İbrahim Kiras
Önceki gün açıklanan “En yüksek yaşam kalitesine sahip 10 ülke” listesinin ilk sırasında Danimarka yer alıyordu. Oysa yaklaşık dört asırdır bu ülkenin adı çürüme kavramıyla bir arada anılıyor bütün dünyada.
Bunun da müsebbibi Shakespeare… Bildiğiniz gibi, Hamlet oyununun ilk perdesinde aralarında sohbet eden nöbetçi askerlerden biri yönetimdeki bozulmayı “Çürümüş bir şeyler var Danimarka devletinde” (Something is rotten in the state of Denmark) diyerek tarif eder. Bu söz İngilizcede deyim olarak kullanılıyor bugün. Devlet makinasında ortaya çıkan problemlerin ciddiyetini anlatmak için tekrarlanıyor tiyatro edebiyatının en meşhur tiratlarından biri.
Çekinmeye gerek yok, biz de bu tiradı ülkemizdeki durumu ifade etmek üzere kullanabiliriz: Çürümüş bir şeyler var Türkiye’de. Çürüyen birçok şey var gerçi ama en önemlisi tuzun çürümesi, Türkçesi tuzun kokması.
Devlet denen kadim kurumun varlık sebebi vatandaşların güvenliğini temin etmektir. Yani insanı insanın şerrinden korumak. Ama insanlar, diğer insanları bırakın, devlet gücünü kullananların şerrinden emin olamıyorsa tuz kokmuş demektir. Et kokarsa tuzlarsın, tuz kokarsa...
Vatandaşı arasında ayrım yapan, insanların hepsini güvende hissettirmeyen, adaleti herkesin eşit derecede hak ettiğini kabullenmeyen bir yönetim artık tuzun kokmuş olduğu anlamına gelir.
Adalet mülkün (ülkenin) temelidir, yani devletin temelidir. Devletin olduğu yerde memuriyete adam alırken de üniversite sınavı yaparken de ihale açarken de kamu bankasından kredi verirken de adalet gözetilir. Yasalar ve kurallar ülkedeki yoksullar ve güçsüzler için de para ve güç sahipleri için de muhalifler için de muvafıklar için de eşit şekilde uygulanır.
Bu ülkede durum böyle mi? Emniyet ve yargı kurumlarına yolu düşenlerin kaçı bu kurumlara güvenini muhafaza edebiliyor?
Özveriyle görev yapan, vicdanından başka hiçbir sesi dinlemeyen emniyet ve yargı mensuplarımız var tabii. Ama sistemin işleyişi çürük elmaları öne geçiriyor.
KARAR yazarı Elif Çakır’ın maruz kaldığı hadiseye bakın… Ortada kurumları çalışan gerçek bir devlet olsa böyle bir hadisenin yaşanması söz konusu olabilir mi?
Elif Çakır’ın başına gelenler devletin ne hale geldiğini görmenin üzüntüsü yanında, bizim için ailevi anlamda da üzüntü verici oldu. Çünkü arkadaşım ve meslektaşım Elif, kızım Elif’in düğünü için Bursa’ya gelmişti. Neler yaşandığını biliyorsunuz…
Ama buradaki temel mesele söz konusu beş polis memurunun yaptıkları “hata” değil. İşlenen usulsüzlükler değil, vatandaşa davranış tarzları değil. Bunlar elbette suç, kabahat, ayıp, günah... Ama her insan gibi devlet memuru da hata eder, suç işler. Bu durumda sistemin nasıl işlediğine bakılır. İşlenen hata görmezden mi geliniyor, cezası mı veriliyor? Yoksa hatanın kime karşı işlendiğine mi bakılıyor? Güçlüler ile güçsüzler veya “Bizimkiler” ile “Onlar” farklı farklı davranışlara mı muhatap oluyor?
Elif Çakır’ın maruz kaldığı olayda işte bu var. Normal şartlar altında böyle bir “yanlışlığa” maruz kalan vatandaştan en azından bir özür dilenir. Bu özür dilenmedi. Hadisenin mağduru tanınmış bir gazeteci olduğu için normal olarak herkes “Neler oluyor” diye merak etti. Ancak olanların basına yansımasından sonra Bursa Emniyeti konu hakkında kamuoyunu yanıltıcı şekilde yanlış ve çelişkili iddialarla dolu talihsiz bir açıklama yaptı. Açıkça bir suçu örtbas girişimiydi bu.
Memlekette yaşanan hukuk ihlallerinin, kanunsuzlukların, adaletsizliklerin yanında sizin yazarınızın başına gelen olayın ne önemi var diyebilirsiniz. Bir bakıma öyle ama çürümenin hangi seviyeye ulaştığını kendi gözlerinizle görmek, “tuzun kokusunu” bizzat hissetmek önemsiz bir tecrübe sayılmaz bence…
Artık yüksek sesle söylememiz lazım: Çürümüş bir şeyler var Türkiye’de.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2025
1.05.2025
17.04.2025
15.04.2025
10.04.2025
5.04.2025
3.04.2025
20.03.2025
11.03.2025
8.03.2025