Ahmet TAŞGETİREN
Bir kulağımız İzmir’de, diğeri Amerika’da.
İzmir’de depremin üzerinden 5 gün geçtikten sonra bile enkaz kaldırıyoruz ve enkazın altından bir canlı göz görebilir miyiz umudunu taşıyoruz. Oysa ölümle hayat arasındaki 72 saatlik altın-gümüş-bronz süre çoktan geçmiş, bakır süre başlamış oluyor ve artık bir Ayda gözü görebilmek, bir canlı Ayda parmağı tutabilmek için mucizeler gerekiyor.
Amerika’da kulağımızın biri, çünkü Amerika’da kimin başkan olacağı bizi çok mu çok ilgilendiriyor. Evet bölgede iddialı bir ülkeyiz ama gene de Rusya’da Putin’in olması ile Amerika’da Trump’ın olmasının Suriye’den, Irak’tan, Körfezden, Akdeniz’den, Filistin’den, Kıbrıs’tan başlamak üzere ilgilendiğimiz her alanı ilgilendirdiğinin farkındayız. Döviz kurlarımız bile aleste bekliyor Amerikan seçimlerinin akıbetini. Evet bağımsız bir ülkeyiz ama dünyada her ülkenin bağımsızlığı Amerikan seçimleri ile bağımlı bir bağımsızlık.
Seçimi Trump mı kazandı, Biden mı? Başkanlığı Trump kazanmış gibi olsa bile acaba Kongre’de çoğunluk kimde, bu bizimle ilişkiler dahil ABD’nin tüm dünyaya yönelik politikalarını nasıl etkileyecek, önümüzdeki süreçte hep bunları konuşacağız.
Ama gelin şu deprem işine bakalım biz yeniden.
Zaten deprem olup, enkazlar kaldırılıp, ölen canlar toprağa verilip Ankara Ankara’ya çekildiğinde deprem işi de unutuluyor. Bizler deprem sırasında gündemde tutmaktan utandığımız Kanal İstanbul’u yeniden konuşmaya başlıyoruz.
Bir tek İzmir’di.
Bir tek ilçeydi. Bayraklı.
Yıkılan sadece 17 bina idi.
Nerede ise tüm bakanlar kurulu oraya geldi. Nerede ise AFAD’ı ile, itfaiyeleri, UMKE’si, İHH’sı, AKUT’u ile bütün Türkiye’nin kurtarma ekipleri orada toplandı. Ekipmanlar yığıldı oraya.
Bu yazıyı yazdığım sırada kurtarma işlemi bitmiş, henüz birkaç apartmanın enkazında çalışmalar devam ediyordu.
Depremden sonra 91’inci saatte Ayda kurtarılmıştı. Ama herkes, 72 saatten sonra artık can kurtarmanın mucizelere bağlı olduğunu biliyordu. Bu demekti ki, enkazlar en kısa zamanda kaldırılmalı ve yıkıntılar altında kalan canlar kurtarılmalı idi. Evet her yıkılış, peşinen canlar alırdı, hele binalarınız ilk sadmede un – ufak olacak niteliksizlikte yapılmışsa, çıkan toz bulutu boğardı insanları, üzerinize yığılan beton parçalarından önce. Ama enkaz kaldırmak da yıkıntılar arasından bir can kurtarmak için hayati önemdeydi.
Ama enkaz kolay kaldırılamazdı, incelik isterdi, taa ki enkazı kaldırırken ölümlere yol açılmasın.
Şimdi İzmir depremini konuşurken herkesin aklında İstanbul’u tuttuğu apaçık bir gerçek. Çünkü İstanbul’un yanı başında deprem fayları var, ikide bir haber veriyor -ben buradayım ve bir gece ya da gündüz ansızın gelebilirim- diye. İstanbul unutulmaz.
İstanbul deyince de 7 civarındaki bir depremde kaç İzmir yıkılışı -ki İzmir’deki deprem bir İzmir depremi değil, Sisam depremi ve İzmir’i dolaylı etkilemiş bir deprem- gerçekleşecek, deprem kaç bin binayı yıkacak, enkazın altında kaç bin insan kalacak ve kaç kurtarma ekibi İstanbul’a gelebilecek, hangi yollardan enkaza ulaşacak, enkaz kaç günde kaldırılacak, yaralılar hangi ayakta kalmış hastaneye götürülecek, anneler, babalar, çocuklar, dedeler, nineler….birbirini nasıl bulacaklar… Bir kıyamet sahnesi değil mi bu?
Evet, deprem olduktan sonra iktidar, sanki İzmir’e özel bir ilgi ile yöneldi. İzmir ukdeydi iktidar için, acaba depremde gösterilen ilgi bu ukdeyi çözebilir miydi? Böyle bir saik olmuş mudur o bakan akını için, ama onun bile enkazı günlerce kaldırmayı çabuklaştırmadığı apaçık bir gerçek. Yani demem o ki, deprem olduktan sonra facialar birbirini kovalıyor. Yara sarmak öylesine zor ki.
İstanbul depreminin tahribatına karşı iktidarın aldığı bir tedbir var mı? Soru bu. 50 bin bina çökecekse…. Ne yapılıyor bir tane eksik çöküş olsun diye? Günler geçiyor, aylar yıllar geçiyor. “İstanbul yıkılırsa bu, ülkenin bağımsızlığını tehlikeye atabilir” gibi bir kbus seslendiriliyor. İstanbul, kim ne derse desin canı bu ülkenin. Sanki deprem gelmez gibi davranılıyor. Oysa İzmir bekliyor muydu depremi, geldi işte. Güpe gündüz geldi hem de. Gölcük bekliyor muydu, İzmit, Adapazarı, Düzce bekliyor muydu, vurdu geçti. Gömüldük denize, toprağa…
Altı balçıkmış evlerin dedik ağladık, binalarda deniz kumu kullanılmış dedik ağladık, meğer kolonlara yeterli demir konulmamış dedik ağladık, müteahhit çalmış, mühendis aldatmış dedik ağladık.
İstanbul’a göz yaşı mı yeter eğer kaderimiz ağlamaksa?
Ne diyeyim herkes kendi çocuklarının enkaz altından çıkarılmasını beklediğini düşünsün, ona göre hareket etsin. Ya da enkaz altında iken bir ışık görebilmeyi nelere değişmeyeceğini söyleyeceği bir ortamı…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZKomisyon kuruluyor sorular çoğalıyor 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSüveyde’den sonra: Eski çamlar bardak olurken… 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR"Terörsüz Türkiye" süreci: Neden barışın vaatlerini değil de şiddetin risklerini önümüze koyuyorlar? 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkan‘III. Dünya Savaşı ihtimali 50/50’ 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUYKU “ÖLÜMÜN OYUNBOZAN” KARDEŞİ. 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"İMRALI ADASI’NI BARIŞ ADASI YAPACAĞIZ"... 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünya değişiyor, Suriye’nin Türkiye politikası da mı değişiyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHüseyin için matem, Gazze için ağıt 25.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayReel sosyalizm neden çöktü? 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Boraİhtiyatlı İyimserlik 24.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025