Yıldıray OĞUR
Vanlı arkadaşım Tansel Parlak’ın söylediği gibi oldu aynen. Deprem, kötü bir yere doğru giden Türkiye’ye “Durun siz kardeşsiniz” dedi. Şerden bir hayır çıktı yine.
1999 depremi Türkiye’de devlet tabusunu, Türk’ün Türk’ten başka dostu yok anlayışını yıkmıştı. Adapazarı’nda, İzmit’te, Kaynaşlı’da, Gölcük’te çorba kâsesi uzatanın Koreli bir misyoner, battaniye dağıtanın İslamcı bir vakıf, çadırları kuranın devrimci bir parti, çocuğunuzu kurtaranın İsrailli ya da Yunan bir kurtarma ekibinden olmasıyla kimse ilgilenmedi. (Ta ki devlet günler sonra olay yerine intikal etmeyi başarana kadar...)
Van depreminin ardından baş gösteren dayanışma da intikam duygularıyla buz tutmaya başlayan kalpleri yumuşattı şimdiden. Türk’ün Türk’ten, Kürt’ün Kürt’ten başka dostlarının da olduğunu hatırlattı yeniden. Dün okuduğum bir yazı fay hatlarından çıkan bu kardeşlik hissiyatından bir eşit yurttaşlık çıkarabileceğimiz konusunda zaman zaman azalan ümitlerimi yeniden yeşertti.
Herkul.org adlı sitede Fethullah Gülen’in ABD’de çekilen sohbetlerinin videoları yayınlanıyor. Son video dün yüklenmiş. Başlığı “Terör ve Izdırap”. Yani sohbetin konusu PKK’nın son Hakkâri saldırısı.
Kürt sorunu çözülecekse bu, bugün sokaklarda yeniden yükseltilmeye çalışılan ulusalcı-milliyetçi nümayişlerden uzak duran dindarlar ikna edilerek yapılacak. Tam da bu yüzden Kürt sorununun çözümü önündeki engellerden biri de dindar karar vericilerin zihinlerindeki bazen milliyetçi, bazen millet-i hâkimeci, en çok da “biz ağabeyiz, size adalet getiririz” diye özetlenecek fikri taşlar.
Fethullah Gülen bu dindar kamuoyunun hassasiyetlerinin oluşmasındaki en önemli isimlerden biri. Son sohbet kaydında şu sözleriyle çok hayati bir adım atıyor Fethullah Gülen:
“Hazreti Bediüzzaman ta Meşrutiyet yıllarında Medresetü’z-Zehra adıyla Van’da bir üniversite kurulmasını teklif ederken orada Arapça’nın farz, Türkçe’nin vacip ve Kürtçe’nin caiz gibi kabul edilerek hepsinin beraberce okutulması gerektiğini söylemiştir. Kürtçe de caiz diyor. Biz henüz bunu telaffuz edemedik. Bunu diyemedik henüz. Neden okullarda Kürtçe’nin de öğretilmesine fırsat verilmedi? Bir dil olarak kendi bünyenizde gelişirdi. Bu koskocaman Amerika’da Hispanikler kendi dillerini, İtalyanlar kendi dillerini konuşuyor, siz okullarınızı açıyorsunuz Türkçe seçmeli ders olarak okutuluyor ve kimse buna mani olmuyor. Büyük devlet olmanın hususiyeti budur.”
Bu Kürt sorunun çözümü doğrultusundaki en önemli ve aslında en kolay aşılabilecek engellerden biri olan devlet okullarında Kürtçe eğitime verilmiş çok kritik bir destek. Kritikliği, bu adımı atıp milliyetçi-dindar kamuoyunun tepkisinden çekinen hükümete ön açacak olmasından...
Fethullah Gülen’in mesajları bununla da sınırlı değil. Gülen, “Balyoz gibi inersek bunları sindiririz diyenler oradaki kin ve öfkeyi büyüttü, bu nesilden nesile büyüyerek geçti” diyor, sorunun şiddet ve baskı yöntemleriyle çözülemeyeceğini söylüyor: “Bugüne kadar pek çok fırsat kaçırılmıştır ama bu her şey bitmiş demek değildir. Belki bir kısım mütemerridleri kuvvetle sindirme ve baskı altına alma da düşünülebilir; fakat, esas o toplumun ruhuna girme yolları açılmalı, kardeşlik ruhu yeniden canlandırılmalı, vifak ve ittifak stratejileri oluşturulmalı ve onlarla tevfik-i ilahiye davetiyede bulunulmalıdır.”
Devletin en zirvesinde bile telaffuz edilen “intikam” kelimesinden, sokaklardaki linç eylemlerine kadar uzanan ruh haliyle ilgili de sözünü esirgemiyor Gülen: “Her köşesi, rengi, deseni, çeşidi ve şivesiyle ülkemizi ve insanımızı seven herkesin çok dikkatli ve temkinli olması, kışkırtmalara gelmemesi ve hele ‘mukabele-i bilmisil’ kaide-i zalimanesine girmemesi lazımdır. Bağırıp çağırmalarla, ‘Şehitler ölmez, vatan bölünmez’ sloganlarıyla problem çözülmez. O fitne ve fesadın önüne geçilmesini isteyenler, tenkit ve tekliflerini başkalarına yol göstermek üzere, yetkililere verecekleri sağlam metinler halindeki raporlarla ve bildirilerle masumca ifade edebilirler.”
Gülen, Hz. Muhammed ve Said Nursi’den örnekler vererek silahlı mücadeleye ahlaki olarak karşı çıkıyor: “İnsan öldürerek bir yere varmak ve bir hedefe ulaşmak hiçbir peygamberin, hiçbir Hak dostunun defterinde yoktur. Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) on üç sene Mekke-yi Mükerreme’de presleniyor gibi bir baskı altında yaşamış ama bir karıncaya bile ayağını basmamıştır; o mütemerrid, o mütegallip, o mütehakkim insanlara karşı her zaman insanca davranmıştır. İşte, bu ruhun o insanlara anlatılması lazımdır ki dağa çıkmanın önü kesilebilsin. Evet, kim yaparsa yapsın, insan öldürerek ve kan dökerek bir hedefe varmaya çalışmaya ancak vahşet denir, cinayet denir, zulüm denir ve bunlarla da insanlık adına hiçbir hayır elde edilemez.”
Bu sözleri de sorunun çözümü konusunda bana iktidara atılmış bir taş gibi geldi: “Herkesin kendini yeterli gördüğü, her şeyin hakkından geleceğine inandığı ve hayatını ona göre planladığı bir dünyada siz en doğruları bile kimseye duyuramaz ve o zihniyetteki vazifelilere, sorumlulara hiçbir şey kabul ettiremezsiniz. Bu da önemli bir handikaptır; çok ciddi stratejiler ve çareler üretsek de maalesef bugün kimse dinlemez. Hatta –artık mümkün değil, o peygamberlere nasip olmuştur ama– vahiy ve ilhama müstenid bir kısım mesajlar getirseniz, onu bile dinletemezsiniz.”
Fethullah Gülen de “Durun siz kardeşsiniz” diyor ve Kürt meselesinin çözümünü kolaylaştıracak bir yol açıyor.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- “Marg bar Amrika!” nereden çıkmıştı?
21.06.2025 - Türkiye’de legal siyaset yapmak mı, İsrail’in proxy örgütü olmak mı?
18.06.2025 - Mesele dış politika ve güvenlik, aptal!
16.06.2025 - Tıraşçı Ahmet’in oğlu nasıl CHP’li oldu?
15.06.2025 - Greta’nın büyüklüğü bizi küçültür mü?
11.06.2025 - İzmir Limanı’ndaki hamallar greve gittiğinde..
8.06.2025 - Kürtler Türkiye’ye ne zaman gelmişti?
4.06.2025 - Bir grevin anlattığı
2.06.2025 - PKK’nın sahiden silah bıraktığının delili…
1.06.2025 - Aslanların sırtlanlara yedirilmesine dair ibretlik bir hikaye
26.05.2025
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
muharrem
biz onlar gibi çözüm bulamayız.sebebi onlar filipinli kolombiyalı yahut irlandalıda olsa sonuçta yaşamayı ve humanist anlamda insanlığı severler.biz de her iki tarafta aşırı bencil olduğu için sadece kendimizi ve kendi yaşamımızı severiz.