İbrahim Kahveci
İşsizlik kapıya dayandı.
“İnandığım parti ve lider bizi bu sonuca getirmez” diyenler bugün çok daha fazla işsiz. En fazla inananlar battı zaten.
Rekor işsizlik olmasına rağmen ‘İşsizlik fonu’ sadece 657 bin kişiye maaş veriyor. Aylık toplam maaş gideri 688 milyon lira. Aylık kişi başına işsiz maaşı 1.047 TL.
İşsizlik fonu yapı itibariyle sürekli büyüyen bir fondu. 130 milyar liralık büyüklük ile sadece aylık faiz geliri 1,5 milyar lira. Yaklaşık olarak bir o kadar da aylık olarak çalışanlardan kesilen para var. İşverenler de işçi adına ödemede bulunuyor. Buna devletin ödediği 500 milyon lira civarı aylık katkıyı eklediğinizde aylık gelir çok daha büyük oluyor.
Nitekim Temmuz 2019 İşsizlik Fonu gelir toplamı 3 milyar 856 milyon lira. Ve fonun asli unsuru olan işsizlik ödemesi sadece 688 milyon lira. Ama buna rağmen fonun büyüklüğü Mart ayında 130 milyar 597 milyon lira iken, Temmuz ayında 130 milyar 192 milyon liraya geriledi. İşsizlik fonu eriyor...
Çünkü ‘İşsizlik Fonu’ son aylarda ‘İşvereni destekleme fonuna’ dönüştü.
Bu çok kötü mü? Bir bakıma evet... Çünkü devlet işveren desteklerini ödemeliydi.
Bir bakıma ise hayır...
Eğer gerçekten yeni istihdam ve yeni üretim artışına katkı olacak ise elbette bir kalkış hamlesi olabilir. Ama 4,5 milyon işsiz ve bunun 1 milyon yakını işini kaybetmiş yeni işsiz var ise, fonun işsizlere daha büyük katkı vermesi beklenirdi.
İstihdamı kağıt üzerinde düşürecek bir işveren desteği ise asla kabul edilemez. Ya da bazı şirketler seçilerek desteklenip, siyasi görüş etkiliyorsa da çok vahim sonuçlar ortaya çıkabilir.
***
Bugün asıl konumuz işsizlik ve kriz ortamında batan paralar.
Bizler bankalarda batan enerji ve inşaat kredilerini hep konuşuyoruz. Ama toplumun çözüm bekleyen sorunlarından biri de önden toplamalı taahhüt işleri.
Bu sorun özellikle inşaat sektörünü kilitlemiş durumda. Kriz öncesi tanıtımı yapılan bir çok proje yarım kaldı. Ya da hiç başlanmadı bile.
Bu projelere milyonlarca lira yatıran insanlar var. Hatta önemli bir kısmı da şu an işini bile kaybetmiş durumdalar.
Yatırılan paralar öylece kalakaldı. Şirketlerin bu projeleri başlatması veya bitirmesi de imkansız. İyi ama ne olacak?
Sistem adeta kilitlendi.
İnsanlar önemli bir para ödemesinde bulunmuş ve evini bekliyor. Diğer tarafta şirketler bu projeleri tamamlasa daha da batık hale gelecekler.
Kısaca batan paralar sadece bankaların derdi değil, insanlarında derdi.
Bu sorunu bir an önce ele almamız gerekiyor.
Bir tarafta farklı farklı projelere para yatırmış ve evini bekleyen insanlar var. Diğer tarafta projeyi tamamlama gücünü kaybetmiş ve tamamlasa bile kalan konutları satamayacak şirketler.
Hatta satışı bekleyen boş konut sayısı bile bir milyon civarında.
Nasıl olacak bu iş?
***
Burada ilk akla gelen çözüm: Proje birleştirme olabilir. Mesela bir ilçede önden toplama ile taahhüt edilen konutlar bir çatı altında birleştirilerek tamamlanabilir. Yani firmalar anlaşarak vatandaştan parasının bir kısmını veya tamamını aldıkları konutları tek yerde birleşerek yapabilirler.
Ya da hiç yeni inşaata başlamadan stokta bekleyen konutlar yeni konutlar için ödemede bulunmuş vatandaşlara verilebilir. Böylece hem konut stoku azaltılmış, hem de hak sahiplerinin mağduriyeti bir şekilde azaltılmış olacaktır.
Tabii tüm bu sistemlerin uygulanması için tarafsız ve objektif bir kurul veya kurum olmalıdır.
Üçüncü bir yol olarak ise, parası alınmış ama dairesi verilmemiş vatandaşların hakkının iadesidir. Zaten şu anda kanuni olarak taahhüt edilmiş tarihte konutları verilemeyen vatandaşlara kira veya faiz ödemesi mecburiyeti var. Ama bu sistem zaten zorda olan firmaları biraz daha zora sokmaktadır.
Kısaca mevcut bekle-gör sistemi kaybet-kaybet üzerinde işliyor.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
14.07.2025
10.07.2025
7.07.2025
4.07.2025
30.06.2025
24.06.2025
20.06.2025
19.06.2025
18.06.2025