Kürşat BUMİN
“Bu hareketin selameti, bu hareketin bütünlüğü, yekpareliği…”
Bu ifadeyi Davutoğlu’nun kongre konuşmasından alıntıladım. Kongre konuşmasındaki ‘hareket’lilik sadece bu cümlecikten ibaret değil tabii ki. Bu çerçevede şu örnekleri de verebiliriz:
“Bu hareketin içinde olan her kardeşim bilir ki bu bizim hayat felsefemizdir.”
“Bu hareket, bu yol, bu dava şahsımızın değil milletimizindir.”
“Ak Parti’yi sıradan bir partinin ötesine taşıyarak bir millet hareketi yapan şey de budur, bu dava şuurudur.”
Okumaktan usandığım için saymayı sürdüremedim ama başka örnekler de vardır herhalde…
Parti değil hareket
Kongre konuşmasının bu çok ‘hareketli’ halinin özel olarak değerlendirilmesi gerektiğini sanıyorum. Kestirmeden söyleyecek olursam: Bir ‘sıradan’ siyasi partinin kendisini ısrarla bir ‘hareket’ olarak sunması bize neyi hatırlatıyor? Hatırladınız tabii ki; tabii ki hiç mi hiç ‘iç açıcı’ şeyleri değil…
Bir partinin kendisini ‘sıradan bir parti’ olarak görmemesinin politika felsefesi çerçevesindeki adı nedir? Bu soru çerçevesinde şunu söylemek gerekmiyor mu: Bir demokraside her parti, ister yüzde 50 küsur isterse yüzde bir küsur oy alsın hepsi ‘sıradan partiler’ değil midir? Ama bakın, AK Parti başkanı ve başbakan olarak memleketin altının üstüne geldiği iki yılda olup bitenlerden birinci dereceden sorumlu bir siyasi şahsiyet“Biz sıradan bir parti değiliz” diyor. Aslına bakacak olursanız yanlış bir tespit değil bu; çünkü Ak Parti ‘sıradan bir parti’ değil bir ‘hareket’tir.
Siyasi tarih ve siyaset felsefesine aşina olanlar hatırlayacaktır: ‘Hareket’sözcüğü yirminci yüzyılın tanık olduğu totaliter sistemlerin analizinde öne çıkan bir kavramdır. İsterseniz bu sistemlere ilişkin çok sayıda tanımlardan birisini de hatırlayalım da konu biraz daha berraklaşsın: Totalitarizm, karizmatik, neredeyse kutsal telakki edilen bir ‘Şef’figürünün nezaretinde, milletin organik ve mistik birliğinin bağrında homojenleştirilen bireylerin kitleleştirildiği bir sistemdir.
Bu çerçevede milletin büyüklüğü ve gücü adına kitlelerden istenen moral çerçeve ‘dava adamı’ olma, ‘hedonizm karşıtlığı’, devlete ve disipline koşulsuz bağlılıktır. Bu çerçevenin ‘politik din’ kavramından hareketle analiz edildiğini de biliyorsunuz. Bu sistemde –haliyle!- ‘sıradan’a yer yoktur. Çünkü herkes ‘sıraya’ girmek zorundadır.
‘Hareket’e dönecek olursak: Bilindiği gibi bu kavramın Türkiye’de içinin doldurulması Nurettin Topçu’nun aynı adı taşıyan dergisi dolayısıyla olmuştur. Bu derginin misyonu yakınlarda yayımlanan Beşir Ayvazoğlu’nun yazısında şöyle özetleniyor: “Hareket, Sebillürreşad’ın 1925’te kapanmasından sonra yayın hayatına atılan İslâmî hassasiyete sahip ilk dergidir ve bu yönüyle Büyük Doğu’dan önce gelir.”
Ayvazoğlu, yazısında Topçu’nun ‘Yarınki Türkiye’ adlı kitabının ilk cümlelerini de –tabii ki ‘hatırşinas’ bir tarzda! – aktarmış. Okuyoruz:“Anadolu’nun kurtuluş savaşı ruh cephesinde henüz yapılmadı. Asya’nın ilk çağından artakalan sefaletine vâris çocukları, bu topraklarda kurdukları devletin ruhuna sahip olamadılar. Henüz yerlerde sürünen Türk-İslam ruhunu tutup da kaldıracak irade hayatımızdan dâvâcı oluncaya kadar bu toprağın insanı eşyadan farksız bir varlıktır; değersizdir, itibarsızdır, hörmet görmez, onun Allah’tan bir emanet olduğu bilinmez.”
Uzatmaya gerek yok, ideolojik çerçeve epeyce anlaşılmıştır sanırım.‘Kongre’nin ‘hareketçi’sinin sözleriyle ne kadar da uyum içinde’diyebiliriz herhalde. ‘Hareket’li konuşmada Topçu’nun adı geçmese de bu yazarın yol arkadaşı bir başka ideologun (Necip Fazıl) adının unutulmadığını da not edelim.
Topçu’ya dönecek olursak: Topçu üzerine en fazla çalışan akademisyen olan İsmail Kara, çalışma odasının duvarında Hitler’in resmini eksik etmeyen yazarımızın bu ilgisini şöyle anlatıyor: “Hafızam beni yanıltmıyorsa yazılarında Hitler hiç geçmiyor, ne müsbet, ne de menfi olarak. (…) Bana kalırsa, Hitler’in Alman idealist ruhuyla meczolmuş iradesine, hareket adamlığına ve mücadele azmine hayranlık besliyor olmalıydı. Nurettin Bey’de dinî, siyasî ve ahlakî vecheleri olan derin/felsefi bir Yahudi düşmanlığı, bunun paralelinde kuvvetli bir kapitalizm ve masonluk karşıtlığı vardı; dönemsel unsurlar yanında belki bunlar da hayranlığını besliyordu.”
Değerli yazar Dücane Cündioğlu’nun Kara’nın bu yorumuna düştüğü notu da –önemli bildiğim için- aktarmak isterim: “Nurettin Topçu’nn Adolf Hitler’e olan ilgisinin sadece bir resim aracılığıyla belirginleşmesine mukabil, yazılarında Hitler adının geçmemesi çok ilginç! Ancak Topçu merhumun çıkardığı derginin adı, ‘Hareket’tir ve‘hareket’ (Die Bewegung) sözcüğü Nazi jargonunun anahtar terimlerinden biridir. Unutulmamalı ki Heidegger’in bir dersinde sırf bu sözcüğü kullanmış olması bile Naziliğinin derinliğine delil arayanlar için yeterli görünmüştü. Tabii bir de ‘Milliyetçi Hareket’tamlaması var ki bu da tartışmalı bir mesele.”
Yazıya Davutoğlu ile başlamıştık onunla bitirelim: “Ak Parti’yi sıradan bir partinin ötesine taşıyarak bir millet hareketi yapan şey de budur, bu dava şuurudur.”
Hadi oldu olacak, bilinmeyen bir şey değil ama yine de (Ayşe Hür sağolsun!) hatırlayalım: Necip Fazıl, 12 Eylül askeri darbesi hakkında konuşuyor: “Diyarbakır’da ‘şeriatın kestiği parmak acımaz’ diyen Devlet Başkanı şeriatı hak ve hakikat manası dışında kullanmış olmayacağına ve ayrıca ‘anarşiyi kökünden temizlemedikçe gitmeyeceğiz’ dediğine göre gerçek Müslüman’a düşen vazife ona şöyle cevap vermektir: Dediklerinizi yapın da, başımızdan hiçbir an eksik olmayın!”
Zavallı memleket…
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018