AKP’nin 8.Kurultayında partiye katılan muhalefet milletvekillerinin parti üst yönetiminde yer alması, AKP’nin içinde ve dışında milletvekili transferleri konusu gündemin başına oturttu.

 İyi partiden 5,Gelecek partisinden 2 milletvekili partilerinden istifa ederek AKP’ye geçtiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve tek adam rejimine ağır eleştiriler yapan milletvekilleri bütün bunları unutuverdiler.

Siyasette yaşadığımız bu ilkesiz savrulmalar yeni de değil, toplum olarak bu rezaletin bir geleneği var, unutulmayanların başında ise ‘Motel Güneş’ olayı gelir.

Siyasette etik olmayan bu gelişmeler karşısında insan “ bu nasıl ahlak” demeden kendini alamıyor.

Partisinden istifa edip başka partiye geçen Milletvekili ve Belediye Başkanlarına,

“Seçmen size ben seni bu partiden seçtim ama sen başka partiye geçtin utanmıyormuşsun, diye sorduğunda, ne cevap veriyorsunuz?”

Siyaseten etik mi?

Bu seçmene ihanet, riyakârlık ve oportünizm  değil mi?

Sizde utanma duygusu diye bir şey yok mu?

Madem partinden istifa ediyorsun milletvekilliğinden de, Belediye Başkanlığından da istifa et.

Edep yahu…

Geçmişte, geçtikleri parti aleyhinde neler söylediklerini şahsen buraya yazamam, utanırım.

Yazılacak gibi değil ki hakaret, tehdit ve iftiralar havada uçuşuyordu.

Dirhemini yiyen it kudurur misali sözlerdi.

Siyasette bu kadar yozlaşma ve savrulmanın toplumda  doğal karşılanması da, ayrı bir tartışma konusu.

İktidar partisine geçen Milletvekillerinin bilmelerini hatırlatalım;

“Siz milletvekili veya Belediye başkanı olmasaydınız, partili Cumhurbaşkanı Erdoğan sizleri partinin üst yönetimine getirmesi şöyle dursun, sizleri partiye üye bile yapmazdı.”

Siyasi partiler kanunda yapılacak bir değişiklikle, partisinden istifa edip başka partiye geçenlerin milletvekilliği ve Belediye Başkanlığının önünün kesilmesi için…

Siyasi partiler kanunda radikal değişiklik şart oldu.

Yapılan değişiklikle Milletvekili ve Belediye Başkanı partisinden istifa edince milletvekilliği ve Belediye Başkanlığı düşmeli.

Milletvekilleri ve Belediye başkanları ön seçimle adaylıkları belirlenmeli,merkez yoklamasına son verilmeli.

Çoğulcu ve katılımcı demokrasinin hayata geçmesi için; seçmene tercihli milletvekili seçme hakkı getirilmeli.

Bunu biraz açarsak şuan mevzuata göre oy verdiğiniz  partinin tüm milletvekili adaylarına da oy vermiş oluyorsunuz.

Yapılacak bir kanun değişikliğiyle “tercihli sistem getirilirse” o ilden çıkacak milletvekili sayısına göre başka partiden aday olanlara da seçmenin oy verme hakkı olacak.

Bu sistem Türk seçim tarihinde doksanlı yıllarda bir dönem uygulandı ama parti liderleri bundan memnun olmayınca kaldırıldı.

Yürüklükte olan kanuna dönüldü.

Delege duvarı mutlaka yıkılmalı.

Gerçi AKP ve MHP’de delege sistemi de yok, milletvekili ve Belediye başkan adaylarını, il ve ilçe başkanlarına aday olacak kişileri Parti genel başkanı ve ekibi belirliyor.

Biz tekrar milletvekili transfercilerine dönelim.

İyi Parti Genel Başkanı iken Meral Akşener partisinden seçilip, MHP’ye geçen bir milletvekiline şöyle sesleniyordu; “dürüst biriysen milletvekilliğinden de istifa et” diyordu.

Doğru söze ne denilir.

Ama…

 Meral Akşener parti genel başkanlığını bıraktıktan sonra   Erdoğan ile Saray’da görüşmesinin ardından, aday gösterip seçilen 5 İyi Parti milletvekilini AKP’ye transfer olmasında aracılık etti.

Yeri gelmişken anımsatalım…

Aynı Akşener; ”Tek adama teslim olursam şerefsizim, namussuzum” diyordu.

Yapılması gereken ivedi olarak siyasi parti kanunlarını AB standartlarında düzenlemek.

Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin de ortalama siyasi parti sayısı 5’i geçmezken…

Bizde ise erken kalkan bir parti kuruyor şuan 142 parti var.

Bu da siyasetin bizde bir çözüm değil de, bir rant olduğunu gösteriyor.

Toplum olarak “Katılımcı,çoğulcu ve çağdaş bir demokrasiyi hayata geçiremediğimiz sürece”, siyasetçi zenginleşirken, vatandaş  ise fakirleşmeye devam edecek.

Not:21 Ocak 2025 Tarihinde Bolu Kartalkaya  otel yangınında ölen, 36’sı çocuk toplam  78 kişinin failleri ve olay 10 günde aydınlanacaktı, bir haber var mı? M.T.