Murat AKSOY
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın merakla beklenen Amerika gezisi sona erdi. Gezide yaşananlar sadece Erdoğan ve iktidar için değil hepimiz için önemli.
Gezi boyunca yaşanan üç önemli gelişme bundan sonra Erdoğan, dolayısıyla iktidarın ve Türkiye’nin nasıl bir yol tercih edeceği açısından önemli olacaktır.
Bunlar; ABD’nin en önemli düşünce kuruluşu olan Brookings Enstitüsü önünde yaşanan koruma krizi, ikincisi Erdoğan-Obama ikilisinin 50 dakikalık görüşmesi. Nihayet son gelişme de Obama’nın Erdoğan’la görüşmesinin ardından Erdoğan hakkında gelen soruya verdiği tonu sert cevaptır.
Bu üç gelişme, farklı farklı düzlemlerde gösterdiği gerçekler ve doğuracağı sonuçlar açsından önemlidir.
İÇERİDE BASKI, HAPİS DIŞARIDA ŞİDDET
Önce Brookings Enstitüsü önünde yaşananlara bakalım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerika ziyaretinde araya giren aracılar ve yüklü miktarda bağışla, ülkenin en önemli düşünce kuruluşlarından biri olan Brookings Enstitüsü’nde bir konuşma gerçekleştirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı etkinliğin sunuşundan formatına, salona girişine izin verilen katılımcılardan sorulacak sorulara kadar her düzeydeki garipliğiyle kurumun tarihine bir leke olarak geçtiğine kuşku yok.
Brookings’in içindeki garipliklerden daha vahimi dışarıda yaşananlardı.
Enstitünün önünde, bir kısmı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı desteklemek, bir kısmı da protesto etmek için gruplar toplanmıştı.
Ancak Erdoğan’ın korumaları, Erdoğan’ı protesto etmeye gelenlerden ve toplantıya katılmak için akreditasyon yapmış olanlardan cemaate yakın ya da onunla anılan isimlere yönelik fiziki ve sözlü açık bir şiddet uyguladılar.
Kayyım tarafında batırılan Bugün Gazetesi’nin Washington Temsilcisi olan Adem Yavuz Arslan başta olmak üzere Emre Uslu ve Amberin Zaman’ın aralarında olduğu isimlerin karşı karşıya kaldıkları şiddet gerçekten sadece Erdoğan’ı değil Türkiye’yi dünyaya karşı küçük düşüren görüntülerdi.
Çünkü bu eylemler, sosyal medya sayesinde tüm dünyada anında haber oldu. Ertesi gün Amerika’da yayınlanan en etkili gazetelerde bu görüntüler, ilk sırada yerini aldı.
Bu görüntülere yansıyan sözlü ve fiziki şiddet, Türkiye’de Erdoğan ve iktidara eleştirel duran, farklı düşünen gazetecilere “hukuk” üzerinden uygulanan baskının, “hukuksuz” versiyonu olması açısından önemlidir.
Olanlar, Türkiye’de hukuk adı altında medya, akademi ve siyasette muhaliflere uygulanan şiddetin, Türkiye dışında nasıl yapılacağını tüm dünyaya göstermesi açısından vahimdi.
Daha acısı, dışarıda korumalar muhaliflere sözlü ve fiziki şiddet uygularken, içerde Cumhurbaşkanı Erdoğan Brookings’te; “Maruz kaldığı yüksek birçok terör tehdidiyle mukayese edildiğinde hak ve özgürlükler bakımından Türkiye’den daha ileri standartta bir ülke yoktur.” dedi.
AYAK ÜSTÜ SELAMLAŞMADAN 50 DAKİKALIK ÖZEL GÖRÜŞMEYE
Gezide ikinci önemli gelişme, kuşkusuz Obama ile yapılan baş başa görüşmedir. Gezi öncesinde Beyaz Saray kaynaklarının bile resmi görüşme olmayacak tonundaki açıklamaları, ayaküstü görüşecekler beklenti ve temennileri yerine Obama, Erdoğan ile tam 50 dakika baş başa görüşme gerçekleştirdi.
Obama ile görüşme, görüşmenin içeriğinden bağımsız olarak Erdoğan’a yakın medya tarafından bir “zafer” havasında yansıtıldı. Kuşkusuz görüşmeyecekler beklentisi karşısında 50 dakikalık görüşmenin zafer havasında verilmesi tolore edilebilir.
Ancak görüşmenin içeriği konusunda kulislere yansıyan bilgiler, son dönemde iki ülke arasında başta PYD, YPG’ye yaklaşım farkı olmak üzere IŞİD’le mücadeleye bakış konusundaki pozisyon farklılıkları devam ettiği yönünde idi.
Erdoğan, Obama ile 50 dakika görüştü ama bu görüşme, Erdoğan’ın beklentilerini karşılamaktan çok uzaktı. İki tarafın da, kendi pozisyonlarını koruduğu anlaşılıyordu.
DAHA ÖNCE DİLE GETİRİLMİŞ KAYGILAR
Nitekim, 50 dakikalık görüşmeye ilişkin en önemli ipucu gene Obama, görüşmesinden saatler sonra Nükleer Güvenlik Zirvesi’nin kapanış konuşmasından sonra soru cevap kısmında verdi.
Bir gazetecinin, “Dün Brookings Enstitüsü’ndeki çirkin olaylardan birkaç saat sonra Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı otoriter biri olarak görüyor musunuz?” sorusuna verdiği cevap, Obama’nın Erdoğan’a bakışı konusunda önemli ipuçları verdi.
Obama soruya mealen şu cevabı verdi: Türkiye bir NATO müttefiki, IŞİD’le mücadelemizde olağanüstü önemli bir ortak. Uzun ve stratejik ilişkilere sahip olduğumuz bir ülke. Gerçek olan bir şey var ve bunu doğrudan da söyledim: Türkiye’deki bazı eğilimlerden rahatsız olduğum bir sır değil. Ben, basın özgürlüğüne, din özgürlüğüne, hukuk ve demokrasiye güçlü bir şekilde inanıyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerle iktidar oldu. Basına yönelik sergilemekte oldukları yaklaşımın Türkiye'yi çok rahatsız edici bir yola sokabileceğini düşünüyorum ve onlara önerilerde bulunmayı sürdüreceğiz.
Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamadan sonra; 50 dakikalık görüşmede “bu konular gündeme gelmedi” dese de, Obama’nın önceki telefon ve yüz yüze görüşmelerde bu rahatsızlıkları dile getirdiği Amerika ve Türkiye’de herkesin bildiği bir “sır”.
DIŞLANMA TÜRKİYE’Yİ İÇE KAPATIR
Bu üç gelişmeyi birlikte düşündüğümüzde, Amerika gezisinin Erdoğan açısından başarılı olduğunu söylemek de güç.
Erdoğan/AKP iktidar bloku, Amerika gezisini bu gözle değerlendirip, girilen yolun yanlışlığı konusunda bir özeleştiri süreci başlatabilirlerse, bu hem kendileri hem Türkiye için büyük bir kazanım olur.
Ortadoğu’daki gelişmeler ve uluslararası konjonktür Erdoğan/AKP iktidar blokunu böylesi bir politika değişimine zorlayabilir. Bunun olup olmayacağını kısa sürede görme imkanımız olacak.
Yok eğer Amerika gezisinden bir ders alınmaz ise, bu gezi, aynı politikaların biraz daha pekişmesini sağlar.
Bu ise Erdoğan/AKP iktidar blokunun iyice içe kapanması ve içerden gelen her türlü eleştiriyi de “düşman” olarak algılaması güçlenir.
Bu politikaların sonucu ise; dışarıda yalnızlaşma ve dışlanmanın artışı, içerde kutuplaşmanın, hain ve düşman sayısının artması sonucunu doğurur.
Amerika ziyareti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bir kez daha yol ayrımının önüne bıraktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimini hep birlikte göreceğiz.
MURAT AKSOY | HABERDAR
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.02.2019
23.11.2018
20.11.2018
16.11.2018
13.11.2018
10.11.2018
6.01.2018
3.01.2018
30.10.2018
26.10.2018