Yusuf Ziya DÖGER
Toplumda varlık mücadelesi yürüten gruplar kendilerini var kılma yolu olarak ötekini düşman göstermek suretiyle varlık kazanmayı hedeflediklerinde toplumsal yapıda sorun üretmekten başka bir işlev görmezler. Bir grubun öteki üzerinden kendisini konumlandırarak varlığını kaim kılmaya çalışması halinde, toplumsal dokunun bütünlüğünü önemli ölçüde zedeleyen sonuçlara yol açacakları Sosyoloji bilimi açısından kehanet değildir.
Türk devlet geleneğinde var kalmanın/olmanın yolu kendisi dışındakileri düşman/kötü ilan ederek, yegâne iyinin kendisi olduğunu halka empoze etme anlayışı hakimdir. Varlık için çatışmalı bir ortam yaratarak halka ölümü gösterip sıtmaya razı etme davranışı ön plana alınır ve bunun üzerinden stratejiler geliştirilir. Bunun tarihsel verileri sayılmayacak kadar çoktur. Ama yakın tarihsel sürece ait yaşananlar henüz belleklerde tazeliğini korumaktadırlar. Önemli dönemeçlerden biri Osmanlının yenilik hareketlerinde kendisini açığa çıkartmıştır.
Batı toplumlarında başlayan değişim hareketleri karşısında varlığını koruma endişesi yaşamaya başlayan Osmanlı 1808 ıslahatlarını uygulamak için öteki yaratma düşüncesini toplumda fiilen uygulanmaya başladı. Bu süreçte gelişen her toplumsal muhalefet, gücü elinde bulunduran iktidar müntesiplerince öteki (kötü) ilan edilerek ona karşı toplumsal algı oluşturuldu. Fakat yere ve zamana göre öteki ilan edilecekler farklılaşıyordu. Yani döneme göre farklı niteliklere sahip ötekiler var edilmek zorundaydı. Bu nedenle;
- Dinsel farklılığa dayanan ötekinin var edilmesi en kolay hedefti. Bunun işe yaramadığı durumlarda ise devreye etnik farklılığa dayanan öteki konuluyordu. Eğer buda işe yaramıyorsa mezhepsel farklılığa dayanan öteki hep yedekte tutulan can simidiydi.
Bu geleneğin en işlevsel hale geldiği dönem ise Laik Kemalist iktidar dönemiydi. Kemalist iktidar toplumun hep tetikte olmasını sağlayacak düşman algısı yaratarak, varlığını devam ettirecek yollar buluyordu. Ermeniler, Rumlar, Araplar ve Kürdler ilk[y1] düşman edilenlerdi. Bunların yeterli olmadığı durumlarda ise can simidi irtica devreye sokuluyordu. Aslında bu gelenek her iktidar için geçerliydi. Daha ilkokulda iken bize komşularımızı sayın derlerdi sayardık. Bu seferde düşmanlarımızı sayın derlerdi aynı şeyi sayardık. Bu durumu düşününce toplumun nasıl bir ruh haline büründürüldüğünü daha iyi anlayabiliyorum. Bunların yetersiz kaldığı durumlarda ise devreye iç düşmanlar sokuluyordu.
Türk devletinde iktidarı ele geçirenler açısından düşünüldüğünde gelenek hiçbir zaman bozulmadı. Dönemsel şartlara göre iktidara gelenler hep karşıt bir düşman algısı oluşturarak varlıklarını sürdürme eğilimi gösterdiler. Ki karşıtlık üzerinden konumlanarak düşman üretmenin en kolay yol olduğunu gücü eline geçiren her iktidarın göstermiştir. Oysa İslamcılar toplumsal bütünlüğü hedefleyen düşünsel alt yapıya sahip olmalarına rağmen bunun en acı verilerini ortaya koydular.
İslamcıların ilk iktidar deneyimi koalisyonlar üzerinden gerçekleşti. Ancak asıl deneyim tek başına iktidara sahip oldukları son on iki yılda yaşanalar üzerinden değerlendirilmelidir. İktidarla tanışmanın başlangıcında toplumsal uzlaşmaya dayanan önemli adımlar attılar. Bunu sağlamlaştırmak içinde farklı eğilimlerden insanları aynı potaya alarak bir gelecek ve gelenek kurma eğilimi gösterdiler. Ancak süreç içerisinde iktidar nimetleriyle tanışma oranları yükseldikçe farklılıkları unutan veriler ortaya koyma eğilimini de göstermeye başladılar. İnsaflı olmak gerekirse eski iktidar sahipleri hiçbir zaman bu iktidarı hazmetmedi. Eline geçirdiği her fırsatı da değerlendirmekten de uzak durmadılar. Buna karşı İslamcı İktidar kendi kitlesine yönelik düşman algısı oluşturarak varlığını sürdürme eğilimine girdi.
On iki yıllık iktidar dönemi her seferinde güç odakları tarafından çelme takılmasıyla karşı karşıya kaldı. Ancak bunu uzlaşma arayışıyla çözme yerine karşıtlık üreterek çözmeye çalıştılar. Halk nezdinde buna meşruiyet kazandırma savaşına giriştiler. Son süreçte bunu ortak değerlere sahip olduğu varsayılan paralel yapıya yönelterek meşrulaştırma derdine düştüler. Gerçi yapı bunu hak edecek çok veri üretti ama İktidar bu tuzağa düşerek kendi varlık gerekçesini daha dar bir alana hapsetti. Böylece kamplaşmanın acı verici durumunu ortaya sedi.
İslamcı iktidarla birlikte Müslümanlarda da algı dönüşümü yaşandı. Laik Kemalist rejime ait kurumları sanki İslami kurumlar gibi sahiplenme duygusuna yönelerek varlık gerekçelerini görmezden gelmeye başladılar. Dolayısıyla kendi varlık gerekçelerine ters kimlik geliştirerek savunma psikolojisine girdiler. Oluşan ters kimlik nedeniyle Kemalizmin savunuculuğuna soyunduklarını fark edemeyecek duruma düştüler. Oysa onların temel değerleri bunun üzerine şekillenmemişti.
Sonuç:
İslamcıların sıratı denilebilecek iktidar süreci son merhalede çatışma ortamı oluşturan toplumsal yapı üretmekten başka sonuçlar vermeyecek gibi görünüyor. Her seçim döneminde üretilen bir başka düşman algısı eski rejim (Kemalist Rejim) alışkanlığının İslamcılara nasıl sirayet etiğinin göstergesidir. İktidarda kalma uğruna hep birilerini düşman göstererek toplumda var kalma mücadelesi sonuna kadar devam edemez. Eski rejim her zaman bu stratejiyi uygulayarak var kalmayı denedi ama fırsatın halka geçtiği her dönemde halk onu yerle bir etmeyi de ihmal etmedi.
Su dua ile bitirelim: Allah'ım devleti sahiplenen yani Kemalist ideoloji üzerine kurulan laik sistemi savunan devletçi Müslümanların ahmaklığından sana sığınırım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
21.02.2018
13.10.2017
24.09.2017
27.03.2017
27.02.2017
16.02.2017
31.01.2017
28.01.2017
22.01.2017