Mehmet TIRAŞ
Ak Parti hükümetinin üçüncü iktidarında Başbakan Erdoğan bu dönemine ustalık dönemi demişti..
Ustalığını da temel hak ve özgürlüklerini ters anlayarak sergilemeye başladı Erdoğan.
İlk önce nereden başladı?
Kendine Muhalif olan basını ve yazarları sindirme politikasına girdi bazı yazarları kovdurdu ve işsiz bıraktı..Eleştiriyi bir hakaret olarak algıladı ve beğenmediği her yazıyı, haberi günü geldi hakaret gördü,günü geldi değerlerimize saldırı dedi.
Muhalefet eden tüm toplum kesimlerini yani kendisine oy vermeyen herkesten şüphelenmeye başladı.
Kendini seçilmiş Sultan görür oldu nasıl olsa arkamda halkın yarısının arkasında olduğunu bilerek,demokratik yoldan gelmiş bir Başbakan değil de darbelerin döneminin hatırlatıyordu.
Toplumun yoksulluğu ve gelir dağılımındaki bozukluğundan faydalanarak,toplumun demokrasi talebi yok diyerek,demokrasi karın doyurmaz zihniyeti ile;ekonomiyi ciddiye aldı alması da doğru bir yoldu,küçümsenmeyecek ekonomide de başarıların altına imza attı.
AB den uzaklaştıkça Erdoğan,idamı savunur,kürtaj yasağını gündeme getirirken,yargıya talimat verme,dindar nesil,tek din,Kemalistlerin her meydana Atatürk büstü yaptığının tersine her meydana,parka ve tepeye cami projelerini gündeme getirdi.Dindar bir politikacı gibi değil de, dinci bir siyasetçi gibi bir yol izlemeyi tercih etti..Ve Ruhban okulunu açmayıp 20 milyon Alevi kitlesinin ibadet yerini Cem evlerini tanımaz olurken,doğuştan hakkı olan insanların anadilini yok sayarak seçmeli bir ders olarak kullanabilirler der oldu.Kürt sorununu çözemediği gibi bu sorun ülkenin ayak bağı olarak gündemdeki yerini tüm sıcaklığıyla koruyor hem de kan revan biçimde.
Başbakanın muhalefetsiz bir demokrasiyi savunduğunu biliyorduk ta; bir de cumhuriyet tarihinde ilk defa 2012 bütçesinin 1927 yılından sonra ilk defa Sayıştay raporunu yok sayarak parlamentoya getirerek,ilklerin altına imza atarak 2012 bütçesini gayri meşru ilan etmiş oldu hukuk tanımaz bir mantıkla.
Sayıştay kamu adına ve kamu harcamalarını denetleyen saydam kamu yönetiminin teminatıdır demokrasilerde.
Bu görevinin Sayıştay 1862 yılında ilk adı “Divan-ı Ali-i Muhasebe” dir . Yani 150 yıllık bir tarihi geçmişi olan bir kurum.Sayıştay, 1927 yılından bu yana ilk defa bütçe görüşmelerine rapor sunmamış oluyordu Erdoğan’ın ustalık döneminde,bu da bir ustalık işi olsa gerek.
Birde bütçeye bir göz atalım:
Türkiye’nin 2013 yılı bütçesinin 404 milyar TL olması öngörülüyor.
Bütçeden en büyük pay 47 milyar dolar ile Milli Eğitim Bakanlığına ayrılırken oran olarak yüzde 23 artırılıyordu eğitimin bütçesi önemli olaraki.Savunma Bakanlığının bütçesi ise,20 milyar 359 milyon 914 bin lira.Burada hakkını da teslim etmeliyiz Ak Parti hükümetleri döneminde eğitime ayrılan pay Cumhuriyet tarihinde savunmaya ayrılan payın üstüne çıktı.
Fakat en çarpıcı bütçede göze çarpan Diyanet İşlerinin bütçesiydi.
Diyanetin bütçesi eğitimden sonra en fazla artırıldığı dikkat çekiyordu ve yüzde 18’3 le artarken diyanetin bütçesi 4.6 milyar TL sına yükselerek, 11 Bakanlığın bütçesine eşit oluyordu.Bundan altı yıl önce beş bakanlığın bütçesine eşitti Diyanetin bütçesi..Adalet Bakanlığının bütçesi ise,6 milyar 835 milyon 835 bin lira..Bir toplumun geleceği açısından Adalet Bakanlığının bütçesi en fazla pay alması gerekmez miydi?
Bir de Diyanet İşler Başkanlığının personel kadrosunu bakalım:129 bin kadrolu memur çalışırken 12 bin de sözleşmeli elaman çalıştırdığını öğreniyoruz. Diyanet Ak Parti hükümetlerinin bir yerde arka bahçesi olarak büyümeye devam ederken,ekonomik gücü ve potansiyeli Diyanet İşler Başkanlığının devlet protokoldeki yerini de altıncı sıraya çıkarttı.
Bunların hepsi tartışılabilir ve makul de görüle bilir ama bütçenin kamu adına denetleyen Sayıştay’ın denetiminden kaçırarak geçirilmesi kabullenilir bir şey değil, bunu faşist asker darbe yapanların döneminde bile görmedik.
Peki bu yasa ve hukuk tanımaz cesareti nereden alıyor Başbakan?
Bir toplumun saydamlığı o ülkede vergi mükellefinin sayısı ve kayırt dışı ekonomiyle ölçülür.
Türkiye de 20 milyon çalışanın yarısının kayıt dışı çalıştığı,yılda bin işçinin iş kazalarında öldüğü,ekonominin yüzde 48 ‘n kayıt dışı olduğu yerde, ülke bütçesinin Sayıştay raporundan geçmediğinin hesabı sorulur mu?Dünyada gelir dağılımı bozuk üç ülkeden biri olmasının yanında,artı 15 milyon insanın da yoksullukla boğuştuğu ve günde iki dolarla geçindiği yerde, hak aramak ve saydamlık gündeme gelir mi?Bunları çok iyi bildiği için Erdoğan fütursuzca hoyrat bir şekilde davranıyor.
Demokrasinin kendi içinde değişmez ilkelerinden birisi denetimdir,diğer iki ilkesi ise katılım ve seçimdir.
Denetimin olmadığı yerde yozlaşma olur,yozlaşmayı ise denetim kontrol eder bunun temel argümanı da hukuktur, başka bir yolu ve reçetesi yoktur.
Bir ülke de devlet harcamalarının denetlenmediği yerde,neyin hesabını soracaksınız?
Devlet hukuk dışı yönetiliyorsa, o ülkede temel hak ve özgürlüklerin hukukun güvencesinden bahsedebilinir mi?
Denetim derdi olmayan,hukuku hiçe sayan,bireyi türemeyen, yer yüzüyle kendini kıyaslamayan ve AB’yi önemsemeyen bir toplumda, Sayıştay’ın devre dışı kalması toplumun çokta umurundaydı.
Demokratik ülkelerde adalet terazisinin her iki kefesinin dengesini o ülkede ekonominin ve hukukun denetlenebilir olması belirliyor.. İşte ABD’de de vatanperverliğin ölçüsü vergi mükellefi olmaktan geçiyor,ABD’de yargı başkan Clinton’u saatlerce bir aşk skandalından dolayı saatlerce sorguluyor.
Erdoğan yargıya verdiği ayarla kendine dokunulması şöyle dursun,bürokratlarına dokundurmuyor,devlet harcamalarını da Sayıştay’a denetlenmesine ihtiyaç duymuyor;böyle bir sistemi AB kabul eder miydi? Kesinlikle hayır.
Onun için Erdoğan’ın niçin AB’de uzaklaştığını şimdi daha iyi görüyoruz.
AB den uzaklaşmanın adı demokratikleşmeden uzaklaşmak olmuyor mu?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları












































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025