Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Diyarbakır’daki kazılarda kafatası sayısı 26’ya çıktı. Kazılar yağışlı havalarda duruyor. Sonra yeniden başlıyor. Kazıda görev alan işçilerin bir kısmı izin isteyip işi bırakmışlar. Yürekleri dayanamamış anlaşılan. Ayrılan işçilerin yerine başkaları görevlendirilmiş, bakalım onlar ne kadar dayanacaklar..
Toprağı kazıp, altından yıllar önce öldürülmüş insanlara ait birbirine karışmış kemik ve kafatası çıkarmak zor, insan kolay kolay böyle bir acıya katlanamaz. Ama medyada yürütülen tartışmalar büyük bir rahatlık içinde yapılıyor.
Medya kime mikrofon tutsa önce bir tahmin istiyor. Acaba kemikler daha eski tarihlere ait olabilir mi diye..
Soru şu oluyor genellikle: Kemikler, 1915 katliamında hayatını kaybeden Ermenilere mi, yoksa Şeyh Sait ve arkadaşlarına mı ait?
Kendilerinden tahminlerde bulunması istenenler arasında 1900’lü yılların başlarına işaret edip bu kemikler Kürt isyancılara ait diyenler ve Diyarbakırlı Ermenilere ait diyenler de var.
Sadece o bölgede başka tarihlerde meydana gelmiş birtakım katliamların olduğunu bilmek, kimseye bu hassas süreçte tahmin yapma hakkı vermez. Adli Tıp ve DNA antroplogları dışında kimsenin salt tarih bilgisine dayanarak, bu türden yorumlar ve tahminler yapma hakkı olmamalıdır. Tahminlere değil, gerçeği bilmeye ihtiyacımız var.
JİTEM ve Ergenekon davaları sürüyor, gizlenen, üstü örtülmek istenen ve yakın tarih içinde işlenmiş binlerce cinayet var. Sayıları iki bine yaklaşan kayıplara ait dosyalar daha yeni açılıyor. Ama 1915 ve öncesine ait ne bir soruşturma var, ne de süren bir dava söz konusu.
Bu durumda çıkıp da, bu kemikler yüzyıl öncesine ait olabilir diye garip birtakım tahminler yapmak hiçbir şeye hizmet etmez, etmez ama faillerini az çok bildiğimiz davaların seyrini acaba nasıl etkiler?
Yüzyıl öncesine tahmin de olsa işaret etmek, bugün yüzleşmeye çalıştığımız yakın tarihi gölgede bırakmaz mı?
Açıktır ki, böyle bir süreçte Diyarbakır’da JİTEM’in sorgu merkezi olarak kullanılan bir binanın yakınında bulunan insan kemiklerinin, daha ortada hiçbir tıbbi kanıt yokken, yüzyıl öncesine ait olduğunu söylemek, süreci soğutmaya, devam eden davaları sulandırmaya hizmet eder.
Doğrusu, bu gereksiz ve faydasız tahminlere bir de JİTEM’in o yıllarda gerçekleştirdiği cinayetleri gizlemek isteyenlerin iddiaları eklenince durum içinden çıkılmaz bir hâl alıyor. Geçmişi inkâr eden bu çevrelere göre, bu kemikler çatışmalarda öldürülen PKK’lilere ait. Belediyeler bunları gömecek yer bulamayınca, getirip JİTEM binasının önüne arkasına gömmüşler!
Faili meçhul cinayetlerin işlendiği dönemde henüz dört-beş yaşında olanlar bugün otuzlu yaşlardalar. Türkiye nüfusunun yarısı yaşı, otuzun altında olan gençlerden oluşuyor.
Bu genç nüfusun, son derece isabetsiz ve yanlış, ayrıca dezenfermasyonu amaçlayan tartışmalara bakıp, yaşadıkları ülkenin yakın geçmişi hakkında bir fikir edinmeleri mümkün mü?
Bence değil.
Fikir edinmek bir yana, doğrusu bu yanlış ve alakasız yerden başlatılan tartışmaların JİTEM davalarına karşı gösterilen duyarlılıkları da olumsuz yönde etkilediği kanısındayım.
Ülkenin bir coğrafyasında işlenmiş cinayetler konusunda insanlar medyadan çok az doğru, ama çok fazla yanlış şey duyuyorlar..
Medyanın tutumu ve program konsepti o hale geldi ki bugün o kemiklerin oralara gömülmesinden sorumlu olarak yargılananları televizyonlara çıkarmayı, medya, marifet hatta fikirlere eşit mesafede olmak gibi bir şey sanıyor.
Fikirlere eşit mesafede olma uğruna, suçla dolu geçmişinin hesabını vermemiş, tersine suçla dolu bu geçmişi hala büyük bir cesaretle savunan eski JİTEM’ciler televizyon programlarında cirit atıyor. Normal bir ülkede Ergenekon benzeri bir davadan yargılananların kendilerini savcılara ve mahkemelere karşı savunma hakkı vardır elbette. Ama normal bir ülkede, geçmişi suçla dolu hiç kimseye, suçsuzluğu kanıtlanıncaya kadar, medyada saatlerce konuşma hakkını vermez kimse.
Bizde oluyor ama.
Olduğu için de her geçen gün hakikatten biraz daha uzaklaşıyor bu ülke..
Bir on yıl kadar JİTEM var mı yok mu, onu tartıştık. Şimdi bu tartışma geride kalmış görünüyor, en azından kamuoyu açısından diyelim. Ama şimdi de JİTEM’in cinayetlerini aklamaya geldi sıra. Tedavüle sokulan fikirler gerçekten ibretlik.
“JİTEM yaptı, ama PKK’de yaptı.”
Binlerce cinayetin kamuoyunda yarattığı hissiyatın böylece zayıflaması amaçlanıyor.
İnsanlar bir çeşit fit olma durumuna davet ediliyor sanki.
PKK’nin sorumlu olduğu birçok siyasi cinayet, iç infaz ve sivillere karşı girişilmiş eylemler vardır kuşkusuz. Bunları kimsenin inkâr edecek hali yok. Ama bu gerçek, bir başka büyük gerçeği yani devletin bir dönem, kendi yurttaşlarına karşı izlediği, imha politikalarının üstünü örtmek amacıyla kullanılmamalıdır.
Yanlış anlamıyorsam böyle bir çaba var. Ve bu çaba, her şeyden önce dünün JİTEM’cilerinin, bugünün Ergenekoncularının Fırat’ın ötesindeki faaliyetlerini gizlemeye ve masum göstermeye yöneliktir ve hiç kuşku yok ki, devleti ve hâlâ aramızda dolaşan katilleri geçmişin ağır yükünden ve hesabından kurtarmayı amaçlıyor.
İşin kötü tarafı bu politikanın Kürt siyasetinde de bir karşılığının olması..
Ortada fol yok yumurta yok, ama bu siyaset adına konuşanlar, kimse onlara unutun şu ölüleri, gelin artık barışalım dememişken, 17 500 faili meçhulü unutmaya hazırız demişlerdi vaktiyle.
Uludere katliamını Lahey’e, BM’ye taşıyorlar şimdi (yanlış anlaşılmasın hiç karşı değilim), ama JİTEM’in işkence merkezinin yanında çıkan kemiklere bakmakla yetiniyorlar..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012