Yıldıray OĞUR
Tayyip Erdoğan’ın deplasman televizyonlarına da çıktığı, canlı yayında üniversite öğrencilerinin sorularını bile yanıtladığı yıllardı. 2002 seçimlerden biraz önce Sabancı Üniversitesi öğrencilerinin karşısına çıkan Erdoğan’a muzip bir öğrenci kalkıp şu soruyu sordu:
“Bildiğimiz gibi Türkiye’de eşcinsel vatandaşlarımız var. (“Hayda” sesleri gülüşmeler, alkışlar) Eşcinsel vatandaşlarımıza Avrupa’da olduğu gibi evlilik hakkı gibi başka haklar tanımayı düşünüyor musunuz, kişisel olarak ne düşünüyorsunuz?”
Ve Erdoğan’ın cevabı: “Eşcinsellerin de, kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde, yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz.” (İnanmayanlar için: http://www.youtube.com/watch?v=- bp6grWsIJA)
Başbakan, canlı yayında Müslüman bir siyasetçinin kırmızı çizgilerini hasmane biçimde ihlal eden bu soruya yine hak ve özgürlükler otomatik pilotuna bağlanarak cevap vermişti.
O otomatik pilot modunda, her sorulduğunda “geliştik” diye geçmişle hesaplaşan, herkese yaşam tarzlarına saygı garantisi veren, her fırsatta hak ve özgürlüklerden bahseden, her cümlesinde Avrupa Birliği vurgusu yapan, partisine, Susurluk’la hesaplaşmanın sembolü olmuş sol bir kampanyanın sloganını seçen bir Erdoğan vardı.
Sadece yurtta değil cihanda da. “Muhtar bile olamaz” denen ülkenin Başbakanlık koltuğuna, bugün her fırsatta hoşuna gitmeyen, kör bir testereyle kesilmiş komplo teorileriyle bağladığı neo-concusundan Yahudi lobisine kadar herkeslerle görüştüğü bir Batı seferinden sonra gelip oturmuştu.
Ve o Erdoğan neredeyse her şeye ve herkese “hallederiz” diyerek 32 yıllık Milli Görüş’ün tarihinde aldığı en yüksek oyun neredeyse iki katını, o Milli Görüş’ten çıkmış bir yıllık AK Parti’yle aldı.
Eşcinsel hakları da dâhil verecek garanti kalmayınca son olarak üzerindeki Milli Görüş gömleğini de çıkarıp veren Erdoğan’ın bugünlerde o Milli Görüş gömleğini yeniden kuru temizlemeye gönderdiğinden endişe ediliyor.
Bu endişeli modernliğin, Başbakan’ı aynı anda hem Yahudi hem Rum hem Şeriatçı ilan eden Kemalist işi Siyon Protokolleri’nin Jandarma’dan kadrolu çiftçi yazarından, Sivas’ta Cuma saati dükkânların kapanıp, trafiğin altüst olmasından mahalle baskısı çıkarıp, soluğu CHP’de alan Boğaziçili profesöre kadar uzanan itibarının yalancı çobandan yüksek olmadığı malum.
Bu yalancı çobanların bir kısmı imdada köylüleri değil, karakolu çağırmaktan da yargı önünde.
En liberalinden en soluna Türk laiklerinin itibarlı isimlerinin ise 27 Nisan muhtırası ya da üniversitelerde başörtüsüne özgürlük söz konusu olduğunda nasıl üçüncü yollara saptığı, laik genlerine yenik düştükleri hakkında da hafızalar taze.
Ama bu kez kurtların sürünün yakınlarına bir yere doğru indiğini sadece kıllanan laik adamlar değil, AKP’ye “yetmez ama evet” diyenler de görüp bağırıyor. Havalar sıcak ama bu kadar insanın aynı anda serap görüyor olması pek mantıklı görünmüyor.
Sürü için henüz geç değilken bir kulak vermek gerek.
AK Parti muhafazakâr demokrat bir parti. Bunun pratikte ne demek olduğunu Yalçın Akdoğan dışında pek kimse bilmiyor ama sonuç olarak yıllar içinde bu partiden liberal bir parti performansı beklemenin hayal kırıklıklarına neden olacağını herkes bir vesileyle öğrendi. Ama bu platonik bir aşk değildi.
2002’den beri AK Parti tüm seçimlere biraz aile vurgusu dışında liberal, demokrat, pragmatist bir programla girdi, son beş aydaki İslamcı denecek proje, siyasetlerinden hiçbirini vaat ederek de oy almadı. Başbakan, meydanlarda ne “kürtaj cinayettir” dedi, ne de “Çamlıca’ya cami yapacağız”, “Okullara seçmeli Kuran, Siyer dersi koyacağız.” AK Parti iktidarıyla yaşıt, 11 yıllık Efes One Love Festivali’nde birayı yasaklamak da hiç akıllarına gelmedi.
Peki, kadınların başörtüsü hakkına bile, zamanı değil diyerek uzak duran bir partinin içine ne ara, bir paranormal aktiviteyle ölmüş Milli Görüş’ün ruhu kaçıverdi?
Bu soruya pek çok cevap veriliyor.
Gerçekten de Başbakan, iyi bir siyasetçi olarak 2014 seçimlerine giderken Türkiye’nin esas siyasi fay hattı olan dindar-laik kutuplaşmasının sur borusuna üfleyip yüzde 60’ı kendi arkasında safları sıkıştırmaya çağırıyor olabilir. Ama bu stratejiyi çizen akıl herhalde, Van’da Başbakan’a, depremde hayatını kaybeden Yunus’un son bakışını altın varaklı çerçeveyle hediye veren akılla, İl Başkanları’na kongrelerde “Bir adam sevmişiz o sensin usta” diye şiirler okutan akılla, hükümet medyasının ön cephelerinin Kemalistlerin C takımıyla dolduran akılla kardeş. Hatırlatmak lazım, son 10 yılda sadece yollar çift şerit olmadı, milli gelir iki katına çıkmadı, toplum da değişti. Demirel’in “Allah’a ısmarladık” diyerek gönüllerini fethettiği insanların çocukları büyüdü ve böyle sağcı popülizmlere karınları tok.
Cevabın pragmatizm olmasından korkmaya lüzum yok aslında. Gelir, geçer.
Ya o sorunun cevabı daha yapısalsa?
Mısır’da Müslüman Kardeşler askerî diktatörlüğe karşı cepheyi genişletmek için tıpkı 2002’deki AK Parti gibi kadın haklarından, özgürlüklerden bahsedip, İsrail’le anlaşmalar hakkında ABD’ye güvence verirken, askerî vesayeti yenmiş AK Parti, 10 yıldır birlikte mücadele ettiği o cepheyi artık ihtiyaç kalmadığı için dağıtıyor, vazoyu kırıyorsa?
Müslüman Kardeşler’in içinden bir AK Parti çıkarken, AK Parti’nin içinden bir Müslüman Kardeşler çıkıyorsa. AK Parti, ortak düşman olan rejimin ilahları yere düşünce “La ilahe” (ilah yoktur) ittifakını bitirip, “illallah” (Allah’tan başka) demeye hazırlanıyorsa?
Yo, yo Afrika sıcakları başladı ve hep birlikte kötü bir serap görüyoruz. Zaten kuru temizlemedeki Small Milli Görüş gömleği, XXL AK Parti’ye artık küçük gelir.
Otomatik pilot ne zaman devreye giriyor acaba?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025