İbrahim Kahveci
Tencere kaynamayınca iktidarlar gider mi?
Bu meseleyi yakın zamanda birçok örnek etrafında vermeye çalıştım.
Lütfen sırası ile “Nankör okumuşlar”; “Muhalefetin beklentisi”; “Daha ne olsun”; “Toplum fakirlik isterse”; “Kimin fakiri”; “Bu fakirlikte siyasi değişim zor” yazılarına bir kez daha bakınız.
Şimdi konuya neden tekrar geldim? İki temel neden var:
1. neden Berat Albayrak’ın demokrasi ile yatırımlar arasında bir bağlantı olmadığını söylemesiydi. Yani demokrasi olmasa ne olur? Aç mı kalırız?
2. neden ise bir sokak röportajı. Bir hanımefendi yokluktan bebeğine tane ile ucuz bez aradığını anlatıyor. Ve “bunun ötesi var mı? yok” diyor. Ama sonrasında oy verme noktasında “Tabii ki iktidar, kesinlikle AK Parti. Neden mi diye soracak olursanız, şahsı sevmeyebilirsiniz ama yaptıklarına bakacak olursanız 4*4’lük. En iyisi bu...” diyor.
***
1994 ve 2001 krizlerine oranla şu anda yaşadığımız kriz daha çok mavi yaka krizidir. Geçen gün vermiştim, tekrar edeyim: Son 2 yılda 2 milyon 126 lise altı okumuşlar işlerini kaybederken, 840 bin üniversite mezunu iş bulmuş.
Kısaca bu kriz beyaz yakayı daha az etkiledi. İnşaat başta olmak üzere mavi yaka işçiler işlerini kaybettiler. Ama onların olduğu bölgelerde ise iktidar ve küçük ortağının oy oranında artışlar yaşandı.
Şehir merkezlerinde de tam tersine bir durum var. Beyaz yakanın daha yoğun olduğu merkezlerde ise iktidar oy kaybediyor.
***
Yine bir örnek üzerinden vermiştim, tekrar edeyim: Lise ve altı eğitimlilerin önceki yıla göre doğum sayıları ve çocuk oranı hızla düşüyor. İşsizliğin yükseldiği dönemlerde gelecek beklentisinin de kararması ile aileler çocuk sahibi olurken daha bir korkuya kapılıyor.
Düşünsenize sokak röportajını... “Bebeğime ucuz ve tane bez arıyorum” diyor hanımefendi. Ama yine aynı kadın oy tercihinde sıkı sıkıya bağlılığını bildiriyor.
Yakın geçmişte yukarıda başlıklarını verdiğim yazıların içinde yer alan temel konu şu: Bu sefer tencere neden iktidarı etkilemiyor, ya da çok daha az etkiliyor?
Bu sorun sadece muhalefetin yetersiz görülmesi ile de alakalı olmayabilir. İktidarın çok fazla dini ve milli söylem kullanması da elbette bunda çok etkilidir.
Ama acaba hangi anne evladı açken, evladına yemek veremezken, hatta ekonomik sıkıntıdan dolayı çocuk yapma planından bile vazgeçerken iktidarından vazgeçmez?
Bu çok önemli bir sordur.
Sosyolojik olarak incelenmesi ve açığa çıkartılması gereken bir konudur.
Bakınız Venezuela örneğine. Sık sık vermişimdir bunu. O ülkede orta sınıf halkı uyarmaya çalıştı; ama olmadı. Orta sınıf resmen ülkeyi terk etti ve geride kalanlar açlık sefalet ve yoksulluk için Don Kişot gibi dünyaya meydan okuyorlar.
Ya da okuduklarını sanıyorlar.
Bu durum bugün ABD için bile geçerlidir. Ciddi bir demokrasi sorunu yaşanan ülkede salt yüzde 51 her şeyi yapabilir mi? Oysa demokrasiler azınlık haklarının garantisidir; demokrasiler asıl haksızlıkların garantisidir.
Bakalım sonuç ne olacak?
***
Kullandığım bir veri vardı. Hatırlarsanız 15+ üstü nüfusun işsizlik oranı yüzde 5,1’e geldiğinde ülkede iktidarlar kaybediyordu. Bu oran 2019 yılında 7,3’e geldi ve iktidar ittifakının oy oranı hala yüzde 51’deydi.
Neden bu kadar yoksulluk bile toplumda sorgulamaya yol açmıyor?
Sokak röportajında kadın “yaptıkları 4*4’lük” diyor. Ama o yapılanlar kendi bebeğinin bez ihtiyacını bile karşılamıyor.
Muhtemel bir gün Rusya’ya, ertesi gün ABD’ye veya bir başka gün Avrupa’ya meydan okunmasından memnun oluyordur.
İçe kapanmanın maliyetini, cefasını bilmediğinden “Biz bize yeteriz” havası ile aç ve yoksulluk içinde Venezuelalılar gibi meydan okumayı seviyor olabilir.
Ama her ne olursa olsun toplumun bir rehabilitasyon gerçeği aşikâr.
Bu durumu gelir dağılımı bozukluğu ile de izah etmeye çalışabiliriz. Nitekim gelir dağılımı bozulan Avrupa bile 1929 buhranı sonrası diktatörlüklere yönelmişti. Tabi bizim şu anda en temel gelir dağılımı bozukluğumuz orta sınıftadır.
Ayakların baş edildiği bir toplumsal atmosferde, birey ve özgür düşünce ne kadar etkin olabilir ki?
O nedenle asgari ücret, asgari memur maaşı, asgari emekli maaşı ile topluma bakışın bütünsel olarak değişmesi gerekiyor. Aksi halde beka sorunu ile soframızdaki ekmeği daha çok ararız.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.12.2025
26.12.2025
24.12.2025
22.12.2025
18.12.2025
17.12.2025
15.12.2025
11.12.2025
9.12.2025
8.12.2025