Markar ESAYAN
Çözüm Süreci'nin değeri, uzun yıllara gerek kalmadan aslında kendisini belli etti. Siz bakmayın HDP, CHP ve MHP'nin söylemlerine. Bunlar adı üstünde söylem ve marjinal kesimler dışında toplumsal bir gerçekliğe dayanmıyor.
İlk heyet İmralı'yı ziyaret ettikten sonra Demirtaş'ın konuşmasını ve beden dilini çok iyi hatırlıyorum. Ağır ve ani bir kayıp yaşamışçasına sinirli ve tepkiliydi. Kılıçdaroğlu ise koşa koşa Cumhurbaşkanı Gül'e çıkmış ve süreci şikâyet etmişti.
Benim hatırladığım PKK ve HDP'den iki düzineye yakın “süreç bitmiştir” açıklaması ve sayısız tehdit, küfür gelmişti. MHP ise en azından kendi sabit/huzurlu dünyasında hep aynı istemezükçü yerde durdu.
“Aydınların” tavrı da ilginç bir paralellik arz etti. Süreç yolunda gittiğinde ona saldırdılar. Kandil'e, Diyarbakır'a koşarak neden silah bırakmamaları gerektiğini vazettiler. PKK devletten hiç olmazsa bir özerklik koparmadan nasıl silah bırakabilirdi? Hele hele bunu Recep Tayyip Erdoğan ile nasıl yapabilirlerdi?
CHP, HDP ve yerli aklı kontrol eden bu “aydın” eliti PKK süreci zehirleyip masayı devirdiğinde bir süre süreci suçlamaya devam ettiler. Ancak PKK'nın Güneydoğu'yu kantonlaştırma konusunda başarısız olduğunu görünce, birden Çözüm Süreci'ni, ama zehirlenmiş haliyle Çözüm Süreci'ni hatırlayıp, ona geri dönülmesini istediler. Nasıl olsa dönecek bir süreç kalmamıştı. Tabii bu koroya açık ve lojistik destek veren FETÖ'yü bu tablonun merkezine mutlaka yerleştirmek gerekirdi.
İki yıl boyunca insanların ölmesini önlemesi yanında, Çözüm Süreci ile devlet aklının değiştiği, Kürt/Kürtçe inkârının bittiği, geriye kalan sorunların çözülmesi konusunda da siyasi/sivil mekanizmaların ortaya çıktığı görüldü. HDP'nin 80 vekille Meclis'in 3. partisi haline gelmesi bu süreç sayesindeydi ve silahın devrinin kapandığını açıkça ispat ediyordu.
Çözüm Süreci'nde PKK'nın güçlendiği eleştirileri dürüst yapılırsa faydalı olabilir. Ama bu eleştiriyi yapan aynı kesimlerin mesela Güvenlik Yasa Tasarı'sına şiddetle karşı koymalarına (MHP dahil) şahit olduk. Sanki PKK 1970'lerde değil de, 3 Ocak 2013 tarihinde kurulmuş, hatta Kürt Sorunu 150 yıllık değil de, AK Parti'nin yarattığı bir meseleymiş türünden analizlere boğulduk.
Tüm bu tecrübelerimizden, CHP, HDP'nin siyasi alanda, malum medya, FETÖ ve irili ufaklı her darbeye tuzlukla koşturmuş sol grupların, sol/liberal aydın elitinin de sahada PKK'yı kendi silahlı güçleri olarak benimsediklerini, dün cuntalara yaptırdıkları darbeleri, bu kez PKK'ya yaptırmak istediklerini anladık. Suriye'deki değişen durum bu işi daha da karmaşık hale getirdi.
Eğer bu cesur hamle yapılmasaydı, ateşkes döneminde hayatta kalan insanların tesellisi bir yana, 6-8 Ekim veya 22 Temmuz süreci 2013 Gezi krizine geri çekilecek, FETÖ de kalkışmasını bu ortamda gerçekleştirecekti. Devlet, Çözüm Süreci ile Kürt vatandaşlarına değiştiğini ispat edemediği, duygusal bağları güçlendiremediği ölçüde olaylar toplumsal bir karakter arz edebilecekti.
Evet keşke bu kadar geç kalınmasa, mesela 1993 yılında merhum Özal bu sorunu çözebilseydi. Ama bırakmadılar. Tüm güçleriyle bu çabaları önlemekle kalmayıp, ardından daha korkunç dönemleri başlattılar.
Çözüm Süreci'nin değeri bu… PKK ve HDP şiddeti arttırdıkları oranda gayrımeşrulaşıyor. Bu nedenle geçmişi bilmeyen, yoksul ve göç mağduru gençler üzerinden, kara propagandanın desteği ve kaset operasyonlarıyla geliyorlar. Ancak toplumu ikna edemediler, edemiyorlar.
Çözüm Süreci tarihteki yerini aldı. 1917 şartlarında temeli atılmış dünya şartlarında başladı, bu düzen yıkıldığı için de başarılı bir final yapamadı. Yeni süreç, Suriye ve PYD konusu netleştiğinde koşullarını ortaya koyacak.
Haliyle devletle örgütü eşitleyip, “karşılıklı silah bırakın”, “masaya oturun” çağrıları ya eski, ya da gayrımeşru siyasi amaçlar içeren öneriler.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019