeniden değerlendirilir hale gelir. Gözler açılınca ilk görülen o zamana kadar inanılmış, güvenilmiş olanla ilgili hayalin tam tersidir. Buna hayal kırıklığının muhalifleştirici etkisi denebilir.
Tırnağı kapat. Çünkü ben demiyorum, sosyoloji literarünün babalarından Max Weber diyor. Elbette Weber'in büyü bozumu kavramsallaştırmasına ilişkin haklı teorik eleştiriler vardır. Ancak son günlerde yaşadıklarımızın, özellikle benim gibi Gülen cemaatine sempati besleyenlerdeki karşılığını iyi ifade ettiğini düşünüyorum.
İnternete sızdırılan ve bugüne kadar yayınlamayı ihmal ettiği herhangi bir tape görülmemiş olan cemaat medyasının 'illegal dinleme' diye bir terimin olduğunu keşfetmesine vesile olan ses kayıtlarından bahsediyorum.
Bir örtü kalktı, cemaatin varoluşunu anlamlandıran söylemler, kurumlar ve ilişkiler film şeridi gibi gözümüzün önünden geçti. Üzerindeki örtü çekilince, o zamana kadar inanılmış, güvenilmiş olanla ilgili hayalin tam tersi çıktı. Hayal kırıklığının muhalifleştirici tesiri her yeri kapladı.
O örtü yavaş yavaş nasıl kalktı, bakalım:
Cemaatin en büyük işadamları yapılanması olan TUSKON'un Genel Sekreteri Mustafa Günay olduğu iddia edilen kişiyle, Fethullah Gülen arasındaki konuşmada, Koç Holding'in nasıl korunup kollandığına kulaklarınız şahitlik ediyor. Gülen, 'Yukarıdan bir baskı var onlara. Gerçi haberdar oldular. Herhalde tedbirlerini almışlardır.'
Günay olduğu söylenen şahıs da tamamlıyor: 'Rahatlar efendim. Size bu konuda da teşekkürlerini ilettiler.'
Burada TÜPRAŞ'taki denetlemeden mi, TOFAŞ'taki vergi incelemesinden mi, yoksa başka bir yasal teftişten mi bahsediliyor, bilmiyoruz. Bildiğimiz, Koç Holding'in kendilerini haberdar edenlere müteşekkir olduğu...
Başka bir görüşmede de Uganda'daki bir rafineri ihalesinin Koç'lara verilmesi öneriliyor. Gülen, 'büyük patron'un duymaması kaydıyla onaylayarak 'Gönüllerini kazanmış olursunuz' diyor. Rafineri ihalesi ve Koç'ların gönlünü kazanmak...
Başka bir görüşmede, cemaate ait (mevduatların büyük kısmına sahip devlet istese çoktan batmış olacak) bir bankayı kurtarmak için, 'kâğıt üzerinde para girişi' yapılması talimatı veriliyor, 2001'de de böyle yapıldığı itiraf edilerek...
Başka bir görüşmede Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'ndaki 'bizim arkadaşlar'ın, cemaat kurumlarının başına kötü bir şey gelmesine izin vermeyecek kadar yüksek seviyelerde olduğu söyleniyor. Bu konuşma, bugünlerde medyası 'kayırmacılık var, usülsüzlük yapıldı' diye yeri göğü inleten cemaatin iki üyesi arasında geçiyor.
Yine başka bir görüşmede Gülen, olumsuz yazı yazacağı bilinen (Bu arada cemaat mensupları, o gazetecinin olumsuz yazı yazacağını kendisinin telefonlarını dinletmeden veya e-maillerini takip ettirmeden nasıl bilebilir?) bir gazetecinin, Turgay Ciner olduğu düşünülen bir medya patronuna iletildiği ve kendisinin buna engel olduğu anlatılıyor. Gülen bu 'önleyici sansür' baskısını 'Allah razı olsun' diyerek karşılıyor.
Adı Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı olan STK'nın basın açıklamasındaysa konuşmanın bu kısmına değinilmiyor...
Neye mi değiniliyor? Söyleyeyim: Bu kayıtlarda hiçbir suç unsuru yokmuş!
Suç unsurunu bilmem de Allah aşkına konu sadece bu mu?
Söz konusu olan, yıllardır bir göz odada, tüm tûl-i emellere sırtı dönük, gözü yaşlı bir hocaefendi değil miydi?...
Açıklama getirmeye çalışan cemaat mensupları, ya bu manzarayı uzun zamandır bildiklerinden ya da zevahiri kurtarmak için 'Bundan doğal ne olabilir?' diye defalarca tekrarlayarak gözlerimizin önünden kalkmış olan o örtüyü çekiştirmeye, geri sermeye çabalıyorlar.
Velhasıl, kendimi ananas esprilerine vuramayacak kadar üzgünüm. Olmasaydı sonumuz böyle...
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2019
27.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
24.04.2019
16.04.2019
15.04.2019
12.04.2019
8.02.2019