Melih ALTINOK
Türkiye'de her yıl bini aşkın işçi, iş kazalarında hayatını kaybediyor. Son olarak İstanbul'da bir rezidans inşaatında 10 işçi öldü.
Bu acı olay üzerine verilen tepkilere ve çözüm önerilerine baktığımızda ise klişelerin bir adım bile ötesine geçilemediğini görüyoruz.
Sol kesimler, sendikalar ve STK'lar ağırlıklı olarak bir kapitalizm eleştirisi üzerinden "görev savuşturuyorlar." Siyasal iktidarı da sermayenin çıkarlarını gözettiği için işvereni sıkıştırmadığı ve denetim sorumluluğunu layıkıyla yerine getirmediği gerekçesiyle eleştiriyorlar.
Buna karşın hükümet de çözümü yasal tedbirleri sıkılaştırmakta ve denetim mekanizmalarını işler hâle getirmekte arıyor. Hükümet bu son kaza üzerine de olağanüstü gündemle toplanıp işçi ve iş yeri güvenliğinin sağlanması için bir acil eylem planını uygulamaya karar verdi.
Ne var ki, muhaliflerin de hükümetin de iyi niyetinden sual edilmeyecek bu girişimleri işçi ölümleri sorunumuza derman olamayacak.
'Niye'si ise aslında şu sorulara verilecek gün gibi ortada cevaplarla anlaşılabilecek kadar basit.
Tabii ki ideolojik bariyerlerinizin ötesindeki gri alanları görmeye cesaretiniz varsa ve derdiniz "tarihsel haklılığınızı" pekiştirip tatmin olmak değil de iddia ettiğiniz gibi işçi ölümlerine çözüm bulmaksa...
Hâlâ mı "nerde bu devlet?"
1-) Girişimcilerin kâr hırsıyla vahşileşip işçi güvenliği maliyetini düşük tutma eğilimini daha sıkı devlet denetimiyle çözmek mümkünse, niçin en yoğun iş kazaları devlet aygıtının piyasada en görünür olduğu ülkelerde yaşanıyor? Kapitalizmin kurumsallaştığı ve serbest piyasanın geliştiği Avrupa ülkelerindeki işçi ölümleri oranıyla, bırakın özel girişimlerin denetlenmesini, hâlâ devletin inşaat, yol yaptığı, fabrika işlettiği ülkelerin oranlarını bir karşılaştırın bakalım. Ama dikkat edin de uçuruma düşmeyin!
2-) Ülkede faaliyet gösteren 1 milyon 600 bin işletmeyi devletin nasıl bir organizasyonla aktif ve etkin şekilde denetleyebileceğini düşünüyorsunuz? Ülkedeki neredeyse tüm memur sayısına eşit bir istihdam daha oluşturup bu sayıda uzman almasını önerecek kadar aklımızı kaybetmedik değil mi? Evet Türkiye'de iş yeri müfettişlerinin sayısı kimi Avrupa ülkelerine göre yarı yarıya daha az. Ancak hiçbir ülkede her iş yerinde üretim süresi boyunca görev yapacak ve o alanda uzmanlaşmış resmî denetçi uygulaması yok.
3-) Aylık denetimlerin ardından işveren görevliler gittikten sonra yine bildiğini okumasına ve iş güvenliği maliyetini düşük tuttuğu tarzına geri dönmesini kim engelleyebilir? Hukuki cezaları arttırmak mı? Ya da kimi Arap ülkelerinde ve Çin'de olduğu gibi idamları falan devreye sokmak mı? İyi de böyle "tehlikeli" ve kârsız bir alanda hangi yerli ve yabancı müteşebbis risk almak ister sizce? Evet yine döndük başa, "e devlet yapsın"a. O hâlde birinci sorumuza bir daha göz atın ve mümkünse şu sorunu da çözün: "Para nerden gelecek?" A pardon unutmuşum para değil pul basan "bağımsız merkez bankalarınız" vardı değil mi? Doğru, eğer yeterli kâğıdınız varsa ve enflasyon da umurunuzda değilse bir balyası bir tuğla eden paralar basar satan bulursanız onunla alırsınız tuğlanızı. Çalışırken öldürmemek için uğraştığınız emekçilere de iş güçleri karşılığında bu "sizce değerli kâğıtları" verip ömür boyu öldürürsünüz. Evet, geçiniz.
4-) Envaiçeşit alanda sofistike üretim yapan iş yerlerinde işçi güvenliğini tehlikeye atacak unsurları, üç beş mevzuat maddesi üzerinde kontrol yapan resmî memurlar nasıl fark edecek? Örneğin bir deterjan fabrikasına denetime gidildiğini düşünelim. Ancak bir kimyagerin, biyoloğun, tıp doktorunun, işletme uzmanın vs. bir araya gelseler fark edebileceği aksaklığı, siyasal bilgiler fakültesi mezunu müfettişler nasıl fark edecek? Yoksa eldiven, maske ve bone denetimi yeterli mi?
5-) Denetim sorumluluğunun özel firmalara devredilmesi ise, "sorumsuzluğu bölüştürmekten" başka bir işe yaramıyor işte. "Terletiyor diye işçi kaskını çıkarttıysa, sıkıyor diye güvenlik kemerini çözdüyse bana ne" cevabını almak için ekstra bir iş akdine gerek var mı?
Peki o hâlde ne yapmalı? Kuşkusuz "kader" demekten ya da "Allah kerim tek yol devrim" diye söylenmekten başka yapılacak şeyler var. Tıpkı "elin kapitalistleri" gibi.
Sayın abonemiz aradığınız vahşi kapitalizme ulaşılamıyor
Biliyorum kapitalizm dendiğinde irkiliyorsunuz. Gezip gördükten sonra "ulan adamlar yapmış" dediğiniz serbest piyasanın şahı değil şahbazı Europa'dan memlekete dönünce, zihninizde yine sanayi devriminin vahşi koşullarıyla canlanıyor kapitalizm. Ne var ki, Marx'a haklı olarak artı değerin teorisini yazdıran o cangılda, nispi refahın manifestosu yazılıyor şimdilerde. Üzülerek bildiririm ki temel çelişki işçi sınıfının aleyhine derinleşmedi. Hatta öyle ki, çalışma sürelerinin kısalığı, sosyal-sendikal hakların ve ücretlerin vardığı seviye bu kapitalist refah devletlerinin bütçelerini sarsıyor. Yani klasikleri okumak iyidir ama bugüne dair politika üretecekseniz uyanmak da şart.
O hâlde devletin piyasada neredeyse görünmez olduğu, kapitalizmin kurumsallaştığı bu ülkelerde işçi kazaları ve buna bağlı ölümler niçin yok denecek kadar az?
Evet cevap soruda gizli, devlet piyasada yok da ondan. Denetimi, müdahale edilmeyen piyasanın doğal şartları sağlıyor.
Devlet bizde olduğu gibi, sigortacılık sistemine kırk yerinden müdahale etmiyor. Örneğin bizdeki tazminatların sınırını belirleyen "davacıyı zenginleştirmemeli, davalıyı fakirleştirmemeli" kuralı gibi saçmalıklar yok.
Şöyle düşünün, bir işçi iş göremez şekilde sakatlandığında ya da öldüğünde hak kazanacağı paranın üst limiti belli. Muhtemelen de devede kulak. Sebep? Haksız zenginleşmesin. İşveren de fakirleşmesin. Böyle bir kalkana sahip olan hangi işveren için, işçinin ölmesi göze alınmayacak "bir risktir" Allah aşkına? Ver 20-30 bini kurtul.
Peki bu sınır kalkarsa ne olur? İşverenin "bir işçim ölürse batarım" diye ödü kopar. Ne yapar işçilerini ve iş yerini sigortalatır. Tabii ki sigorta şirketleri de para dağıtmak için kurulmuyor ama pazar varsa kayıtsız da kalamazlar. Bir işveren kendilerine başvurduğunda, işçiler ölüp de para kaybetmeyeyim diye o iş yerinin güvenliği konusunda herkesten hatta işçinin kendisinden daha fazla özen gösterirler.
Piyasanın hareketlenmesi, denetimde uzmanlaşmayı getirir. Yani devletin hiçbir işlevi olmayan mekanik eli yerine, serbest piyasa denetimi para kazanmak ve para kaybetmemek için "seve seve" en iyi şekilde yapar.
Hadi bakalım öldür öldürebiliyorsan bu "serbestlikte işçini!"
Ne dersiniz? Doğru, vulgarizm gibi konforlu, slogan atmak kadar da tatmin edici değil. Hatta eminim ki kimileriniz için varoluşunu inkâr etmekle eş değer bu söylediklerimi düşünmek. Ama bildiğim kadarıyla önemsediğimizi söylediğimiz işçilerimizin canını kurtarmak için uğraşıyorduk değil mi, mastürbasyon yapmak için değil!
![]() |
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin “kritik eşikleri” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi (7): Simit 27.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları




















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019