Mehmet TIRAŞ
Gezi olaylarının ruhu sadece ülkede değil yeryüzünde yankısı devam ediyor; hem de uluslararası toplulukların toplantılarında canlılığını ve varlığını koruyarak sürdürürken,özgürlükten yana olanlara esin kaynağı olurken;diktatörlere de korku salmaya devam ediyor.
Ben de bu yazıyı Gezi olaylarından yola çıkarak bireyi ve sivil toplumu evrensel anlamda irdelemeye çalışacağım..
Bizde olan sivil toplum örgütlerinin etkisizliği veya devleti kutsayan benzerliğinden bahsedeceğim.
Hegel paradigmasından hareket edersek, Hegel;bir topluma yön veren üç kurumdan bahseder devlet,aile ve sivil toplumun toplum kesimlerine yön verdiğini söyler.Sivil toplumun çıkış noktası, karşısında güç olan devlete karşı olarak gelişen bir örgüttür.
Devlet toplumların örgütlenme biçimi olarak kendini var etmiş ve etmeye de devam ediyor.
Toplumlara her zaman tarih boyunca yön veren hep devlet olmuştur ve devletin merkezinde de hep bürokrasi bulunmuştur.
Bu bürokraside iki kesimden oluşur birisi sivil bürokrasi diğeri ise silahlı bürokrasidir.
Bizim adına sivil toplum örgütleri dediğimiz örgütlerimizin de bürokrasiye çok benzerliği vardır.
Bürokrasinin de, toplumların gelişmişliği ve demokratik bir sistemiyle kendini şartlara göre konumlandırdığını görmekteyiz.
Bürokrasinin yani atanmışların etkili olduğu sistemlerde, devletin merkezinde bireyi özgürleştirmek yoktur; total bir anlayışla topluma yön verme vardır, aynı zamanda bürokrasinin zihniyetinde devleti kutsamak vatanla eş değerdir.
Birey kime denir:”Birey çoğunluk karşısında kendini farklı hisseden,kendine öz güveni olan,diniyle,ırkıyla,mezhebiyle övünmeyen, devlet dışı hareket eden,medeni, şehirli, üniforma giymeyen ve üniformalıların etkisinde kalmayan, bedel ödemeyi göze alan kişidir.Bireyin nihai hedefi ise özgür bireyden örgütlü toplumu yaratmaktır.”
Sivil toplum kimdir:”Devlete rağmen oluşmuş,askerden arınmış, devletin nötr olmasını,kamusal alanın ideolojik,inanç ve çoğunluk tarafının alanı olmadığını savunan,bireysel özgürlükleri öne alan,azınlık haklarını çoğulculuk kavramıyla algılayan,özgürlükleri temel hak ve özgürlükler üzerinden tanımlayan,sivil itaatsizliğin öncülüğünü yapan,devlet aklının evrensel hukukla bağlanmasını tavizsiz savunan,milli gelir denilen pastanın eşit dağıtılması,özgürlüklerin boğulmaması için baskı kuran, toplumun kendine özgü taleplerini öne çıkartarak,devlete ve tüm haksızlıklara karşı olan ve değişimin öncüsü zamanın ruhunu,hayatın temposuna ayak uyduran örgütlü toplumdur.”
Peki bu ansiklopedik tanıma bizdeki sivil toplum olarak bilinen örgütler uyuyor mu?
Kesinlikle hayır.
Neden?
Bizimkileri devlete benzeştiğinden bu tanıma girmiyor da ondan.
Gezi olaylarından baktığınızda bizde böyle bir sivil toplum çıkmadı ama hakkını teslim edelim her biri özgür birey olan, iyi eğitimli kendini yeryüzüyle kıyaslayan,kentli olan ülkenin dört bir yanına ışık tutan bir gençlik hareket olarak ortaya çıktı..Geleneksel sanayi toplumunun eylemlerinden farklı üretimden gücünü alan değil,kent yaşamını yansıtan çevre referanslı, ezber bozan bir eylemdi Gezi olayları.
Gezi olaylarının fitilini ateşleyen bir kentlilik ruhudur;ben bireyim ,bu kentte yaşıyorum bu şehir bana ait,bu şehrin dokusu ve mimari yapısında benim de görüşüm alınmalı, bir şey yapılacaksa bana da sorulmalı diye de okunmalı gezi olayları.
Eğer Gezi olaylarının fitilini ateşleyen kentli ve çevresine ve doğaya karşı sorumlu gençlik kadar bizdeki sivil toplum örgütlerinin yüzde yirmisi destek verseydi; bu eylem dünya da özgürlükçülere referans kaynağı olan,ülkeyi de farklı bir yere taşırdı demokratik anlamda..
Şuan Türkiye’de tam altı tane üçü memur, üçü de işçi konfederasyonu olan ve bünyesinde on binlerce işçi ve memur üyeyi temsil eden konfederasyon ve sendikalar var.
Bu üç memur konfederasyonundan ikisi tamamen devleti kutsayan birisi ise AKP’nin devlette ki memur kadrosunu temsil eden bir pozisyonda hareket ediyor, bir başka işçi konfederasyonuyla..Düzenledikleri Miting ve gösterilerinde AKP hükümetinin bakanları konuşmalar yapıyor bunların eylemlerinde.Sivil toplumuma bak!.
Üç tane memur sendikasına üye olanların sendikaya ödemesi gereken aidatı kim ödüyor biliyor musunuz,devlet.Hem de devlet bu sendikaya ödediği aidatı memurların maaşından keserek değil, direk bütçeden karşılıyor.. Demokratik yeryüzünde böyle bir memur sendikal yapı yok, bu da bize özgü bir sendikal yapılanma;nasıl Başbakan demokrasinin kuvvetler ayrılığı önümüzde engel diyorsa..
58 bin ücretli her yıl öğretmen çalıştırmakta devlet ve aynı işi yapanla arasındaki ücret farkı üçte bir düzeyde ve aynı işi yapan meslektaşlarının haklarından da yararlanmıyor,sigortaları da 30 gün değil 22 gün yatırılıyor, devlet bunu yapar da; özel sektörü nasıl bir hukuk sistemi içinde tutacaksınız?
Sendikaya ödediği aidatını devlet ödüyorsa,milyon liraları bulan bu aidatların denetlenmesi mümkün mü?Ekmek elden su gölden misali bir yer olmuştur memur sendikaları, burada hakkını teslim etmeden geçemeyiz, devletin sendikaya üye olan memurların aidatını ödemesine KESK karşı çıkmıştır.
Kamu kurumlarında buna belediyelerde dahil sendikanın girdiği iş yerlerinde özgür iradeleriyle işçiler ve memurlar sendikalarını seçmiyorlar; yetki veriliyor siyasi iktidar tarafından,işçinin ve memurun sendikası yok buralarda, devletin sendikası var..
Ya işçi sendikalarında durum nasıl; oralarda da tam bir saltanat sürmektedir, profesyonel olarak sendikacılıkta bulunanların görev süresi ortalama on yılın üzerindedir ve bu İşçi konfederasyonları ve sendikalar toplumsal sorunlara duyarlı değillerdir.
Gezi olaylarına bir tek Memur sendikalarından KESK, işçi kesiminden de DİSK destek vermiş,AKP iktidarı tarafından eyleme katılanlara çeşitli cezalar verilmiştir,görev değişikliği ve sürgünler gibi.
Türkiye de AKP iktidarının on yılında tam 10 bin 850 işçi iş kazasında ölmüş bu iş kazarlı ölümüne 2013 yılı dahil değildir.İş kazalarında Türkiye dünyada ikinci sırayı alıyor Çin’den sonra ve İLO’nun kara listesinde.
Türkiye’deki işçi ölümleri AB üyesi ülkelerini tam yedi kat ve ortalama Türkiye’de günde üç işçi iş kazarlında ölürken, beş işçi de iş göremez duruma geliyor ve sakat kalıyor.
Bu işçi ölümleri sanki işçi ve memur sendikalarının sorunu değilmiş gibi, AKP’yi ürkütmeme politikası yapıyorlar.
Peki neden seslerini çıkartmıyorlar, bu bizde olan sivil toplum örgütleri, Avrupa’dakiler gibi örgütsel potansiyelini,üretimden ve hizmetten gelen güçlerini kullanmıyorlar?
Kullanamazlar çünkü;bizde memur ve işçi sendikalarında bulunan profesyonel sendikacılar sendikaları bir geçim kapısı olarak kullanırlar; ardından da siyasete geçmek içinde sıçrama tahtası olarak seçerler.
Son on beş yılda işçi sendikalardan kaç tane sendika başkanı partilerden milletvekili oldu bir hatırlayalım .
Nasıl bizde gazeteci geçinen siyasette ikbal arayanlar iktidara yamanıyorsa; bizim sözde sivil toplum yöneticilerimizde, en son kendilerini milletvekili seçecek bir partinin kapısını çalarlar.
Medya özgürlüğünün yerle bir olduğu yerde, sivil toplum ayağa kalkmaz mı;medyanın susturulduğu bir ülkede toplum sağır ve dilsiz hale getirilip lal yapmazlar mı; AKP’e bunu yapıyor ama bizim sivil toplum örgütlerimiz ortalıkta yok..
Gezi olayları, bir, birey eylemi olduğu gibi aynı zamanda, küresel bir sivil toplum hareketidir..
Feodalitede ailenin reisi dede idi,sanayi toplumunda ise baba oldu, bilgi toplumunda ise çocuk bu göreve üstlendi!..
Gezi olayları da böyle bir çağsal dönüşüm rolü olarak karşımıza çıkmadı mı?
İstanbul’da yapılan “küreselleşme ve yeni sol” konferansında konuşan ünlü Fransız düşünür Alain Badiou’nun dediği gibi; ”genelde halk devletten korkar ama Gezi’de siz devleti korkuttunuz,Gezi direnişi dünyaya umut verdi” diyordu.
Erdoğan’ın paniklemesi ve onun dalkavuk yazarlarının komplo teorileri ve yaftalamaları bu şanlı yeryüzüne esin kaynağı olan eylemi gölgelemeye,itibarsızlaştırmaya güçleri yetmez, hiç bir şeyi değiştirmez,korkunun ecele faydası olmadığı gibi.
Devlet imkanlarını eline geçirdikten sonra çoğunluk üzerinden bireyi ve çoğulculuğu yok sayan,din ve mezhep üstünden topluma format atmaya kalkan;bireyin yaşam tarzına müdahale edenlerin, demokrasi seçimden ibarettir sözünün geçerliliğinin küresel dünyada yeri yoktur.
Sanayi toplumunun kavramları,kurumları ve argümanlarıyla küresel dünyada topluma format atamazsınız?
Format atmaya kalkanların akıbeti ortada.
Küreselleşme başta devlet yapısı olmak üzere;toplumun her kesimini ve yapılarını zamanın ruhuna, hayatın temposuna ayak uydurmaya zorluyor.
Dinleyene sivri sinek saz,dinlemeyene davul zurna az misali...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
6.10.2025