Mehmet YILDIZ
Çok değişik tartışmalara, polemiklere konu olan ve hakkında çok farklı tanımlamalar yapılan A. Öcalan aniden tüm toplumsal, siyasal ilginin odağı haline geldi. Türkiye’de bugün siyasi açıdan iki numaralı aktör sayılır.
Birinci aktör elbette Başbakan Erdoğan’dır. Başbakan’ın inisiyatifi olmasaydı sokağa düşmüş barış kavramı bu denli bir umut yaratmazdı. Hatta Öcalan tek yanlı bir biçimde “Devlet yetkilileriyle görüşme yapmaya bile gerek duymadan savaşı bitiriyorum, PKK’yı tasfiye ediyorum” şeklindeki bir açıklama yapsaydı yine bu denli ciddiye alınmazdı. Barış sürecinin baş örgütleyicisi AKP Hükümeti olduğu için konuşula konuşula cılkı çıkarılmış “barış” kavramı toplumda bu denli bir heyecan yaratıyor.
Heyecanlanmamak mümkün değil; son barış görüşmelerinden sonra ne “PKK mensubu teröristler etkisiz hale getirildi” ne de “askerler şehit düştü”. Bu insanlık dışı, mide bulandırıcı, ırkçı dili bir tarafa bırakın, silahlı çatışmalar nedeniyle 19-20 yaşlarındaki çocuklar ölmüyor. Önemli olan da bu. Bundan daha önemli ve reel bir gelişme olamaz. Çocukların silahlı bir çatışmada ölmeleri durduruldu. Bir an kendinizi çatışma bölgesinde askerlik yapan askerlerin ve “dağdakiler”in anne babaları yerine koyunuz. Bu durumun sürmesi için elinizden gelen her şeyi yaparsınız.
Sahi 30-40 yıldır çocuklar neden öldürülüyordu? Sadece çocuklar öldürülmüyordu, AKP Hükümeti’nden önce zindan vardı, silahsız sivillerin üzerine topluca ateş açmak vardı, işkence vardı, tecavüz vardı, Jitem vardı, korucu terörü vardı, köyler yakılıyordu, köyler yıkılıyordu, köyler boşaltılıyordu...
Türkiye’de binlerce uzmanı olan bu konuları tartışmakta çok geç kaldık. Bu saatten sonra magazin dünyasından transfer edilmiş uzmanlara, hatta onların sarışın alt kategorisinden şahıslara bile rakip olamazsınız. Onun için bu mevzuları tartışmayacağız.
Dil, kültür, etnik kimlik vb. yüzünden birbirlerini öldüren insanları kimse dünyanın en vicdanlı ve en akıllı insanları saymıyor. İdi Amin ekolünden insanların yapabilecekleri şeyler bunlar. İnsanların dilinden, kültüründen, etnik veya ulusal kimliğinden korkmak çok ilkel bir kimliği, çok barbar bir şahsiyeti, çok manasız bir hayat sürmeyi benimsemek anlamına gelir. Bunu yapan insan öncelikle kendisini aşağılar, kısacık ömrünü heba eder. Alnına yapıştırılmış ve üzerinde “Benim ahlaki ve entelektüel dünyamda bir kalite yoktur, duygu dünyam sefildir, bende duygu, sevgi, aşk, sanat, müzik, felsefe, merak, bilim aramayın. Bendeki rasyonalizm konuşma, bir dil kullanma becerisiyle sınırlıdır” yazılı olan bir bantla gezmeye benzer.
Belli bir yüzdeyle sürekli biçimde, feci bir biçimde (exponential) artan dünya nüfusunun ve sanayi toplumları tüketiminin yerkürenin taşıma kapasitesini çoktan aştığı, artık geriye dönüşün imkansız olduğu, 20-30 yıl zarfında büyük felaketlerin kaçınılmaz olduğu bir aşamada dil, kültür ve etnik kimlik yüzünden birbirlerini öldürüp duran insanlar İdi Amin’den de daha ilkel, daha çirkin, daha akılsızdırlar. İnsanoğlunun dil kullanma yeteneği onun rasyonalizminin kanıtıdır. Kongo gorilleri entelektüel olarak dil kullanan insanoğlundan bir bakımdan geri sayılırlar. Ancak Kongo gorillerinin hemcinsine ve cinsinden olmayanlara gösterdikleri hoşgörü itibariyle günümüzün pek çok “medeni” ulusundan veya halklarından daha ileride oldukları ampirik olarak kanıtlanmıştır.
Asıl konuya dönüyoruz: Abdullah Öcalan kimdir ve onunla barış olur mu? MHP ve ordu çizgisinde olanlara göre bir cani, bir bebek katilidir. PKK/BDP taraftarı Kürtlere göre ise kahraman bir halk önderidir.
Bu iki uç arasında bir dizi tanımlama yapılmaktadır ve bunların her birini bir kelimeyle özetlesek bile özetlemeye yerimiz yetmez. Onun için üçüncü kategorideki tanımlardan biri olarak, bir dönem PKK içinde yer almış ancak Öcalan’ın liderliğine itiraz ettikleri için hareketten kopan kesimin tanımlamasını aktararak konuyu şimdilik geçiyoruz. Bu insanlara göre Öcalan bir MİT ajanıdır. PKK bir devlet projesidir. Öcalan bilhassa Suriye’de iken insanlık dışı binlerce suç işledi.
Bu suçların neler olduğu konusunda daha somut ve ayrıntılı bir bilgi sahibi olmak isteyen okurlara Nasname, Rizgari online ve Kürdistan Aktüel gibi web sayfalarına bakmayı öneririz.
Ortam normalize edilmeden Öcalan’ın siyasi kişiliğinin normal görülmesi kolay kolay hazmedilecek bir şey gibi gözükmüyor. Türk kesimi Öcalan’ı sadece asker ölümleri nedeniyle suçluyor. Oysa Öcalan asıl zulmü Kürtlere ve Dersimlilere yaptı. Sırrı Süreyya Önder o meşhur Adana aksanıyla Urfalı Apo’nun mesajını Diyarbakır’da okuduğunda Tulin Batur, Oya Baydar gibi sosyetik hanımlar bile gözyaşlarına boğulmuş. Hikmeti ilahi işte!
Sonra Aysel Tuğluk kalkıp herkesten özür diledi. “Çocukları 20-30 senedir boş yere öldürdük” dedi. Kaşınak “İmralı’ya gidiyoruz düğüne gider gibi ama güvencesiziz. Kanun istiyoruz” dedi. Hemen hemen bütün gazetelerde eski Aydınlıkçıların büyük katkısıyla Apo 21. yüzyılın en uzak görüşlü, en akıllı, en büyük lideri ilan edildi. Neden? Çünkü devletin yaklaşık otuz yıldır bitiremediği bir savaşı devletten Kürtler için hiçbir şey istemeden bitireceği için.
Savaşın bitmesini yukarıda belirttiğimiz gibi biz de istiyoruz. Hiç “ama” demeden. Şartsız yani. Hak, hukuk, eşitlik, birlikte yaşama, ayrılma savaş yapılmadan konuşulsun.
Siyasi kişiliğini ve geçmişini bir tarafa bırakalım, masadaki bir aktör olarak Öcalan bir “barış ortağı” olabilir mi? Hayır olamaz, çünkü Öcalan ciddi sağlık problemleri olan bir şahıstır. Televizyonlarda yayınlanan mülakatları bu teşhisin ampirik verilerini sunuyor. Öcalan çoğu kez manasız konuşmalar yapıyor. Konuşurken hareketleri insanı şaşkınlığa uğratıyor. Cümleleri gramatik olmadığı gibi, birbirini izlemiyorlar. Konuşurken karşısındaki insanla diyalog kurmuyor, sadece kuruyormuş gibi yapıyor. Karşısındaki insanları saçma sapan konuşmalarını normal bir diyalog olarak kabul etmeye, dolayısıyla kendini bu anlaşılmaz anormal diyaloga “imbed” etmeye zorluyor. Onun için Öcalan’la konuşmaktan gelenler onun saçma sapan konuşmalarını mükemmel konuşmalarmış ve mükemmel bu konuşmaları mükemmel bir biçimde anlamışlar gibi tuhaflıklar sergiliyorlar.
Öcalan kelimeleri sözlük anlamıyla kullanmıyor. Çoğu kez kelimelere kendine göre bir anlam veriyor. Dilbilimcilerin kavramlarını kullanacak olursak kelimeleri lexical anlamıyla kullanmayarak stipulative konuşmalar yapıyor.
Özetle, Apo’nun konuşmalarının ciddiye alınmamasını öneriyoruz. Apo sadece bir barış aracı olacaktır ve AKP Hükümeti bunu akıllı bir “process management” aracılığıyla başaracaktır. Önemli olan çatışmaların son bulması ve PKK’nın silahı bırakmasıdır. PKK silah bıraktıktan ve çatışma, terör ortamı son bulduktan sonra Apo’nun konuşmalarının bilimsel incelenişi pratik bakımdan tümüyle gereksiz hale gelir. Bu aşamada önemli olan Apo’nun konuşmalarının fonksiyonel olduğunu, içeriğinden bağımsız olarak hükümetin amacına hizmet ettiği gerçeğini görmektir. Apo’nun çıkardığı anlamsız sesleri (gibberish) ciddiye alarak manifesto yayınlayanları bir İngiliz komedisindeki karakterlere, Papa Lazarou’nun zoraki eşlerine benzetiyoruz. AKP Hükümetinin Apo ile anlaşarak şeriatı getirmesi veya İkinci bir Çaldıran Savaşı’nı başlatması çok zayıf bir olasılıktır.
Papa Lazarou zorla eş edindiği kadınlardan biriyle birlikte bir hanımefendinin kapısını çalar. Hanımefendi kapıyı hafifçe aralayarak “Buyurun, ne sormak istemiştiniz?” diye sorar.
Papa lazarou: “Merhaba Dave.”
Ev sahibi Hanımefendi: “Kusura bakmayın, burada Dave adında biri yok.”
Papa lazarou (O arada zorla içeri girmiştir): “Karım senin el falına bakmak istiyor.”
Ev sahibi Hanımefendi: “Falıma bakılmasını istemiyorum. Lütfen evimi terk edin!”
Papa lazarou’nun eşi ev sahibi kadını dinlemeden zorla el falına bakar ve kocasına onun dilinde bir şeyler söyler.
Papa lazarou: “Karım senin Dave olmadığını söylüyor.”
Ev sahibi Hanımefendi: “Eee, deminden beri aynı şeyi söylüyorum ya!”
Papa lazarou: “Her neyse Dave. Karım el falına bakmaya devam edecek ancak sen de ona gümüş hediyeler vermelisin. Ben şimdi tuvalete gidiyorum fakat birkaç dakika içinde geri geleceğim, artık ona göre!”
Papa lazarou odadan ayrılır ayrılmaz karısı başındaki örtüyü açarak ev sahibi kadına yalvarır ve kendisine yardım etmesini ister.
Ev sahibi kadın büyük bir şaşkınlık içinde “Nasıl olur? Demin adamla konuştun. Ben seni gerçekten onun eşi sanıyordum” diyor. Talihsiz kadın konuştuğu şeyin bir dil olmadığını, sadece anlamı olmayan bir takım sesler çıkardığını, adamın karısı olmadığını ve esir alındığını, esaret altında böyle davrandığını” söyler. Ve ekler: “Lütfen siz de tıpkı benim gibi davranınız. Onu hiç öfkelendirmeyiniz ve her istediğini yapınız, yoksa size çok kötü şeyler yapar!”
Papa Lazarou tuvaletten dönerek ev sahibi kadını tekrar “Dave” olarak çağırır ve ev sahibi kadın çağrıya çaresizlik içinde bu sefer “evet” diye cevap verir. Sonra da adamın karısının yardımıyla anlamı olmayan bir takım sesler çıkararak, yani Papa lazarou’yla Papa lazarou’nun dilinde konuşmaya çalışarak bir şeyler söyler.
Papa Lazarou sevinç içinde “Elbette bize katılmanı isteriz. Sen benim karımsın artık,” diyor.
Üzülerek görüyoruz ki barış sürecine katkı sağlamak adına çok sayıda insan Papa Lazarou’nun “eşleri” durumuna düşüyor.
AKP Hükümeti Papa Lazarou, pardon Abdullah Öcalan ile anlaşarak PKK-devlet çatışmasına son verebilir. Umudumuz hükümetin bununla yetinmeyerek Cumartesi Anneleri ile de anlaşmasıdır. Cumartesi Anneleri’yle anlaşmadan insan hakları, hukuk devleti, demokrasi, hümanizm, medeniyet gibi hedeflere ulaşmak kategorik olarak olanaksızdır. Türkiye’nin en ileri, en insani, en temiz platformu Cumartesi Anneleri Platformu’dur. Devletin Cumartesi Anneleri’yle anlaştığı ilk gün gerçek özgürlük havasını teneffüs edeceğiz. Cumartesi Anneleri’ni görmezlikten gelen bir devlet ve toplum hümanizm ve medeniyet cephesinde asla yer alamaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2014
26.08.2014
15.08.2014
6.08.2014
15.07.2014
22.06.2014
12.06.2014
9.06.2014
7.06.2014
20.05.2014