İbrahim Kiras
Azerbaycan Cumhuriyeti’nin 30 yıldır Ermenistan’ın işgali altında bulunan topraklarını geri alması önemli bir başarı. Bunun için öncelikle Karabağ’ın azadlığını kutlayalım. Bu güzel gelişmenin daha güzel gelişmelere vesile olmasını, kardeş Azerbaycan halkının özgüvenle geleceğe bakmasını kolaylaştırmasını dileyelim…
Zira Karabağ’ın işgali Azerbaycan toplumu üzerinde çok büyük travma oluşturdu. Bağımsızlığın sevincini ve coşkusunu yaşayan nesil, Rus ordusunu arkasına alan bir avuç Ermeni askeri tarafından ülkenin yüzde yirmisinin ele geçirilmesine şahit oldu; Azerbaycan ordusunun elinden hiçbir şey gelmediğini gördü. Otuz yıl bu haletiruhiyenin gölgesinde geçti. Şimdi bugünkü başarıyla hayal kırıklıkları büyük ölçüde tamir edildi, ümitsizlik bulutları dağıtıldı. Azerbaycan’ın önünde güzel bir geleceğin ümidi belirdi.
Peki, Karabağ’daki toprakların kurtarılması Azerbaycan yönetimi için her ne kadar gurur verici bir başarı olsa da imzalanan anlaşma Türk tarafını siyasi olarak tatmin edecek bir mahiyette mi?
***
Bu sorunun cevabını verebilmek için asıl meselenin ne olduğunu, Karabağ ihtilafının nereden kaynaklandığını bilmek lazım. Bunun için göz önünde tutmamız gereken husus Rusya’nın tarih boyunca bu bölgede izlediği siyasetin mahiyeti ve Rus jeopolitik evreninde bu bölgenin jeostratejik anlamı… Çarlık Rusya’sı, Sovyet Rusya’sı ve Putin Rusya’sının ortak hedefleri, ortak politik enstrümanları, ortak tehdit algıları… Son Karabağ savaşının başladığı günlerde bu sütunlarda dikkat çektiğim konu… Tekraren söyleyeceğim: Gerek bugün Karabağ’da karşımıza çıkan problemin, gerekse Nahcıvan’la ilgili henüz görünürde su yüzüne çıkmamış tehdit algılarının Rus emperyal siyasetinin Kafkasya ve Transkafkasya konusundaki geleneksel tutumunun eserleri olduğunu görmek mümkün.
Çarlık Rusya’sının önce işgal ettiği Kırım yarımadasında, sonra Kafkasya’da demografik karakteri değiştirmeye yönelik iskân siyasetini hatırlayalım. Transkafkasya bölgesinde ise Rusların Ermeni nüfusu Türk ve Müslüman toplulukların Türkiye ile temasını kesecek şekilde iskana yöneldiğini görüyoruz. Sözgelimi Zengezur bölgesine yönelik yoğun Ermeni göçü Moskova’nın ince hesaplamalarının sonucuydu. Böylece Çarlık devrinde Azerbaycan’la Nahçıvan arasında oluşturulan bu yapay nüfus koridoru Sovyet döneminde Ermenistan’a bağlanmak suretiyle aslında Azerbaycan’ın Türkiye bağlantısı ortadan kaldırılmıştı.
***
Bugüne gelecek olursak… İmzalanan anlaşma Karabağ bölgesinde Türk nüfusun yaşadığı -ve şimdi Azerbaycan ordusunca kurtarılmış bulunan- toprakları Azerbaycan’a bırakıyor. Ermenilerin yaşadığı kısım ise herhalde fiilen Ermenistan kontrolünde kalacak. Laçın Koridoru hakkındaki madde bunu gösteriyor. Benzer bir madde de adı anılmadan Megri Koridoruna tahsis edilmiş. Demek oluyor ki (uluslararası hukuk itibarıyla resmen Azerbaycan’a bağlı olan) Dağlık Karabağ ile Ermenistan’ın ilişkisi Azerbaycan ile Nahcivan ilişkisiyle aynı statüde kabul edilmiş.
Tarafların kabul ettiği “çözüm” bu haliyle çok daha önceden de sağlanabilirdi oysa… Ermenilerin savaşa ve işgale gerekçe diye gösterdikleri tez neydi? Karabağ’da Ermeni nüfusunun tarih boyunca çoğunlukta olduğu ve bu bakımdan Ermenistan’la birleşmesinin doğru olacağı. Ermenilerin burada tarih boyunca çoğunlukta olmadıkları biliniyor. Aksini söyleyebilecek tek bir tarihçi yok. Egemen bir ülkedeki bir etnik grubun çoğunluk oluşturduğu bölgenin başka bir ülkeye bağlanması gerektiği görüşü de uluslararası hukuka sığmıyor. Buna rağmen Türkiye ve Azerbaycan tarafı işgalin ardından bir çözüm yolu sundular Ermenilere: Toprak takası. Karabağ’ın Ermenilerce meskûn kısmının Ermenistan’a bırakılması karşılığında Azerbaycan ile Nahcıvan’ı ayıran Zengezur bölgesinde koridor oluşturmaya yetecek miktarda toprak.
Başlangıçta Ermeni tarafının da sıcak baktığı bu çözüm formülüne Rusya istemediği için Erivan da hayır dedi. Rusya’nın bu formüle itirazının sebebi malum. Bugün gelinen nokta Karabağ’ın Ermenilerce meskûn kısmının Ermenistan’a bırakılmasını öngören ama Azerbaycan ile Nahcıvan’ı ayıran bölgede ise yalnızca “Rusların kontrolünde bir kara koridoru” açılmasından söz eden barış anlaşması…
Sonuç olarak Dağlık Karabağ’daki işgal ve savaş sürecinde kim kazandı, kim kaybetti, kim daha çok kaybetti, kim daha çok kazandı… diye bakılırsa meselenin hem kökeni hem de gideceği yön daha iyi anlaşılabilir.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2025
7.08.2025
5.08.2025
2.08.2025
29.07.2025
24.07.2025
19.07.2025
15.07.2025
4.07.2025
26.06.2025